Griffiths, Stockholm Anlaşması'nı canlandırmak için Sana'da

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (BM)
Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (BM)
TT

Griffiths, Stockholm Anlaşması'nı canlandırmak için Sana'da

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (BM)
Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (BM)

Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, meşru Yemen hükümeti ve Husi milisler arasında imzalanan Stockholm Anlaşması’nı yeniden canlandırmak amacıyla 1 Ekim’de Sana’ya ulaştı.
BM’ye bağlı insan hakları komisyonu yetkililerinin belirttiğine göre silahlı bir grup, BM Temsilcisi’nin Sana ziyaretinden bir gün önce üst düzey bir BM temsilcisinin başkente girişini engelleyerek uçağını şehri terk etmeye zorladı.
Griffiths’in ofisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, ziyaretin iki gün süreceği belirtilirken hangi Husi liderlerle görüşme gerçekleştireceğine dair ayrıntılı bilgi verilmedi. Konuya dair bilgi sahibi bir kaynak, Martin Griffiths’in ele alacağı başlıca meselenin geçen aralık ayından bu yana durmuş olan İsveç Anlaşması’nın yeniden canlanması olacağını aktardı.
Griffiths’in ofisinden yapılan açıklamada Husiler tarafından alıkoyulan mahkumların serbest bırakılmasından da övgüyle söz edildi. Açıklamada “Bu tür girişimler, uygun bir ortam oluşturmak ve barış sürecine devam etmek için güven inşası yoluna yardımcı oluyor” ifadelerine yer verildi.
Açıklamaya göre BM Temsilcisi, “Durumun, Stockholm’de kararlaştırıldığı gibi esir ve tutukluları takas etme hususunda tarafların sorumluluklarını yerine getirmeye teşvik ettiğini” ifade etti.
Meşruiyet ve İran yanlısı grup arasında imzalanan anlaşma, “esir ve tutuklu takası, Husilerin Hudeyde şehri ve limanlarından geri çekilmesi ve Taiz şehrine yönelik kuşatmanın kaldırılması” olmak üzere 3 temel meseleye odaklanıyor. Bu çerçevede Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed Abdullah el-Hadrami, birkaç gün önce New York’ta Griffiths ile yaptığı son görüşme sırasında ülkedeki meşru hükümetin ‘Hudeyde konulu Stockholm Anlaşması uygulanmadığı sürece’ Husi milislerle gelecekteki olası bir görüşmede yer almayacağını belirtti.
Griffiths, Sana’ya ulaşmadan önce Yemen’de barış sağlamak amacıyla Suudi Arabistan, Umman Sultanlığı ve New York’u kapsayan bir tur gerçekleştirdi.
Yemen’deki resmi kaynaklar, el-Hadrami’nin BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ile “başta geri çekilmenin ilk aşaması, yerel güvenlik güçleri ve Sana Havaalanını iç uçuşlara açmak için hükümet tarafından ortaya koyulan eski girişimler” olmak üzere Hudeyde Anlaşması’ndaki son gelişmeleri ele aldığını belirtti.
Yemen’de yayınlanan SABA haber ajansının haberine göre Hadrami, ‘etkisiz kalmama ve Husilerin Hudeyde Anlaşması’nı başarısızlığa uğratmasına izin vermeme” uyarısında bulundu. Yemenli Bakan ayrıca Hudeyde şehri ve limanlarında güvenliği korumakla ilgilenen güvenlik güçleri ve yerel yönetim meselesinin, anlaşmanın uygulanmasında bir giriş niteliği taşıdığını söyledi.
Husi milislerin, Hudeyde anlaşmasıyla ilgili yükümlülüklerinin yüzde 90’dan fazlasını yerine getirdiklerini savunmasına rağmen meşru hükümet, Husilerin 3 limandan geri çekildiği iddiasının hayali olduğunu vurguladı.
Yerel otorite, yerel güvenlik güçleri ve liman kaynakları meseleleri ise Hudeyde’nin geçen aralık ayından bu yana anlaşmanın uygulanmasında kayda değer bir ilerlemenin yaşanmasını engelleyen 3 önemli nokta olarak sayılıyor.
Resmi kaynaklara göre Hadrami, Griffits’e Yemen hükümetinin 3 ilke uyarınca barışı sağlama arzusunu dile getirirken kapsamlı bir uzlaşı hususunda Husilerle siyasi istişarelere geçişin ise Hudeyde konulu Stockholm Anlaşması’nda kararlaştırılan maddelerin uygulanmasına bağlı olduğunu ifade etti.
Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed Abdullah el-Hadrami ayrıca uluslararası toplumu da anlaşmanın uygulanması için Husilere baskı yapmaya çağırdı. “Meşru hükümet, önceki anlaşmalara uymayan tarafların mevcut anlaşmalara uymasını beklemiyor” ifadesini kullandı.
Siyasi ve diplomatik kaynaklara göre BM Özel Temsilcisi, Hudeyde Anlaşması’nın uygulanması için mevcut çabaları sürdürerek kapsamlı siyasi, güvenlik ve askeri çerçevede meşruiyet ve Husiler arasındaki istişareleri canlandırmaya çalışıyor.
Resmi kaynaklar ayrıca Yemen Dışişleri Bakanı’nın Griffiths’e “gıda yardımları ve Sana Havaalanı meseleleri de dahil olmak üzere vatandaşları etkileyen birçok hususta pazarlık yapmayı sürdürdüğünü” belirtti.
SABA’nın haberine göre ise Martin Griffiths, Stockholm Anlaşması’nın uygulanmasına yönelik bağlılığını ve bu konuda istişarelere devam etme isteğini yineledi. BM Temsilcisi ayrıca meşru hükümetle her konuda çalışmak istediğini de dile getirdi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Husilerin üst düzey bir yetkilinin Sana’ya girişini engellediğini ve uçağının geçen pazartesi günü şehre ulaşması sonrasında kısa süre içerisinde Sana’dan ayrılmasını istediklerini duyurdu.
Associated Press’in (AP) haberine göre durum OHCHR tarafından görevlendirilen uzmanlar tarafından hazırlanan bir raporda da ele alındı.
OHCHR yetkilileri, kuruluş temsilcilerinden Ubeyd Ahmed el-Ubeyd’in pazartesi günü Sana’ya ulaştıktan sonra silahlı Husi milisler tarafından yeniden uçağa bindirildiğini belirtti.
OHCHR Sözcüsü Rupert Colville, Ubeyd’in Sana’dan çıkarıldığını onaylarken Yemenli gözlemciler de Griffiths’in Husileri Hudeyde şehri ve limanlarından geri çekilmeye ikna etme hususunda ilerleme kaydedemediğine ilişkin şüphelerin arttığına dikkati çekti.
İran destekli Husiler ise BM gözlemcilerinin varlığına rağmen mevziilere ve kurtarılmış alanlara yönelik günlük bombardımanlarıyla Hudeyde’de ilan edilen ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor.
Husiler, Sana’da kaçırılan 350 Yemenliyi serbest bıraktıklarını belirtirken bu durum Uluslararası Kızıl Haç Komitesi tarafından yalanlandı. Komite yalnızca 290 kişinin serbest bırakıldığını açıkladı.
Konuya ilişkin ilk resmi açıklama meşru hükümetteki Esir Komitesi Başkanı Şeyh Hadi Hic tarafından yapıldı. Yetkili açıklamasında şunları söyledi:
“Henüz Kızılhaç tarafından yayınlanan rakamlar dışında herhangi bir veri mevcut değil. Husiler, 350 kişinin serbest bırakılacağını açıklamıştı ve bundan geri adım atarak 50 kişinin serbest bırakıldığını belirtti. Ardından 9 kişiyi daha serbest bıraktıklarını söylediler.”
Hadi Hic, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Meşru hükümet ve Koalisyon, farklı cephelerde esir alınan Husilere mensup 110 çocuğu serbest bıraktı” dedi.
Yetkili, meşru hükümetin Yemenlilerin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladığını belirterek Kızılhaç verileri de esirlerin evlerinden kaçırılmış olduğunu hatırlattı.
Hükümet yetkilisi, Stockholm Anlaşması uyarınca herkesin serbest bırakılması gerektiğini de vurguladı.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.