Bağdadi, Bağdat'ın yakın tarihinin en kanlı figürü haline nasıl geldi?

DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi, son olarak örgütün nisan ayında yayınladığı bir propaganda videosunda görülmüştü (AFP)
DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi, son olarak örgütün nisan ayında yayınladığı bir propaganda videosunda görülmüştü (AFP)
TT

Bağdadi, Bağdat'ın yakın tarihinin en kanlı figürü haline nasıl geldi?

DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi, son olarak örgütün nisan ayında yayınladığı bir propaganda videosunda görülmüştü (AFP)
DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi, son olarak örgütün nisan ayında yayınladığı bir propaganda videosunda görülmüştü (AFP)

Tarık eş-Şami
DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi, ABD'nin düzenlediği operasyon ile öldürüldü. Böylece 21'inci yüzyılın en aşırılık yanlısı isimlerinden biri daha tarihe karıştı.
Birçok kimse Bağdadi’nin hayat hikayesini merak ediyor. Bağdadi sakin bir köyde sürdürdüğü dindar yaşantısından aşırılık yanlısı bir hayata nasıl savruldu? İşte Ebubekir el-Bağdadi’nin 48 yıllık hayatının ayrıntıları....
Erken yaşlarda radikalleşti
Asıl adı İbrahim Avad İbrahim el-Bedri olan Ebubekir el-Bağdadi 1971'de Samarra'da, orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi dindar olmasıyla tanınan Bağdadi’nin bağlı olduğu aşiretin Hazreti Muhammed'in soyundan geldiği iddia ediliyordu. Bağdadi gençliğinin ilk yıllarında özellikle Kur'an-ı Kerim ve İslam hukuku alanlarında okumalar yaptı. Çocukluğundan beri aşırılık yanlısı olarak öne çıkan Bağdadi'nin dini vecibelerini yerine getirmeyen akranlarını cezalandırdığı biliniyor.
Bağdadi üniversitede de dini alana olan ilgisini sürdürdü ve ilahiyat alanını seçti. Bağdat Üniversitesi’nin İslami Çalışmalar bölümüne giren Bağdadi  1996 yılında buradan mezun oldu. Ardından Saddam İslami Çalışmalar Üniversitesi’nde Kur'an-ı Kerim alanında çalışmalar yürüttü. 1999’da yüksek lisans, ardında da 2007’de doktorasını tamamladı.
Bağdadi 2004 yılına kadar Bağdat’ın bir mahallesinde, iki eşi ve altı çocuğuyla birlikte yaşadı. Bu süreçte evi civarındaki camilerden birinde çocuklara Kur'an-ı Kerim eğitimi verdi.
Bağadi, söz konusu dönemde amcası tarafından Müslüman Kardeşler hareketine katılmaya ikna edildi. Kısa süre içinde hareketteki az sayıdaki şiddet yanlısı radikallerin cazibesine kapıldı. 2000 yılına gelindiğinde artık Selefi cihat yolunu benimsemişti.
Aktivistlikten isyana uzanan yol
ABD'nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmesinden birkaç ay sonra Ceyş Ehl es-Sünni ve el-Cemah adlı isyancı örgütün kurulmasına yardım eden Bağdadi, ABD güçleri tarafından 2004’ün şubat ayında Felluce'de tutukladı. Bağdadi, 10 tutuklu ay kaldığı kampta kendini dini konulara adayarak bu alanda çalışmalar yürüttü. Mahkumlara namaz kıldıran ve din dersleri veren Bağdadi, Cuma hutbesi de vermeye başladı.
Söz konusu dönemde kampta bulunan mahkumlardan biri Bağdadi'yi içine kapanık ve pek konuşmayan biri olarak niteledi. Ancak Saddam’a bağlı isimlerle cihat yanlıularının birlikte bulunduğu kampta rakip gruplar arasında yürüttüğü faaliyetlerde ön plana çıktı. Bağdadi buradaki birçok grup arasında ittifaklar kurmasının ardından 2004’ün kasım ayında serbest bırakıldı. Ancak yine de bu gruplarla iletişimde kalmaya devam etti. Bağdadi daha sonra Ürdünlü Ebu Musab ez-Zerkavi liderliğindeki El Kaide'nin Irak kolunun sözcüsü ile temas kurdu.
Sözcü, Bağdadi’nin dini bilgisinden etkilendi ve radikal İslam  ilkelerine bağlı kalacak bir biçimde Irak El Kaidesi’nin propagandasını yapması için onun Şam’a gitmesini talep etti.
Haziran 2006’da bir ABD hava saldırısında öldürülen Zerkavi'nin yerine Mısırlı Ebu Eyyüp El-Masri geçti. Masri, aynı yılın ekim ayında Irak El Kaidesi’ni dağıtarak yerine Irak İslam Devleti adını verdiği örgütü kurdu. Grup, El Kaide’ye olan bağlılığını ise sürdürdü.
Yeni Emir
Bağdadi, dini konulardaki yeterliliği ve Irak İslam Devleti’ni kuran yabancılarla, örgüte daha sonra katılan yerel Iraklılar arasında iletişimi sağlamadaki yeteneğiyle ön plana çıktı. Örgütün Şeriat Komitesi’nde yönetici oldu. Ardından da örgütün emirinin Ebu Ömer El-Bağdadi olması kararını alan 11 üyeli Şura Konseyi’ni oluşturdu.
Şura Konseyi, örgütün kurucusunun ve emirinin 2010’un nisan ayında ölmesinin ardından Bağdadi’yi yeni emir ilan etti. ABD ordusu tarafından büyük ölçüde yok edilen örgüt Bağdadi tarafından yeniden inşa edilmeye başlandı.
Esed yönetimine karşı 2011’başlayan gösterilerin neden olduğu kaostan faydalanmak isteyen Bağdadi, Suriye’deki örgüt üyelerinden birinden gizlice Irak İslam Devleti’nin bir kolunu kurmasını istedi. Bu, daha sonra kamuoyu tarafından Nusra Cephesi adıyla tanınan örgüttü.
DEAŞ’ın ortaya çıkışı
Bağdadi bir süre sonra Nusra'nın lideri Ebu Muhammed el-Colani ile anlaşmazlık yaşadı. Zira El-Colani, Esed’e karşı savaşan Sünni muhaliflerle iş birliği yapmak istiyordu. Bağdadi ise ayrı bir devlet kurmak taraftarıydı. Bağdadi 2013 baharında yaptığı açıklamayla Nusra Cephesi’ni Irak İslam Devleti’nin bir parçası olduğunu bildirdi. Yeni örgütün adının DEAŞ olduğunu duyurdu.
Zevahiri, Bağdadi’den Nusra Cephesi’nin bağımsız olmasını talep etti. Bağdadi ise bu isteği yerine getirmedi. Bunun üzerine Zevahiri, Şubat 2014’te DEAŞ’ı El Kaide’den ayırdı. DEAŞ'ın bu hamleye cevabı Nusra Cephesi’yle çatışmak ve Suriye’nin doğusunda, Nusra’nın elindeki yerleri ele geçirmek oldu. Örgüt, ele geçirdiği bölgelerde sert dini kurallar koydu ve halkı bunlara uymaya zorladı. Bağdadi bölgede hakimiyeti sağlamasının ardından adamlarına Irak’ın batısına doğru genişlemeleri emrini verdi.
Hilafetin ilanı
DEAŞ, 2014'ün temmuz ayında Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’un kontrolünü ele geçirdi. Bağdadi “halifelik” ilan ederek örgütün adını değiştirdi. Örgütün yeni adı “İslam Devleti” oldu.
Her ne kadar basın organları bugüne kadar birçok kez Bağdadi’nin öldüğü ile ilgili haberler yayınlasa da bunların çoğu asılsız çıktı. Ancak yapılan değerlendirmeler Bağdadi’nin son ölüm haberinin doğru olması halinde örgütün becerikli bir arabulucuyu ve acımasız bir siyasetçiyi kaybettmiş olacağı yönünde.
İnternet üzerinden yürütülen yoğun propagandalar sayesinde DEAŞ'a binlerce yabancı katıldı. ABD'den verilen bilgiler söz konusu yabancıların sayısının yaklaşık 40 bin olduğu yönünde. Petrol kuyularının ve kaçakçılık operasyonlarının yönetimini ele geçiren örgüt bölge halkına da vergiler dayattı. DEAŞ böylece tarihin en zengin terör örgütü haline geldi.
Karşı saldırı
Ancak DEAŞ vahşeti, yani rehinelerin kafalarını uçururken görüntülemesi ve bunu sosyal medyada yayınlanması Batı ve İslam alemini Bağdadi'nin karşısında, aynı safta yer almasını sağladı.
Ardından ABD’nin öncülük ettiği Uluslararası Koalisyon kuruldu.  Buna Irak kuvvetleri ile Suriye’deki bazı Arap gruplar ve Kürt birliklerinden oluşan Suriye Demokratik Güçleri de destek verdi. DEAŞ bölgedeki egemenliğini kademe kademe kaybetti.
Örgütün kontrolü tamamen kaybetmesi ise Suriye-Irak sınırında, Baguz'daki savaşla oldu. Ardından da Trump DEAŞ’ın bozguna uğradığını duyurdu. Açıklamada ayrıca binlerce DEAŞ’lının da tutuklandığı bilgisi verildi.
Kaçınılmaz son
Bağdadi, DEAŞ’ın bozguna uğramasının ardından kaçtı. Ancak güçleri onun izini sürmeyi bırakmadı. DEAŞ'ın temaslarında elektronik araçları kullanmaması ve saklanmadaki mahareti sayesinde Bağdadi uzun süre yakalanamadı.
Washington'dan yapılan son açıklamada Bağdadi'nin Suriye'nin kuzey sınırında, Türkiye sınırına yakın İdlib şehrinde ABD özel kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonla öldürüldüğü bildirildi. Daha sonra yapılan açıklamalarda ise Bağdadi’nin ABD kuvvetlerinin yaklaşması üzerine kendisini patlattığı belirtildi. DEAŞ lideri böylece katliamlar, cinayetler ve aşırılıklarladolu hayatını kendi eliyle sonlandırmış oldu. Adı, yakın tarihteki en ünlü katillerin yanındaki yerini aldı.
*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevirilmiştir



Gazze'ye 3 ay sonra ilk tıbbi malzeme ulaştı

Gazze'ye 3 ay sonra ilk tıbbi malzeme ulaştı
TT

Gazze'ye 3 ay sonra ilk tıbbi malzeme ulaştı

Gazze'ye 3 ay sonra ilk tıbbi malzeme ulaştı

Gazze Şeridi üç ay sonra ilk kez dün Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) tıbbi malzeme sevkiyatı aldı. WHO Direktörü Tedros Adhanom, malzemelerin birkaç gün içinde öncelikli hastanelere dağıtılacağını belirtti ve yardımı taşıyan dokuz kamyonun “okyanusta bir damla” olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre İsrail 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne kapsamlı bir abluka uyguladı ve iki aydan fazla bir süre sonra sadece bazı gıda maddelerinin girişine izin vermeye başladı.

Bu arada ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasının durdurulması çağrısı, İsrail'de tartışma yarattı. Netanyahu Trump'a “güçlü desteği” için teşekkür ederken, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir “İsrail bağımsız bir devlettir, ancak Başkan Trump kesinlikle haklı” ifadesini kullandı.

İsrailli muhalefet lideri ABD başkanına, İsrail'in içişlerine “müdahale etmemesi” çağrısında bulundu. “Başkan Trump'a minnettarız, ancak Başkan bağımsız bir devletteki adli bir davaya müdahale etmemelidir” dedi.