Irak hükümetinin yaklaşan düşüşü

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (Reuters)
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (Reuters)
TT

Irak hükümetinin yaklaşan düşüşü

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (Reuters)
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi (Reuters)

Sabah Nahi*
Irak'ta Adil Abdulmehdi hükümetinin tabutuna son çiviyi göstericilere destek verdiğini belirten Şii lider Mukteda es-Sadr çaktı. Sadr'ın desteklediği Sairun Koalisyonu'ndan bazı milletvekilleri de mevcut hükümetin feshedilmesi için parlamentoya vekilliklerinin askıya alınması talebinde bulundu.
Çoğunluğunu Şii listelerin (Sairun, Fetih, Zafer ve Hukuk Devleti) yanı sıra destek listesinin (Kürt İttifakı ve Şii İttifakı) oluşturduğu Şii koalisyonunun üyeleri, kurucusu oldukları hükümetten çekilmeye başladı. Böylece hükümetin kurulması için Başbakanlık ve Silahlı Kuvvetler Komutanlığı görevinin yanı sıra İçişleri ve Petrol bakanlıklarının sorumluluklarını da üstlenen Adil Abdulmehdi’yi yalnız bıraktılar.
Peki, Başbakan Abdulmehdi barışçıl protestolara katılan göstericilerin kasıtlı olarak öldürülmesine neden olan Petrol Bakanlığı’ndaki genel düşüşün sorumluluğunu üstlenebilecek mi? Yoksa yaklaşmakta olan düşüşün arkasında bakanlık kotası mı var?
Adil Abdulmehdi her ne kadar devleti içten içe kemiren ‘yolsuzlukları durdurmak’ olarak adlandırılan reformist vaatlerle göreve gelse de önceki koalisyondaki Şii bileşeninin kotasında yer alan Petrol Bakanlığı görevini üstlenen eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Şii bileşenin de bir parçasıydı. Abdulmehdi, ‘bağımsız bireylerin bakanlıklara getirilmesi’ çağrısında bulunarak kendisini bir reformcu olarak sunmuş ve pratikte dini otoritenin desteğini aldığı ithamından sıyrılmıştı.
Ancak Abdulmehdi, üçe bölünen kotalara uyarak yolsuzluğun kol gezdiği bir yer olarak nitelendirilen ve bir takım reformlar yaparak kendini kanıtlamak istediği Petrol Bakanlığı’nın başına geçeli henüz bir yıl bile olmadı.
Bununla birlikte yüzde 43’ünün Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı harcamalarına ayrıldığı, yüzde 17’sinin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) aktarıldığı, geri kalanının ise ülkedeki işsizlik oranlarının azaltılması bahanesiyle partizanlar hesabına yapılan adam kayırmalar ve usulsüz işe yerleştirilen 8 milyondan fazla memurun maaşlarının ve devlet harcamalarının karşılandığı bütçe 23 milyar dolar açık verdi. 112 milyar dolarlık genel bütçenin geriye kalan kırıntıları ise yolsuzlukla mücadeleye dair bir takım beklentileri olan halka dağıtıldı.
Başbakan Abdulmehdi, Irak devletinin 1921'deki kuruluşundan bu yana göreve gelen Irak hükümetleri tarihindeki en büyük heyetle (bakanlar, bakan yardımcıları, müdürler ve danışmanlardan oluşan 80 kişilik heyet) Çin'e giderek Pekin hükümeti ve özel şirketlerle sözleşmeler imzaladı. Abdulmehdi, Çin’den İran’ın desteğiyle bakanlığının ABD’nin ekonomik hegemonyasından çıktığı haberini sızdıran bir muzaffer edasıyla geri döndü. Ancak döndüğünde Irak sokaklarını, göstericilerin hükümete yönelik taleplerini dinlemek yerine sıcak su, göz yaşartıcı gaz ve coplarla dağıtmaya çalışan ve halkı umursamayan üst düzey yetkililere yönelik yapılan protesto gösterileriyle karışmış ve binlerce insanın sokağa atılarak evleri yıkılmış bir halde buldu.
Ülkeyi kurtaracak ekonomik çözümleri uygulamak yerine yandaşlarına ve destekçilerine para, makam ve mevki dağıtmayı seçen yönetim, ezilmiş ve dışlanmış kesimlerle dayanışma için 1 Ekim’de başkent Bağdat’ın yanı sıra ülkenin merkezi ve güneyindeki eyaletlerin sokaklarında başlayan halk hareketinin bu kadar yayılması karşısında şaşkına döndü.
Ancak ne var ki Başbakan Abdulmehdi garip bir şekilde, cuma günü sabaha kadar ertelenen konuşmasını yapmaya başladığında insanların sıkıntı çekmelerine neden olan ahlaksızların var olduğunu söylemek yerine, sanki hiç kimse Saddam Hüseyin’in yaptırdığı devlet saraylarının yeşil çitleri ardında neler olup bittiğini bilmiyormuş gibi Bağdat’taki beton bariyerleri kaldırarak elde ettiği başarılarından bahsetti.
Halkın öfkesi, Adil Abdulmehdi'nin şahsını aşarak, vatandaşların haklarını yiyen, programlarını İran'a göre düzenleyen, Iraklıların çıkarlarını zayıflatan, fabrikalar ve petrol sahalarındaki çalışmaları felce uğratan ve Irak ekonomisini 35 milyonu aşan nüfusun kalkınmasını sınırlandırarak yöneten partilere ulaştı.
Göstericilerin talepleri, genç liderlerin yolsuzluk yapan isimlere hesap sorduğu, 1 trilyon dolar civarındaki bir serveti Irak'ın bugününü ve geleceğini göz ardı ederek harcadığı için adalete teslim ettiği yeni bir çağ başlatmak için siyasi süreç ve reformlarla uyumluluk sınırlarını aştı. Telepler, siyasi mekanizmaların askıya alınması ve anayasada değişiklik yapılmasının yanı sıra Sadr’ın ünlü cümlesindeki gibi ‘çok sayıda dini ve siyasi sembol isimlere’ ulaşabilecek şekilde önceki seçimlere katılan adı yolsuzluğa karışmış tüm kişilerin yeniden görev alamayacağı genel seçimlerin yapılmasına kadar vardı.
* Iraklı yazar Sabah Nahi'nin Independent Arapçada yayınlanan yazısı
 



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.