İranlı muhalif, Fransa ile yapılan takas anlaşması için mi yakalandı?

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)
TT

İranlı muhalif, Fransa ile yapılan takas anlaşması için mi yakalandı?

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)

Fransa’da yaşayan İranlı muhalif gazeteci Ruhullah Zam’ın elleri kelepçeli ve gözleri bağlı şekilde ülkeye getirildiğine ilişkin 15 Ekim'de İran televizyonlarında yer alan haber izleyicileri oldukça şaşırttı.
Habere göre İranlı gazeteci Ruhullah Zam, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından ‘Fransız istihbaratı için çalıştığı’ suçlamasıyla yakalandı.
Haberde Zam’ın itiraf videosuna da yer verildi.
Söz konusu görüntülerde İran ve Devrim Muhafızları bayraklarının yanında oturan Zam, İslam Devrimi’ne muhalif olduğu ve İran’a karşı ülkelerle iş birliğinde bulunduğu için pişmanlık yaşadığını söyledi.
Peki, İran rejimini, yurt dışında bir kaçırma operasyonu yapacak  derecede rahatsız eden Ruhullah Zam kim?
Şarku'l Avstat'ın Independent Arabia'dan çevirdiği habere göre 1979 yılında Tahran’da doğan Ruhullah, 1980 - 1990 yılları arasında İran hükümetinde görev alan reformcu din adamı Muhammed Ali Zam’ın oğlu.
Ruhullah Zam'ın Tahran rejimi ile ilişkisinde dönüm noktası, İran'da  cumhurbaşkanlığı seçimlerine karşı protestoların patlak verdiği 2009 yılı oldu. Zam, bu dönemde bir süre hapiste kaldı.
Ardından rejimden uzaklaşan gazeteci, siyasi sığınma talebiyle Fransa’ya kaçtı ve Paris’e yerleşti. Orada, Amad News sitesini kurarak medya faaliyetlerine devam etti.
İranlı yetkililer, Telegram uygulaması üzerinden kullanılan ve 1,4 milyondan fazla takipçisi olan Amad News’i Aralık 2017'de İran'ı sarsan protesto dalgasında kilit rol oynamakla suçladı.
Gazeteci Zam, söz konusu sitede protestolar ile ilgili haberlerin yanı sıra İranlı yetkililerin yolsuzluklarını gösteren belgeler de yayınladı.
Bu durum İran rejimini rahatsız etti. Zam, 'mürted ve devrim karşıtı’ olarak ilan edildi.
İran hükümetinin, molotof kokteylinin nasıl yapılacağına ilişkin video yayınlanması nedeniyle şikayet ederek baskı yapmasından sonra Telgram, Amad News’i kapattı. Ancak Zam, daha sonra farklı bir isim altında siteyi devam etmeyi başardı.
Zam, milyonlarca takipçisi nedeniyle Twitter'da da oldukça etkili bir hesaba da sahipti. Ancak İranlı yetkililerin talebi üzerine Twitter hesabı da kapatıldı.
İran devlet televizyonu geçen mart ayında İran istihbarat örgütlerinin Zam’ın faaliyetlerini nasıl yakından izlediğini gösteren bir belgesel yayınladı.
İran Devrim Muhafızları, gazeteci Zam’ın yakalanma yeri veya tarihini ise belirtmedi.
Sistani’nin ofisi reddetti
Irak'ta Şiilerin en büyük dini merci olan Ali es-Sistani’nin ofisi, Fransız Le Figaro gazetesinde yer alan, Ruhullah Zam’ın İran makamları tarafından yakalanmadan önce Sistani ile görüşmek üzere Irak'ın Necef şehrine gittiğine ilişkin haberleri yalanladı.
Ofis yetkilisi, gazeteci Zam’ın Sistani ile doğrudan veya dolaylı bağlantısı olmadığını belirterek ziyareti veya Irak'a gelişi hakkında hiçbir bilgileri olmadığını savundu.
Le Figaro gazetesinde geçen salı günü yer alan George Malbrunot imzalı haberde İran Devrim Muhafızları’na bağlı istihbarat birimlerinin muhalif gazeteci Ruhullah Zam’ı Sistani’nin bulunduğu Necef’te yakaladığı ve buradan İran’a götürdüğü iddia edilmişti.
Gazetede, Paris’teki genç bir kadının Zam’ı Ayetullah Sistani ile buluşması ve Ürdün üzerinden Irak’a seyahat etmesi için teşvik ettiği bilgisi yer almıştı.
Fransız hükümetinin Zam’ın İranlılar tarafından yakalanmasını kolaylaştırmak için Paris'ten ayrılmasını engellemediğine de dikkat çekilmişti.
Habere göre Fransa İçişleri Bakanlığı da İranlı muhalif Ruhullah Zam'ın son günlerde Irak'ı ziyaret ettiğini doğruladı.
Ruhullah Zam’ın eşi Mahsa Razani, ‘İranwire’ sitesine verdiği demeçte eşi Ruhullah’ın 11 Ekim Cuma gecesi Ürdün Hava Yolları ile Paris'ten Bağdat'a gittiğini söyledi.
Mahza Razani açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bağdat’a gittikten sonra aramalarıma yanıt cevap vermedi. Irak’a vardığının ertesi günü beni sabah saatlerinde aradı. Benimle her zamankinden farklı bir üslupla konuşarak iyi olduğunu söyledi. Sonra İran medyasından yakalandığını öğrendim.”
Türk arkadaşı ikna etti
Ahvaz Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Hasan Razi, Fransa’daki yakın bir arkadaşından duyduğuna göre Ruhullah Zam’ın Fransa’dan Irak’a, Türk iş arkadaşı Şirin Necafi’nin ikna etmesi sonucu gittiğini öne sürdü.
Awad News’te çalışan Şirin Necafi, aynı zamanda İran istihbaratı ile iş birliği yapıyordu ve güvenini kazanana kadar Ruhullah ile yakın temasını sürdürdü.
Razi, Ruhullah’ı Irak'ta Sistani ile diyalog kurmaya ikna eden kişinin Şirin olduğunu savundu.
Fransa ile İran arasında takas anlaşması
İranlı muhalif gazetecinin yakalanmasıyla ilgili Razi tarafından ortaya atılan ikinci iddia da Ruhullah Zam’ın İran rejimi ile Fransız istihbaratı arasında yapılan bir anlaşma ile yakalandığı oldu.
İddiaya göre Fransa ve İran arasındaki iş birliği anlaşması, İran tarafından tutuklanan Fariba Adelha (Adelkhah) isimli İran asıllı Fransız gazetecinin serbest bırakılmasını içeriyor.
Fransa, birçok kez Adelkhah'ın serbest bırakılmasını talep etti. Ancak İran bunun karşılığında Fransa’daki muhaliflerin kendisine teslim edilmesini şart koştu.
Babası tuzağa düşürdü
Ruhullah’ın yakalanma öyküsüne ait üçüncü iddia ise Washington’da yaşayan İranlı muhalif gazeteci Ali Civanmerdi tarafından ortaya atıldı.
Civanmerdi, İran Devrim Muhafızları’nın Ruhullah’ı Necef’te yaşayan babası Muhammed Ali Zam tarafından çağrıldığı Irak’ta yakaladığını öne sürdü.
Ali Civanmerdi’nin iddiasına göre Ruhullah, Necef şehrine ailesini ziyaret etmek için gitti. Ancak babası İran Devrim Muhafızları ile birlikte çalıştı ve Ruhullah’ın yakalanarak İran’a götürülmesini sağladı.
Ruhullah Zam, itiraflarının yer aldığı videoda doğrudan kameraya bakarak şunları söyledi:
“İran ile iyi ilişkileri olmayan ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelere güvenmeyin. İran rejiminden özür diliyorum.”
Son üç veya dört yılda olanlardan dolayı pişmanlık duyduğunu dile getiren Ruhullah ayrıca şunları söyledi:
“Hükümetlere, özellikle de Fransız hükümetine güvenme konusunda yanılmışım.”



ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.


ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times