Lübnan: Avn’ın Şam ile müzakere etme talebi göz ardı ediliyor

26 Eylül’de düzenlenen Lübnan Bakanlar Kurulu toplantısı (Dalati ve Nahra)
26 Eylül’de düzenlenen Lübnan Bakanlar Kurulu toplantısı (Dalati ve Nahra)
TT

Lübnan: Avn’ın Şam ile müzakere etme talebi göz ardı ediliyor

26 Eylül’de düzenlenen Lübnan Bakanlar Kurulu toplantısı (Dalati ve Nahra)
26 Eylül’de düzenlenen Lübnan Bakanlar Kurulu toplantısı (Dalati ve Nahra)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın Birleşmiş Milletler’de (BM) yaptığı konuşması sırasında yerinden edilmişlerin ülkelerine geri dönüşlerini sağlamak için Esed rejimiyle doğrudan müzakere etme hususundaki göndermeleri Lübnan siyasi topluluğu açısından şaşırtıcı değildi.
Avn, Suriye rejimiyle müzakere etme istediğini daha önce de birçok vesileyle, özellikle de yerinden edilmişlerin geri dönüşü amacıyla Rusya tarafından ortaya koyulan bir girişimin ardından dile getirmişti. Bu çerçevede bir bakanlık kaynağı, Avn’ın uluslararası topluma, yerinden edilmişlerin ekonomik, finansal ve güvenlik durumlarına odaklanarak, benzeri görülmemiş bir şekilde hitap ettiğine dikkati çekerek, Lübnan Cumhurbaşkanının bu tavrının “Lübnan’ın mültecilerin yükünü taşıyamadığı için bir çözüme ihtiyaç duyduğunu” gösterdiğini vurguladı.
Kaynak, Cumhurbaşkanı'nın New York’taki Lübnan heyetinin başında olmasının, en büyük krizlerden biri olarak Suriyeli yerinden edilmişler krizine ışık tutmak açısından gerekli olduğunu belirtti. Kaynak ayrıca, Avn’ın uluslararası topluma sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısı yaparak, yerinden edilmişlerin ülkelerine geri dönmeleri amacıyla bir plan geliştirilmesini talep ettiğini söyledi.
Bakanlık kaynağı, Mişel Avn’ın Suriye rejimiyle doğrudan müzakere etme talebinin, ister devlet içinde ister dışarıda olsun, Beşşar Esed’in muhaliflerine karşı olmak anlamına gelmediğini de ifade etti. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, “Esed’in Lübnan’daki düşmanları, yerinden edilmişlerin geri dönüşü meselesini Suriye’de siyasi bir çözüm anlayışına bağlayamaz. Eğer Avn, Suriyeli mevkidaşını mültecilerin geri dönüşüne ikna etmeyi başarırsa, tüm siyasi oluşumlar onu memnuniyetle karşılayacak ve ona bu başarıdan ötürü borçlanacak” dedi.
“Uluslararası toplumun onları geri döndürme hususunda kendi bakış açısına sahip olmadıkları göz önüne alındığında Cumhurbaşkanıyla müzakere etme talebine dair şu an tartışmaya girmek için bir gerekçe yok” diyen bakanlık kaynağı, “Sadece müzakere ilkesine dair bir tartışmaya sürüklenmek, muhalefetin, Lübnan kamuoyuna mültecilerin geri dönüşlerini istemediklerini gösterecek” ifadelerini kullandı.
Söz konusu kaynak ayrıca, “Avn’ın bakanlık ekibi, Suriyeli üst düzey mültecilerle temaslarını kesmezken ve Lübnan’da İran’ın desteklediği direniş eksenini temsil eden grupla görüşmeyi sürdürürken, müzakereyi ne engelliyor? Lübnan Mültecilerden Sorumlu Devlet Bakanı Salih el-Garib’in de bu amaçla Şam’ı tekrar tekrar ziyaret ettiği, ancak mültecilerin geri dönüşlerini organize etmek için bir anlayışa ulaşamadığı biliniyor” değerlendirmesinde bulundu. Kaynak, Lübnan Cumhurbaşkanlığının Suriye rejimiyle müzakere etmeye yönelmesinin “Emniyet Müdürü Binbaşı Abbas İbrahim’in Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ofisiyle koordineli olarak bu hususta oynadığı role alternatif bir seçenek” olup olmadığına da değindi.
Bu bağlamda “Binbaşı İbrahim, on binlerce mültecinin ülkelerine geri iadesinde başarı kaydetti. Bu iade, kadınlar, çocuklar ve yaşlılarla sınırlıydı. Gençleri kapsamada sınırlı ve sembolik bir düzeyde kaldı” dedi.
Bununla birlikte ülkelerine geri dönenlerin sayısında hala bir çelişki mevcut. Zira Cumhurbaşkanı, BM forumunda bu sayının 370 bine ulaştığını belirtirken, Özgür Yurtsever Hareket lideri ve Dışişleri Bakanı Cibran Basil ise Washington’da resmi olmayan toplantıları sırasında 200 bin mültecinin iade edildiğini söyledi.
Bakanlık kaynaklarına göre geri iade edilen Suriyelilerin sayısındaki bu tutarsızlık, Suriye’deki güvenlik hizmetlerinin,’ geri dönmek isteyenlerin isimlerini incelemek üzere Lübnan güvenliği tarafından sunulan listeleri’ ele alma yöntemini de gözler önüne seriyor. Öyle ki Suriyeli yetkililer, yerinden edilmişleri ilk olarak “geri dönüşlerine hemen izin verilenler”, ikinci olarak “bir sonraki duyuruya kadar geri dönüşleri yasaklananlar” ve üçüncü olarak da “isimleri doğrulana kadar geri dönüşleri askıya alınanlar” olmak üzere 3 grupla inceliyor.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Avn’ın yerinden edilmişlerin geri dönüşü için müzakere talebinin arka planında Lübnanlı tarafların tavırları, “Bakanlar Kurulu’nun durumu ele almak üzere Suriye’den bir bakanlık komitesiyle bir bakanlık konseyi oluşturarak, müzakere ilkesini geliştirmeyi” kabul edecekleri anlamına gelmiyor.
Öte yandan Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bir bakanlık konseyi oluşturma meselesi “henüz masada değil”. Aynı şekilde bu hususla Binbaşı İbrahim’in ilgilendiği göz önüne alındığında, Cumhurbaşkanı da ne Bakanlar Kurulu’nda ne de başka bir alanda böyle bir meseleye değinmedi. Kaynaklar ise yaptıkları açıklamada, “Yerinden edilenlerin iadesi için Rusya girişimini desteklemiş ve bu yolda rol oynamış olan ilk isim Başbakan Saad Hariri, müzakere düzeyine geçiş hususunda tereddütlü” dedi. Hariri’nin bu tavrının, Lübnan Demokrat Parti ve Lübnan Demokratik Buluşma tarafından da desteklendiğini söyleyen kaynaklar, “Böyle bir fikrin konuşulması, yerinden edilmişlerin geri dönüşünden memnun görünmeyen Esed rejimiyle ilişkilerin normalleşmesinin koşulsuz olarak kabul edildiği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Aynı kaynaklar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’da düzenlenen zirvenin ardından Avn’ın gösterdiği iyimserliğe rağmen, Rusya girişiminin donmasına neden olan durgunluğun ardındaki nedenlere de değindi. Rusya girişiminin iki duruma dayandığını söyleyen kaynaklar, duraksamanın ilk olarak Moskova’nın yerinden edilmişlerin geri dönüşü için toplumsal ve ekonomik koşulların sağlanması çağrısına Şam’ın cevap vermemesiyle ilgili olduğunu belirtti.
Kaynaklar, ikinci olarak da Suriye’yi yeniden yapılandırma projesine başlayarak, siyasi bir çözümün geliştirilmesinden önce uluslararası toplumun cevap vermemesinden kaynaklandığını ifade etti.
Bu çerçevede Beyrut’taki bazı resmi kaynaklar, Moskova’dan girişimin yeniden canlanması için acil bir hareketlilik beklese de Rusya girişiminin karşısında artık, birçok çıkmaz bulunuyor. Bu nedenle Suriye rejimi, gençlerin büyük çoğunluğunun şehir ve köylerine girişlerini engelleyen güvenlik yasasını uygulamaya devam ettiği sürece Avn’ın Şam ile müzakere etme talebi de medya söylemleri bağlamında kalacak gibi görünüyor.



Knesset'te kaos: Protestolar, milletvekillerinin ihracı ve Netanyahu'nun konuşmasının boykot edilmesi

Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
TT

Knesset'te kaos: Protestolar, milletvekillerinin ihracı ve Netanyahu'nun konuşmasının boykot edilmesi

Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)

Emel Şehade

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde ateşkes için anlaşmanın imzalanmasından sonra da Gazze'yi bombalayıp ölü sayısını artırırken İsrailliler iki askerin daha cenazesine katıldı. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkesine barış getirebilen zafer kazanmış bir lider gibi görünmeye çalıştı. Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcileri Steve Witkoff ve Jared Kushner ile yine Trump tarafından ortaya atılan Gazze'deki savaşı sona erdirme planının ikinci aşamasına yönelik adımları görüştükten sonra, İsrail parlamentosu Knesset’in kış oturumunun açılışında kürsüye çıkarak bu savaştaki başarılarını ve hedeflerine ulaşma kararlılığını sıraladı. İsrail Başbakanı, önümüzdeki dönemin refah dolu olacağını ve birçok ülkeyle barış çemberinin genişleyeceğini düşündüğünü belirtti.

Ancak Netanyahu'nun öngöremediği nokta, Knesset’teki gerginlik, sözlü tartışmalar ve çatışmaların iç krizin derinliğini yansıtmasıydı. Bu durum, Gazze meselesindeki ilerlemeyi ve Trump'ın planının uygulanmasını da etkileyecek.

Witkoff ve Kushner'ın ziyareti, Gazze Şeridi’nde bir subay ve bir askerin öldürülmesinin ardından İsrail'in Gazze'yi bombalamasından bir gün sonra gerçekleşti. İsrail, Hamas’ın istihkam aracına tanksavar füzesiyle saldırdığını iddia ederken, Hamas bu iddiayı yalanladı.

İsrail, ABD'nin müdahalesi ve Witkoff, Netanyahu ve İsrailli yetkililer arasında yapılan yoğun görüşmelerin ardından, savaşı yeniden başlatma ve insani yardımı durdurma kararını hızla geri aldı. İsrailli bir yetkiliye göre Witkoff, pazar günü Tel Aviv’de yapılması planlanan görüşmelerini erteledi ve günü İsrailli yetkililere kararlarını geri almaları için baskı yaparak geçirdi. Böylece pazartesi günü sakin bir atmosferde Trump’ın planının ikinci aşaması hakkında görüşmelerin başlaması için zemin hazırlandı. Bu aşama, Gazze Şeridi'ne uluslararası bir güç getirilmesi, İsrail ordusunun buradan çekilmesi ve Hamas'ın silahsızlandırılmasını içeriyor. Bu konular, bugün ABD Başkan Yardımcısı JD Vance geldikten sonra da görüşülmeye devam edecek.

İsrail, İsrailli bazı kaynaklar tarafından da doğrulandığı üzere, savaşı yeniden başlatma kararını hızla geri alarak, iki ateş arasında kaldığını kabul etti. Kaynaklara göre İsrail’in iki askerinin öldürülmesinden sonra boş durması mümkün değil, ancak ABD yönetimi ve Başkan Trump ile iyi ilişkilerini sürdürmek istiyor. Trump, İsrail'in beklemediği bir şekilde 20 tutukluyu birden canlı olarak geri getirerek, savaşın en önemli hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Aslında birden fazla yetkilinin belirttiği gibi, iki yıllık savaşın ardından İsrail bunu hayal bile edemiyordu.

Kırmızı çizgi

Witkoff, Kushner ve Netanyahu arasındaki görüşme, sürece aşina bir kaynağa göre gergin geçti ve anlaşmazlıklarla damgalandı. Kaynağa göre ABD’li iki konuk Netanyahu’dan, Trump'ın Gazze'deki ateşkes planının ilk aşamasını tehlikeye atacak herhangi bir eylemden kaçınmasını istedi.Bunu kırmızı çizgi olarak nitelendirdiler. Witkoff'un Netanyahu’ya ‘ateşkesi tehlikeye atacak şekilde hareket etmemek gerektiğini’ ısrarla vurguladığı bildirildi. “İkinci aşamaya ulaşmak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz” diyen Witkoff, Netanyahu’ya, “Meşru müdafaa kabul edilebilir, ancak ateşkesi tehlikeye atmak kabul edilemez” dedi.

csdfg
Netanyahu'nun konuşması sırasında Knesset salonu protestolar, muhalefet sıralarından gelen sesler, boykotlar ve sözlü tartışmaların gürültüsüyle doldu (Reuters)

Witkoff ve Kushner, toplantılarının planın hükümlerini yürürlüğe koymayı, görevlerin bölüşülmesini ve sahada uygulanmasını amaçladığını vurguladılar. Toplantıdan sızan bilgilere göre Netanyahu, İsrail'in Filistinli esirlerden oluşan son grup Gazze'ye ulaşmadan ikinci aşamaya geçmeyi reddetme ve Hamas'ın silahsızlandırılmasını sağlamak için bir takvim içeren açıklamalar üzerinde anlaşma sağlama yönündeki tutumunu sürdürmeye çalıştı.

Vance'in İsrail ziyareti öncesinde Witkoff ve Kushner, üst düzey askeri yetkililerle yaptıkları toplantılarda, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını denetlemek ve insani yardım sağlamak için İsrail'de konuşlanmış 200 Amerikan askeriyle iş birliği ve koordinasyon yolları üzerinde anlaştılar.

Tehdit mesajları

Witkoff ve Kushner gelmeden önce Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Hamas'a çok sayıda tehdit mesajı gönderdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu mesajlardan biri, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki ABD izleme mekanizması aracılığıyla iletildi ve ordusuna, orduya yaklaşan veya sarı çizgiyi geçmeye çalışan herkese derhal ateş açma izni verdiğini belirtti. İkinci mesaj, çok sayıda İsrailli rehinenin bulunduğu büyük bir tünele saldırı tehdidi ve sarı çizgiye yaklaşan Filistinlileri vurma tehdidiydi. İsrail, bu mesajları Hamas'a, başta silahsızlandırılması şartı olmak üzere planın şartlarına uymazsa, bölgede bulunan uluslararası ve Arap güçlerinden bağımsız olarak, Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol eden ordunun bunu kendisi gerçekleştireceği yönünde bir uyarı olarak değerlendirdi.

Bu adımlar ve İsrailli yetkililerin mesajları, Witkoff ve Kushner ile yapılan görüşmelerde müzakere edilen konular arasındaydı. Netanyahu, bu toplantıda İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda taviz vermeyeceğini ısrarla vurguladı.

Netanyahu'ya verilen daha net mesajlar

Netanyahu, Witkoff ve Kushner ile görüşmesinden kısa bir süre sonra Knesset’in kış oturumunun açılışına katıldı. Burada İsrail, aynı yerde kısa süre önce Başkan Trump’ı ağırladığı zamankinden çok farklı bir şekilde, gerçek yüzünü gösterdi.

İsrail Meclis Başkanı Amir Ohana'nın geçtiğimiz hafta siyasi ve askeri isimleri ağırlarken hükümete ve Başbakan’a güçlü bir destek ortamı yaratmasının ardından Knesset salonunda yankılanan alkış seslerinin aksine Netanyahu’nun dünkü konuşması sırasında salon protestolar, muhalefet sıralarından yükselen sesler, kesintiler ve sözlü tartışmalarla doldu. Netanyahu yargıyı eleştirdiği ve Gazze'deki savaşın başarılarını övdüğü sırada bazı Knesset üyeleri salondan çıkarıldı.

Netanyahu, İsrail’in önümüzdeki dönemde önemli zorluklar ve fırsatlarla karşı karşıya olduğunu ve bu konuyu ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’ın İsrail ziyareti sırasında görüşeceğini açıkladı. Netanyahu, “Hamas'ın silahsızlandırılması da dahil olmak üzere savaşın tüm hedeflerini gerçekleştirmeye kararlıyız. Bu hedefe ulaşmak için askeri adımlar devam edecek. Bize karşı yapılacak herhangi bir saldırı ağır bir bedel ödeyecek” ifadelerini kullandı.

Netanyahu başarılarını sıralarken, İsrail'in çeşitli cephelerde zafer kazandığı düşüncesiyle şunları söyledi:

“Suriye'deki Hermon (Şeyh) Dağı'nın zirvesine ulaştık, Tahran semalarını kontrol altına aldık ve en önemlisi, birkaç ay içinde nükleer bomba geliştirecek olan İran'ın başını çektiği varoluşsal tehdidi ortadan kaldırdık, aksi takdirde sağcılar ve solcular dahil hepimiz ölecektik.”

Netanyahu, Knesset kürsüsünde Witkoff ve Kushner'a da söylediği bildirilen şu sözleri yineledi:

“Hamas'ı silahsızlandırmadan ve tüm hedeflerine ulaşmadan savaşı sona erdirmeyeceğiz.”

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmemesi kararını savunan Netanyahu, bazı Knesset üyelerini ve yurt dışından gelen talepleri dinleyip Gazze Şeridi'nden ordunun çekilmesi halinde, elde ettikleri başarıyı yitireceklerini söyledi. Netanyahu, eğer savaşı sona erdirme çağrılarına kulak verseydi, Hamas’ın İsrail’i yenilgiye uğratacağını, Sinvar, Dyf ve Nasrallah’ın halen hayatta olacağını vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


Humus kırsalında Esed'in milisleri tarafından kullanılan yeraltı hapishanesi keşfedildi

 Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
TT

Humus kırsalında Esed'in milisleri tarafından kullanılan yeraltı hapishanesi keşfedildi

 Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)

Humus'un doğu kırsalında bulunan el-Muharrem bölgesindeki iç güvenlik güçleri, Buveyda es-Silmiyye köyünün kuzeyinde, halk protestoları sırasında Esed milisleri tarafından sivilleri gözaltına almak için kullanılan bir yeraltı hapishanesi keşfetti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA'dan aktardığına göre el-Muharrem bölgesi müdür yardımcısı Ömer el-Musa dün yaptığı açıklamada, hapishanenin yaklaşık on gün önce, bölgede şüpheli amaçlarla kullanıldığı düşünülen yerlerde arama yapan polis devriyeleri tarafından keşfedildiğini bildirdi.

scdfgrt
Humus'un doğu kırsalındaki yeraltı hapishanesine giden tüneli inceleyen polis memurları (SANA)

Hapishane, demir kapılı bir yeraltı sığınağı olup, burada, köpük şilteler, yün battaniyeler ve sopa ve ip gibi işkence aletlerinin yanı sıra eski rejim tarafından desteklenen milisler için hazırlanmış kitap ve yayınlar da bulundu. Bu yer, beş metre derinliğinde ve kırk metre uzunluğunda bir tünele bağlı.

sd
4 Ekim'de Humus'un kuzeydoğusundaki Ebu Hakfa eş-Şimali köyünde toplu mezarlarda yaklaşık 16 kimliği belirsiz kişinin kalıntıları bulundu. (SANA)

Bu, rejimin devrilmesinden bu yana vilayetteki ilk keşif değil. 4 Ekim’de, Humus eyaletindeki bir güvenlik kaynağı, Humus'un kuzeydoğusundaki el-Muharrem bölgesinde yaklaşık 16 kimliği belirsiz kişinin kalıntılarını içeren birkaç toplu mezarın keşfedildiğini duyurdu. Bu, bölgedeki bir çobanın ihbarının ardından gerçekleşti.

Bölge, geçen yılın sonunda rejimin devrilmesinden önce Ulusal Savunma Güçleri’nin kontrolü altındaydı. El-Muharrem bölgesindeki kontrol noktalarından sorumlu yetkili Mustafa Muhammed, ihbarın alınmasının ardından bölgeye bir devriye gönderildiğini ve mağaraların içinde dağınık halde altı mezar bulunduğunu açıkladı. Sivil savunma ve adli tıp ekiplerinin kurbanların kimliklerini tespit etmek için gerekli adımları atacağını belirtti.

dfrgt
Humus'un doğu kırsalında bir yeraltı hapishanesinin keşfedilmesine yol açan açıklık (SANA)

Adli tıp uzmanı Ahmed el-Halil, ilk mağarada bulunan kalıntılar arasında otuzlu yaşlarında bir erkek, yirmili yaşlarında bir kız ve yaklaşık üç yaşında bir çocuğun cesetlerinin bulunduğunu ve ölüm zamanlarının yaklaşık on yıl önce olduğunun tahmin edildiğini açıkladı. Uzman ekipler diğer mağaralarda bulunan kalıntıların geri kalanını ortaya çıkarmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz eylül ayında, Humus vilayetindeki sivil savunma ekipleri, mahalle sakinlerinden insan kalıntılarının bulunduğu yönünde bir ihbar aldıktan sonra, Humus şehrinin Kerem ez-Zeytun mahallesinde kimliği belirsiz kişilere ait iskelet kalıntıları buldu.

Geçen ayın 24'ünde, Humus vilayetindeki iç güvenlik güçleri, kuzeydoğu kırsalındaki Ebu Hakfa köyü yakınlarındaki bir tarım alanında, eski rejim tarafından sivilleri tutuklamak için kullanılan bir yeraltı hapishanesi buldu.


Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

TT

Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, Hamas'ın ‘boğazına kılıç dayandığını’ hissettiğini ve İsrail, ordusunu son büyük kalesi olan Gazze şehrine gönderdiği için mevcut ateşkes anlaşmasını kabul etmek zorunda kaldığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze şehrine girmesiyle ‘Hamas'ın yok olmanın eşiğinde olduğunu anladığını’ belirtti.

Netanyahu, İsrail parlamentosunda (Knesset) yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bu salonda ve dışında, savaşı durdurmamı, teslim olmamı, boyun eğmemi isteyen birçok kişinin sözünü dinleseydim, bu taleplere cevap verseydim, savaş Hamas ve tüm İran ekseni için ezici bir zaferle sona ererdi. Bunu siz de biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz.”

7ı8
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışında bir konuşma yaptı. (EPA)

Muhalefet milletvekilleri, Netanyahu'nun konuşmasını böldükleri için salondan çıkarıldı. Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşı erken durdursaydı, toplumun tüm kesimlerinden İsraillilerin ‘nükleer dumanın içinde Tanrı'nın yanına yükseleceklerini’ iddia etti.

‘Süper güç konumumuzu sağlamlaştırdık’

Netanyahu, ‘savaşın, Hamas'ın talep ettiği teslim şartlarıyla, ne yazık ki İsrail içindeki unsurların da yardımıyla sona ermesini kabul etmeyeceğini’ açıkladı.

asd
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışında bir konuşma yaptı. (EPA)

Netanyahu, “Hamas'a karşı caydırıcılığımızı güçlendirdik, konumumuzu düzelttik ve rehinelerimizi geri getirdik. Bazı ölüler halen orada, onları da geri getireceğiz... Süper güç konumumuzu sağlamlaştırdık, ancak operasyon henüz bitmedi” şeklinde konuştu.

Pazar günü Gazze Şeridi'ne ‘153 ton’ bomba atıldı

Netanyahu, Hamas'ın Refah'ta İsrail ordusu güçlerine yönelik ölümcül saldırısıyla ateşkesi açıkça ihlal ettiğini söyledi. İsrail'in Hamas'a, üst düzey liderler de dahil olmak üzere onlarca hedefe 153 ton patlayıcıyla yanıt verdiğini doğruladı. Netanyahu, “Ateşkes, Hamas'ın bizi tehdit etmesi için bir izin belgesi değildir... Bize karşı saldırganlık göstermenin bedeli çok ağır olacaktır” dedi.

dfghy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışına katıldı. (EPA)

İsrail ordusu pazar günü, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta çıkan çatışmalarda iki askerin öldüğünü duyurdu. Gazze Şeridi'ne bir dizi hava saldırısı düzenleyen ve Hamas'ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayan İsrail ordusu, ateşkesin yeniden başladığını duyurdu.

Netanyahu, İsrail'in barış içinde yaşamak isteyenlere de elini uzattığını vurguladı. Netanyahu, “Barış zayıflarla değil, güçlülerle yapılır ve bugün herkes İsrail'in çok güçlü bir ülke olduğunu biliyor. Her zamankinden daha güçlü bir ülke” ifadelerini kullandı.

Hamas ise Refah'ta çatışmaların yaşandığını bilmediğini belirtti ve 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkese tam bağlılığını yineledi.

Zorluklar ve fırsatlar hakkında görüşmek

İsrail Başbakanı, bugün başlayacak olan İsrail ziyaretinde ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile bölgedeki zorluklar ve fırsatlar hakkında görüşeceğini söyledi.

Netanyahu, Knesset'te yaptığı konuşmada ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgede barış anlaşmaları imzalamasını beklediğini bildirdi.