​Dört ülkeye dağılan ve devleti olmayan bir halk: Kürtler

Bir Kürt kadın (Reuters)
Bir Kürt kadın (Reuters)
TT

​Dört ülkeye dağılan ve devleti olmayan bir halk: Kürtler

Bir Kürt kadın (Reuters)
Bir Kürt kadın (Reuters)

ABD’nin sınırlı sayıda da olsa Suriye’deki Kürtleri adeta terk edercesine askerlerini geri çekmesiyle Kürtler kendilerini Türkiye’nin askeri operasyonuyla karşı karşıya buldular. Ankara’nın 9 Ekim’de Suriye’nin kuzeydoğusunda yeni bir operasyon başlatması, uluslararası arenada çok sayıda protesto gösterisi yapılmasına neden oldu. Peki, Kürtler hakkında ne biliyoruz?
Çok sayıda Kürt kaynağa göre Kürtlerin sayısının 25 ila 35 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfus, başta Türkiye, İran, Irak ve Suriye olmak üzere dört ülkeye dağılıyor. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre Kürtler, kadim Pers topraklarına yerleşen, MÖ 7. yy'da bir imparatorluk kuran Med kabilelerinden ve Hint-Avrupa kökenliler.
Sünni Müslüman olan ve gayrimüslim azınlıkları da bulunan Kürtler, genel olarak seküler siyasi partilere bölünmüş ve  yaklaşık yarım milyon kilometrekarelik bir alana yayılmış durumdalar.  25 ila 35 milyon civarında olduğu düşünülen Kürt nüfusun, büyük bir bölümü Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’deki sayıları 12-15 milyon arası olan Kürtler, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. Ardından İran geliyor. İran’daki yaklaşık 6 milyon Kürt, toplam nüfusun yüzde 10'nundan az bir orana sahipler. Iraktaki sayıları 5 ila 6 milyon olan Kürtler, nüfusun yüzde 15 ila 20’sini oluşturuyorken, Suriye’de 2 milyonu aşkın bir nüfusa sahipler ve toplam nüfusun yüzde 15’ini oluşturuyorlar. Bu dört ülkeyle birlikte Kürtler yoğun olarak Azerbaycan, Ermenistan ve Lübnan’ın yanı sıra başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde de yaşıyorlar.
Kürt bölgelerinin çoğunlukla dağlık ve denize erişimi olmayan coğrafyası, Kürtlerin dillerini farklı lehçeleriyle korumasını kolaylaştırırken gelenek, görenekleri ve toplumsal yapıları aşiret sistemine dayanıyor.
1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmelerinin yanı sıra Doğu Anadolu ve Musul'da özel bir devlet kurmaları hakkı tanımıştı. Ancak bu rüya, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye'deki zaferi ve Müttefik Devletler'in Sevr Antlaşması’nın yükümlülüklerinden geri çekilmek zorunda kalmalarıyla birlikte sonuçsuz kaldı. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması, Kürt halkının Türkiye ve İran’ın yanı sıra o dönem İngiltere ve Fransa’nın manda yönetimi altında olan Irak ve Suriye’deki yönetimlerin kontrolüne girmelerine neden oldu.
Suriye’deki Halk Koruma Birlikleri (YPG), 2014 yazından bu yana ABD’nin önderliğindeki Uluslararası Koalisyonun hava desteği ile DEAŞ terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede yer alan başlıca güçlerden biri oldu. Kürt güçleri, Uluslararası Koalisyon’un da desteğiyle DEAŞ’ı 2015'in başlarında Türkiye sınırındaki Kobani’den (Ayn el-Arab) çıkarmayı başardı.
Ekim 2015'te kurulan, 25 bini Kürt, 5 bini Arap savaşçıdan oluşan YPG, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgasını oluşturuyor ve Washington tarafından destekleniyor.
Bununla birlikte Kürt Peşmerge güçleri, Irak’ta aşırılık yanlılarına karşı mücadelede başlıca müttefiklerden biridir.
Kürtler, bağımsız birleşik Kürdistan kurma eğilimleri nedeniyle, yaşadıkları dört ülkede de kendilerini ülke bütünlükleri için bir tehdit olarak gören merkezi hükümetlerle sürekli çatışma halinde oldular.
Kürtler Suriye'de yıllarca Baas rejimi tarafından yapılan dışlamalara ve zulme maruz kaldılar. Rejimle muhalifler arasında 2011 yılında çatışmalar patlak verdiğinde ‘tarafsız’ kaldılar. Ancak 2016 yılında ülkenin kuzeyinde geniş bir ‘federal bölge’ kurduklarını duyurdular. Üç bölümden oluşan federal bölge sınır komşusu Türkiye’nin tepkisini çekti.
Irak’ta Saddam Hüseyin rejimi tarafından zulme uğrayan Kürtler, Saddam Hüseyin’in Kuveyt’ten çekilmesiyle yaşadığı yenilgiden faydalanarak, 1991'de rejime karşı bir ayaklanma başlattılar ve kuzey bölgelerinde fiili özerk bölge ilan ettiler. Bu bölge 2005 yılında Irak Anayasası tarafından federal bir cumhuriyet olarak resmen onaylandı.
Bununla birlikte İran güvenlik güçleri ile Irak’ta kampları bulunan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. İran da 1979 devriminden sonra yetkililer tarafından güç kullanılarak bastırılan bir Kürt ayaklanmasına tanık oldu.
Asla bir merkezi otorite altında yaşamamış olan Kürtler, dört ülke arasında bölünmüş sayısız partilere, gruplara ve hareketlere ayrılıyor. Bu hareketlerin bazıları, bazen sınır ötesinde özellikle de komşu rejimlerle olan ittifaklarına bağlı olarak, genellikle düşmanca davranışlar sergiliyorlar.
Irak'ta Kürtlerin önde gelen iki grubu bulunuyor; Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP). Bu iki grup 1994-1998 yılları arasında bir birleriyle çatıştılar. 2003 yılında uzlaşan Kürt grupları arasındaki çatışmalarda toplam 3 bin kişi öldü.



İran-İsrail düellosu Trump'ı bekliyor

srail polisi, dün, Tel Aviv yakınlarında bulunan Herzliya'daki bir bölgede İran hava saldırılarından yükselen dumanlar arasında (AFP)
srail polisi, dün, Tel Aviv yakınlarında bulunan Herzliya'daki bir bölgede İran hava saldırılarından yükselen dumanlar arasında (AFP)
TT

İran-İsrail düellosu Trump'ı bekliyor

srail polisi, dün, Tel Aviv yakınlarında bulunan Herzliya'daki bir bölgede İran hava saldırılarından yükselen dumanlar arasında (AFP)
srail polisi, dün, Tel Aviv yakınlarında bulunan Herzliya'daki bir bölgede İran hava saldırılarından yükselen dumanlar arasında (AFP)

Bütün gözler, bugün altıncı gününe giren İran-İsrail düellosunda nerede duracağını görmek için ABD Başkanı Donald Trump'ın üzerinde.

Trump'ın Kanada'daki G7 zirvesinden erken ayrılması, “Tahran'ı derhal boşaltın” çağrısı yapması ve ardından ulusal güvenlik ekibiyle toplantıya gitmesi, savaş ya da müzakere yolunu zorlayan kararlar alacağına dair soru işaretleri yarattı. ABD basınında Trump'ın savaşa girmeyi ve İran'ı vurmayı düşündüğü yönünde haberler yer alırken, Reuters'in üç ABD'li yetkiliden aktardığına göre ABD ordusu Ortadoğu'ya daha fazla savaş uçağı konuşlandırıyor ve İsrail ile İran arasındaki savaş şiddetlenirken bölgedeki ABD askeri güçlerini arttırıyor.

Trump ulusal güvenlik ekibiyle yaptığı toplantının ardından İran'a karşı sert bir tutum sergileyerek dün şunları söyledi: "Artık İran'ın hava sahası üzerinde tam kontrolümüz var. Tahran'ın çok sayıda gözetleme ve hava savunma sistemi vardı ama bunlar bizim Amerikan tasarımı ve üretimi teknolojilerimizle boy ölçüşemez." Truth Social aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Lider Ali Hamaney'in tam yerini biliyoruz. Kolay bir hedef ama ABD'li sivillere ya da askerlere zarar vermemek için şimdi hedef almayacağız... Sabrımız tükeniyor." Sözlerini bir uyarı tonuyla bitirdi: “Kayıtsız şartsız teslim olun.”

İsrail Hava Kuvvetleri dün şafak vakti İran'daki Devrim Muhafızları ve düzenli ordu üslerine “büyük saldırılar” düzenleyerek İsfahan, Tebriz, Natanz, Necefabad ve Şira'da karadan karaya füze ve insansız hava araçlarına ait onlarca depo, tesis ve rampayı hedef aldı.

En ağır saldırılar akşam saatlerinde İran Hava Kuvvetleri'nin ana üssü olan İsfahan'ın merkezindeki 8. Muharip Hava Üssü'ne düzenlendi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre birkaç saat içinde İran Devrim Muhafızları Tel Aviv ve Hayfa'ya beş ila sekiz balistik füze atarak karşılık verdi ve ateş yoğunluğunun azaltılmasını Demir Kubbe'yi şaşırtan “küçük patlamalara” dayanan “taktiksel bir değişiklik” olarak tanımladı. İran, İsrail'in Askeri İstihbarat Müdürlüğü ve bir Mossad operasyon merkezini hedef aldığını belirtti.

İran daha sonra güney İsrail'e füze fırlattı ve nükleer tesise ev sahipliği yapan Dimona şehri de dahil olmak üzere birçok şehirde hava saldırısı sirenleri çaldı.

Daha sonra İran Genelkurmay Başkanı Abdürrahim Musevi televizyonda yayınlanan mesajında güçlü bir karşılık verileceği sözünü vererek, "Şu ana kadar gerçekleştirilen operasyonlar caydırıcılık amaçlı bir uyarı niteliğindedir. Cezalandırıcı operasyonlar yakında gerçekleştirilecektir" ifadelerini kullandı. İran yargı sözcüsü Aşgar Cihangir, Lider Ali Hamaney'in “henüz bir savaş hali ilan etmediğini” vurguladı.

İsrail'de ordu, hedeflerine ulaşmadan önce İran'la savaşı durdurmak için herhangi bir müzakereye başlamayı reddettiğini göstererek, “gizli ve benzeri görülmemiş” olduğunu ve ‘sürpriz’ oluşturacağını, “İranlılara zarar vereceğini” söylediği yeni hedeflere saldırarak askeri operasyonu genişletme niyetini doğruladı. İsrail Genelkurmay Başkanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin dün basına yaptığı açıklamalarda ordu, operasyonları genişletme arzusunu İran rejiminin liderlerini takip etmeye, nükleer kapasitelerini, füze ve insansız hava araçları cephaneliğini ve savunma sistemlerini yok etmeye odaklanan “kazanımlarını tüketmemeye” bağladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Hamaney'e uyarıda bulunarak “Tahran'ın İsrail'e yönelik füze saldırılarını sürdürmesi halinde, Irak'ın merhum Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin ile aynı kaderi paylaşabileceğini” ifade etti.