Fransa'dan Lübnan reformlarına şartlı destek: Beyrut, bu son şansı değerlendirebilecek mi?

Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin 20 Eylül 2019’da Paris’te Elysee Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinden bir kare (AFP)
Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin 20 Eylül 2019’da Paris’te Elysee Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinden bir kare (AFP)
TT

Fransa'dan Lübnan reformlarına şartlı destek: Beyrut, bu son şansı değerlendirebilecek mi?

Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin 20 Eylül 2019’da Paris’te Elysee Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinden bir kare (AFP)
Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin 20 Eylül 2019’da Paris’te Elysee Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinden bir kare (AFP)

Denise Rahme Fahri
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Fransa'nın Lübnan'a verdiği desteği bir kez daha yineletmeyi başarırken, Paris’e yaptığı ziyaret sırasında, hükümetinin ekonomik ve siyasi zorluklarla başa çıkması için belki de son olan yeni bir şans daha elde etti.
Reform şartı
Sıcak karşılama ve toplantıların kalitesiyle kendini gösteren Fransız desteği, Lübnan siyasi ve ekonomik reformlarının Kasım 2019'un ortalarında yapılması planlanan Sedir (CEDRE) Konferansı çalışmalarını takip etmekle görevlendirilen Stratejik Komite toplantısı tarihine kadar iki ay içinde uygulanmasını şart koşuyor. Hariri ve danışma ekibi, Fransa’daki toplantılar sırasında çalışma mekanizması ve ilk toplantı tarihini belirlediler.
Samimi diyaloglar
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’ndeki (UNIFIL) katılımıyla Lübnan’ın güvenliğini ve istikrarını desteklediğini ve aynı zamanda Lübnan ordusu ile Fransız ordusunun işbirliği yaptığını söyledi.
Macron’dan bir ilk
İsrail ile Hizbullah arasındaki gerginliğe müdahale ettiğini ilk kez dile getiren Macron, taraflara kendilerine hakim olmaları çağrısında bulundu. Indepenedent Arabia’ya değerlendirmelerde bulunan diplomatik kaynaklar, Lübnan-İsrail sınırında meydana gelen güvenlik gelişmelerinden ve beraberindeki gerginliğin ardından Macron’un diplomatik kanallardan İran ile irtibata geçerek, Hizbullah'a müdahale etmesini istediğini belirtti.  Aynı kaynaklar, Macron’un talebine İran'ın verdiği cevabın, ‘Tahran'ın Lübnan'a müdahale etmediği’ şeklinde olduğunu aktardı.
Kaynaklar, ayrıca Macron’un Fransa'nın Beyrut Büyükelçisi’ne Hizbullah’ın eski dış ilişkiler yetkilisi Ammar el-Musevi aracılığıyla Hizbullah ile temas kurması ve olası bir gerginlikten kaçınılması talebinde bulunan bir mesaj iletmesi talimatı verdiğini belirtti.
Diplomatik kaynaklar, Macron’un görüşme sırasında Başbakan Hariri'den devletin güçlü olmasını ve kararlarının Hizbullah tarafından kontrol edilememesini istediğini kaydetti. Ayrıca Macron’un Hariri'yi meşru askeri kurumların rolünü güçlendirmeye çağırdığını ve Lübnan hükümetinin Hizbullah’ın elinde gibi görünmemesi gerektiğini söylediğini aktardı.
400 milyon euroluk kredi
Lübnan Başbakanı Hariri, 2018’de Roma’da yapılan konferanstaki bir anlaşmaya uymadığı için kendisine kızgın olan Fransa’yı ikna etmeyi ve Fransa'dan Lübnan donanması için gerekli firkateynin alımı için kredi almayı başardı. Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, Lübnanlı mevkidaşı İlyas Ebu Saab’dan Fransa’yı kızgınlığının nedeni olan İtalya ile yapılan anlaşmanın gidişatıyla ilgili bilgi almıştı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Lübnan Başbakanı Hariri ile yaptığı ortak basın toplantısında, Roma Konferansı’nda Lübnan'la daha önce varılan anlaşmalar olduğunu hatırlattı.
Sorun, Fransa’dan beş ya da altı fırkateyn alınması için kredi sağlanma anlaşmasıyla çözüldü. Lübnan’ın Ekim ayında başlayacak olan açık denizde petrol ve doğalgaz arama çalışmaları yapmak ve deniz sınırında güveliği sağlamak için bir takım ekipmanlara ihtiyacı vardı. Fransa, Lübnan’a bir kısmı söz konusu ekipmanlar ile iç güvenlik güçleri için gerekli ekipmanlar ve helikopterlerin satın alımında kullanılacak, 400 milyon euroluk kredi verecek.
Şartlı destek
Hariri, Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ve Fransız şirketlerinden çok sayıda temsilci ile gerçekleştirdiği Paris görüşmelerinde, Sedir Konferansı’nı desteklemek amacıyla konferansta kararlaştırılan reformları gerçekleştirme taahhüdü karşılığında Lübnan’da yatırımlar yapılmasını teşvik edecek yeni bir destek daha aldı.
Independent Arabia’nın edindiği bilgilere göre Macron, Hariri'ye, “Reformları ne kadar çabuk gerçekleştirirsen o kadar çok yatırım çekersin” dedi. Macron, özellikle elektrik sektörü ve yönetim yapısına yönelik gerekli reformların yanı sıra bağışçı ülkelerin taahhütlerini yerine getirmelerini sağlayacak diğer adımlara odaklandı.
Bir buçuk saati aşan görüşmede Hariri, Macron'a Büyük Lübnan’ın 100’üncü yıl dönümü nedeniyle yapacağı, ancak birçok kez ertelenen ziyaretini ne zaman gerçekleştireceğini sordu. Diplomatik kaynaklar ise ziyaretin Macron’un Beyrut'un neye mal olduğunu açıklamadan önce gerçekleşmeyeceğini öne sürdü.
Macron, Hariri’nin sözünü tutacağına inanıyor
Cumhurbaşkanı Macron, Elysee Sarayı’ndaki ortak basın açıklamasında, “Başbakan Hariri'nin verdiği sözleri tutacağına inanıyorum. O da bunu biliyor” şeklinde konuştu.
Hariri ise açıklamasında, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararı 13 yıldır sınır güvenliğini sağlıyor” dedi. Ekonomideki çatlakla ilgili olarak ise, “Çalışma şeklimize devam edebiliriz. Hükümetin performansını iyileştirmek ve yolsuzlukla mücadele etmek için reformlar yapması gerekiyor” diye konuştu.
Son fırsat
Fransa kararlılığını sürdürse de asıl zorluk, Hariri'nin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi gerçeğinin altında yatıyor. Zira Hariri, Lübnan’ın karşı karşıya kaldığı zorlu ve hassas siyasi ve ekonomik güçlüklerle baş etmek zorunda.
Lübnan Başbakanı Hariri, yatırımın ön şartı olan güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli garantileri sağlayabilecek mi? Bağışçı ülkelerin güvenini kazanmak için gereken reformları hayata geçirmeyi başarabilecek mi? Yoksa bu son fırsat da ellerinden kayıp gidecek mi?



Kanserli mutasyona sahip bir sperm donörü, Avrupa'da 197 çocuğun babası oldu

Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Kanserli mutasyona sahip bir sperm donörü, Avrupa'da 197 çocuğun babası oldu

Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)

Yapılan kapsamlı bir soruşturma, kanser riskini büyük ölçüde artıran gen mutasyonunu farkında olmadan taşıyan bir sperm bağışçısının, Avrupa genelinde en az 197 çocuğun babası olduğunu ortaya çıkardı.

Çocukların bir kısmı zaten hayatını kaybetti ve bu mutasyonu miras alanların sadece küçük bir yüzdesi kanserden kurtulabiliyor.

Sperm İngiltere'deki kliniklere satılmadı, ancak BBC, konu hakkında bilgilendirilen çok az sayıda İngiliz ailenin Danimarka'da kısırlık tedavisi görürken donörün spermini kullandığını doğruladı.

Danimarka'daki Avrupa sperm bankası, sperm satışından sorumlu kurum olarak, etkilenen ailelere "en derin taziyelerini" iletti ve spermlerin bazı ülkelerde çok sayıda çocuğun babası olmak için kullanıldığını kabul etti.

Soruşturma, Avrupa Yayın Birliği'nin araştırmacı gazetecilik ağı kapsamında BBC de dahil olmak üzere 14 kamu yayın kuruluşu tarafından yürütüldü.

Sperm, 2005 yılında öğrenciyken bağış yapması karşılığında para alan anonim bir adamdan geldi. Spermi daha sonra yaklaşık 17 yıl boyunca kadınlar tarafından kullanıldı.

BBC'ye göre, adam sağlıklıydı ve bağışçılar için gerekli tüm tarama testlerinden geçmişti. Ancak, doğumundan önce bazı hücrelerinin DNA'sında bir mutasyon meydana gelmiş ve hücrelerin kanserleşmesini önlemede hayati rol oynayan TP53 genine zarar vermişti.

Donörlerin çoğu tehlikeli TP53 genini taşımamaktadır, ancak spermlerinin %20'sine kadarında bu gen bulunmaktadır. Bununla birlikte, enfekte spermden doğan her çocuk, bu mutasyonu tüm hücrelerinde taşıyacaktır.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığına göre Londra'daki Kanser Araştırma Enstitüsü'nde kanser genetiği uzmanı olan Profesör Claire Turnbull şunları söyledi: "Bu yıkıcı bir teşhis. Herhangi bir aile için son derece zor bir teşhis. Çünkü bu riski ömür boyu taşımak zorunda kalma yükünü omuzlarına yüklüyor ki. bu şüphesiz yıkıcıdır."

Tümörleri tespit etmek amacıyla vücut ve beyin için yıllık MR taramaları ve karın ultrasonları yapılmaktadır. Kadınlar genellikle kanser riskini azaltmak için memelerini aldırmayı tercih ederler.

Avrupa Sperm Bankası, "donörün kendisinin ve aile üyelerinin etkilenmediğini" ve bu tür bir mutasyonun "genetik testlerle önleyici olarak tespit edilemeyeceğini" belirtti. Ayrıca, spermde sorun keşfedilir keşfedilmez donörü "bloke ettiklerini" belirttiler.

Sperm bağışı sonucu kanser gelişen çocukları tedavi eden doktorlar, bu yıl Avrupa İnsan Genetiği Derneği konferansında endişelerini dile getirerek, o zamana kadar bilinen 67 vakadan 23'ünde genetik mutasyon tespit ettiklerini bildirdiler. Bu çocukların onuna zaten kanser teşhisi konmuştu.

Bilgi talepleri ve doktorlar ile hastalarla yapılan görüşmeler sonucunda, bağışçılardan doğan çocuk sayısının çok daha fazla olduğunu keşfettik.

Sayı en az 197 çocuk, ancak tüm ülkelerden veri henüz alınmadığı için bu nihai sayı olmayabilir. Ayrıca kaç çocuğun bu ciddi genetik mutasyonu miras aldığı da bilinmiyor.


Türkiye: Kürt güçleri Suriye hükümetinin komutası altında olmalı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Türkiye: Kürt güçleri Suriye hükümetinin komutası altında olmalı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün yaptığı açıklamada, kuzeydoğu Suriye’nin büyük bölümünü kontrol eden Kürt güçlerinin, Suriye ile tüm sınır kapılarının açılmasından önce Şam yönetiminin kontrolüne tabi olması gerektiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın TRT’den aktardığı habere göre Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2026 yılı Dışişleri Bakanlığı bütçesinin sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, Türkiye’nin prensip olarak Suriye ile tüm sınır kapılarını açma niyetinde olduğunu belirtti. Ancak kapıların açılabilmesi için 10 Mart anlaşmasının tamamlanması gerektiğini vurguladı.

Fidan, 10 Mart’ta Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile imzaladığı ve Kürtlerin liderliğindeki güçlerin tüm sivil ve askeri kurumlarını Suriye devlet yapısına entegre etmeyi kabul ettiği anlaşmayı hatırlattı.

Fidan, “Bizim politika olarak bütün sınır kapılarını açmaya niyetimiz var. Fakat Suriye'de, özellikle Nusaybin mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatı ile ilgili sürecin tamamlanması ve merkezi hükümetin bir noktaya gelmesi lazım” dedi.

Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)

Fidan, SDG’nin 2014’te DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ın geniş bölgelerini ele geçirmesinin ardından ABD ile ortak mücadele yürütmesine rağmen, Şam ile yapılan anlaşmaları uygulama konusunda hiçbir hazırlık göstermediğini belirtti.

Türkiye, SDG ve YPG’yi, Ankara tarafından ‘terör örgütü’ olarak tanımlanan PKK’nın bir uzantısı olarak görüyor.

İsrail'in Gazze'deki ihlalleri

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’i Gazze’deki ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, ülkenin barışı korumaya hazır olmadığını söyledi.

Türkiye, Mısır, Katar ve ABD ile birlikte ekim ayında Şarm eş-Şeyh’te imzalanan barış anlaşmasının taraflarından biriydi; anlaşmanın amacı Gazze Şeridi’ndeki savaşı sona erdirmekti.

Fidan, Türkiye’nin anlaşmanın garantörü olarak rolünü sürdürmesinin, barışın devamına bağlı olduğunu ifade etti.

Fidan, “Bu aşamada teknik ve hukuki açıdan garantör ülke değiliz ve başka bir garantör ülke de yok. Ancak gelecekteki anlaşmalar bunu gerektirirse Türkiye bu görevi üstlenecektir” dedi.

Fidan ayrıca, “Biz bir garantörmüşüz gibi sorumluluk yüklenmeye, iş birliklerini ilerletmeye, anlaşmalar yapmaya, açıkta ve kapalıda çalışmaya her zaman için hazırız ve buna da devam ediyoruz” ifadesini kullandı.


Entegrasyon anlaşmasının uygulanması için son tarih yaklaşırken, Türkiye ve Suriye SDG'ye karşı askerî harekât hazırlığı mı yapıyor?

Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Entegrasyon anlaşmasının uygulanması için son tarih yaklaşırken, Türkiye ve Suriye SDG'ye karşı askerî harekât hazırlığı mı yapıyor?

Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)

Türkiye ve Suriye ordularının, temas hatları ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde bulunan bölgelerdeki saha hareketliliği, SDG’nin 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını aralık sonuna kadar uygulamaması halinde ortak bir askeri operasyon için hazırlık ve teyakkuz mesajı verdi.

Son iki gün içinde Türk medyası, Halep’in kuzeydoğusundaki Münbiç’e ilerleyen askeri ikmal konvoylarının görüntülerini paylaştı. Aynı dönemde Suriye ordusu da Deyrizor’a yoğun takviye birlikler gönderdi.

Bu hareketlilik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Levent Ergün’ün geçtiğimiz cuma ve cumartesi günleri Şam’ı ziyaret etmesiyle eş zamanlı gerçekleşti. Heyet, ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Ali Nurettin Nasan ile görüştü.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 5 Aralık'ta Şam'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile bir araya geldi. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 5 Aralık'ta Şam'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile bir araya geldi. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)

Bayraktaroğlu, Türkiye-Suriye Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti ve 8 Aralık Hürriyet Günü kutlamaları kapsamında düzenlenen Suriye Devrimi askeri sergisini gezdi.

Türk askeri konvoyları

Türk askeri konvoyları, Afrin, Resulayn ve Halep’in kuzeyi olmak üzere üç ayrı güzergâhtan Suriye’ye giriş yaptı. Bazı görüntülerde konvoyların Münbiç Sınır Kapısı’na doğru ilerlediği görüldü.

Şarku'l Avsat'ın yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre bir Türk askeri konvoyu Halep bölgesine Deyr el-Belut Sınır Kapısı’ndan giriş yaptı. Başka bir konvoy ise pazar gecesi Advaniye Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye geçti. Harekât hazırlıkları özellikle Halep’in kuzeyi ve Münbiç çevresinde yoğunlaştı.

Buna paralel olarak Suriye ordusu da Deyrizor bölgesine yeni takviyeler konuşlandırmaya başladı. Bu takviyeler arasında topçu sistemleri ve insansız hava araçları (İHA) yer alıyor.

Raporlara göre, bu takviyeler ağırlıklı olarak 86. Tümen mensuplarından oluşuyor ve batı Deyrizor kırsalındaki çeşitli mevzilere yönlendiriliyor.

8 Aralık'ta Deyrizor'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında Suriye ordu birlikleri (X)8 Aralık'ta Deyrizor'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında Suriye ordu birlikleri (X)

Hükümete yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesine dün yansıyan habere göre askeri kaynaklar, Türk ordusunun sınır boyunca üç ayrı noktada konuşlandığını ve Münbiç, Kamışlı, Aynel Arap, Resulayn, Tel Abyad ile Halep-Lazkiye uluslararası yolu (M4) boyunca sıkı önlemler alındığını bildirdi.

Haberde ayrıca, Suriye ordusunun Deyrizor cepheleri, Tişrin Barajı, Karakozak Köprüsü, Tabka, Ayn İsa ve Rakka’da çok sayıda gözetleme uçağı, İHA ve teknik ekipman konuşlandırdığı belirtildi. İleri mevziler ve tüm savaş birimleri için de pozisyon dağılımları gerçekleştirildi.

Suriye ordusunda hazırlıklar

Gazete, ismini belirtmediği güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Suriye ordusunun SDG’nin yeniden yapılandırma için belirlenen son tarihe yaklaşmasıyla birlikte geniş çaplı bir operasyona hazırlandığını aktardı. Kaynaklara göre, operasyon kapsamında 7 tümen ve 80 bin asker konuşlandırılacak; gelişmelere göre bu sayının artırılması planlanıyor. Ayrıca İHA’lar, helikopterler ve savaş uçakları, ordunun ağır silah envanterini destekleyecek.

Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)

Deyrizor, Türkiye’nin Suriye’de PKK’nın uzantısı olarak gördüğü SDG’nin kontrolündeki bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Haberlere göre, bu bölgede Arap aşiretleri ile Şam yönetimi iş birliği yapacak ve SDG’nin hakimiyeti kademeli olarak azaltılacak.

Türkiye gazetesi, Suriye Aşiretler ve Kabileler Yüksek Konseyi Başkanı Şeyh Mudar Hammad el-Esad’ın açıklamalarına yer verdi. Esad, SDG lideri Mazlum Abdi’nin ‘100 bin savaşçıya sahip oldukları’ iddiasının doğru olmadığını belirterek, SDG içinde en az 20 bin Arap savaşçının, bölgede ilk çatışma başladığında Suriye devletine katılacağını ve SDG yönetiminin bu durumu bildiğini söyledi.

Esad ayrıca, SDG’nin kontrolündeki bölgelerde 8 Aralık kutlamalarını yasakladığını, bu kararın, kutlamaların halk arasında bir isyana dönüşmesinden çekinildiği için alındığını ifade etti.

Entegrasyon anlaşmasının uygulanması yönünde baskı

Türkiye’deki sosyal medya platformlarında, Türk ordusunun, SDG’nin 10 Mart anlaşmasını uyguladığını ilan etmemesi halinde Suriye ordusuyla ortak şekilde başlatılacak bir operasyon hazırlığı kapsamında çok sayıda sahra hastanesi kurduğuna dair iddialar dolaşıma girdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi, SDG'nin Suriye devlet kurumlarına entegre edilmesine yönelik anlaşmanın imza töreninde, 10 Mart 2025 (EPA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi, SDG'nin Suriye devlet kurumlarına entegre edilmesine yönelik anlaşmanın imza töreninde, 10 Mart 2025 (EPA)

Bu saha hareketleri, SDG üzerinde baskı kurmayı ve diplomatik temaslarla örgütün kendi kendini feshedip Suriye ordusuna entegre olmasını sağlamayı amaçlayan hazırlık operasyonu olarak yorumlandı.

Buna karşın Savunma Bakanlığı kaynakları, Cumhuriyet gazetesine son hareketliliğin ‘sadece rutin bir faaliyet’ olduğunu belirtti.

Öte yandan, raporlara göre Suriye Savunma Bakanlığı, cumartesi günü SDG’ye gönderdiği revize edilmiş bir teklif ile örgütün tamamen Suriye ordusuna tabi kılınmasını talep etti.

Türkiye ve Suriye genelkurmay başkanları, Şam'daki Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)Türkiye ve Suriye genelkurmay başkanları, Şam'daki Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)

Türkiye, SDG’nin tamamen feshedilmesini ve örgüt içindeki yabancı unsurların Suriye topraklarından çıkarılmasını talep ediyor.

SDG’nin Kuzey Tugayı Komutanı Ebu Ömer el-İdlibi, Kürt medya organlarına yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar sahada tehlike sinyali veren bir gelişme kaydedilmedi. Çoğu paylaşılan bilgi medya savaşı ve korku yayma çabasıdır. Sahadaki gerçek durum, bu abartıları yansıtmıyor” ifadelerini kullandı.