Grönland'daki devasa buz katmanları deniz seviyelerini yaklaşık 8 cm daha yükseltebilir

Bu tür kutupsal geri bildirimleri anlamak ısınan bir iklimin korunmasız şehirleri nasıl etkileyeceğini kavramak açısından çok önemli. Fotoğrafta Grönland'ın güneydoğusundaki Apusiajik Buzulu'nun havadan görünüşü yer alıyor (AFP)
Bu tür kutupsal geri bildirimleri anlamak ısınan bir iklimin korunmasız şehirleri nasıl etkileyeceğini kavramak açısından çok önemli. Fotoğrafta Grönland'ın güneydoğusundaki Apusiajik Buzulu'nun havadan görünüşü yer alıyor (AFP)
TT

Grönland'daki devasa buz katmanları deniz seviyelerini yaklaşık 8 cm daha yükseltebilir

Bu tür kutupsal geri bildirimleri anlamak ısınan bir iklimin korunmasız şehirleri nasıl etkileyeceğini kavramak açısından çok önemli. Fotoğrafta Grönland'ın güneydoğusundaki Apusiajik Buzulu'nun havadan görünüşü yer alıyor (AFP)
Bu tür kutupsal geri bildirimleri anlamak ısınan bir iklimin korunmasız şehirleri nasıl etkileyeceğini kavramak açısından çok önemli. Fotoğrafta Grönland'ın güneydoğusundaki Apusiajik Buzulu'nun havadan görünüşü yer alıyor (AFP)

Grönland'ın buz tabakasının içerisinde kalın, geçirimsiz "buz katmanlarının" genişlediği ve bunların yüksek miktarda erimiş suyun doğruca okyanusa dökülmesine sebep olduğu keşfedildi.
Buz normalde gözeneklidir yani erimiş suyu tekrar emebilir. Ancak yeni araştırmalar iklim ısındıkça buz katmanlarının da genişlediğini ortaya çıkardı.
Bugüne kadar yüzeysel akış, küresel ölçekte deniz seviyesinin bir milimetreden de az yükselmesine sebep olmuştu. Ancak Nature adlı bilimsel yayında yer alan araştırmaya göre yüksek emisyonlu bir senaryoda bu yükseliş 2100 yılı itibariyle bir 8 santimetreyi daha bulabilir.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, 2000'de Grönland'ın su akışının deniz seviyesinin artmasına katkıda bulunduğu buz tabakası bölgesinin, yani akış bölgesinin büyüklüğü ABD'nin New Mexico eyaleti kadardı. 2001 ve 2013 arasında bu bölge dakikada iki Amerikan futbolu sahası kadar genişledi.
Dünya'da sıcaklık arttıkça akış bölgesinin de büyümeye devam etmesi bekleniyor.
Colorado Boulder Üniversitesi'nden araştırmaya öncülük eden Mike MacFerrin “Ilımlı iklim öngörülerinde bile buz katmanlarının 2100'e gelindiğinde akış bölgesinin büyüklüğünü iki katına çıkarabileceği tahmin ediliyor. Daha yüksek emisyon senaryolarında akış bölgesinin boyutları neredeyse üç katına çıkabilir" dedi. 
Araştırma, bunun deniz seviyesinde bir ila 8 cm'lik artışa tekabül edeceğini ortaya koydu. Tabii bu, kopmuş buzdağları gibi Grönland'da deniz seviyesini artıran diğer kaynaklara bir ek teşkil ediyor.
Makaleyi kaleme alanlardan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nden (National Snow and Ice Data Center, NSIDC) araştırmacı Mahsa Moussavi “İklim ısınmaya devam ettikçe bu buz katmanları büyümeye ve başka erimiş su geri beslenimlerini beslemeye devam edecek. Bir kartopu etkisi söz konusu: daha fazla erime daha fazla buz katmanı yaratıyor ki bu da daha fazla erimeye ve sonrasında da yine daha fazla katmana yol açıyor" dedi. 
Normalde erimiş su aşağı doğru süzülür ve denize ulaşmadan donar. Bununla birlikte Kuzey Kutup Bölgesi'ndeki erime şiddetlendikçe bu buz tabakaları genişleyerek katılaşıp 16 metre kalınlığını bulabilen devasa katmanlar oluşturuyor. Bu katmanlar da yüzeyin tam altında geçirimsiz bir tabaka yaratıyor.
Bu katmanların içinden geçemeyen erimiş su, katmanlar boyunca ilerleyerek okyanusa ulaşana kadar akıyor.
NSIDC’nin verilerine göre Temmuz 2012’de Grönland’ın buzla örtülü yüzeyinin yüzde 97'sinde kar ve buz erimişti. Bu, 33 yıllık uydu kaydında daha önce görülmemiş bir olaydı. Bu bahardaysa Grönland'da 80 milyar ton buz eriyerek yeni bir rekor kırdı.
Buz katmanları ilk kez 2012'de keşfedilmişti. Bilim insanları ebatlarını ölçmek için radarlarla kar motosikletleri üzerinde güneybatı Grönland'ı gezerek katmanları gözlemlemişti.
Bunun gibi Kuzey Kutbu'yla ilgili geri bildirimleri anlamak ısınan bir iklimin korunmasız şehirleri nasıl etkileyeceğini anlamak açısından çok önemli.
Makalenin diğer yazarı İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nden araştırmacı Horst Machguth “İlginçtir ki onlarca yıl önce bilim insanları ısınan bir iklimde erimiş suyun Grönland'ın kar tabakalarına ne yapabileceği üzerine ölçümlere ve teoriye dayanarak bir hipotez yürütmüştü. Bulduğumuz sonuçlar onların hipotezlerinin bugün Grönland'da yaşananlara yakın olduğunu gösteriyor" diye konuştu. 
Bu katmanların deniz seviyesinin yükselmesine ne derecede katkıda bulunacağınıysa insan faaliyeti sonucu salınan emisyon miktarı belirleyecek. Bu bir iki milimetre de olabilir, birkaç santimetre de.
Dr. MacFerrin “İnsanların bu yolun nereye çıkacağı konusunda bir seçeneği var" dedi.

 


Golf sahası yakınında yaşamak, Parkinson riskini artırıyor

Araştırmacılar golf sahasından uzaklaştıkça Parkinson riskinin düştüğünü buldu (Unsplash)
Araştırmacılar golf sahasından uzaklaştıkça Parkinson riskinin düştüğünü buldu (Unsplash)
TT

Golf sahası yakınında yaşamak, Parkinson riskini artırıyor

Araştırmacılar golf sahasından uzaklaştıkça Parkinson riskinin düştüğünü buldu (Unsplash)
Araştırmacılar golf sahasından uzaklaştıkça Parkinson riskinin düştüğünü buldu (Unsplash)

Golf sahasına yakın yaşamakla Parkinson riski arasında bir korelasyon saptandı.

Parkinson hastalığı vücudun bazı bölümlerinde titreme, hareketlerde yavaşlama ve kaslarda sertleşmeyle kendini gösteren nörodejeneratif bir bozukluk. Uzmanlara göre hastalığın gelişiminde hem genetik hem de çevresel faktörler etkili. 

Daha önce yapılan araştırmalarda pestisitlere maruz kalmanın Parkinson riskini artırabileceğine dair sonuçlar elde edilmişti. 

Bilim insanları ABD'deki golf sahalarında yüksek seviyede pestisit kullanılmasından ve bu maddelerin suları kirletme ihtimalinden dolayı sahalara yakın yaşamanın Parkinson riskiyle bağlantısını araştırdı. 

Bulguları hakemli dergi JAMA Network Open'da 8 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada ABD'nin 27 ilçesinde Parkinson tanısı alan 419 ve kontrol grubu görevi gören 5 bin 113 kişinin sağlık verileri incelendi. 

Araştırmacılar uydu görüntüleri ve katılımcıların adres bilgilerinden yararlanarak golf sahasına uzaklıklarını belirledi. 

Ekip ayrıca bölgedeki su hizmetlerinin etrafında golf sahası olup olmadığını da hesaba kattı. 

Bulgular, golf sahasına yaklaşık 1,6 kilometre mesafede yaşayanların, Parkinson'a yakalanma riskinin 10 kilometre veya daha uzakta yaşayanlara kıyasla yüzde 126 daha yüksek olduğunu gösteriyor. 

Golf sahasından 18 mile (yaklaşık 25 kilometre) kadar her 1 millik (yaklaşık 1,6 kilometre) mesafe artışında riskin yüzde 9 azaldığı kaydedildi. 

Araştırmacılar Parkinson'a yakalanma riskinin su kaynaklarının golf sahalarına yakınlığından da etkilendiğini buldu. İçme suyu kaynağı golf sahasına yakın olan kişilerin Parkinson'a yakalanma riski yüzde 92 daha fazla. 

Bulgular golf sahası yakınında yaşamakla Parkinson riskinin artması arasında bir neden-sonuç ilişkisi kurmuyor. Uzmanlar ayrıca Parkinson'a yol açan bütün risk faktörlerinin de hesaba katılmadığını ifade ediyor.

Ancak bilim insanları çalışmada bulunan güçlü bağlantı nedeniyle pestisit kullanımına dikkat çekiyor. Araştırmacılar, golf sahalarındaki pestisit kullanımının yanı sıra bölgedeki yeraltı sularının takip edilmesinin öneminin altını çiziyor.

ABD merkezli Parkinson Vakfı'ndan Dr. Michael Okun, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında şöyle diyor:

Bu golfle ilgili değil; pestisitler, çevre kaynaklı etkiler ve çoğu zaman fark edilmeyen önlenebilir risklerle ilgili. Eğer reaktif tedaviden proaktif önlemeye geçmezsek, bu yük yönetilemez hale gelecek.

Independent Türkçe, MedicalXpress, Newsweek, News Medical, JAMA Network Open