Suudi Arabistan turistlere kapılarını açıyor

Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı Ahmed el- Hatip, dün Diriye’deki kutlamalar sırasında (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı Ahmed el- Hatip, dün Diriye’deki kutlamalar sırasında (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan turistlere kapılarını açıyor

Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı Ahmed el- Hatip, dün Diriye’deki kutlamalar sırasında (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı Ahmed el- Hatip, dün Diriye’deki kutlamalar sırasında (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan, Dünya Turizm Günü'nde, ülkeyi turizme açmak amacıyla turist vizesi vermeye başlayacağını duyurdu. Riyad, dün yaptığı açıklama ile dünyanın her yerindeki turistlere resmen kapıları açtı. 2030 Vizyon’u kapsamında atılan bu adım turizm sektörünü güçlendirecek.
Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı Ahmed el Hatip, komite tarafından tertip edilen kutlamalar sırasında yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan Krallığı’nın bugünden itibaren dünyaya kapılarını açtığını belirterek ziyaretçi ağırlamanın ve konukseverliğin mayasında bulunan bir halk olduklarını dile getirdi. Hatip, bu anlamda gerek misafirperverliğin gerekse de cömertlik ve kültürel derinliğin ülkedeki önemli kavramlar olduğunun turistler tarafından görüleceğini ifade ederek sözlerini sürdürdü.
Petrol gelirlerine bağımlı olan Suudi Arabistan, ülkeyi turizme açarak gelir kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor. Bu bağlamda turizm sektörü, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından önerilen 2030 Vizyon projesinin en önemli temellerinden birini oluşturuyor. Hatip yaptığı konuşmada, turizm alanındaki bu gelişmeler ile birlikte ülkenin kapılarının sadece ziyaretçilere değil, aynı zamanda sektördeki yatırımcılar için de açık olduğunu vurguladı.
Turizm ve Ulusal Miras Komitesi Başkanı el Hatip, ülkeye gelecek turistlerin "Suudi Arabistan'ın hazinelerini görünce şaşıracağını” belirterek, canlı bir kültüre ve "nefes kesen” bir doğaya sahip ülkede UNESCO Kültür Mirası arasında bulunan toplam beş tarihi eser ve doğal alan bulunduğunu söyledi. Ayrıca turistlerin ilgilisini çekecek 10 binin üzerinde tarihi alan bulunduğunu dile getiren el-Hatip, bunun gelecek vaat eden yatırımlar için bir fırsat olduğunu söyledi. Dünya Turizm Günü'ne denk gelen kutlamalar sırasında yaptığı konuşmada dünya üzerindeki bütün ülkelerin turist vizesi alma imkanının bulunduğunu belirten el-Hatip, ilk aşamada 49 ülkenin vatandaşlarının web sitesi üzerinden elektronik vize alabileceklerini belirtti. Yeni vize uygulamasını kapsayan 49 ülke şöyle:
ABD, Kanada, İsviçre, İrlanda, Lihtenştayn, Litvanya, Monaco, Andorra, Rusya, Malta, Karadağ, San Marino, Ukrayna, İngiltere, Portekiz, Polonya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, İspanya, İsveç, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Norveç, Lüksemburg, Fransa, Almanya, Yunanistan, Slovenya, Hollanda, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Brunei, Japonya, Singapur, Malezya, Güney Kore, Kazakistan, Çin (Hong Kong, Macao, Tayvan) ve Avustralya ve Yeni Zelanda.
Stratejik hedef
Alınan bu kararla birlikte turizm sektöründeki hedeflerine dikkat çeken el-Hatip, sözlerine şöyle devam etti:
“Halen gayri safi milli hasılanın yüzde 3'ünü oluşturan turizm gelirinin oranının 2030'a kadar yüzde 10'a yükseltilmesi hedefleniyor. Ayrıca 2030'a kadar yerli ve yabancı turistlerin sayısının yılda 100 milyona yükseltilmesi de hedefler arasında bulunuyor. Bu rakam halihazırda 41 milyon civarında. Ayrıca ülkeyi turizme açma planlarının hayata geçirilmesi için inşa edilecek tesislere yaklaşık 61 milyar euro yatırım yapılacak. Kızıldeniz kıyısında ve adalarda lüks plajlar oluşturulacak.”
Vize başvurusu ve şartlar
Ülkeler iki gruba ayrıldı. Bu kapsamda belirlenen A grubu ülkeleri, elektronik platformlar üzerinden ve pasaport ofisleri aracılığıyla girişlere ulaştıklarında vize alabilecekler. B Grubu ülkelerinin turistleri ise Suudi temsilcilikleri aracılığıyla vize başvurusunda bulunabilecekler.
Dün açıklanan vize başvuru şartları arasında, pasaportların ülkeye girildiği andan itibaren en az 6 ay geçerli olması, başvuranların yaşının en az 18 olması veya velilerinin onayının alınması, vize süresinin dolmasının ardından ülkeden ayrılmak için gecikenlerin ülkede geçirdikleri her gün için 100 riyal para cezasına tabi tutulması gibi şartlar yer alıyor. Suudi Arabistan tarafından kararlaştırılan vize ücreti 440 riyal (177 dolar) olarak belirlendi. Vize çıkarılması için 300 riyal belirlenirken, sağlık sigortasının 140 riyal olması kararlaştırıldı. Suudi Arabistan vizesi kapsamında ziyaretçilere, yılda birkaç kez ülkeye girme izni veriliyor. Ancak bir sene içerisinde izin verilen ikamet süresi ise 90 gün olarak belirlendi.
Gelecek vaat eden fırsatlar
Bu münasebetle hazırlanan bir bilgilendirme dosyasında, onlarca şirketin gerek yatırımlarını genişletme gerekse de çalışmalarını arttırma yönünde kararlılıklarını dile getirdikleri kaydedildi. 2030'a kadar yerli ve yabancı turistlerin sayısının yılda 100 milyona yükseltilmesinin hedefler arasında bulunduğunun dile getirildiği açıklamada, havaalanlarının kapasitesinin yılda 150 milyon yolcu olacak şekilde arttırılacağı belirtildi.
Önemli sorular
Kadın turistlere yönelik kıyafetlerde daha esnek kuralların geçerli olacağının ifade edildiği açıklamada, kadın turistlerin geleneksel siyah çarşaf giymek zorunda olmadıkları ve uygun bir kıyafetin yeterli olacağı belirtildi. Öte yandan açıklamada, ülkedeki yasalar uyarınca içki tüketimine izin verilmeyeceği ve gayrimüslimlerin Mekke ve Medine’ye girişlerinin yasak olacağı kaydedildi. Ayrıca yanlarında bir refakatçi olmaksızın kadınların ülkeye yalnız olarak gelebilecekleri ifade edildi.

 


Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.