Abdullah Avcı: İyi bir başlangıç yapma hedefindeyiz

Abdullah Avcı: İyi bir başlangıç yapma hedefindeyiz
TT

Abdullah Avcı: İyi bir başlangıç yapma hedefindeyiz

Abdullah Avcı: İyi bir başlangıç yapma hedefindeyiz

Beşiktaş Teknik Direktörü Abdullah Avcı, UEFA Avrupa Ligi’ne iyi bir başlangıç yapma hedefinde olduklarını söyledi.
Beşiktaş Teknik Direktörü Abdullah Avcı ve kaleci Loris Karius, UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacakları Slovan Bratislava müsabakası öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Teknik Direktör Avcı, “Özellikle, Beşiktaş tarafından baktığımızda son 5-6 seneye baktığımızda UEFA sıralamasında ülke puanını en çok yukarıya çeken, Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup çıkmış ülkemizin önemli bir kulübü. Beşiktaş'ın her kulvarda hedefi vardır. Bunlardan birisi yarın başlayacak. Bratislava kendi ülkesinin en değerli takımı. Kendi liginde topa sahip olan ve daha dominant bir oyun oynayan bir takım. Avrupa Ligi veya Şampiyonlar Ligi play-off'u öncesi sistem değiştiren ve topu rakibe veren bir takım konumu aldılar. Sistemleri olan takımlara karşı oynayacağız. Beşiktaş tarihinin bu ligde önemli tecrübeleri var. İyi bir başlangıç yapmak hedefindeyiz. Oyuncu grubu buna odaklandı, rakiple ilgili analizler yaptık. Umarım sahada yarın bunun karşılığını alırız" dedi.
“Değerli bir kadromuz var”
Avrupa maçlarında kadroda rotasyon yapmasıyla ilgili bir soruya Avcı şöyle cevap verdi:
"Atiba uzun süre takımdan ayrıydı, hafta başında bizimle çalıştı. 25 dakika kullanmamız gerekiyordu, biz 35 dakika kullandık. Yarın da bu süreleri vermeye çalışacağız. Burak'ı zaten biliyorsunuz. Burak'a da pazartesi günkü maç için karar verilecek. Enzo bizimle beraber değil, diğer maçta olup olmayacağının kararı sonra verilecek. Rotasyon benim üzerime çok yapıştı. Değerli bir kadromuz var. 3 oyuncu üzerinden mevcut kadroda, buna rotasyon mu denir, başka bir şey mi bilmiyorum. 3 oyuncu değişecek, başka değişiklik de olmayacak. İsimler yarın zaten görülür."
“Rakipten daha fazla topa sahip olacağımızı düşünüyorum”
Siyah-beyazlı ekibin teknik patronu, rakibi iyi analiz ettiklerini vurgulayarak, "Son maçlarını da burada canlı seyrettirdik, artı PAOK maçlarını da seyrettik. Sistemde değişiklik yapıp bekleyen bir takım görüntüsü verdiler. Dün akşam seyrettiniz mi bilmiyorum, Şampiyonlar Ligi maçlarını. Oyunun her iki yönünü de oynayan takımlar var. Hücum mu savunma mı değil, her ikisini de doğru yapabilmek önemli. En doğrusu bu olacak. Her iki yöne de hazırlıklı olmamız lazım. Rakipten daha fazla topa sahip olacağımızı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
Takıma oynattığı oyunla eleştirilerin olduğuyla ilgili bir soruya da yanıt veren deneyimli teknik adam, “5 sene evvel bekleyerek oynuyorduk, o eleştirildi. Pas oyunu eleştiriliyor, konratak eleştiriliyor şimdi de. Bunun seviyesi yüksekte olan takımlar var. Oyuncunun kalitesine göre değişiyor. Pasın da bir amacı var. Bratislava, kendi liginin dominant bir takımı demiştik. Topun devamlı havada dolaştığı bir oyun olamaz. Böyle bir oyun dünyada kalmadı. Bunun dakikaları vardır. Bazen beklersin, bazen hücum yaparsın. Beşiktaş takımı bu ligde geri dönüşleriyle de olacak. Bir savunma yapmak istemiyorum. Bizim daha erken dönmemiz lazım. Bunları çalışarak geliştireceğiz. Pas oyunu bu ülkede eleştiriliyorsa, hangi oyun isteniyor onu merak ediyorum" diye konuştu.
"Bu Play Station'da oynadığın bir oyun değil”
Teknik Direktör Avcı, kendilerini zorlu bir fikstürün beklediğiyle ilgili bir soruya ise, "Sadece gülüyorum. Bu Play Station'da oynadığın bir oyun değil. Fikstüre bakılıp puan ortalaması yapıyor herkes, ben buna hiçbir zaman yapmadım. Bugün harcanan bütçeler ve meblalar arasında 3 puan var. Oyun kalitesi olarak bir şey var mı? Bu emek ve zaman isteyen bir şeydir. Bunun zaman zaman karşılığını aldığımız, zaman zaman alamadığımız dönemler vardır. Yarınla başlayacağız, pazartesiye sonra bakacağız. Herkesin kupa hayali vardır, Beşiktaş da buna adım adım yaklaşmıştı. Şampiyonlar Ligi sonrası Olympique Lyon maçı, yanlış hatırlamıyorsam. Beşiktaş'ın ülke puanına en fazla katkı sağlayan takımdır, sonrası da Başakşehir'dir. Rotasyon diyenler var ya. Umarım önce buna yarışırız. Eğer maçları bir teknik adam gözüyle seyrederseniz, Avrupa'ya aramızdaki mesafenin ne kadar açıldığını daha net görmüş olursunuz."
Loris Karius: Gruptan çıkmak istiyoruz
Kaleci Loris Karius ise, “Yarın yeni bir kulvar başlıyor. Gruptan çıkmak istiyoruz. İyi bir başlangıç yapmak istiyoruz. Avrupa sahnesinde yeniden yer alacağımız için çok heyecanlıyız. Takımın yeni bir teknik ekibi, felsefesi ile oyuncuları var. Bu başlangıçları kusursuz bir şekilde yapmak mümkün değil. İyi bir yoldayız. Bazı şeylerin olgunlaşması için zamana ihtiyaç var. Her şey iyiye doğru gidiyor. Takım savunması anlamında epey yol aldık” sözlerini sarf etti.



Jake Paul ve Anthony Joshua bu haftaki boks maçından ne kadar kazanacak?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Jake Paul ve Anthony Joshua bu haftaki boks maçından ne kadar kazanacak?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Jake Paul ve Anthony Joshua, bu hafta alışılmadık bir maçta kozlarını paylaşacak. YouTube fenomenliğinden boksörlüğe yönelen Paul'la iki kez dünya ağırsıklet şampiyonu olmuş boksör karşı karşıya gelecek.

Herhangi bir karışıklığı önlemek için belirtmek gerekirse Joshua, cuma günü Miami'de yapılacak maça çok büyük bir favori olarak çıkıyor. "AJ", Wladimir Klitschko, Joseph Parker, Kubrat Pulev, Dillian Whyte ve Alexander Povetkin gibi isimlere karşı önemli zaferler elde etti. Ancak 36 yaşındaki boksör, Netflix'te canlı yayımlanacak bu maça, Eylül 2024'te Daniel Dubois'ya karşı aldığı sert bir nakavt yenilgisinin ardından çıkıyor.

Öte yandan Paul, nakavtların geçerli olduğu ve standart 10 ons (283 gram) eldivenlerin kullanılacağı resmi bir maç olan bu karşılaşmaya 12-1'lik profesyonel bir karneyle geliyor. 28 yaşındaki Amerikalı boksör, son olarak haziranda dövüşmüş ve eski dünya ortasıklet şampiyonu Julio Cesar Chavez Jr.'ı puanla yenmişti. Geçen yıl kasımda da ağırsıklet efsanesi Mike Tyson'ı puanla mağlup etmişti.

Tyson o sırada 58 yaşındaydı ve bu maç, hayranlar ve uzmanlar arasında tartışma yaratsa da boksörler için oldukça kazançlıydı. Paul'un 40 milyon dolar, Tyson'ın ise 20 milyon dolar kazandığı bildirilmişti.

Şimdiyse Paul ve Joshua, Paul'un o maçtan elde ettiği kazancı bile aşacak gibi görünüyor, hem de epey büyük bir farkla.

Kasımda bu maçın onaylanmasından önceki günlerde Daily Mail, "Kaynaklar bize yaklaşık 184 milyon dolar gibi devasa bir ödül havuzunun gündemde olduğunu söylüyor" diye yazmıştı. Bu miktar Joshua ve Paul arasında eşit olarak bölünecek gibi görünüyordu. Ancak Paul daha sonra X'te farklı bir rakam paylaştı ve görünüşe göre maçın ödül havuzuna atıfta bulundu.

Mail'in haberinin yayımlanmasından birkaç gün sonra Paul, "Bana sormayı bırakın. 267 milyon dolar" diye tweet attı. Bu da yaklaşık 11,4 milyar TL'ye denk geliyor.

Spor ve eğlence muhasebecisi Oriana Morrison, salı günü The Independent'a şunları söyledi:

Daha düşük rakam, söylentilere göre 184 milyon dolarlık havuz, doğru olsa bile AJ, 92 milyon dolar kazanabilir. 2015'teki Mayweather-Pacquiao veya 2017'deki Mayweather-McGregor maçlarından beri bu seviyede bir havuza sahip boks maçı görmedik. Bu rakam, bugüne kadar Suudi Arabistan’da yapılan herhangi bir maçın ödül havuzundan daha yüksek.

Floyd Mayweather'ın Manny Pacquiao ve Conor McGregor'la yaptığı maçlara atıfta bulunan Morrison şöyle devam etti:

ABD, Anthony Joshua'nın yeteneğini ve karizmasını gerçekten tatma şansını hiç bulamadı. Sözkonusu maç bunun için mükemmel bir ortam ve kesinlikle ABD'deki boks için bir dönüm noktası. MVP [Most Valuable Promotions, Paul'un şirketi] ve Jake Paul, boksa yeni izleyiciler çekiyor. Boks organizasyonunu moderleşmeye zorluyor ve dövüşçülere yerleşik organizatörlerden daha iyi ödeme yapıyor.

Independent Türkçe


PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
TT

PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)

Paris Saint-Germain Teknik Direktörü Luis Enrique, Ligue 1’de Metz’i 3-2 mağlup ettikleri karşılaşmada takımının büyük sıkıntı yaşadığını ve ilk 11’de zorunlu değişiklikler yapmak durumunda kaldığını söyledi.

Enrique, maçın ardından Ligue 1 Plus platformuna yaptığı açıklamada, “Son derece zor bir maçtı ve bunu karşılaşma öncesinde de biliyorduk. Metz özellikle ikinci yarıda etkili bir performans sergiledi ve işimizi oldukça zorlaştırdı” dedi.

Maçın kırılma anlarında orta saha kontrolünü kaybettiklerini belirten İspanyol çalıştırıcı, zorunlu rotasyonların ardından oyunun dengesinin PSG aleyhine bozulduğunu kaydetti.

Altyapıdan genç oyunculara forma şansı vermesiyle ilgili de konuşan Enrique, “Yetenekli genç oyunculara güvenmek kulübümüzün temel özelliklerinden biri” diye konuştu.

Genç oyuncuların sahadaki performansından memnun kaldığını dile getiren Enrique, ikinci yarıda maçın temposunu ve kontrolünü ele almakta zorlandıklarını vurguladı.


Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
TT

Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta Racing Team Turkey'nin Asian Le Mans Series'te yarışacağını açıklaması, motor sporları hayranlarının gözünü Dünya Dayanıklılık Şampiyonası'na (WEC) çevirdi. Biz de bu hafta WEC'i inceleyeceğiz.

FIA WEC, 2012'de FIA (Uluslararası Otomobil Federasyonu) ve Automobile Club de l'Ouest (ACO) tarafından kuruldu. Şampiyona, 6 saatten 24 saate kadar sürebilen uzun mesafeli yarışları içeriyor. Serinin temel özelliği, aracın performansıyla birlikte dayanıklılığı, yakıt stratejisini, lastik yönetimini ve pilot değişim temposunu aynı anda test eden bir format sunması.

WEC, yıllar içinde üretici katılımı açısından da motor sporlarının en yoğun rekabetçi alanlarından biri haline geldi. 2026 sezonunda 14 üretici mücadele edecek:
Alpine, Aston Martin, BMW, Cadillac, Corvette, Ferrari, Ford, Genesis (yeni katılım), Lexus, McLaren, Mercedes-AMG, Peugeot, Porsche ve Toyota.

Bu geniş üretici listesi, serinin teknoloji geliştirme açısından önemini de yansıtıyor. Yarışlarda kullanılan aerodinamik paketler, hibrit sistemler, dayanıklılık parçaları ve güvenlik çözümleri daha sonra üreticilerin yol araçlarına adapte ediliyor. Bu nedenle WEC, hem pist hem de ticari otomotiv sektörü için bir inovasyon laboratuvarı niteliğinde.

WEC'te yarışan arabalar temelde iki sınıfa ayrılıyor: Hypercar ve LMGT3. Bu ayrım ilk bakışta karmaşık görünebilir ama aslında basit bir mantığa dayanıyor. Hypercar sınıfı, şampiyonanın zirvesi kabul ediliyor.

Bu sınıftaki araçlar tamamen yarış için tasarlanmış, ileri mühendislik ürünleri. Onları yollarda görebileceğimiz bir otomobille karşılaştırmak mümkün değil. Üreticiler, Ferrari'den Porsche'ye, Toyota'dan Peugeot'ya kadar, kendi özel tasarımlarını geliştirip dayanıklılık yarışlarının sınırlarını zorlayan araçlar ortaya koyuyor.

Bu sınıfın amacı hız, teknoloji ve mühendislik üstünlüğü. Le Mans 24 Saat gibi dev bir yarışı genel klasmanda kazanan ekip de her zaman Hypercar kategorisinden çıkıyor. Yani bu sınıf, hem marka prestiji hem de teknik rekabet açısından şampiyonanın kalbi.

LMGT3 ise çok daha tanıdık bir görüntü sunuyor. Bu araçlar, herkesin günlük hayatta gördüğü veya bildiği spor otomobillerin yarışa uyarlanmış versiyonları.

Porsche 911, Ferrari 296, BMW M4 veya Aston Martin Vantage gibi modeller, LMGT3 sınıfında ciddi bir dönüşüm geçirmiş halleriyle piste çıkıyor. Bu dönüşüm; daha hafif gövde, artırılmış aerodinamik parçalar, yarış frenleri ve güvenlik ekipmanları gibi birçok değişikliği içeriyor.

Ancak araçların temel silueti ve karakteri hâlâ yol versiyonunu hatırlatıyor. Bu nedenle LMGT3 yarışları genellikle çok yakın mücadelelere sahne oluyor çünkü araçların performansları birbirine epey yakın.

Bu iki sınıfın en ilginç yanıysa aynı anda, aynı pistte yarışmaları. Hypercar'lar daha hızlı olduğundan yarış boyunca LMGT3 araçlarına tur bindiriyorlar.

Bu durum, izleyenler için sürekli hareket, trafik yönetimi ve strateji gerektiren çok katmanlı bir yarış deneyimi oluşturuyor. Sürücüler sadece kendi içinde rekabet etmiyor, aynı zamanda farklı sınıflardan gelen tempolara uyum sağlamak zorunda kalıyor. İşte dayanıklılık yarışlarının hem karmaşık hem de büyüleyici olmasının nedeni bu.

WEC'teki sınıf ayrımı aslında şampiyonanın ruhunu oluşturan çeşitliliğin ta kendisi. Hypercar sınıfı üreticilerin teknoloji gösterisi, LMGT3 ise tanıdık spor otomobillerin yarış ruhunu temsil ediyor. Bu iki dünyanın tek bir yarışta buluşması, WEC'i diğer tüm motor sporlarından farklı ve benzersiz kılıyor.

WEC’de her yarış hafta sonu, belirli bir akışa sahip programla ilerliyor. Hafta sonu antrenman seanslarıyla başlıyor. Bu seanslarda takımlar araç ayarlarını denerken, yakıt tüketimini, lastik davranışlarını ve pist koşullarını analiz ediyor.

Ardından sıralama turları başlıyor. 2025’te yenilenen ve 2026’da da devam edecek bu formatta, her sınıf için önce 12 dakikalık bir sıralama bölümü yapılıyor. Bu bölümde en hızlı turları atan ilk 10 araç, Hyperpole adı verilen final seansına kalıyor. Hyperpole kısa, stresli ve tamamen hız odaklı bir mücadele; burada atılan en hızlı tur, yarışa kimin pole pozisyonundan başlayacağını belirliyor.

Tüm bu yapı hem rekabeti sıkı tutmak hem de seyirciye heyecan dolu bir hafta sonu sunmak için tasarlanmış durumda.

csdfgth
Takvim, WEC'in küresel görünürlüğünü artırmak amacıyla farklı pazarlara hitap edecek şekilde planlanmış durumda (WEC)

Türk motor sporları tarihinde uluslararası başarılarıyla bilinen Salih Yoluç, 2026'da WEC'e resmi dönüş yapacağını açıkladı. Daha önce Le Mans dahil birçok dayanıklılık yarışında zafer kazandı ve GT kategorilerinde önemli dereceler elde etti. 2026 sezonu için hedefi, LMGT3 sınıfında istikrarlı bir performans ortaya koymak.

Geçen yılın DTM şampiyonu Ayhancan Güven ise 2026'da Manthey Racing'le WEC'te yarışacak. Porsche destekli kariyerinin ardından dayanıklılık arenalarına geçişi, onun için yeni bir profesyonel sayfa anlamına geliyor. Sprint yarışlarındaki agresif ve kontrollü sürüş stilini uzun mesafe formatına nasıl adapte edeceği merakla bekleniyor.

Her iki pilotun da aynı sezon WEC'te yer alması, Türk motor sporları camiası adına tarihi bir gelişme. 

Racing Team Turkey'nin mücadele edeceği Asian Le Mans Series (ALMS), dayanıklılık yarışlarının Asya ayağını temsil eden FIA onaylı bir şampiyona.

Genellikle 4 saatlik yarışlardan oluşan bu seri LMP2, LMP3 ve GT sınıflarını içeriyor.

Takımların WEC öncesi araçlarını test etmeleri için önemli bir hazırlık kategorisi Asian Le Mans Series'te gösterilen başarılar, ekiplerin Le Mans 24 Saat için davet alma şansını doğrudan etkiliyor. Racing Team Turkey'nin katılımı, hem sportif hem de uluslararası görünürlük açısından ciddi önem taşıyor.

WEC, modern motor sporlarının en teknik, en stratejik ve en çok dayanıklılık gerektiren platformlarından biri. 2026 sezonuna girerken hem üretici sayısının artması hem de sınıflardaki rekabet dengesi, şampiyonayı daha çekişmeli bir hale getiriyor. Yoluç ve Güven'in aynı sezonda yer alması ve Racing Team Turkey'nin ALMS programı ise Türkiye adına tarihi bir dönem başlatıyor.

2026 sezonu, Türk motor sporları tutkunları için kaçırılmaması gereken bir dönem olacak.

Kaynaklar: WEC, ALMS