Pompeii'de gladyatör dövüşünü resmeden fresk bulundu

(Pompei Arkeoloji Parkı)
(Pompei Arkeoloji Parkı)
TT

Pompeii'de gladyatör dövüşünü resmeden fresk bulundu

(Pompei Arkeoloji Parkı)
(Pompei Arkeoloji Parkı)

Antik Roma şehri Pompeii’de çalışan arkeologlar, gladyatör dövüşünü resmeden iyi korunmuş bir fresk buldular.
Duvar resmindeki sahne, farklı zırh ve silahlarıyla iki tip gladyatör (bir murmillo ve bir Trakyalı) arasındaki dövüşün sonunu gösteriyor. Biri zafer kazanırken, diğeriyse ölüyor.
Henüz ziyarete açılmayan arkeolojik parkın Regio V sahasındaki bu son keşif, bir merdiven boşluğunun altındaki duvarda bulundu. Burası muhtemelen gladyatörlerin uğrak mekanı olan bir meyhaneydi ve üst katında da gladyatörlere konaklama imkanı sunuyordu.
Independent Türkçe'de yer alan The Guardian kaynaklı habere göre Pompeii Arkeolojik Parkı Genel Müdürü Massimo Ossana, “Bu mekanın gladytörlerin sık geldiği bir yer olması çok muhtemel” dedi.
Bu freskte özellikle ilgi çekici olan şey, kaybeden gladyatörün göğsündeki ve bileğindeki yaraların çok gerçekçi resmedilmesi. Dövüşün sonunda ne olduğunu bilmiyoruz; ölmüş de olabilir merhamet görmüş de...
Avrupa Birliği’nin finanse ettiği Büyük Pompeii Projesi geçen yıl başladığından beri Regio V’teki kazılarda onlarca keşif yapıldı. Mart’ta, üstü fresklerle kaplı bir “fast food” tezgahı
(thermopolium) bulundu. Evde birbirine sokulmuş halde bulunan iki kadın ve üç çocuğa ait iskeletlerin de dahil olduğu insan kalıntıları da Regio V’te keşfedilenler arasındaydı.
2013’ten beri her yıl neredeyse 4 milyon ziyaretçi ağırlayan Pompeii Arkeolojik Parkı’nda pek çok çalışma yapıldı. UNESCO 2013’te İtalyan yetkilileri, Pompeii Arkeolojik Parkı’nın daha iyi korunması gerektiği, aksi takdirde Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınacağına dair uyarmıştı.  
İtalya Kültür Bakanı Dario Franceschini, “Birkaç yıl önce Pompeii arkeolojik sahası dünyada olumsuz imajıyla biliniyordu: Çökmeler, grevler ve güneş altında uzun turist kuyrukları...” diye konuştu.
Artık bu alan, iyi bir arkeolojik saha. Ve hepsinden önemlisi, yeni kazılara ve araştırmalara başladık. Bu freskin keşfi; Pomepi’nin bugünün ve geleceğin arkeologları için tükenmez bir araştırma ve bilgi madeni olduğunu gösteriyor.

 


Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe