Notre Dame Katedrali'ne saldırı girişiminde 5 kadının cezası belli oldu

Paris’teki mahkeme sırasında sanıkların dinlenmesine dair bir çizim (AFP)
Paris’teki mahkeme sırasında sanıkların dinlenmesine dair bir çizim (AFP)
TT

Notre Dame Katedrali'ne saldırı girişiminde 5 kadının cezası belli oldu

Paris’teki mahkeme sırasında sanıkların dinlenmesine dair bir çizim (AFP)
Paris’teki mahkeme sırasında sanıkların dinlenmesine dair bir çizim (AFP)

2016 yılında Fransa’nın başkenti Paris’teki Notre Dame Katedrali'ne yönelik saldırı girişimine ilişkin görülen davada 5 kadının yargılanması sona erdi.
Terör olayları Fransa’nın gündemine tekrar girmeye başlarken, bunun en son örneği ise polis merkezinde yapılan ve 4 kişinin hayatını kaybettiği bıçaklı saldırı oldu. Michael Harpoon, Paris Polis Merkezi’nde 4 kişinin ölümüne neden olan terör saldırısını gerçekleştirerek ülkenin gündemine yeniden terör olaylarını soktu. Ayrıca Fransız yetkililer, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı askeri operasyonun tehlikeleri hakkında uyarıda bulunurken, çatışmaları fırsat bilen bölgedeki DEAŞ’lıların kaçabileceği vurgulandı.
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa ülkelerine kendi vatandaşları olan DEAŞ tutuklularını geri alma çağrısında bulunurken, Fransa ve İngiltere dâhil Avrupa ülkeleri siyasi ve güvenlik sebebi ile bu talebi reddediyor. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) değişkenlik gösteren kontrol alanları, ABD’nin bölgedeki birliklerini çekmesi ve Fransa’nın Kürtlerle işbirliği halinde olan özel askeri birimlerini geri çekme adımı, Fransız yetkililerin DEAŞ konusunda daha çok endişelenmesine neden oldu.
Notre Dame Katedrali'ne yönelik saldırı girişimi ile ilgili davada 5 kadın hakkında verilen cezalar belli olurken, duruşmada “terörizmin yalnızca erkekleri kapsamadığı” vurgusu yapıldı. DEAŞ, Irak ve Suriye’de büyük bir kadın grubunu örgüte dâhil ederken, bazıları Fransa’ya giderek terör saldırıları gerçekleştirdi. Bu teröristlerden bazıları Fransa’da kalıp kanlı eylemler gerçekleştirirken, bazı kadın ve erkekler ise Suriye ve Irak’taki savaş alanlarına gönderildi.
5 kadın hakkında gerçekleştirilen duruşmada, hâkimler arasında yapılan 10 saatlik görüşmenin ardından dava karara bağlandı. 4 Eylül 2016 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan saldırı girişimini yürüten 5 kadından Ines Madani ve Ornella Gilligmann’ın olayın baş aktörleri olduğu ifade edildi. Olayın planladığı sabah, içi patlayıcı dolu iki Peugeot marka araç bir kafenin yanına park edildi. Yetkililer, eylemin gerçekleşmesi halinde Paris’te gerçek bir katliamın yaşanabileceğini ifade etti. Kadınların, saldırı girişiminden hemen önce olaya ilişkin tüm sorumluluğu üstlendiklerini belirten bir video çekerek, DEAŞ liderlerinden Raşid Kasım’a bu videoyu göndermek istediği belirtildi. Örgütün önde gelen isimleri arasında yer alan Raşid Kasım’ın DEAŞ içerisinde uzun süredir bir etkisinin olmadığı, hatta öldürülmüş olabileceği iddia edildi.
Yetkililer, Ines Madani hakkında ilginç olan şeyin, kadınları örgüte katabilmek için erkeklerin sosyal medyada kullandığı farklı cihatçı isimleri kullanması olduğunu ifade etti. Notre Dame Katedrali olayını araştıran Fransız operasyon birimi, Ebu Cuneyd isimli radikal kişinin Ines Madani olduğunu ortaya çıkardı.
Beş kadın hakkında verilen cezaların, yetkililerin terör konusunda caydırıcı olarak verdiği ağır kararlar olduğu vurgulandı. Notre Dame Katedrali’ne saldırı girişiminde bulunan Ines Madani 30 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Ornella Gilligmann’ın ise 25 yıl hapsine karar verildi.
Olay ile ilgisi bulunan diğer 2 kadın 20 yıl hapis cezasına çaptırılırken, bu sanıklardan birisi olay yerindeki polisi bıçaklamıştı. Mahkeme, Raşid Kasım ve Madani arasında bağlantı sağlayan bir diğer sanığı ise 5 yıl hapis cezasına çarptırdı. 22 ila 42 yaş arasında olan sanıkların savunma avukatı, beşinin “cihadın kadınsı formül görüntüsü” olduğunu söyledi. Mahkeme sırasında Madani ve Gilligmann başarısız saldırı girişimi için birbirlerini suçlarken, Gilligmann, araca daha yanıcı bir şey koymak yerine mazot koymayı tercih ettiğini söyledi.
Mahkeme tarafından alınan bu kararların amacı sadece suçluları cezalandırmak değil, aynı zamanda bu tarz tehlikeli girişimlerde bulunmaya çalışanlara ders vermek olduğu vurgulandı.



Rapor: Washington, Gazze'deki ateşkesi desteklemek için 500 milyon dolarlık bir askeri üs kurmayı planlıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'deki ateşkesi desteklemek için 500 milyon dolarlık bir askeri üs kurmayı planlıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)

İsrail kaynaklar, ABD’nin Gazze Şeridi’ndeki ateşkesin sürdürülmesi için Gazze sınırına yakın bir bölgede 500 milyon dolarlık bir askeri üs inşa etmeyi planladığını açıkladı.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’un internet sitesi bugün İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde, Gazze sınırında kurulması planlanan ABD üssünde ateşkesin sürdürülmesinden sorumlu binlerce askerin konuşlandırılacağını aktardı.

İsrailli yetkililer, projenin bütçesini yaklaşık 500 milyon dolar olarak tahmin ediyor. Son haftalarda, ABD yetkilileri bu öneriyi İsrail hükümeti ve İsrail ordusu ile yaptıkları görüşmelerde gündeme getirdiler ve Gazze çevresindeki potansiyel yerleri incelemeye başladılar.

Mısır'da ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından, yaklaşık 200 Amerikan askeri, Kiryat Gat'taki ABD Merkez Askeri Koordinasyon Merkezi'nde konuşlandırıldı. Yedioth Ahronoth gazetesi, savaş sırasında ABD'nin İran'ın füze saldırılarını önlemede önemli bir rol oynayan bir THAAD füze savunma bataryası da konuşlandırdığını bildirdi.

ABD gazetesi Washington Post, geçtiğimiz pazar günü, Gazze Şeridi'nde Başkan Trump'ın barış planını uygulamakla görevli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezi’nin içeriden birçok kişinin merkezin ilk haftalarını kaotik ve tereddütlü olarak tanımlamasına rağmen, bölgeye gönderilen insani yardımın denetlenmesinde İsrail'in yerini alacağını bildirdi.

Washington Post’a konuşan geçiş sürecine ilişkin bilgi sahibi bazı kaynaklar, bu adımın, Gazze'ye nasıl ve ne tür insani yardımın girebileceğini belirleme konusunda İsrail'in rolünü azalttığını ve Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nin bu konuda öncülük ettiğini söyledi. İsrail tarafından insani yardımlara yönelik kısıtlamalar, geçtiğimiz ay Gazze'de ateşkesin başlamasından bu yana bazı iyileşmelere olsa da büyük ölçüde devam ediyor.


Ukraynalı drone firmaları NATO pazarında: “Yılda milyonlarca İHA üretiliyor”

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
TT

Ukraynalı drone firmaları NATO pazarında: “Yılda milyonlarca İHA üretiliyor”

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)

Ukraynalı drone firmaları, NATO ülkelerine ürün satışlarını geliştirmek istiyor. 

Bloomberg'ün haberinde, Rusya'yla yarışabilmek için nakde ihtiyaç duyan Ukraynalı savunma şirketlerinin, Avrupalı müttefiklerle ihracatı artırmak istediği belirtiliyor. 

Analizde, Rusya'yla 2022'de patlak veren savaşın da etkisiyle Ukrayna'nın "drone sektöründe süper güce" dönüştüğü ifade ediliyor. Ülkedeki firmaların, bir yılda çeşitli türlerde yaklaşık 4 milyon insansız hava aracı (İHA) üretebildiğine dikkat çekiliyor. ABD ise buna kıyasla yılda 100 bin civarı askeri drone üretebiliyor. 

Ukraynalı firmaların, drone teknolojilerini satmak ve İHA üretimi için daha güvenli tesisler kurabilmek amacıyla diğer Avrupa ülkelerindeki şirketlerle ortak projeler yürüttüğü ifade ediliyor.

Bu kapsamda ilk ihracat hamlelerinden birini yapan Ukraynalı Aleksandr Hraçov'un TSIR firması, Finlandiya'da yeni bir tesis kuruyor. Hraçov hem cephedeki Ukraynalı askerlerin elini güçlendirmek hem de üretimi artırmak için Batılı ülkelerin finansmanlarından faydalanmak istediklerini söylüyor. 

Birleşik Krallık ve Ukrayna'nın da ortak drone üretimi planları yaptığı geçen ay medyaya yansımıştı. 

Ukraynalı İHA geliştiricisi Skyeton geçen yıl Slovakya'da tesis kurmuştu. Bunun ardından şirket BK ve Danimarka'daki firmalarla da ortak anlaşmalar imzalamıştı. Şirketin kurucusu Aleksandr Stepura, Slovakya'daki tesis için yabancı ülkelerden toplamda 10 milyon euro fon aldıklarını söylüyor.

Bunlara ek olarak Danimarka'nın da Ukraynalı firmalarla ortak savunma projeleri için 500 milyon kron (yaklaşık 3,2 milyar TL) kaynak ayırdığı aktarılıyor. Bu yıl açılacak bir tesiste, Ukrayna menşeli Flamingo seyir füzelerini tasarlayan Fire Point'in roketleri için yakıt üretilecek. Ukrayna lideri Volodirmi Zelenski, yaklaşık 3 bin kilometre menzile sahip füzeler için "En başarılı silahlarımızdan biri" demişti.

Haberde, Avrupa ülkelerinin doğrudan savaşta denendiği ve düşük maliyetle çok sayıda üretilebildiği için Ukraynalı şirketlerin İHA modellerine büyük rağbet gösterdiğine dikkat çekiliyor.  

Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanı Mihaylo Fedorov, eylüldeki açıklamasında ülkede hız kazanan drone sektörüne dair şunları söylemişti: 

2022'de Ukrayna'da 10 drone üreticisi vardı, şimdiyse 500 tane var. Cihazınız Ukrayna'da test edilmediyse, küresel savunma teknolojisi pazarında yeriniz yoktur.

Rusya'ya ait olduğu savunulan drone'ların eylülde Romanya, Estonya ve Danimarka gibi ülkelerin hava sahalarını ihlal etmesi Avrupa Birliği (AB) ve NATO'dan tepki çekmişti. Kremlin ise hava sahası ihlali iddialarını reddetmişti.

AB, muhtemel İHA saldırılarının önceden algılanıp önlenmesi için bir "drone duvarı" oluşturulması da gündeme getirmişti. 

Diğer yandan Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Bağımsız Uluslararası Ukrayna Araştırma Komisyonu, Rusya'nın drone'larla savaş suçu işlediğini bildirmişti. 27 Ekim'de yayımlanan raporda, sivillerin kamera takılı drone'larla uzun mesafeler boyunca takip edildiği belirtilmişti. Ayrıca İHA'ların sığınacak yer arayan sivillere zaman zaman bombalarla saldırdığı da öne sürülmüştü. 

Independent Türkçe, Bloomberg, Kyiv Independent


FBI Direktörü, Birleşik Krallık istihbaratını çok kızdırmış

Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
TT

FBI Direktörü, Birleşik Krallık istihbaratını çok kızdırmış

Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)

FBI Direktörü Kash Patel'in ABD'nin istihbarat konusundaki en önemli ortaklarından birini kızdırdığı ortaya çıktı. 

New York Times'ın (NYT) haberine göre diğer ülkelerin güvenlik ve istihbarat örgütlerinin liderleriyle bir araya gelmek için mayısta Londra'ya havalanan Patel, uçağının zirvenin gerçekleştirileceği otele yakın bir havalimanına inmesini son dakikada istedi.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Britanyalı yetkililerin bu talebi güvenlik gerekçesiyle reddettiğini söyledi.

Patel'in koruma ekibine tüm ısrarlara rağmen Birleşik Krallık'ta silah taşıma izni de verilmediği aktarıldı. 

ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yer aldığı istihbarat ittifakı Beş Göz'ün güvenlik ve istihbarat liderleri Windsor Kalesi'nde Kral III. Charles'la yemek yerken aralarına Patel'in sevgilisi Alexis Wilkins de katılmış. 

Grup fotoğrafı çekilirken Patel'in Kral III. Charles'ın arkasına geçmesinin göze battığı bildiriliyor.

Habere göre 45 yaşındaki istihbaratçının üst düzey toplantılara kasket ve kapüşonlu kıyafetlerle gelmesi de diğer katılımcıları sinirlendiriyor.

NYT'nin başlığa çektiği meseleyse Patel'in, Birleşik Krallık'ın iç istihbarat servisine verdiği sözü tutmaması oldu. 

MI5 Direktörü Ken McCallum, Londra'da çalışan ve gözetim teknolojileri alanında kendilerine destek sağlayan bir FBI uzmanına verilen fonun kesilmemesini istemiş. 

Patel, yabancı ajanlar ve teröristlere karşı mücadelede etkin olan ve yeni Çin Büyükelçiliği'ni gözetlemesi beklenen bu kişi hakkındaki talebe olumlu yanıt verse de bir süre sonra pozisyonu kapatılan FBI uzmanı ABD'ye dönmüş. 

NYT, Birleşik Krallık istihbaratının Patel'e güveninin özellikle bu olayla sarsıldığını vurguluyor.

Beş Göz üyelerinin birbirine güvenmesinin hayati önemde olduğuna dikkat çekiliyor. 

FBI'ın, Trump'ın ABD'de düşman saydığı kişilere odaklanmasını sağlayan Patel'in diğer birimler tarafından dengesiz ve güvenilmez biri gibi görüldüğü bildiriliyor. 
 

Independent Türkçe, New York Times, Daily Beast