Tobruk Meclisi'nden 'Ulusal Mutabakat' çağrısı

Kahire’deki Libya Temsilciler Meclisi üyeleri (Temsilciler Meclisi’nin resmi internet sitesi)
Kahire’deki Libya Temsilciler Meclisi üyeleri (Temsilciler Meclisi’nin resmi internet sitesi)
TT

Tobruk Meclisi'nden 'Ulusal Mutabakat' çağrısı

Kahire’deki Libya Temsilciler Meclisi üyeleri (Temsilciler Meclisi’nin resmi internet sitesi)
Kahire’deki Libya Temsilciler Meclisi üyeleri (Temsilciler Meclisi’nin resmi internet sitesi)

Baha el-Emin
Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi’nin onlarca üyesi, Kahire’deki toplantılarını sonlandırdı. Toplantıda, “üyeler arasında yaşanan bölünme  “Libya Temsilciler Meclisi’ni birleştirme” meselesi üzerinde duruldu.
Ulusal Birlik Hükümeti oluşturma
Milletvekilleri, yayınladıkları kapanış bildirisinde “Ulusal Mutabakat Hükümeti kurmak” için Libya’nın Gat şehrinde veya diğer şehirlerde bir parlamento oturumu düzenlemek amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) misyonu (UNSMIL) ile temas kuracak bir komite oluşturma çağrısında bulunuldu. Bu girişim, ülke açısından yeni bir anayasada kararlaştırılan geçiş dönemini yönetmek üzere LUO komutanı General Halife Hafter tarafından ileri sürüldü.
Mısır hükümeti tarafından geçen Temmuz ayında çağrı yapılan benzer bir toplantıdan 4 ay sonra bu çağrı, (ülkenin doğusundaki) Tobruk ve (batısındaki) Trablus oturumları arasında yaşanan bölünme sonucunda Temsilciler Meclisi’nin birleşik bir oturum düzenlemede başarısız olmasının ardından yeniden gündeme geldi.
Milletvekili Dr. Muhammed el-Abani, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Mısır hükümetinin himayesinde 90’dan fazla milletvekilinin katılımıyla Kahire’de bir toplantı düzenlemek için ciddi bir girişim ortaya koyulduğunu” söyledi. Abani, toplantının asıl amacının “milletvekillerini bir araya toplamak, meclis çalışmalarını düzenleyen yasaları ihlal eden ve Temsilciler Meclisi ismi altında Trablus’ta toplantılar düzenleyen bazı üyelerin neden olduğu çatlakları iyileştirmek” olduğuna dikkati çekti.
Milletvekili Ali es-Saidi ise, “Meclisin rolü, yeni bir cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine doğru geçiş dönemini yönetecek olan Ulusal Birlik Hükümeti’nin kurulmasına yönelik siyasi anlaşmayı meşrulaştırmaktır” dedi.
Anayasa, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için referandum
Saidi, yaptığı açıklamada, “Meclis, bazı üyelerinin geri çekilmesi ve Trablus’taki toplantılar dolayısıyla hala bölünme yaşıyor” diyerek, Trablus’ta kendileri için parlamento odası açan milletvekillerinin bu toplantılara katılmadığına dikkati çekti. Milletvekili ayrıca, Libya halkının meşru temsilcisinin Tobruk merkezli meclis olduğunu vurguladı.
Ali es-Saidi, Libya’nın batısındaki meclis üyelerinin “Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na dair birçok şikayeti olduğunu” söyleyerek, “Mısır’da toplantı düzenleyerek meclisi yeniden bir araya getirmeye çalışıyoruz. Libya’nın güvenliği Mısır’ın da güvenliğidir. Uluslararası toplum ile Mısır liderliği arasında, askeri operasyonların sona ermesinin ardından siyasi bir çözüm vizyonu hususunda fikir birliği mevcut. Kahire’deki meslektaşlarımızın amacı, dünyaya Temsilciler Meclisi’nin birbirine bağlı olduğunu göstermektir. Libya’nın batısındaki askeri operasyonu sonlandırmak üzereyiz. Anayasa reformunu da içeren siyasi bir süreç, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için çabalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Birleşik bir toplantı girişimi
Temsilciler Meclisi üyesi Milletvekili İsa el-Aribi, yaptığı açıklamada “Toplantı, öncelikle Libya halkının seçilmiş ve tek meşru bir temsilcisi olarak Libya Temsilciler Meclisi’ni birleştirmeyi hedefliyor” dedi. Aribi, “Kahire toplantılarından çıkan en önemli sonuç, bir Ulusal Birlik Hükümeti kurma girişimlerini görüşmek üzere BM sponsorluğunda ve BM misyonunun destekleyeceği ‘birleşik toplantı’ girişimidir” diyerek, parlamentonun bu meşru hükümeti sağlamada son söze sahip olduğunu ifade etti.
Temsilciler Meclisi’ni geçersiz kılma
Devam eden krizle ilgili olarak Berlin konferansının düzenlenmesi” beklenirken, Kahire toplantısının sonuç bildirisinde, “Libya krizine çözüm bulmak için tüm uluslararası çabaların memnuniyetle karşılandığı” ifade edildi. Ancak milletvekilleri, “Temsilciler Meclisi’ne aykırı faaliyetleri ve Libya halkını temsil etmeyen tarafların davet edildiği girişimleri” kabul etmediklerini, zira bu tür girişimlerin sonuçlarının meşru olmayacağını açıkladı.
Yargıyı siyasi eyleme dahil etme girişimlerinin, bu kurumun istikrarı ve güvenilirliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan milletvekilleri, “Bu durum, güçler arasında ayrılık ilkesinde ciddi bir hataya yol açmaktadır” dedi.
Bildiride, krizi çözmek için anlaşmaya ulaşma çabalarının yeniden canlandırılması gerektiği çağrısı da yapıldı. Aynı şekilde milletvekilleri, Temsilciler Meclisi başkanlığından “Temsilciler Meclisi’nin vizyonunu netleştirmek ve çeşitli önerileri görüşmek üzere farklı yerel ve uluslararası taraflarla iletişim kurulmasını” istedi.
Libya ordusu memnun
Temsilciler Meclisi girişimi, LUO’nun “Ulusal Mutabakat Hükümeti” kurulması önerisiyle eş zamanlı olarak ortaya koyuldu. LUO sözcüsü Tuğgeneral Ahmed el-Mismari, geçen cuma akşamı düzenlediği basın toplantısında, Libya’yı istikrara kavuşturmak, terörizmi ve milisleri ortadan kaldırmak” için her türlü uluslararası çabayı desteklerini ifade etti. Mismari ayrıca, başarı garanti eden güvenlik koşullarına sahip olmadıkça siyasi süreç hakkındaki tüm konuşmaların boşuna olduğunu vurguladı.
Meclis ise Ulusal Mutabakat Hükümeti girişimine destek verdiğini söylerken, milletvekilleri de Kahire toplantıları sonunda, “Libya toplumunun tüm bileşenleri arasında barışı ve uyumu yeniden sağlamak amacıyla ulusal uzlaşı ve adil bir geçiş dönemi için bir ulusal forum oluşturulması” çağrısında bulundu.
Bu çerçevede Aribi, ulusal uzlaşı ile “tüm kabileleri, şehirleri, bölgelerii ve tüm Libyalı tarafları içeren kapsamlı bir sürecin kastedildiğine, süreçten yalnızca teröristlerin dışlandığına” dikkati çekti.
Milletvekilleri toplantısının sonuç bildirisinden sonra ise LUO komutanlığı, Mısır Temsilciler Meclisi ve Libya meselesini takip etmekle görevli olan Mısır Ulusal Komitesi himayesinde Libya Temsilciler Meclisi üyelerinin Mısır’daki ikinci toplantılarını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.



İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
TT

İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.

Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.

Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.

Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.

Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.

Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.

Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.


Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
TT

Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan  Fidan, Milli Savunma Bakanı  Yaşar Güler ve MİT Başkanı İnrahim Kalın, çalışma ziyareti için Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Heyetin gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Şam yönetimi ile Kürtlerin öncülük ettiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonu bulunuyor.

Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in gerçekleştireceği ziyarette, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşüleceği bildirildi. Görüşmede, 8 Aralık 2024’te Beşşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından yürütülen ilişkilerin genel seyrinin değerlendirileceği belirtildi.

Açıklamada, tarafların ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle doğrudan bağlantılı olan ve 10 Mart’ta Şam ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasındaki ilerlemeyi ele alacağı ifade edildi.

Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta SDG’ye yönelik açıklamasında, entegrasyon adımlarının yeniden ertelenmesinin “ülkenin ulusal birliğini tehdit edeceğini” söylemiş, anlaşmaya tarafların “sabırlarının tükendiği” mesajını vermişti.

Ankara’nın görüşmelerde ayrıca, İsrail saldırıları nedeniyle Suriye’nin güneyinde oluşan güvenlik risklerini ve Şam yönetiminin yakın zamanda DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona katılımını da gündeme taşıması bekleniyor.

ABD, 13 Aralık’ta Suriye’nin Palmira kentinde düzenlenen ve iki Amerikan askeri ile bir tercümanın hayatını kaybettiği saldırıdan DEAŞ’ı sorumlu tutuyor.

Türk Dışişleri, Ankara-Şam temaslarının amacının, Suriye’de oluşabilecek güvenlik boşluklarını değerlendirmeye çalışan DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek olduğunu vurguladı.

Türkiye, 2016–2019 yılları arasında Suriye’nin kuzeyinde SDG ve DEAŞ’e karşı üç askeri operasyon gerçekleştirmişti. Ankara, SDG’nin sınır hattındaki varlığını ulusal güvenlik tehdidi olarak tanımlıyor.

Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, SDG’ye bağlı askeri ve sivil kurumların yıl sonuna kadar ulusal yapıya entegre edilmesini öngörüyor. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıkları sürecin ilerlemesini yavaşlatmış durumda.

Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden SDG, yıllar içinde oluşturduğu yerel yönetim modeliyle bölgedeki ekonomik, askeri ve idari kurumları denetliyor. Bölge, ülkenin en büyük petrol ve gaz sahalarını da barındırıyor.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.