Lübnan'da 'Halk Devrimi' örgütlenme aşamasına giriyor

22 Ekim’de Beyrut’un kuzeyindeki gösteriler (EPA)
22 Ekim’de Beyrut’un kuzeyindeki gösteriler (EPA)
TT

Lübnan'da 'Halk Devrimi' örgütlenme aşamasına giriyor

22 Ekim’de Beyrut’un kuzeyindeki gösteriler (EPA)
22 Ekim’de Beyrut’un kuzeyindeki gösteriler (EPA)

Lübnan'ın başkenti Beyrut’taki eylemcilerin coşkusu, üst üste bir haftadır herhangi bir değişikliğe uğramadan devam ediyor.
Emekli askerleri, öğretmenleri, avukatları, mühendisleri, kahve satıcılarını, akademisyenleri ve diğer vatandaşları bir araya getiren bir atmosfer mevcut meydanlarda.
Farklı koşul ve yaşantılara sahip bireyler, günlük hayatlarını yaşanılmaz kılan, geleceklerini belirsizleştiren ekonomik çöküş karşısında birleşti.
Eylemciler, herhangi bir siyasi ve mezhebi simge, bayrak ya da flama kullanmaksızın bugüne kadar elde edilen kazanımların, tüm şehirlerde Lübnanlılar açısından kaydedilmiş birer başarı olduğu hususunda hemfikirler.
Hükümetin vaatlerini içeren basın açıklamasını değersiz bir kağıt parçası olarak niteleyen göstericiler ortak bir söylemde birleşerek, bu ayaklanmanın geleceğini tasarlamaya başladılar. Zira "Halk Devrimi"nin karakterini bozmadan ve önceki ayaklanmaların sonlanmasına yol açan aynı hatalardan kaçınarak koordinasyon sağlanması gerekiyor.
Meydanlara kurulan çadırlar arasında dolaşmak, bu atmosferi solumaya da yetiyor. Eylemciler arasında, tartışma halkaları düzenleniyor ve her biri kendi fikirlerini ortaya koyuyor. Birçoğu, çoğu konu üzerinde mutabık. Ancak süreç ve uygulanacak plan hususunda bazı farklılıkları bulunuyor.
Göstericiler Hükümetin istifasının yeterli olmayacağı konusunda ise  hemfikir
Lübnan Halk Devrimi'nin başarısı, ancak “çekirdek bir hükümet kurarak, adil seçim yasası çıkartarak ve erken seçimleri yaparak” ülkeyi elinde tutan siyasi elitlerin tasfiyesi ve kota sisteminin değiştirilmesiyle mümkün.
Bazı kesimler de yolsuzluklar ile yağmalanan paranın sorumlulardan geri tahsil edilmesi hususunda bir yasanın çıkarılmasını talep ediyor.
Bazı vatandaşlar, bunları başarmanın zor bir rüya olduğunu belirtirken, ülkenin aynı pozisyonda kalması halinde yaşanacaklara dikkat çekiyor. Bir başka kesim de en büyük talepleri yerine getirmek için bu tarihi fırsattan yararlanılması gerektiğini savunuyor.
Beyrut’un merkezinde çadır kuran tüm gruplar, kendi aralarında bir iletişim olduğunu belirtirken, ilerleyen birkaç saat ve gün içerisinde uzlaşı sağladıkları ortak bir bildiri ya da yol haritası yayınlanacağını söylüyor. Bu çerçevede konuya dair ilk destek belirtileri de 22 Ekim’de halk hareketi için “bir takip komitesi” oluşturulması gerektiğini açıklayan Trablusşam Barosu'ndan geldi.
Sorun siyasi sistemde bireylerde değil
Bu çerçevede aktivist Faruk Yakub, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Lübnan halkının taleplerinin farkında olduğumuz gerçeğiyle birlikte, siyasal söylemin düzeltilmesi için çaba sarf edilmeye başlandı” ifadelerini kullandı. Halkın reform paketini kabul etmemesi sonrasında hükümet tarafından ilan edilecek bir “B planı” çağrısında bulunan Yakub, “Sahip olduklarını halka sunmak ve sözlerini söylemek zorundalar. Sorun, siyasi sistemdedir, bireylerde değil” dedi.
Aynı şekilde sivil toplum aktivisti İbrahim Mneimneh de Şarku’l Avsat’a “Organizasyon sürecinin biraz zamana ihtiyacı var. Ancak Beyrut’taki gruplar ve diğer bölgelerdeki topluluklar arasında, safları ve talepleri birleştirmek için toplantılar başladı” açıklamasında bulundu. Son ve en popüler önerinin, yurt çapında bölge bölge koordinayon heyetleri kurarak halk hareketinin siyasi partilerin manipülasyonlarına uğramasını engellemek olduğu belirtiliyor. Kurulacak bölgesel koordinasyon heyetleri ile "Halk Devrimi"nin temsiliyeti sağlanmış olacak.
Mneimneh de “hükümetin ortaya koyduğu reformların, mevcut siyasi yapı çerçevesinde yeterli olmadığı” hususunda Yakub ile hemfikir. İbrahim Mneimneh, tüm meydanlarda mutabık kalınan en belirgin talebin, “hükümetin istifası, çekirdek geçici bir hükümetin kurulması, erken seçimlerin yapılması için adil bir seçim yasasının kabul edilmesi” olduğunu vurguladı.
Aktivist, “Hükümet reformları, halk ayaklanmasından önce yeniden düzenlenmiş olabilirdi. Bugün ciddi ve hızlı reformlar gerekiyor” dedi.
Göstericiler arasında koordinasyonlar kurma teklifine destek artarken ilk olarak Trablusşam Barosu desteğini ilan etti. Trablusşam Barosu ve Kuzey Lübnan Barolar Birliği, “halk hareketine yönelik bir takip komitesi oluşturulması, Yasama Konseyi ve Baro Konseyi’ne sunulacak öneri taslağı hazırlamak için bir komitenin oluşturulması” hususlarında uzlaşı sağladıklarını duyurdu.
Baro Başkanı Muhammed Murad, “Oldukça büyük sorumluluklarla karşı karşıyayız. Lübnan sahnesinde neler olup bittiğini, bu toplumun bir parçası olarak ve tamamen sendikal bir şekilde ele almalıyız” dedi.
Murad, “Halk hareketine, bilimsel bir yolla ve ekonomik reform  dahil olmaya çalışmak zorundayız. Ekonomik ve toplumsal yaşam koşulları meselesine bilimsel, gerçekçi ve yasal bir boyutta yaklaşmaya hazır olmalıyız. Öncelikle görevimiz, herhangi bir mesele hakkında bir çalışma kağıdı ve alternatif bir plan hazırlayıp bunu değerlendirmektir” ifadelerini kulandı.
Erken seçim ve sivil hükumet talebi
Kendisine “Devrim Koordinasyon Komitesi” adını veren bir grup, “hükümetin derhal istifa etmesini, 1990 yılından bu yana iktidarı üstlenen tüm siyasetçilerin yolsuzluk soruşturmasından geçirilerek yolsuzluğu tespit edilenlerden geriye tahsilat yapılmasının ve 6 ay içinde yeni bir seçim sistemi uyarınca erken seçimleri yaparak sivil aktivistlerden ve teknokratlardan oluşturulacak sivil bir hükümet” talep ediyor.
Bu talepler, hükümetin ekonomik reform belgesine yanıt vermek amacıyla Beyrut şehir merkezindeki Şehitler Meydanı’nda 15’ten fazla grubu ve bazı siyasi güçleri bir araya getiren basın toplantısı sırasında ortaya koyuldu. Grup ayrıca, talepleri yerine getirilinceye kadar gösterilerin devam edeceğini ve “kapıların herkese açık tutulup, tüm taraflarla temasa geçileceğini” açıkladı.
Emekli Tuğgeneral George Nader tarafından okunan bildiride, “Lübnanlılar, yönetimin karanlık uygulamaları, pis yiyecekler, kirli sular, yüksek primler, işsizlik ve yoksulluk faaliyetleri altında boğulduktan sonra silkeleniyor” ifadelerine yer verildi.
Devrim Koordinasyon Komitesi ilan edildi 
Bildiride ayrıca, “Sokaklar, kota sisteminin ve onun doğurduğu yönetimin meşruiyetini ortadan kaldırdı. Onurlu ayaklanmaya cevaben, Devrim Koordinasyon Komitesi’ni ilan ediyoruz. Muhalif bir güç havuzu oluşturmak için tüm taraflarla iletişim kuracağız ve kapımızı herkese açık tutacağız” denildi.
Bildiride, “hükümetin derhal istifa etmesi, 1990 yılından bu yana iktidarı üstlenen herkesin yağmaladığı malları geri alarak ve altı ay içinde yeni bir seçim sistemi uyarınca erken parlamento seçimleri yaparak,  sistem dışından bir ulusal kurtuluş hükümetinin kurulması” taleplerine de yer verildi.
Aynı şekilde Lübnanlı vatandaşlar, “talepleri yerine getirilinceye kadar başkent ve diğer bölgelerde protesto gösterilerini sürdüreceklerini” duyurdu.
Lübnan ordusuna ise “her alandaki eylemcileri ve bulundukları bölgeler tehdit altında olan vatandaşları koruma” çağrısı yapıldı.



Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
TT

Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)

Gazze'de Hamas hareketine karşı çıkan Halk Güçleri’nin lideri Yaser Ebu Şebab, İsrail'in Arapça yayın yapan resmi radyo kanalı Makan'a verdiği röportajda, İsrail ordusuyla Gazze'nin güneyinde iş birliği yaptığını teyit etti.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde rahatlıkla hareket ettiğini belirten Ebu Şebab, iki taraf arasında koordinasyon olduğunu vurguladı.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusuna, tek başına gerçekleştirdiği askeri faaliyetleri bildirdiğini açıklayan Ebu Şebab, herhangi bir ayrıntıya girmeden ‘dışarıdan destek aldıklarını’ belirtti. Ebu Şebab, bazı konuların açıkça konuşulamayacağını ifade etti.

İsrailli yetkililer, geçtiğimiz haziran ayında Hamas'a muhalif bir Filistinli grubu desteklediğini ve silahlandırdığını kabul etmiş, ancak bu grubun Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri olduğunu açıklamamıştı.

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin, konuyla ilgili bir soruya “Hamas yönetimi karşısında farklı yöntemler kullandığımızı söyleyebilirim” yanıtını verdi, ancak ayrıntılara girmedi.

Bir araştırma merkezi olan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi, Ebu Şebab’ı ‘Refah bölgesinde faaliyet gösteren ve yardım tırlarını yağmalamakla suçlanan bir suç çetesinin lideri’ olarak tanımladı.

Röportajda, Halk Güçleri’nin herhangi bir ideoloji veya siyasi örgüte bağlı olmadığını belirten Ebu Şebab, lideri olduğu grubun 2007 yılında Gazze'de iktidara gelen Hamas'a atıfla ‘adaletsizlik ve yolsuzlukla mücadele ettiğini’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Independnet Arabia’dan aktardığı habere göre Halk Güçleri’nin ne kadar büyük fedakarlıklar yaparsa yapsın mücadelesine devam edeceğini vurgulayan Ebu Şebab, Hamas’ın şu anda iç çatışmalar yaşadığını ve sonunun yaklaştığını bildiğini söyledi.

Hamas'ın askeri yargı organı geçtiğimiz çarşamba günü, Ebu Şebab’a silahlı çete kurmak ve İsrail ile iş birliği yapmakla suçlandığı gerekçesiyle 10 gün içinde teslim olması için süre tanıdığını açıkladı.

Filistinli birçok grubu bir araya getiren ‘Filistinli Gruplar Ortak Odası’ pazar günü, Halk Güçleri'ni ‘işgalci İsrail’in maşası olmakla’ suçladı. Filistinli Gruplar Ortak Odası tarafından yapılan açıklamada, “Ebu Şebab ve onunla birlikte olanlar ulusal kimliklerinden mahrumdurlar, Filistin ulusal saflarının dışındadırlar ve direniş gruplarının oybirliği ile kanları dökülmüştür” denildi.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yaşayan 1990 doğumlu Yaser Ebu Şebab, İsrail ordusunun kontrolü altındaki Refah'ın güneydoğu bölgesinde faaliyet gösteren Halk Güçleri adında bir silahlı grup kurdu.

Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri’nin silahlı üyeleri geçtiğimiz haftalarda, Refah'taki bir yardım merkezinin yakınlarında hafif makineli tüfeklerle görüldüler.