Avustralya’da akademisyenlere uyarı: İran'a seyahat riskli olmaya başladı

Avustralyalı blogger Jolie King ve arkadaşı Mark Firkin (Instagram)
Avustralyalı blogger Jolie King ve arkadaşı Mark Firkin (Instagram)
TT

Avustralya’da akademisyenlere uyarı: İran'a seyahat riskli olmaya başladı

Avustralyalı blogger Jolie King ve arkadaşı Mark Firkin (Instagram)
Avustralyalı blogger Jolie King ve arkadaşı Mark Firkin (Instagram)

Avustralya’nın büyük üniversiteleri, ülkenin ABD ile yakın ilişkileri sebebiyle İran’a yolculuk yapmanın tehlikeli olabileceği endişesiyle akademisyenlerin Tahran seyahatlerini askıya aldı.
Avustralyalı “Sydney Morning Herald” gazetesinin aktardığına göre, aralarında New South Wales, Sidney ve Queensland üniversitelerinin de bulunduğu 8 üniversite dün, İran’a yapılacak akademik seyahatlerin iptal edildiğini duyurdu.
Hükümetin, Avustralyalıların “İranlı yetkililerin dikkatini çekecek” faaliyetlerde bulundukları zaman tutuklanma riskinin daha fazla alabileceği uyarısının ardından İran yolculukları yasaklandı.
Avustralya Deakin Üniversitesi Ortadoğu Siyaseti Uzmanı Şehram Ekberzade, İran’ın Avustralya’yı “nispeten tehlikeli olmayan” ülke olarak gördüğünü, ABD’den ve İngiltere’den gelen ziyaretçilerin keyfi olarak gözaltına alınma riskine maruz kalmalarına rağmen Avustralyalılar için böyle bir ihtimalin çok düşük olduğunu ifade etti.
Ekberzade ayrıca, “ABD, İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiği zaman, Avustralya’nın ABD‘den taraf olması, İran tarafından “daha fazla kuşku ve düşmanlık” olarak algılandı” dedi.  
Avustralya Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ise, bakanlığın geçtiğimiz Aralık ayında üniversitelerle temasa geçtiğini ve akademisyenleri İran'a seyahat kararlarını değiştirmeleri konusunda uyardığını ve İran'da vakit geçirmeyi düşünenlerin seyahat gereksinimlerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini söyledi.
Bu ayın başında, Avustralyalı blogger Julie King ve arkadaşı Mark Firkin, casusluk suçlamasıyla İran'da tutuklandıktan 10 hafta sonra serbest bırakıldı. Aynı gün İran resmi televizyon kanalı, 13 ay önce Avustralya’da tutuklanan, Brisbane'daki Queensland Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Rıza Dehbaşi’nin serbest bırakıldığını ve ülkesine döndüğünü duyurdu.
King ve Firkin'in tutuklanmasından birkaç ay önce, Melbourne Üniversitesi'nde Ortadoğu çalışmaları yapan Dr Kylie Moore-Gilbert de İran makamları tarafından casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanmış, dava sonucunda akademisyene 10 yıl hapis cezası verilmişti.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.