Umman'da halk, yeni Şura Meclisi üyelerini seçmek için sandık başına gitti

Yaşlı bir adam oy kullanırken (Umman haber ajansı)
Yaşlı bir adam oy kullanırken (Umman haber ajansı)
TT

Umman'da halk, yeni Şura Meclisi üyelerini seçmek için sandık başına gitti

Yaşlı bir adam oy kullanırken (Umman haber ajansı)
Yaşlı bir adam oy kullanırken (Umman haber ajansı)

Umman’da dün gerçekleştirilen Şura Meclisi seçimlerine halkın katılımı yüksek olurken, yeni oluşturulacak Meclis’in, özellikle ekonomik kaygıları olan Ummanlıların değişim isteklerine yanıt vereceği ifade edildi.
Ana Seçim Komitesi, gözlemcilerin, seçimlere katılımın yoğun olduğunu tespit ettiğini ve tüm vilayetlerde oy verme işleminin akşam 21:00’a kadar sürdüğünü açıkladı. Ed Dahiliye Bölgesi’ne bağlı Nizva şehri dâhil, bazı noktalarda yaşanan kısa süreli elektrik kesintileri ise acil durum ekiplerinin müdahalesi ile giderildi.
Umman genelinden 86 adayın seçileceği Şura Meclisi seçimlerinde, 40’ı kadın olmak üzere toplam 637 aday yarıştı. Yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip Umman’ın yüzde 40’ı ise yabancı.
Umman Sultanlığı genelinde 110 sandık merkezi kuruldu. Dün sabah saat 7’de oy başlayan oy verme işlemi, akşam 21:00’a kadar sürdü. Oy verme işlemi elektronik ortamda gerçekleşirken, yurtdışında yaşayan Ummanlılar ise Şura Meclisi 9. dönem seçimleri için önceki gün oy kullandı.
Şura Meclisi, 1991 yılında 84 üye ile kuruldu (şimdiki üye sayısı 86), her dört yılda bir yapılan seçimlerle göreve gelen üyeler, Umman Sultanlığı’nın tüm şehirleri temsil ediyor. Umman Sultanlığı’nda nüfusu 30 binden az olan bir kenti bir aday temsil ederken nüfusu 30 binden fazla olan şehirler ise birden fazla aday tarafından temsil ediliyor.
1991 yılında kurulan Umman Şura Meclisi, 1981 yılında kurulan Danışma Konseyi’nin yerini aldı. Umman Şura Meclisi, tüzüğüne göre, yetkileri; görüş belirtmek, tartışmak ve önerilerde bulunmak olan bir danışma meclisidir. Umman Şura Meclisi’nin başkanı Umman Sultanı tarafından çıkarılan kararname ile belirlenir.
Umman Şura Meclisi’nin, görüşülen kanun ve yönetmeliklerin kabul edilmesinden hemen önce inceleme hakkına sahip olduğu ifade edildi.
Umman Şura Meclisi’nin 9. dönem seçimlerinde kadınlar etkin bir varlık gösteriyor. 40 kadın adayın yarıştığı Umman seçim sistemi, kadınlara siyasi hakları kullanma yetkisi veriyor ve onlara seçme ve seçilme hakkı tanıyor. Ummanlı kadınlar ayrıca, çeşitli siyasi kurumlarda da görev yapabiliyor.
Umman İçişleri Bakanı Hamud bin Faysal Elbusaidi, başkent Maskat’taki seçim merkezini ziyaret etti. Şarku’l Avsat tarafından edinilen bilgiye göre, oy verme işlemin başlamasından 2 saat sonra, sandık merkezlerinde yoğunluk yaşanmaya başlarken, onlarca Ummanlı elektronik sistem ile oy vermek için sıraya girdi. Kadınlar için oy verme merkezleri erkeklerden ayrı tutulurken, kadın seçmen sayısında artış yaşandığı aktarıldı.
Şarku’l Avsat’a açıklama yapan bir kadın seçmen, Şura Meclisi’nde kadınların temsil edilmesi için oy kullanacağını belirterek, kadınları desteklediğini söyledi.
Bawshar Valisi ve bölge Seçim Komisyonu Başkanı Yahya bin Nasın el-Harrasi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, seçim yasası gereğince adayların seçim günündeki oy kullanma sürecini takip etmelerine izin verdiklerini belirterek, herhangi bir adayın oy kullanma sürecini takip etme hakkını engellemediklerini söyledi.
İçişler Bakanlığı Müsteşarı ve Ana Seçim Komisyonu Başkanı Mühendis Halid bin Halil bin Suud el Busaidi, Umman Şura Meclisi’nin 9. dönem seçimleri için yapılan oy verme sürecinin sorunsuz gerçekleştiğini söyledi. Başkan Suud el Busaidi açıklamasında, seçimlerin, Umman Sultanlığı’nın farklı vilayetlerinde kurulan 110 oy kullanma merkezindeki elektronik sistemle sorunsuz sona erdiğini belirterek, elektronik sistemin son seçimlerde etkin bir şekilde kullanıldığına dikkati çekti.
Busaidi, sonuçların, il sonuçlarının komite başkanlarının onayını aldıktan sonra hemen açıklanacağını, Şura Meclisi yeni üyelerinin ise akıllı telefonlardan vatandaşlarla paylaşılacağını ifade etti.
Kyaar Kasırgası
Öte yandan Umman Meteoroloji Merkezi, en son yayınlanan uydu görüntülerinde Kyaar Kasırgası’nın Arap Denizi’nin ortasına doğru hareket ettiğini açıkladı. Kasırganın 4. derecede olduğu ifade edilen açıklamada, vatandaşlardan dikkatli olmaları istendi.
Meteoroloji Merkezi, kasırganın dolaylı bir şekilde Arap Denizi’nin Umman’a bakan sahillerine doğru gelmesinin muhtemel olduğunu aktardı.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.