Tunus Nahda Hareketi 'kimlik krizi' nedeniyle gerileme yaşıyor

Tunus Nahda Hareketi 'kimlik krizi' nedeniyle gerileme yaşıyor
TT

Tunus Nahda Hareketi 'kimlik krizi' nedeniyle gerileme yaşıyor

Tunus Nahda Hareketi 'kimlik krizi' nedeniyle gerileme yaşıyor

Tunus Nahda Hareketi, gözlemcilerin ‘kimlik krizi’ olarak nitelediği İslamcı kimliğini yeni politikasından ayıramaması ve yaşam koşullarıyla ilgili krize çözüm getirememesi nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turundan diğer iktidar ortakları gibi beklenmedik bir yenilgiyle çıktı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu kendilerini mevcut sisteme ve devlet politikalarına alternatif olarak sunan, hukuk profesörü Kays Said birinci, şuan tutuklu olan medya patronu Nebil Karvi ise ikincilikle tamamladı. Böylece Said ve Karvi seçimlerin ikinci turunda yarışabilecekler. Nahda Hareketi’nin adayı olan ve seçimlerden üçüncülükle çıkan Abdulfettah Moro ise 434 bin 530 oy aldı. Bu rakam, Tunus’taki 3 milyondan fazla seçmenin üçte birine denk geliyor.
Uzun zamandır güçlü bir siyasi parti olarak kabul edilen Nahda Hareketi’nin genel olarak yüksek oranda oy alacağı düşünülüyordu. Çünkü kendi saflarından bir aday çıkarmış ve dışarıdan bir adayı desteklememişti.
Nahda Hareketi’nin liderleri Tunus’un devrik Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali yönetimi sırasında rejim tarafından dağıtılmış bir kısmı yurtdışına sürgün edilmişti. 2011 devrimiyle Bin Ali'nin devrilmesinden sonra gerçekleşen ilk özgür seçimlerde 1 buçuk milyon oy alan parti siyasi hayatına geri döndü.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) Tunuslu siyasi analist Selahaddin el-Corşi’nin değerlendirmelerini aktardığı haberinde Corşi, “Nahda Hareketi, İslamcılık ile yurttaşlık arasında gidip geliyor. Bu da onu zayıflatıyor. Seçimlerde gerilemesinin sebeplerinden biri de bu” şeklinde konuştu. Parti 2016'daki olağan kongresinde, İslamcı kimlikten yurttaşlığa geçiş yaptıklarını açıklamıştı. Ancak Corşi’ye göre parti bu geçişi tam olarak gerçekleştiremedi ve arafta kaldı. Corşi, örneğin, Kays Said’in kadın ile erkeğin miras eşitliği konusundaki net tavrını Nahda Hareketi’nin sergileyemediğini belirtti.
İslami eğilimli olmasa da muhafazakar tutumlarıyla bilinen Kays Said,  kadınların bazı durumlarda erkeklerin payının yarısını almasıyla ilgili tartışmada mirasın bölünmesi konusunda ‘Kur’an’ın açık’ olduğunu belirterek kadın ile erkeğin mirası eşit olarak paylaşmasına karşı çıkmıştı.  
Nahda, ekonomik çözümler sunmakta başarısız oldu
Carnegie Ortadoğu Merkezi araştırmacısı Hamza el-Meddeb, partinin kendi içinde bir ‘kimlik krizi’ yaşandığını söyledi. Şarku’l Avsat’a değerlendirmelerde bulunan Medeb, “Nahda Hareketi, gençler arasındaki yüksek işsizlik oranları, fahiş fiyatlar ve yüksek enflasyon nedeniyle beli bükülen Tunuslulara ekonomik ve sosyal çözümler sunmakta başarısız oldu” diye konuştu.
Öte yandan Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi'nin ofisinin eski müdürü Zubeyr eş-Şahudi yaptığı açıklamada, Moro ve Kays Said arasında bir fark olmadığını, ancak Said’in hükümet ekseninde olmaması sebebiyle seçimlerden birincilikle çıktığını söyledi. Gannuşi’ye ‘siyasetten emekli olma ve evinde oturma’ çağrısı yapan Şahudi, Gannuşi ve ölümü nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alındığı rahmetli Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi neslinin artık istenmediğini ifade etti. Nahda Hareketi’nin iktidar ve devlet mekanizmalarıyla sıradanlaştığını söyleyen Şahudi, bununla birlikte Tunus’un başlıca sorunları olan sosyal ve ekonomik krizlere çözümler getiremediğini savundu.
2011’den bu yana Tunus siyasi sahnesinin ayrılmaz parçası haline gelen Nahda Hareketi, 2014 yılında yapılan seçimlerde büyük başarı yakalayarak meclisin en büyük ikinci partisi oldu.
Parti kendisini her zaman küçük ve partizan çıkarların üstünde siyasi bir sanatçı olarak farklılaştırmaya ve bu şekilde sunmaya çalışsa da Tunusluları zorlayan ekonomik kriz ve hükümet politikalarıyla ilgili çözümler önermede başarılı olamadı.
Gannuşi –Sibsi ittifakı
Eski Cumhurbaşkanı Sibsi'nin kurucusu olduğu Nida Tunus Partisi’nin 2014 yılındaki seçimlerden birinci parti olarak çıkmasının ardından Gannuşi ve Sibsi’nin arasında uzlaşmacı bir ittifak yapıldı. İttifak 2018 yılı sonlarına kadar devam etti.
Gençler Gannuşi’ye oy vermedi
Öte yandan Gannuşi, gazetecilere yaptığı açıklamada partisinin seçimlerde aldığı yenilginin, seçimlere iyi hazırlanamamasından kaynaklandığını ve cumhurbaşkanlığı seçim yarışına geç girdiğini söyledi. ‘Zitouna TV’ adlı verdiği demeçte Gannuşi, Nahda Hareketi’ni destekleyen gençlerin en az yüzde 15 ila 20'sinin Moro’ya oy vermediğini belirtti. Ancak bununla birlikte Gannuşi, Nahda Hareketi’nin 6 Ekim’de yapılacak olan genel seçimlerde güçlü bir çıkış yapmasını beklediğini söyledi.
Nahda Hareketi, genel seçimlerde meclisteki 69 olan sandalye sayısını korumaya çalışıyor. Analistler ise cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının oylamanın iktidara karşı bir ‘ceza oylaması’ olduğuna işaret ettiğini ve aynı durumun genel seçimlerde de devam edebileceğini belirttiler.
Nahda Hareketi’nin genel seçimlerde çok fazla oy kaybedebileceğini söyleyen Şahuda, genel seçimlerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden etkileneceğini ve belki de Nahda Hareketi’nin iktidardaki yerini kaybedebileceğini kaydetti. Bununla birlikte Şahuda, Nahda Hareketi’ne yenilenme çağrısında bulundu.
Öte yandan Nahda Hareketi, saflarını güçlendirmek için hızlı bir manevrayla cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Kays Said’i desteklediğini açıkladı.  Bunun muhtemel sebeplerinden biri Nahda Hareketi’nin içeride çatışmaların ve bölünmelerin olabileceği korkusu olabilir. Gannuşi açıklamasında, “Genel seçimlerin bölünmelere ve küçük partilerin ortaya çıkmasına izin vermemesi için destekçilerimizi cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha önemli olan bir mücadele için bir araya gelmeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu. Gannuşi’ye göre tüm bunlara rağmen Nahda Hareketi, siyasi ağırlığını ve gücünü korumaya devam ediyor.



Gazze ateşkesi: Anlaşmanın imzalanacağına dair sinyaller artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Anlaşmanın imzalanacağına dair sinyaller artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes müzakereleri, arabulucu ABD'nin Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes için sunduğu yeni öneriyle yeni bir aşamaya girdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptığı açıklamada, ilk kez Hamas'ın talep ettiği savaşın sona erdirilmesi konusunun tartışılacağı vurgulanırken Hamas’ın öneriyi kabul etmesi gerektiği, aksi takdirde durumun daha da kötüye gideceği belirtildi. Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas liderlerinden biri, bu sözlerin müzakerelere ivme kazandırdığını ve ABD tarafından İsrail üzerinde gerçek bir baskısı oluşturulması durumunda bir ateşkes anlaşması imzalanabileceğine dair yeni bir işaret taşıdığını söyledi.

Hamas Hareketi tarafından dün yazılı olarak yapılan basın açıklamasında, arabulucu kardeş ülkelerin, savaşan taraflar arasındaki uçurumun kapatılması, bir çerçeve anlaşmaya varılması ve ciddi müzakerelerin başlatılması için yoğun çaba sarf ettikleri belirtildi. Açıklamada Hamas’ın yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini ve arabulucuların önerilerini tartışmak üzere ulusal istişareler yürüttüğünü, saldırıların sona erdirilmesi, geri çekilmenin sağlanması ve Gazze Şeridi'ndeki halkımızın acil olarak yardım alması için bir anlaşmaya varılması için çalıştığını vurguladı.

gthy
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda ölen Filistinlilerin cenaze töreninde yakınlarını kaybedenlerin gözyaşları ve feryatları (AFP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, müzakere masasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un daha önce önerdiği çerçeve anlaşmasını içeren ve Katar'ın arabuluculuğunda üzerinde değişiklikler yapılan bir öneri olduğunu ve bu önerinin 60 günlük bir ateşkes ve bu süre içinde savaşı tamamen sona erdirecek bir anlaşma sağlanmasını öngördüğünü söyledi.

Hamas’ın İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımını sona erdirecek tüm önerilere açık olduğunu vurgulayan kaynak, Kahire'de bir Hamas heyetinin bulunduğunu belirterek, savaşın tamamen durdurulması, yardımların ulaştırılması ve İsrail'in Gazze'den çekilmesi olmak üzere üç temel talebin yerine getirilmesinin önemine dikkati çekti.

Hamas'ın şu anki tutumunu, Trump'ın Washington'da ABD’li ve İsrailli yetkililerle yaptığı toplantının ardından sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı, “İsrail, 60 günlük ateşkesin tamamlanması için gerekli şartları kabul etti ve bu süre zarfında savaşı sona erdirmek için tüm taraflarla birlikte çalışacağız” şeklindeki açıklamasından sonra sergilemeye başladı.

frgty
İsrail'in Han Yunus'un kuzeyindeki mülteci kampına düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Barışı sağlamak için yoğun çaba sarf eden arabulucular Katar ve Mısır’ın bu nihai öneriyi sunacaklarını söyleyen Trump, “Ortadoğu'nun iyiliği için Hamas'ın bu anlaşmayı kabul etmesini umuyorum. Aksi takdirde durum düzelmeyecek, hatta daha da kötüye gidecek” ifadelerini kullandı.

Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Witkoff, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Başkan Yardımcısı JD Vance ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile bir araya geldi.

İsrail gazetesi Haaretz, İsrailli bir kaynağın Dermer'in yeni öneriye insani yardım ve ateşkes süresince İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini öngören maddeyi kabul ettiğini söylediğini bildirdi. Bunu ‘İsrail'in verdiği bir taviz’ olarak değerlendiren kaynak, buna karşın önerinin savaşı sona erdirmek için açık ve net bir taahhüt içermediğinin altını çizdi.

ABD Başkanı Trump salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, önümüzdeki hafta rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ateşkes anlaşması sağlanmasını umduğunu söyledi. ABD merkezli haber sitesi Axios'a göre Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'da Netanyahu ile görüşecek.

“Temel sorun”

Filistinli siyasi analist ve Hamas uzmanı İbrahim el-Medhun, mevcut bilgilere göre önerinin Hamas liderlerinin sınır dışı edilmesi veya silahlarının toplatılmasına ilişkin açık bir madde içermediğini söyledi. Medhun, “Öneri, ateşkesin sağlanmasına ve aşamalı bir takas anlaşmasının uygulanmasına odaklanıyor. Anlaşma, ilk günlerde sekiz rehinenin serbest bırakılmasıyla başlayacak ve 60’ıncı güne kadar aşamalı olarak devam edecek” dedi.

Ancak Medhun, Hamas’a göre önerinin savaşın kalıcı ve kapsamlı bir şekilde durdurulması için gerçek garantiler sunmaması ve özellikle Gazze Şeridi'ndeki felaketi ele almak için etkili bir insani protokolün uygulanmasını garanti etmemesi temel bir sorun teşkil ediyor.

cdfrgth
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan ve yerinden edilmiş kişilerin sığındığı UNRWA'ya ait bir okuldaki yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

Hamas'ın bu konudaki tutumuna değinen Medhun, Hamas’ın devam eden girişimlere büyük bir ciddiyet ve açıklıkla yaklaşacağını ve anlaşmanın sağlanacağına dair işaretlerin artmasıyla birlikte şartlı bir esneklik sergilediğini düşünüyor. Medhun’a göre bu tutum, iki önceliğe dayanıyor. Bunlardan biri saldırıların tamamen durdurulması, ikincisi ise herhangi bir bahaneyle soykırım ve açlık politikasına geri dönülmeyeceğine dair gerçek garantiler verilmesi ve bunun süre dolduğunda kapsamlı bir anlaşmaya varılamaması durumunda da geçerli olması.

Medhun'a göre Hamas, aşamalı çözümleri kabul etmeye karşı değil, ancak bunun için ‘önce savaşın durdurulması, ardından saldırı sonrası düzenlemelere geçilmesi, şantaj veya askeri baskı yapılmaması’ gibi açık ve kesin şartlar konulması gerektiğini savunuyor.

Washington'ın müzakerelere başlamadan önce savaşın durdurulmasını şart koşarak İran meselesini ele aldığı önceki deneyiminin, bu konuda örnek alınabilecek bir model olduğunu vurgulayan Filistinli siyasi analist, “Bombardıman altında müzakere yapılamaz ve katliamlar devam ederken güven inşa edilemez” dedi.

Trump'ın savaşı sona erdireceğine dair sözleri müzakerelere ivme kazandırsa da bu sözlerin ötesine geçip somut adımlar atılması gerekiyor.

“Fırsat kaçırılmamalı”

İsrail'in tutumu da bu gelişmelerden uzak değildi. ABD Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla bir anlaşmaya varılması için ‘bu fırsatın kaçırılmaması’ gerektiğini söyledi. İsrailli Bakan paylaşımında “Halkın ve hükümetin büyük çoğunluğu rehinelerin serbest bırakılmasına yol açacak bir anlaşmayı destekliyor. Böyle bir fırsat kaçırılmamalı” diye yazdı.

Eski muhalefet lideri Yair Lapid, dün X platformundaki hesabından Netanyahu'ya tüm rehineleri geri getirmesini tavsiye ederek, “(Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar) Ben-Gvir ve (Maliye Bakanı Bezalel) Smotrich'in 13 milletvekiline karşı durmak için, rehine anlaşması için 23 milletvekilini güvenlik ağı olarak kullanabilirsiniz. Hepsini şimdi evlerine geri getirmeliyiz” diye seslendi.

İsrail televizyonu Kanal 12’nin aktardığına göre Lapid, Ben-Gvir ve Smotrich'in, Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası anlaşmasının imzalanmasını engellemek için hükümet koalisyonu içinde ortak hareket etme niyetinde olduklarını belirtti.

İsrail'de hem iktidar hem de muhalefet tarafından ateşkesin önemi hakkında konuşulurken, medya da bu konuya büyük ilgi gösteriyor. İsrail Yayın Kurumu (IBA), İsrail'e sunulan yeni öneriye göre 60 günlük bir ateşkesin ilan edileceğini, ilk gün sekiz rehinenin serbest bırakılacağını ve 50’nci günde iki rehinenin daha serbest kalacağını aktardı.

Haaretz gazetesi ise, yeni esir takası anlaşması taslağında, 60 günlük ateşkes süresi içinde bir anlaşmaya varılamaması halinde, arabulucuların İsrail ile Hamas arasındaki müzakereleri nihai bir anlaşmaya varılana kadar sürdürmekle yükümlü olacağını belirten bir maddenin yer aldığını doğruladı.

Bu değişiklikler çerçevesinde Medhun, yakında bir anlaşmaya varılması olasılığını dışlamazken, aksine ABD'nin uluslararası bir irade ortaya koyması ve İsrail’e saldırılarını açıkça ve kesin olarak durdurması için baskı yapması halinde, ateşkes anlaşmasına varılmasının her zamankinden daha mümkün olduğunu düşünüyor.

O, topun artık arabulucuların, özellikle de ABD'nin sahasında olduğunu ve onların girişimlerinin sadece bir kriz yönetimi değil, savaşın sona ermesi ve yeni bir dönemin başlaması için bir kapı olduğunu kanıtlamaları gerektiğini düşünüyor.

Topun artık arabulucuların, özellikle de ABD'nin sahasında olduğunu söyleyen Medhun, arabulucuların girişimlerinin sadece bir kriz yönetimi değil, savaşın sona ermesi ve yeni bir dönemin başlaması için aralanacak bir kapı olduğunu kanıtlamaları gerektiğini vurguladı.