Dünyanın en pahalı kiralık yatı Bodrum'dahttps://turkish.aawsat.com/home/article/1916261/d%C3%BCnyan%C4%B1n-en-pahal%C4%B1-kiral%C4%B1k-yat%C4%B1-bodrumda
Dünyanın en pahalı kiralık yatı olarak bilinen ultra lüks “Moonlight 2” Bodrum’a demir attı. Yakıt almadan Atlantik Okyanusu'nu geçen sayılı yatlardan olan Moonlight 2'nin kim için geldiği ise ilçede merak konusu oldu.
Dünyada kiralanan en pahalı yatlardan biri olan “Moonlight 2”, yeniden Bodrum'a geldi. 2005 yılında yapımı tamamlanan 91 metre uzunluğunda, 14,5 metre genişliğindeki Malta bayraklı yat, ihtişamıyla dikkat çekti. 118 milyon dolar değerindeki yat ilk yapılışında 85 metre olarak Yunan tersanesi Neorion tarafından inşa edildi. 2015 yılında yatın boyu uzatılarak, 91.4 metreye çıkarıldı.
Dünyanın en büyük yüz yatı listesinde de yer alan Moonlight 2, 18 kamarada 36 konuğa konaklama imkanı sunuyor ve ayrıca yatta 34 mürettebat görev yapıyor. Moonlight 2, 7 bin deniz mili üzerinde menzili ile ikmal yapmadan Atlantik Okyanusu'nu geçebiliyor. Yatta iki adet dış bar, sauna, özel restoran, eğlence merkezi ve spor salonu, su jetleri, su sporları ekipmanları ve yattan uzakta dalışlar için kullanılan küçük bir sürat teknesi bulunuyor. Gemi yanaşma iskelesinde demir atan yatı görenler bir daha dönüp bakarken, yatın içerisinde kim olduğu ise ilçede merak konusu oldu.
Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü
(Temsili/Unsplash)
Arkeologlar 800 yıllık bir And mumyasının yanaklarında ve kollarında daha önce hiç görülmemiş dövmeler bularak Güney Amerika'daki eski kültürel uygulamalara daha fazla ışık tuttu.
Tarih boyunca insanlar hakim güzellik standartlarına uymak, sosyal statü, grup aidiyeti ve hatta ritüel gibi nedenlerle vücutlarında değişiklikler yaptıkları yöntemleri benimsedi. Bu tür vücut modifikasyonları arasında dövme, hâlâ geniş çapta uygulanan bir kültürel pratik olarak varlığını sürdürüyor.
Ancak derinin yumuşak yapısı nedeniyle arkeolojik kayıtlarda günümüze ulaşan çok az dövmeli cilt örneği var.
Dövme izleri olan korunmuş ciltleri içeren mevcut kayıtların analizi, dünyadaki korunmuş dövmeli insan kalıntılarının en çok Güney Amerika'nın kıyı çöllerinde yer aldığını gösteriyor.
Bilim insanları bu nedenle Torino Üniversitesi Antropoloji ve Etnografya Müzesi'nde bulunan ve And Dağları'ndaki bir kazı alanında keşfedilen iyi korunmuş bir kadın mumyasını yakından inceledi.
Radyokarbon analizi, mumyanın 800 yıldan daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Kadın MS 1215'le 1382 arasında bir dönemde yaşamış.
Araştırmacılar çıplak gözle görülemeyen dövmeleri tespit etmek için kızılötesi analiz yapan iki yeni teknik kullandı. Kulaktan ağza uzanan üç düz çizgi de dahil, mumyanın yüzünün her iki yanağında dövmeler bulunca şoke oldular.
Ayrıca el bileğinde S şeklinde bir dövme de saptadılar.
Mumyanın sağ yanağı ve büyütülmüş hali (Journal of Cultural Heritage 2025)
X ışını floresansı ve Raman spektroskopisi gibi kimyasal analiz tekniklerini kullanarak dövmelerin demir minerali manyetit ve piroksen adlı başka bir mineralden geliştirilen pigmentlerle yapıldığını belirlediler. Analizler, literatürde en yaygın kullanılan dövme malzemesi olan odun kömürünün şaşırtıcı bir şekilde bulunmadığını ortaya koydu.
Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:
Sonuçlar hem nadir şekiller ve anatomik konumlar (yanaklardaki çizgiler ve bilekteki S benzeri işaret) hem de alışılmadık mürekkep bileşimini gösteriyor.
Öte yandan bu basit dövmeleri yorumlayıp belirli bir kültürle özdeşleştirmek zordu.
Güney Amerika dövmeleri genellikle eller, el bilekleri, ön kollar ve ayaklar üzerine yapılan daha karmaşık çizimler içeriyor. Yanak dövmelerine daha nadir rastlanıyor. Hatta bölgede bugüne kadar bulunan başka hiçbir antik dövme, mumyanın kolundaki "S" motifine benzemiyor.
Araştırmacılar dövmelerin genellikle giysilerle örtülmeyen vücut bölgelerinde yer aldığı düşünüldüğünde, bunların "dekoratif veya iletişim amacıyla" yapıldığından şüpheleniyor.
Ancak "şu anda, bunların tıbbi veya terapötik bir amacı ya da kültürel kökeni olduğunu söylemek mümkün değil" diye ekliyorlar.
Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:
Sonuç olarak bu araştırma, özellikle Güney Amerika'da yaklaşık 800 yıl önceki antik dövme uygulamalarının incelenmesine aktif bir katkı sunuyor ve eski kültürlerin analizinde müze koleksiyonlarının rolünü vurguluyor.