Sahel ülkeleri artan terör saldırıları konusunda endişeli

Radikalizm yanlısı militanların silah ve el bombalarıyla düzenlediği saldırının ardından Mali’nin başkenti Bamako’daki Radisson Blu Hotel’in dışında konuşlanan cumhurbaşkanlığı korumaları. (AP)
Radikalizm yanlısı militanların silah ve el bombalarıyla düzenlediği saldırının ardından Mali’nin başkenti Bamako’daki Radisson Blu Hotel’in dışında konuşlanan cumhurbaşkanlığı korumaları. (AP)
TT

Sahel ülkeleri artan terör saldırıları konusunda endişeli

Radikalizm yanlısı militanların silah ve el bombalarıyla düzenlediği saldırının ardından Mali’nin başkenti Bamako’daki Radisson Blu Hotel’in dışında konuşlanan cumhurbaşkanlığı korumaları. (AP)
Radikalizm yanlısı militanların silah ve el bombalarıyla düzenlediği saldırının ardından Mali’nin başkenti Bamako’daki Radisson Blu Hotel’in dışında konuşlanan cumhurbaşkanlığı korumaları. (AP)

Sahel devletlerinden beşi, son dört ay boyunca 500’den fazla kişinin ölümüne yol açan bölgedeki terör faaliyetlerine yönelik endişelerini dile getirerek sınırlı kaynağa rağmen terörle mücadelede ilerleme kaydettiklerini duyurdu.
Söz konusu açıklama, Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso’yu içeren G5 Sahel Ülkeleri Güvenlik ve Savunma Komiteleri’nin dokuzuncu toplantısının kapanışında yapıldı. Toplantı, Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ta 5 ülkeden ordu komutanları ve Fransa Genelkurmay Başkanı General Francois Lecointre’nin katılımıyla geçen perşembe günü düzenlendi. Lecointre, aynı zamanda Sahel’de sayıları 4 bin 500’e ulaşan Fransız “Barkhane” kuvvetlerine de komutanlık ediyor.
Sahel grubu komutanları, ortak askeri gücünün savunma ve güvenlik rollerini harekete geçirerek ve koordine ederek terör grupları karşısında ilerleme taahhüdünde bulundu. Aynı zamanda Moritanya ordusu komutanı Muhammed eş-Şeyh Velid Muhammed el-Emin de toplantı sırasında yaptığı konuşmada Sahel ülkelerinin ordularının artan terör saldırıları karşısında eli kolu bağlı durmayacağını vurguladı.
Emin, 5 Sahel ülkesi tarafından ilan edilen güvenlik ve kalkınma planı doğrultusunda uluslararası toplum tarafından taahhüt edilen fonların hızlı şekilde toplanması gerektiğini belirtti. Bu türden bir finansmanı beklerken terör tehdidini azaltmak için hızlı ve etkili önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Emin endişe verici bir güvenlik bozulması yaşadıklarını kaydetti.
Muhammed eş-Şeyh Velid Muhammed el-Emin, “Terör gruplarının faaliyetlerinin coğrafi kapsamının genişlemesini engellemek, çalışma yöntemlerini sürekli geliştirmek ve radikal şiddet eylemleriyle etkin şekilde baş edebilmek için çabalarımızı birleştirmemizi gerektiriyor” dedi. Moritanya askeri yetkililerine de “terör saldırılarını önleme ve tepki verme mantığından kurtulma amaçlı bir plan geliştirme” çağrısında bulundu.
Moritanya ordusu komutanı ayrıca uluslararası toplumun oynadığı rola de övgüde bulunduğu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ortaklarımızın oynadığı rol çok önemlidir. Bunda hiç şüphe yok. Ama bunu beklerken boş duramayız. Terör grupları her gün güçlenirken, biz zeminde kayıplar veriyoruz. Yani zamana karşı yarışıyoruz.”
Fransa Genelkurmay Başkanı François Lecointre, kaynakların sınırlı olmasına rağmen Sahel ülkelerinin ortak askeri güçlerinin terörle mücadelede elde ettikleri önemli sonuçlara övgüde bulundu. Lecointre, Fransa’nın başta Sahel ülkelerinin ortak askeri güç olmak üzere bölgedeki çabaları desteklemeye devam ettiğini vurguladı.
Fransız yetkili, Sahel ülkelerinin uluslararası ortaklarının ve finansörlerinin desteğinin bölgedeki terörizmi yenebilmek için fon ve silah sağlanarak devam edeceğini söyledi.
Sahel’deki Güvenlik ve Savunma Komitesi dönem başkanı olan Burkina Faso genelkurmay Başkanı Moise Miningou, güvenlik ve barışı tehdit eden, bölgede kalkınma ve ilerlemeyi engelleyen terör örgütlerinin şiddet eylemleri karşısında bölgedeki güvenlik durumunun zor olduğunu belirtti.
Burkina Faso, son aylarda terör saldırılarından en çok etkilenen ülke oldu. Ancak bu zayıf ve yoksul ülkenin Genelkurmay Başkanı, Sahel devletlerine hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bölgedeki durumun ciddiyeti ve üye devletlerin zayıf imkanları, halk güvenlik içinde yaşayana kadar çabaların artırılmasını, ortak gücün faaliyetlerinin genişlemesini ve kalkınma çabalarının devam etmesini engellemeyecek.”
Şubat 2014’te Nuakşot’ta kurulan G5 Sahel Ülkeleri Grubu’nun Sahel bölgesinde güvenlik ve kalkınmayı güçlendirmek için üye devletlerin politikalarını koordine etmeyi hedeflediğini söyleyen Moise Miningou, Sahel liderlerinin Temmuz 2017’de bölgedeki terörle mücadele etmek için 5 bin askeri kapsayan ortak bir askeri güç kurduğuna dikkati çekti. Ancak askeri güç, fon, ekipman ve eğitim yetersizliği konusundaki sorunlar sürüyor.
Sahel ülkeleri ordu komutanları Nuakşot’taki toplantıda ayrıca uluslararası toplumu güvenlik, savunma ve eğitim alanında komitenin ortaya koyduğu çabalar, ortak koordinasyon ve gelecekteki çalışmalar hususundaki vizyon hakkında bilgilendirdi.



Zarif Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve bölgesel diyalog için bir girişim önerdi

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

Zarif Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve bölgesel diyalog için bir girişim önerdi

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve yeni Suriye hükümeti de dahil olmak üzere bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunan bir girişim önerdi.

Zarif, İngiliz The Economist dergisi tarafından yayınlanan ve resmi IRNA haber ajansı tarafından yeniden yayınlanan bir makalede ayrıntılarını açıkladığı ‘Meveddet’ girişiminde, Gazze Şeridi, Lübnan, Suriye ve Yemen'de ‘derhal kalıcı ve sürdürülebilir’ bir ateşkes sağlanmasının ‘kilit öncelik’ olduğunu belirtti.

jukı
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yanında duruyor. (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran'ın Ortadoğu'daki etkisi, İsrail'in Hamas ve Hizbullah'a yönelik saldırıları ve ardından Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından gerileme yaşadı.

Zarif'in bu girişimi, ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın dört haftadan kısa bir süre sonra Beyaz Saray'daki görevine başlamasının ardından İran'a yönelik yaklaşımının Tahran'da merakla beklendiği bir dönemde geldi.

Suriye sorunu

Girişim, Tahran ile diplomatik ilişkileri olan tüm bölge ülkelerini, Tahran'ın müttefiki Beşşar Esed'i deviren Şam'daki yeni yöneticiler de dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde ‘kapsamlı müzakereler’ yürütmeye çağırıyor.

Zarif, “Bu girişim ortak dinimiz İslam'ın yüce değerlerine, egemenlik, toprak bütünlüğü, müdahale etmeme ve kolektif güvenlik ilkelerine dayanmalıdır” dedi.

İran savaş sırasında Beşşar Esed'i desteklemek için milyarlarca dolar harcadı ve 2011'de iç savaşın başlamasından bu yana müttefikini iktidarda tutmak için Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) Suriye'de konuşlandırdı.

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, İran'ın son yıllarda Suriye'de oynadığı rolü eleştiren açıklamalarda bulundu.

Zarif, “Esed sonrası Suriye hepimiz için büyük bir zorluk teşkil ediyor. Suriye'nin egemenliğini hiçe sayan İsrail saldırganlığının artması, Suriye'nin toprak bütünlüğüne zarar veren dış müdahaleler, DEAŞ vahşetini anımsatan dehşet verici şiddet sahneleri ile etnik ve mezhepsel şiddet, geniş çaplı bir iç savaşa yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Zarif sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik yardımın temeli olarak Suriye'deki siyasi reformlar, hesap verebilirliği teşvik edecek ve kadın ve azınlık haklarının gelişebileceği güvenli ve istikrarlı bir devletin temellerini atacaktır.”

Zarif'in önerdiği girişim ekonomik bir boyut da içeriyor ve ‘çatışma sonrası harap olmuş bölgelerde’ altyapı projelerini finanse etmek üzere bir ‘kalkınma fonu’ kurulmasını öneriyor.

Filistin konusunda Zarif, ‘Filistin'de yaşanan insani felaketin bölgesel istikrar için de kritik önem taşıdığını’ söyledi. Girişimin ‘Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmelerine öncelik verdiğini ve halkın isteklerine tam saygı gösteren adil çözümleri desteklediğini’ belirten Zarif, ayrıntıya girmeden ‘girişimin siyasi çözümleri, ekonomik fırsatları ve Filistinlilerin haklarının tanınmasını içerdiğini’ ifade etti.

Bölge güvenliği

Zarif, Suudi Arabistan ile ilişkiler konusunda ise şunları söyledi: “Bölgenin en güçlü iki gücü olan İran ve Suudi Arabistan arasındaki ortaklık çok önemli bir rol oynayacaktır. Şii ve Sünni Müslümanlar arasında birlik ve kardeşliği teşvik ederek, tarihsel olarak bölgeyi istikrarsızlaştıran aşırılık ve mezhep çatışmalarına karşı koyabiliriz.”

Zarif ayrıca, ortak deniz güvenliği devriyeleri de dahil olmak üzere seyrüsefer özgürlüğü konusunda yeni bir bölgesel iş birliği girişimi sundu.

Zarif, “Bölge, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Babu’l Mendeb Boğazı gibi hayati stratejik noktaları içeriyor. İran konumu ve güvenlik uzmanlığıyla bu koridorların, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunabilir. Diğer ülkeler de Süveyş Kanalı ve Babu’l Mendeb Boğazı'nın güvenliğinin sağlanmasında öncü rol oynayabilir” dedi.

Zarif, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından petrol satışının engellenmesine İran'ın yabancı petrol tankerlerine el koyarak karşılık vermesi nedeniyle bölge sularında gerilim artarken 2019 yılında başlattığı ‘Hürmüz’ girişimini hatırlattı.

Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinin ardından İran Dini Lideri Ali Hamaney, ‘ekonomik arterlerin kesilmesi’ çağrısında bulundu ve İran'ın müttefiki Husiler Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz'deki ticari gemilere bir dizi saldırı başlattı.

Girişiminin bir parçası olarak nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge için çalışılması gerektiğini vurgulayan Zarif, girişiminin ‘kilit unsuru’ olarak 2015 nükleer anlaşmasının yeniden canlandırılması çağrısında bulundu.

İran'ın rolü

İran'ın rolüne ilişkin olarak, “Diğer ülkeler gibi İran da vazgeçilmez bir rol oynayacaktır” diyen Zarif, ülkesinin 45 yıllık sicilini şu sözlerle savundu: “Ülkem güvenlik ve savunma alanlarında olağanüstü bir direnç ve kendi kendine yeterlilik göstermiş ve bölge dışı güçlerin baskılarına rağmen dış yardım almadan ayakta kalmayı ve gelişmeyi başarmıştır. İran'ın bölgedeki kolunu kaybettiği yönündeki yaygın algı, İran'ın direniş güçleriyle bir vekâlet ilişkisi içinde olduğu yönündeki yanlış bir varsayımdan kaynaklanmaktadır.”

İran Dini Lideri Ali Hamaney bu hafta başında yaptığı açıklamada, “İran'ın bölgede eylemler gerçekleştirmek için vekil güçlere ihtiyacı yoktur. İran'ın vekil güçlere sahip olduğu inancı yanlıştır” dedi.

DMO Komutanı Hüseyin Selami ise şu ifadeleri kullandı: “İran silahlarını kaybetmedi (...) Lübnanlılar ve Yemenlilerle aynı hedefleri, aynı inancı paylaşıyoruz, düşmanlarımız ortak; ancak her birimiz kendi topraklarında kendi çıkarlarına göre çalışıyor, her birimiz kendi kabiliyetleriyle savaşıyor, kimse diğerine bağlı değil, ahlaki ve siyasi olarak direniş cephesini elimizden geldiğince destekliyoruz.”

yjukılı7kl
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (ISNA)

Zarif, “Direniş Cephesi'ni İran'a mal etme girişimi bir halkla ilişkiler kampanyasına hizmet edebilir, ancak herhangi bir çözümü sekteye uğratacaktır. Meveddet girişimi bölgeyi bir savaş alanı olarak değil, ortak fırsatlar ve kolektif refah arayışıyla karakterize edilen bir sevgi, dostluk ve empati merkezi olarak yeniden tasavvur ediyor. Ortadoğu'yu bir barış ve iş birliği feneri haline getirmek sadece idealist bir istek değil; stratejik bir gerekliliktir. Bu sadece kararlılık, diyalog ve ortak bir vizyon gerektiren ulaşılabilir bir hedeftir” dedi.

Zarif dün (Salı) Noel münasebetiyle yayınladığı video mesajda, Ortadoğu'da artan gerilimin ‘küresel krizlere yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Diplomasi ve saha

Bu arada İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, DMO'nun bölgesel faaliyetlerine üstü kapalı bir gönderme yaparak, diplomatik aygıtı ‘saha’ ile iş birliği yapmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın ISNA'dan aktardığına göre Arakçi, İran Dini Lideri’nin askeri servislerdeki temsilcilerinin katıldığı bir konferansta şu ifadeyi kullandı: “Diplomasi sahadan ayrı tutulamaz, birbirlerini tamamlarlar.”

Arakçi, bölgedeki siyasi ve güvenlik gelişmelerinden dersler çıkarılması gerektiği çağrısında bulunarak, ‘zorlukların ve krizlerin kalbindeki fırsatların kullanılması’ gerektiğini vurguladı.

Ülkesinin ‘direniş ekseni ve Husilerin’ tüm üyelerini tüm imkânlarıyla desteklediğini belirten Arakçi, Suriye'nin geleceğiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Şu anda bir yargıya varmak için çok erken. Bu ülkenin geleceğini belirleyecek pek çok etkili faktör var. Kanaatimce, hem bizim için hem de zafer elde edildiğine inananlar için bir yargıya varmak için erken, zira gelecekteki gelişmeler çok sayıda olacaktır.”