Lübnanlı muhalif lider Cemayel: Hükümeti Hizbullah yönetiyor

Sami el-Cemayel
Sami el-Cemayel
TT

Lübnanlı muhalif lider Cemayel: Hükümeti Hizbullah yönetiyor

Sami el-Cemayel
Sami el-Cemayel

Maruni Hristiyan tabanlı Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkanı Sami el-Cemayel Şarku'l Avsat'a konuştu. Lübnan yönetiminin faaliyetleri konusunda uyarıda bulundu. Durumun devam etmesi halinde çöküş yaşanacağını söyleyen Cemayel, mevcut durumdaki en tehlikeli şeyin yetkililerin değişim amacıyla hiçbir şey yapmamaları olduğunu ve ülkenin, bir uzman hükümet tarafından kurtarılması gerektiğini ifade etti.
Ketaib lideri, eski müttefikleri (Sünni) Müstakbel lideri Başbakan Saad Hariri, (Dürzi) İlerici Sosyalist Partisi Genel Başkanı Velid Canbolad ve (Maruni) Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca’yı da ülkeyi, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ı liderliğe getiren ve Lübnan adına kararları (Şii) Hizbullah’a bırakan “felaket çözüme” dahil etmekle suçladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Cemayel, Hükümetin Hizbullah’ın etkisi altında olduğunu ve onun politikasını uyguladığını vurgulayarak, uluslararası platformlarda da Hizbullah'ın politikalarını savunduğunu ifade etti. “Bize göre şekline açıkça Hizbullah’ın karar verdiği ve Hizbullah’ın stratejik kararlarının döndüğü bir hükümete herhangi bir meşruiyet vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.
“Ulusal birlik hükümeti olarak alınan hükümet kararlarını umursamadığımız için bu tür bir hükümetin altında olamayız” diyen Sami Cemayel, mevcut hükümetin kötü faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çekti.
Cemayel, “2015-2016 yılları arasında oluşturulan siyasi çözüm nedeniyle Hizbullah'ın nüfuzu artmış, Lübnan "Direniş Ekseni"ne yönlendirilmiştir. Ülke böylece bölgesel bir çatışmaya sokuldu, istemedikleri bir sistemin parçası yapıldı. Gerçekleri bilmek isteyen kişiler var ama gerçek zaten açık. Lübnan Cumhurbaşkanı, ülke tarihinde ilk kez ABD’yi veya Arap ülkeleri temsilcilerini kabul etmedi. Bu tehlikeli bir durum. Yani bir biz eksene bağlandık” şeklinde konuştu.
Ketaib Partisi Genel Başkanı Cemayel sözlerinin devamında ise şunları söyledi:
“Lübnan topraklarından Arap ülkelerine, dünyaya ve Lübnan’ın tarihi açıdan tüm dostlarına yöneltilen tüm zorluklar karşısında hükümetin sessiz kalması, bu durumda hükümetin suçlu olduğu anlamına geliyor. O halde sahte bir tanık ve Lübnan’ı bu konuma sürükleyen hükümetin bir parçası olmamalıyız. Bu durum, bir şekilde ekonomik ve mali düzeyde başarısızlığa yol açar. Geçmişte yardımlara ve bize açık pazarlara güveniyorduk, ancak şu an yaptırımlar, kısıtlamalar, anormal finansal hareketler ve anormal nakit hareketleri mevcut. Lübnan, Suriye’ye doğru bir yakıt koridoru olarak kullanılıyor. Lübnan’ın bugünkü pozisyonu geçmişe nazaran farklıdır. Bu nedenle bu sorumluluk, bugün var olan herkesindir.”
Ulusal Birlik Hükümeti’nin bu hükümetten çekilmesi gerektiğini söyleyen Cemayel, ülke politikalarından memnun olmayan tüm taraflara da bu hususta çağrı yaparak, “Hükümet içerisinde yer almaları, ülkenin ve halkının haklarına karşı bir hata işledikleri anlamına gelir” dedi.
Sami el-Cemayel, ülkenin mevcut krizden çıkması için Ketaib tarafından hazırlanan “yol haritasına” da değinirken, reformlar yaparak bu haritayı uygulamaları gerektiğine dikkati çekti. Ancak mevcut hükümetin bunu başaramayacağına inandığını söyleyen Cemayel, “Hükümet, öncelikle acizliğini itiraf etmeli, ardından istifa sorumluluğunu üstlenmelidir. Mevcut hükümetin yerine getiremeyeceği bu reformları gerçekleştirebilecek bir uzman hükümet oluşturulmalıdır. Değişim vaktinin geldiğine inanıyoruz. Çünkü ekonomik durumu değiştirebilecek, iyileştirebilecek ve geliştirebilecek, aynı zamanda Lübnan’ı ileriye ve güvenli bir hale getirebilecek bazı reformlar bulunuyor. Adımlar Lübnan’ın kara, deniz ve hava sınırlarını kontrol etmekle başlar. Ama mevcut hükümet bu kararı alamıyor. Bu adımlar, kaçakçılığı önlemek, meşru ve resmi bir pazara paralel bir pazar kurulmasını engellemek için meşru geçişler üzerindeki kontrolünü artırarak gerçekleşir” değerlendirmesinde bulundu.
Cemayel, Ketaib Partisi’nin ikinci önlem olarak, “Lübnan yönetiminin ekonomi ve kamu maliyesi üzerindeki en büyük ağırlığı oluşturan tüm sahte faaliyetlerden temizlenmesi gerektiğini söyleyerek, “20 yıldır çözülmeye çalışılan elektrik meselesinin yanı sıra maaş alan, ama işe gelmeyen kayıtlı on binlerce hayali personel mevcut” dedi.
Lübnan Ketaib Partisi lideri Sami Cemayel, “Bugün sorun, neyin gerekli olduğunun bilinip, ama bunu yapma iradesine sahip olamamaktan kaynaklanıyor. Talep edilen hususlarda bir fikir birliği bile var. Bize sunulan hiçbir şey uygulanmadı. Bunların yanı sıra Lübnan’ın yanında olan ve bunu dillendirmeyen dostlarımızın desteğini kaybettik. Lübnan, her gün onlara hakaret etmeye ve onları tehdit etmeye devam ediyor. İronik olarak bir yandan tüm dünyayı birleştirmek istiyor, bir yandan da onları tehdit ediyor ve ardından, bu dünyadan kendisine para vermesini istiyor” şeklinde konuştu.
Cemayel ayrıca, “Uçurumun kenarına ulaştığımıza ve henüz frene basma kararı almadığımıza inanıyorum. Henüz bir reform adımı da yok. Hatta bana göre, reform yapılamayacağını vurgulayan tehlikeli bir durum başladı. Bu durum, hükümet ekiplerinin çalışmaya odaklanmadığını, aksine öteki tarafa sorumluluk atmaya odaklandığını gösteriyor” dedi.
Seçeneklerin reform, yönetimi terk etme ve işleri başkasına devretme olarak sınırlı olduğunu söyleyen Sami Cemayel, “Gerekli olan şey, bunu yapamadıklarını ve kendilerinden başkalarının bunu yapabileceklerini söylemeleridir. Kimseyle bağlantısı olmayan bir gruba ülkeyi kurtarma fırsatı verelim. Kimse kazanmasın ve kimse başarısız olmasın” dedi. Yetkili, bir uzmanlar hükümetinin yardım sürecini hızlandırmak için Lübnan’ı bölgedeki çatışmalardan uzaklaştırabileceğini, Arap dünyası ve uluslararası toplumla ilişki kurabileceğini belirterek, “İlk seçeneği (reform) uygulamak isteseler uygularlardı. Bu yüzden bugün ikinci seçeneğe odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ketaib lideri, hükümeti devirme seçeneğinin şu an masada olmadığını, ancak zamanla durumun daha da kötüleşmesi ve insanların daha fazla acı çekmesi halinde devrim yapılabileceğini söyleyerek, “Ancak bu, hemen gerçekleşecek bir süreç değil. Krizin başındayız, ortasında veya sonunda değil. İşler, gelecekte daha fazla acı verecek. İnsanları korkutmak istemem ama bu rakamlar net. Bugün devlet, Ekim ayı istihkaklarını ödeyebilirse bu mucize olacak. Ödenecek maaşlar, işletme giderleri, devlet aidatları, borç ve faizler var. Peki hepsini nasıl ödeyebilecekler?” dedi.
Lübnan’ın büyük bir sorun yaşayacağını söyleyen Sami Cemayel, sözlerinin devamında ise şunları söyledi:
“Çöküş süreci düzeltilmeye çalışılmıyor. 6 milyar dolarlık bir bütçe açığı var, ekonomi kalıcı olarak donmuş halde. Bu yüzden devletin gelirleri azalacak. Devlet gelirlerindeki azalmayla açık büyüyecek. Bu durum da devletin finansman ihtiyacının artacağı ve daha büyük bir borçlanmaya gireceği anlamına geliyor”.
Cemayel, Hizbullah’ın devleti kontrol ettiğini yineleyerek, çöküşü önlemeye çalışmadığını, çünkü önceliğinin Lübnan olmadığını vurguladı. Lübnan meselesinin, Hizbullah’ın önem verdiği meselelerinin çok küçük bir parçası olduğunu belirten Sami Cemayel, “Suriye, Irak, ABD’nin İran yaptırımları ve Yemen meseleleri onun için daha öncelikli” dedi.
Cemayel ayrıca, “Hizbullah’ın, stratejik çıkarının İran olduğu açık. Ama camiamız buna inanmak istemiyor. Birçok kesim, kendilerine ve başkalarına yalan söyleyerek yaşıyor. Ancak Hizbullah’a uluslararası kararları teslim ettiklerini inkar etmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Ketaib Partisi Genel Sekreteri, “Cumhurbaşkanı'nı Hükümeti dengelemesi için seçtik. Cumhurbaşkanı, 8 Mart İttifakı'ndan oldu. Bu yüzden çoğunluk da 8 Mart’tan oluştu ve 30 kişiden 18’i bu bloktan geldi. Bu durum, seçim yasasına yansıdı. Mişel Avn ile istedikleri yasayı yürürlüğe koydular. Yasa, Müstakbel, İSP ve Lübnan Kuvvetleri tarafından reddedildi. Bu seçim yasası, Hizbullah’ın büyük çoğunluğuna sahip olduğu Temsilciler Meclisi’yle ortaya koyuldu. Hizbullah’ın 128 müttefiki arasından 72 milletvekili mecliste. Ayrıca 18 veya 19 müttefik bakan var ve Cumhurbaşkanı da Hizbullah’ın müttefiki. Buna rağmen bize yönetimin Hizbullah ile bir ilgisi olmadığını söylüyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Ketaib’in 14 Mart Bloğu’ndaki eski ortak 3 partiyle (Müstakbel, Lübnan Kuvvetleri ve İSP) sorununun, sorumlu oldukları “çözüm” ile başladığını ifade eden Cemayel, “Stratejik seçenekler hususunda onlarla temel anlaşmazlıklarımız var. Çünkü ülkeyi tehlikeli bir yere getirdiler” dedi. Sami Cemayel, eski Hariri hükümetindeki Ketaib bakanlarının istifa kararının ve mevcut hükümete katılmamalarının isabetli bir karar olduğunu söyleyerek, “Yönetim dışındaki varlığımız, daha yararlı” şeklinde konuştu.
Cemayel, “Yönetim sizi yansıtmadığında iki seçeneğiniz vardır; ayrılırsınız ya da kalırsınız ve yanlışa ortak olursunuz. Bu, bizim kabul etmediğimiz bir durumdu. Hükümetten ayrıldığımızda, görüşümüzü ifade etme hususunda daha fazla rahatlık hissettik. Artık bakanlık dayanışmasına sahip değiliz ve taleplerimizi kısıtlama olmadan dile getiriyoruz” açıklamasında bulundu.
Hizbullah etkin Ketaib muhalefette
Mecliste 3 sandalyesi bulunan Lübnan Ketaib Partisi ise muhalefette kalmayı tercih ederken, 14 Mart Bloku'na yakınlığıyla bilinen Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi de yeni kabinede 2 bakanlık aldı. İran ve Suriye destekli 8 Mart Bloku'nu oluşturan Hizbullah ve müttefikleri ise 18 bakanlıkla yeni hükümette temsil hakkı elde etti.
Lübnan Bakanlar Kurulundan geçen kararların artık Hizbullah ve müttefiklerinin onayından da geçmesi gerekiyor. Çünkü Bakanlar Kuruluna sunulan herhangi bir taslağın karara bağlanmasının önüne geçilmesi için üçte birden fazla çoğunluğun buna karşı çıkması gerekiyor.
Bu bağlamda Hizbullah ve müttefikleri Bakanlar Kurulunda elde ettikleri 18 bakanlıkla istedikleri karara onay verme veya reddetme sayısına kavuşurken, Başbakan Hariri ve müttefikleri ise buna karşı koyacak 11 bakanlık sayısına sahip olamadı.
Parlamento ve Bakanlar Kurulunda çoğunluğa sahip olmadan önce Lübnan'da istediğini dayatabilen Hizbullah, bundan sonra farklı bir güce kavuşmuş oldu. Bu da Lübnan halkının endişelenmesine neden oluyor.



Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
TT

Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail ve Lübnan’dan iki sivil temsilcinin katıldığı ateşkesi izleme komitesindeki görüşmelerin henüz “barış müzakeresi” aşamasına gelmediğini belirtti.

Selam, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Ateşkesi İzleme Komitesi, saldırıların durdurulması ilanının uygulanması için bir forumdur. Henüz barış müzakeresi aşamasına gelmedik” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sivil temsilcinin gönderilmesini, “İsrail ve Lübnan arasında ekonomik iş birliğinin temeli için ilk girişim” olarak nitelendirmişti.

Selam, ekonomik görüşmelerin İsrail ile normalleşme sürecinin bir parçası olacağını ve bunun ancak bir barış anlaşmasını takip etmesi durumunda mümkün olacağını vurguladı. Ayrıca, iki ülke 2002 Arap Barış Planı’na uyarsa “normalleşmenin ardından barış geleceğini” söyledi, ancak bunun şu an için uzak bir hedef olduğunu kaydetti.

Lübnan Başbakanı, ülkesinin Ateşkesi İzleme Komitesi’nin güney Lübnan’daki Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını denetlemesine açık olduğunu da ifade etti. Selam, “Komiteye, herhangi bir endişe veya şüphe durumunda sahada doğrulama yapmaya hazır olduğumuzu ilettik. Denetlemeye açığız” dedi.


Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

İsrail ordusu, bugün  (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Gazze’nin güney  doğusundaki Refah’ta bir tünelden çıkan militanlarla yaşanan çatışmada dört İsrail askerinin yaralandığını duyurdu. Ordudan yapılan açıklamada, yaralılardan birinin durumunun ciddi, üçünün ise orta derecede olduğu belirtildi. Olay sırasında Golani Tugayı’na bağlı bir keşif birimine militanlar tarafından tünelden ateş açıldığı bildirildi. Yaralı askerler tedavi için tahliye edilirken, ailelerine bilgi verildi.

Yerel medyaya göre en az bir militan öldürüldü ve diğerleri için arama çalışmaları sürüyor. Çatışma, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde Kızılhaç aracılığıyla bir rehinenin kalıntılarını teslim almasının birkaç saat sonrasında gerçekleşti.

Gazze’deki kaynaklar, Refah’ta topçu ateşi ve silahlı çatışmaların devam ettiğini bildirerek, bölgedeki güvenlik durumunun istikrarsız olduğunu ortaya koydu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Hamas’ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, İsrail’in askerlerine yönelik herhangi bir saldırıya uygun şekilde karşılık vereceğini vurguladı. Netanyahu, “Hamas ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor ve ordumuza yönelik terör faaliyetlerine devam ediyor. İsrail, askerlerimize yönelik herhangi bir saldırıya müsamaha göstermeyecek ve buna göre yanıt verecek” dedi.


Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
TT

Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)

Çocukluğumdan beri kışı hep çok sevmişimdir. Kara bulutlar gökyüzünü kapladığında ve yağmur damlaları yere düştüğünde, ailem büyükannem ve büyükbabamın evinde toplanırdı. Dedem ateşi yakarken yanına otururdum, babaannem de çaydanlığı ateşe koyardı. Bizim için kış, bir rahatlık mevsimiydi. Hiç üşümezdik.

Gündüzleri kuzenlerimle birlikte sokaklara yayılan su birikintilerinde yalınayak koşar, yağmur bizi tepeden tırnağa ıslatırken duvarların ve ağaçların ardında gizlenerek ghommemeh (saklambaç) oynardık. Annemin hastalanmadan önce içeri girmemiz için bize bağırdığını hatırlıyorum. Geceleri büyükbabam bize 1960'lardaki seyahatlerinde geçen hikayeleri anlatırdı.

Yaşım ilerledikçe kışları arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirmeye ve mezun olduktan sonra peşinden gitmeyi umduğumuz hedeflerimiz ve geleceğe dair hayallerimiz hakkında konuşmaya başladım. Bazen Halid, Mahmud ve ben, Muhammed Hamo'nun evinde buluşurduk, artık o bir ölü; huzur içinde yatsın. Bir ateş yakıp en sevdiğimiz içeceği, yani çayı yanan odunların üzerine koyup kağıt oynardık ya da filmler ve TV dizileri izlerdik.

Evdeyken yağmur damlalarının sesi havayı doldurduğunda veya derslerimden bunaldığımda, yağmuru izlemek ve soğuk rüzgarın tadını çıkarmak için yatak odamın balkonuna çıkardım. O balkondan günbatımını izlemek gibi bir alışkanlığım vardı. Kışın manzarayı daha da harika yapan şey, sahil boyunca dönen göçmen kuşların gökyüzünde kısa süreliğine, güzel desenler çizmesiydi.

İsrail'in Gazze'yi istilası, kışla ilgili tüm güzel duygularımı yok etti. Ailem 13 Ekim 2023'te yataklarına örtecek bir şey ya da kışlık kıyafetlerini yanına almaksızın tahliye edildi. Sonrasında birkaç battaniye satın alabildik. Her birinin bize maliyeti yaklaşık 35 dolar oldu. Küçük biraderim ve ben, tek bir battaniyenin altında örtünmek zorundaydık. Birkaç hafta sonra bir okulun arka bahçesinde uyuyorduk. Kışın rüzgarı acımasızca üzerimizden geçti. Soğuktan titreyerek uyanınca sadece hafif yağmurlar yüzünden battaniyemin sırılsıklam olduğunu gördüm. O günden beri kıştan nefret ediyorum.

Binlerce aile bizimkine benzeyen deneyimler yaşadı. Birbirine dikilmiş battaniyelerden oluşan derme çatma küçük bir çadırda 14 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan 19 yaşındaki İsmail Abed, birkaç kez sırılsıklam halde uyandı. Aile, hava koşullarından biraz uzaklaşıp soluk almak için komşularının çadırına giderdi.

Bana "UNRWA'dan çadır alana kadar ne zaman yağmur yağsa boğuluyorduk" diyen İsmail, bu çadırı da barınağı olmayan başka bir aile grubuyla paylaşmış:

Bu yeni çadır bizi yağmurdan korudu ama rüzgarın getirdiği keskin soğuk, üzerimizi örtmeye yetecek kadar battaniyemizin olmamasıyla birleşince durum gerçekten dayanılmazdı.

Kendi çadırımızda o kadar kalabalıktık ki ısınmak için ateş yakacak yerimiz yoktu. Kışın yemek pişirmek bile daha zordu. İsrail işgali, Gazze Şeridi'ne girmesini engellediği için yemek pişirecek gazımız yoktu. Yemek pişirmek için ateş yaktığımız yerin üstü örtülü değildi, bu yüzden ne zaman yağmur yağsa ateş sönerdi.

Bir çadırda yaşamak, yiyecekleri sıçanlardan ve hamamböceklerinden saklayabileceğimiz bir buzdolabına veya başka bir güvenli yere sahip olmadığımız için her gün yiyecek alışverişine çıkmamız gerektiği anlamına geliyordu. Pazardaki un veya pirinç gibi temel yiyecekleri eve getirmek için bazen yağmurda iki saate yakın yürümek zorunda kalıyorduk.

Gazze'nin kuzeyindeki dostlarımdan Muhammed Ebu el-Mehza, kış boyunca defalarca yerinden edildi. Aralık 2023'te Muhammed'in ailesi, Gazze'nin batısındaki eş-Şati kampından zorunlu bir şekilde tahliye edilince yağmurda yürüyerek Şeyh Rıdvan mahallesine gitti.

Bana "Ben de dahil tüm ailem ertesi gün hastaydı" dedi:

İlaç o kadar az ki iyileşmemiz için 10 günden fazla süre geçmesi gerekti.

23 yaşındaki Usame Adas, eylülde ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden güneyine tahliye edildi. Güneyde kimseyi tanımıyorlardı, bu yüzden denizden yaklaşık 20 metre uzakta bir çadır kurdular. Sahilden gelen rüzgarlar geceleri iliklere işleyen bir soğuktu, bu yüzden aile kuzeye dönebilecekleri günü bekledi.

Ateşkes ilan edildiğinde Usame evine döndü ve dört katlı binalarının tamamen yıkıldığını gördü. Ailesinin dönüşüne hazırlanmak yerine, hemen güneye yürümek zorunda kaldı ve babasından çadırı kurmak için daha iyi bir yer aramasını istedi. Aile hâlâ güvenli bir sığınağa sahip olamadan, yerinden edilmiş bir halde bekliyor. Deyr el-Balah'ın doğusundaki el-Maşala bölgesindeki yeni çadırları onları yağmurdan daha iyi koruyabilse de rüzgar boşluklardan içeri sızıyor. Usame bana "Bu kış nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum" dedi:

Şiddetli yağmurlar henüz başlamadı ama yine de yağmur şimdiden çadırın içine giriyor.

İlk damlanın düşmesinden beri bu mevsimin bitmesi için dua ediyorum. Kış eskiden sıcaklığın, kahkahanın ve geçici güzelliklerin mevsimiydi ancak artık Gazze'de bir korku, mücadele ve tahammül zamanı haline geldi. Kış artık bir direnç hikayesi anlatıyor: Kökünden koparılan hayatları, her şeye rağmen hayatta kalmayı ve bir gün bu mevsimin eski rahatlığını beraberinde getirip Gazze'nin çocuklarının yağmurda tekrar korkmadan yalınayak koşacağı umudunu...

Independent Türkçe