ABD'de Demokratlar ve bazı Cumhuriyetçiler, ateşkes anlaşmasını Erdoğan'ın zaferi olarak görüyor

ABD Başkanı Donald Trump, Washington'a dönüşünde (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington'a dönüşünde (AP)
TT

ABD'de Demokratlar ve bazı Cumhuriyetçiler, ateşkes anlaşmasını Erdoğan'ın zaferi olarak görüyor

ABD Başkanı Donald Trump, Washington'a dönüşünde (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington'a dönüşünde (AP)

ABD’de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından Trump’ın Suriye politikasına karşı çıkanlar, Türkiye ile varılan ateşkes anlaşmasının Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferi olduğu görüşünde.
Trump ise Erdoğan’a güvendiği için Türkiye’ye karşı uyguladığı yaptırımları kaldırmaya hazırlanıyor.
Öte yandan Birçok politikacı, Washington ve Kürtlerin bu anlaşma için ödeyecekleri bedeli merak ediyor. Anlaşmanın bölgedeki insan hakları ihlallerini durdurmasına rağmen Washington’ın müttefiki olan Kürtlerin geleceği ile ilgili ne olacağı konusu net değil. Trump, başından beri Kürtleri, Rusların ve Beşar Esed rejiminin kucağına atmakla suçlanıyor.
Türkiye konusunda uzman Barak Barfi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Erdoğan ve Pence arasındaki anlaşmanın, temel sorunları çözmeyeceğini, böylece Kürtlere ihanet edildiğini ve sivillerin kaçtığını, Rusya, İran ve Esed’in güç kazandığını ve en kötüsü DEAŞ örgütünü yeniden canlandırabileceğini ifade etti.
Türkiye konusundaki politikasına ve ABD askerlerini Suriye’den çekme kararının haklılığına olan bağlılığını yenileyen Trump, Twitter hebasından yaptığı açıklamalarda, Erdoğan’a teşekkür ederek, daha fazla yaptırıma ihtiyaç olmadığını bildirdi.
Birkaç gün önce Türkiye’ye karşı yaptırım paketi üzerinde anlaştıklarını duyuran ABD'li senatör Lindsey Graham ile Demokrat Senatör Chris Van Hollen, Türkiye’nin taahhütlerine bağlılığının kanıtlanıncaya kadar bu yaptırım paketinin devam ettirileceğini açıkladı.
Trump’a muhalif isimlerden biri olan Cumhuriyetçi Parti Senatörü Mitt Romney, “ABD’nin Kürtleri terk etmesinin Amerikan tarihi kayıtlarına kanlı bir darbe olarak geçeceğini” ifade etti.
Romney, geçtiğimiz Perşembe akşamı yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin ABD’yi aldatmış olabileceği söyleniyor. Başkan’a ne yaptığımızı dikkate almadan bölgeye girileceği bilgisi verilmişti. Şayet aldatma doğruysa, bunu bilmeliyiz. Çünkü bu, şimdi ve gelecekte Türkiye’ye nasıl davranmamız gerektiğini bilmemizi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Romney, Erdoğan’ın Trump’a uyarıda bulunmuş olabileceğini ve Trump’ın da bunu kabul etmiş olabileceğine değinerek, “Türkiye’nin ABD’yi avcunun içine alabileceği kadar zayıf bir diplomasi mi yürütüyoruz? Türkiye’den bahsediyoruz? Bu soruları cevaplamak için kamuya açık oturumlar düzenlemek gerektiğini düşünüyorum. Umarım Senato bu oturumları gelecek hafta düzenleyebilir” dedi.
Barak Barfi ise bu krizden en kazançlı çıkanın Erdoğan olduğunu söyledi. Barfi’nin açıklamalarına göre kartlarını güçlendiren Erdoğan, Kürtleri sınırdan uzaklaştırmak için başlattığı süreçte ABD Kongresi ve Avrupalı müttefiklerin lakırtıları haricinde hiçbir şey kaybetmedi.
“Erdoğan oyunu çok iyi oynadı”
Barfi, “Trump’ın diktatör liderlere olan sevgisini kimse anlayamaz. Andrew Brunson davası bir tarafa, Erdoğan oyununu çok iyi oynadı. Trump ise NATO’yu ve Rus meleklerini önemsemiyor. Birbirleriyle savaşmalarını önlemek için neden İslam dünyasındaki her yerde birliklerimizi bulundurmamız gerektiğini anlamıyor” ifadelerinde bulundu.
Söz konusu ateşkes anlaşması, ABD’nin Suriye topraklarından verdiği bir taviz olarak görülüyor. Müttefiklerinin ABD’ye olan güvenleri de sarsıldı. Yorumcular ise Washington’ın Kürtleri terk etmesinin ardından, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Tel Aviv’e gerçekleştirdiği acil ziyaretinde İsraillileri sakinleştirmeye çalıştığını ifade etti.
ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Eric Edelman da, “ABD, Türklerin talep ettiği her şey için taviz vermişe benziyor. Türklerin bunun karşılığında ne verdiğini anlayamıyorum” dedi.

 


Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.