DEAŞ'ın yeni lideri Abdullah Kardaş iddiası

DEAŞ unsurları (AFP Arşivi)
DEAŞ unsurları (AFP Arşivi)
TT

DEAŞ'ın yeni lideri Abdullah Kardaş iddiası

DEAŞ unsurları (AFP Arşivi)
DEAŞ unsurları (AFP Arşivi)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada DEAŞ terör örgütü lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin cumartesi akşamı ABD ordusu tarafından Suriye’de düzenlenen operasyonla öldürüldüğünü duyurdu.
Bağdadi’nin ölüm haberinin ardından terör örgütünü kimin yöneteceği sorusunu akullara getirdi. Yapılan değerlendirmelerde Abdullah Kardaş'ın adı ön plana çıkıyor.
DEAŞ’a yakın kaynaklara göre Bağdadi, geçen ağustos ayında örgüt liderliği için aday olarak Abdullah Kardaş’ı göstermişti.
Bağdadi’nin Kardaş’ı halefi ilan etmesi, nisan ayındaki son görüntülerinden neredeyse dört ay sonra gelmişti. Söz konusu görüntülerde Bağdadi, Paskalya Bayramı sırasında Sri Lanka'yı hedef alan ve DEAŞ tarafından üstlenilen saldırıların ‘Bağuz’un kaybedilmesinin intikamı’ olduğunu söylemişti. ABD ise görüntülerin ardından Bağdadi’nin bulunması için daha çok çaba gösterileceği taahhüdünde bulunmuştu.
Kardaş ile Bağdadi arasında yaklaşık 16 yıllık bir tanışıklık bulunuyor. Irak’ın Basra kentinde ABD tarafından 2003’te kurulan Bucca Kampı'nda tanışan ikili uzun yıllar kampta kalmış, serbest bırakıldıklarında da DEAŞ'ın ilk adımlarını atmıştı. 
Kardaş’ın kökeni, Türkmenlerin yaşadığı Musul’a bağlı Telafer ilçesine dayanıyor. DEAŞ terör örgütünün merkezlerinden biri Telafer, Musul’un düşüşünün ardından nerdeyse örgüt liderlerinin kalesi haline geldi. Ancak Irak kuvvetlerinin şehre girmesinin ardından yüzlerce aşırılık yanlısı bölgeden kaçtı.
Irak Ulusal Güvenlik Servisi’nin terör ve terörist gruplar hakkındaki bir raporunda örgütün liderliğini Kardaş’ın devralmasının hedef gözetilmeden uygulanan şiddetti ‘çok tehlikeli’ bir aşamaya taşıyacağı  ve sivillerin intikam için hedef alınmasına sebep olacağı belirtildi.
Fransız Monte Carlo Radyo'nun haberine göre Kardaş’ın adaylığı, Irak’taki mezhep çatışmasını harekete geçiren terör eylemlerinin yeniden alevlenmesine neden olabilir.
Kardaş’ın Bağdadi'nin yerine geçme ihtimali, onu en sert ve en acımasız DEAŞ liderlerinden biri olarak tanımlayan güvenlik servislerini huzursuz etti. Öyle ki Irak istihbarat servisleri, Kardaş’ın kişiliği nedeniyle eylemleri ve nerede olabileceği konularında alarma geçmiş durumda.
Iraklı Güvenlik Uzmanı Fazıl Ebu Ragif, Musul’daki İmam-ı Azam İslami İlimler Fakültesi'nden mezun olan Abdullah Kardaş'ın daha önce El Kaide’de görev yaptığını belirtti. Ragif'e göre babası görece “ölçülü” bir hatip olan Kardaş, DEAŞ'ın iki numaralı ismi konumundaki Ebu Ali el-Enbari'ye de yakındı. Kardaş’ın acımasız, otoriter ve oldukça sert olduğunu vurgulayan Ragif, onun Musul düştüğü sırada geldiği yerde Bağdadi’yi karşılayan ilk isimlerden olduğu bilgisini verdi.



Esad’ın kuzeni Rami Mahluf: Suriye'nin kıyı bölgelerinde 150 bin kişiden oluşan özel silahlı gruplar kurduk

Şam'daki 4. Tümen karargahında devrik Devlet Başkanı Beşar Esad ve kardeşi Mahir'in portresinin yanında yeni Suriye güçlerinin bir üyesi (Reuters)
Şam'daki 4. Tümen karargahında devrik Devlet Başkanı Beşar Esad ve kardeşi Mahir'in portresinin yanında yeni Suriye güçlerinin bir üyesi (Reuters)
TT

Esad’ın kuzeni Rami Mahluf: Suriye'nin kıyı bölgelerinde 150 bin kişiden oluşan özel silahlı gruplar kurduk

Şam'daki 4. Tümen karargahında devrik Devlet Başkanı Beşar Esad ve kardeşi Mahir'in portresinin yanında yeni Suriye güçlerinin bir üyesi (Reuters)
Şam'daki 4. Tümen karargahında devrik Devlet Başkanı Beşar Esad ve kardeşi Mahir'in portresinin yanında yeni Suriye güçlerinin bir üyesi (Reuters)

Devrik Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kuzeni ve işadamı Rami Mahluf, Rusya'ya yakınlığıyla bilinen eski rejim özel kuvvetler komutanı “Kaplan” lakaplı Süheyl el-Hasan ile işbirliği içinde  özel kuvvetler kurduklarını açıkladı.

Mahluf, bu güçlerin amacının intikam almak olmadığını, kıyı bölgelerinde yaşayan halkı korumayı hedeflediğini söyledi. Suriye hükümetinden “ülkeyi korumak için işbirliği yapmasını” isteyen Mahluf, "Kıyı şeridinde yaşayan halkı katliam, öldürme, kaçırma ve esaretten koruyamadılar" dedi.

Mahluf'a atfedilen ve hala kırmızı, beyaz ve siyah renklerden oluşan eski bayrağın yer aldığı Facebook hesabından yapılan açıklamada Mahluf, “kıyı bölgesinin” korunması için destek çağrısında bulundu.

Mahluf, 150 bin kişilik bir özel kuvvetler tümeninin yanı sıra aynı sayıda bir yedek kuvvetin ve yaklaşık bir milyon kişilik halk komitelerinin kurulduğunu açıkladı ve bu oluşumlar üzerinde Süheyl el Hassan ile işbirliği içinde çalıştığını söyledi.

Kıyı bölgesi halkı onurlu ve barış içinde yaşayamayacağı herhangi bir çözümü reddettiğini açıklayan Mahluf, "Rusya'daki dostlarımız” olarak tanımladığı uluslararası topluma “Suriye kıyı bölgesini” desteklemeleri çağrısında bulundu.

Tüm ekonomik, askeri ve halk potansiyelimizi uluslararası toplumun gözetimi altına koyduklarını ifade eden Mahluf, Putin'den ortak bir çalışma mekanizması için formüller bulmak üzere Şam hükümetiyle temasa geçmelerini istedi.

Mahluf rejimin çöküşü ile ilgili olarak şunları söyledi: “Eğer Esad kukla olsaydı Suriye düşmezdi.” Kaplan'ın önderliğinde kendisinin ve adamlarının askeri, ekonomik, sosyal ve idari destek sağladığını ve eski rejimin ordusunun “savaş boyunca çökmesini” engellediğini belirten Mahluf, Beşar Esad ve adamlarını ülkeyi adaletsizliğe ve yolsuzluğa sürükleyen “çocuklar” olarak tanımladı.

9 Mart'ta kıyıdaki olayları değerlendiren Rami Makhlouf, 4. Tümen Tuğgenerali Gıyas Dalla ve askeri güvenlik şefini yaşanan katliamların sorumlusu olmakla, halkının kanının ticaretini yapmakla, sivilleri töhmet altında bırakmakla ve onların para ihtiyacını sömürmekle suçladı.