'Dünyanın ilk romanının' kayıp bölümü Tokyo'da bir evde bulundu

Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
TT

'Dünyanın ilk romanının' kayıp bölümü Tokyo'da bir evde bulundu

Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)

Dünyanın ilk romanı olarak kabul edilen kitabın kayıp bir bölümü bulundu.
Japonya'da ulusal bir gazete olan Asahi Shimbun'un haberine göre el yazması kitap, eski bir derebeyin soyundan gelen bir kişinin Tokyo'daki evinde bulundu.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Genji'nin Hikayesi'ni (The Tale of Genji) 11. yüzyılda kaleme alan yazar Murasaki Shikibu, romanı yazdığı dönemde Japon sarayında nedimeydi.
Kitap, Genji adında bir prensin hikayesini anlatıyor. Genji, yazarla aynı isme sahip Murasaki adlı bir kadınla tanışıyor ve sonunda evleniyor.
Japon medyasına göre uzmanlar yeni bulunan el yazmasının gerçekliğini onayladı.
El yazmasının 21,9 cm uzunluğunda ve 14,3 cm genişliğinde olduğu belirtiliyor.
Genji'nin Hikayesi'nin orijinal versiyonunun yok olduğu düşünülüyor ama başka yazarlar hikayenin kopyasını çıkarmış.
Uzmanlara göre ortaya çıkan yeni el yazmasının kopyasını Japon şair Fujiwara no Teika çıkarmış. Teika'nın kopyalarının, romanın mevcut en eski versiyonları olduğuna inanılıyor.
Bundan önce yine Teika tarafından kopyalanmış 4 bölüm daha bulunmuştu.
Kyoto İleri Bilimler Üniversitesi'nden profesör Junko Yamamoto, Asahi Shimbun'a yaptığı açıklamada, yeni keşfedilen bölüm üzerinde yürütülen mevcut çalışmanın daha önce Teika döneminden 250 yıl sonra tamamlanmış el yazmaları kullanılarak yapıldığını söyledi.
Yamamoto “Teika'nın düzenlediği bu el yazması keşfinin araştırmacılara açık olacak olması çok önemli” diye konuştu.

 


Yeni korku dizisinin yıldızı, Friends ve Seinfeld'den ilham almış

The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
TT

Yeni korku dizisinin yıldızı, Friends ve Seinfeld'den ilham almış

The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)
The Creep Tapes'in ilk üç bölümü, 25 Eylül'te ABD'nin Teksas eyaletinde düzenlenen Fantastic Fest'te gösterildi (AMC)

Bağımsız filmleriyle tanınan yönetmen ve aktör Mark Duplass, buluntu film tarzındaki korku serisi Creep ve Creep 2'deki eksantrik seri katil Josef rolüyle geri döndü.

Duplass, bu kez dehşeti televizyona taşıyor.

ABD'de Shudder ve AMC+'ta ekranlara gelen yeni dizi The Creep Tapes, Josef'in her bölümde farklı bir kurbanla maceralarını konu alıyor. 

Duplass, tüyler ürperten hikayeleri 25 dakikalık bölümlere bölerken, klasik sitcom'lardan ilham almış. 

Kulağa çılgınca gelse de The Creep Tapes'in, insanlara pandemi sırasında ailemle birlikte Friends ve Seinfeld'i art arda izlerken hissettiğim gibi hissettirmesini istedim.

"Kendimizi rahatlamış hissediyoruz"

ABD merkezli köklü gazete New York Times'a konuşan 47 yaşındaki aktör, yeni projesinden bahsederken şöyle dedi:

Jenerikten önce bir sahne var. Sonra jenerik başlıyor ve kendimizi rahatlamış hissediyoruz. Bu, tuhaf bir şekilde, bu karakteri seven insanlar için bir rahatlama ve eğlence dizisi olacak. Rahatsızlığın rahatlığı.

Duplass dizi boyunca korku faktörünün azalacağından endişe ettiğini de anlattı. Bunun yerine, mizahın yeni bir dehşet duygusu yarattığını keşfetmiş.

"Mükemmel bir tempo tutturmak zorundasınız"

Amerikalı oyuncu, "İşin içine daha fazla mizah kattığımızda insanların çok daha rahatladığını gördük" diyerek ekledi: 

Bu kez zamanı geldiğinde korku daha yoğun bir seviyeye ulaştı. Mizah, herkesin benim bir katil olduğumu zaten bildiği gerçeğiyle kaybettiğimiz şok etkisini geri getirmemizi sağlıyor.

Mizah faktörünün büyük ölçüde dizinin doğaçlama doğasından geldiğini aktaran Duplass, "Hikayeyi bir gece önce ve sahneyi çekerken yazıyoruz" diye ekledi:

Buluntu film tarzında olduğu için doğaçlama yapıp daha sonra düzenleyemezsiniz. Mükemmel bir tempo tutturmak zorundasınız. Çekim bittiğinde, aslında yazı da bitmiş oluyor.

Prömiyerini 15 Kasım'da yaptı

Yönetmen koltuğunda Patrick Brice'ın oturduğu dizi, prömiyerini 15 Kasım'da yaptı. 

2014 yapımı psikolojik korku filmi Creep ve 2017 tarihli devam filmi Creep 2, halen Netflix'te izlenebiliyor. 

Aynı evrende geçen The Creep Tapes ise henüz Türkiye'deki bir yayın platformunda gösterilmiyor.

Independent Türkçe, IndieWire, New York Times