​Mali’de askeri üsse saldırı: 54 ölü

Geçtiğimiz mayıs ayında da Mali’nin kuzeydoğusundaki bir askeri üsse terörist saldırı düzenlenmişti (Getty)
Geçtiğimiz mayıs ayında da Mali’nin kuzeydoğusundaki bir askeri üsse terörist saldırı düzenlenmişti (Getty)
TT

​Mali’de askeri üsse saldırı: 54 ölü

Geçtiğimiz mayıs ayında da Mali’nin kuzeydoğusundaki bir askeri üsse terörist saldırı düzenlenmişti (Getty)
Geçtiğimiz mayıs ayında da Mali’nin kuzeydoğusundaki bir askeri üsse terörist saldırı düzenlenmişti (Getty)

Kimliği henüz belirsiz silahlı bir grup, Cuma günü Kuzey Mali’de hükümetin askerlerine karşı son derece şiddetli bir saldırı gerçekleştirdi. Hükümetin açıklamalarına göre saldırıda 53 asker ve bir sivil hayatını kaybetti.
Söz konusu saldırı, Mali’nin kuzeydoğusundaki Menaka bölgesinde Nijer sınırına yakın meydana geldi. Bu bölgede, 2015 yılında dönemin DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’ye biat eden Ebu Velid es-Sahravi tarafından yönetilen ‘Sahra Çölü DEAŞ’ı üyeleri bulunuyor.
Mali ordusundan yapılan açıklamada saldırıyı düzenleyenler hakkında ayrıntılı bilgi verilmedi. Bununla beraber Mali’nin kuzeyinde El Kaide, DEAŞ, Nusratu’l İslam gibi çeşitli terör örgütleri bulunuyor.
Ancak bu örgütlerin konuşlandıkları bölgeler dikkate alındığında saldırının Nijer, Mali ve Burkina Faso sınırında yoğunlaşan DEAŞ örgütü tarafından düzenlenmiş olma olasılığı artıyor. Bu terör örgütü, geçen yıl da Nijer-Mali sınırında pusu kurmuş, üç ABD’li askerin ölümüne sebep olmuştu. Ancak saldırıyı henüz kimse üstlenmedi.
Mali İletişim Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yaya Sangare, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ilk verilere göre 53 asker ve bir sivilin öldüğünü ve ciddi maddi kayıpların yaşandığını belirtti.
Cuma günü erken saatlerde başlayan saldırı, askeri bir üssü hedef aldı. Ordudaki askerler ile saldırganlar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.
Mali makamlar tarafından gönderilen takviye askerleri, bir yandan 54 kişinin cesediyle karşılaşırken diğer yandan ise birkaç yaralıyı kurtarmayı başardı. Ölü ve yaralılarını çekmiş olabilecekleri düşünülen saldırganların verdiği kayıplar hakkında ise henüz kesin bir bilgi yok.
Söz konusu askeri takviye, Fransız  “Barkhane”  kuvvetleriyle birlikte bölgedeki saldırganları araştırmak için geniş bir tarama çalışmaları başlattı. 2013 yılından beri Sahel bölgesinde 4 bin 500 askerini barındıran Fransız kuvvetleri, terör üyelerini kovuşturmada önemli bir istihbarat rolü oynuyor.
Saldırı, silahlı grupların Mali’nin kuzeyini ele geçirdiği 2012 yılından beri düzenlenen en şiddetli saldırıydı. Ocak ayında düzenlenen saldırıda ise 38 Mali askeri öldürülmüştü.
Mali askeri üsleri ve kışlalarına yönelik terör saldırıları, son zamanlarda artış gösterdi. Bu durum Mali halkının öfkelenmesine ve asker aileleri önderliğinde halk gösterilerinin düzenlenmesine neden oldu. Bu gösterilerde halk, terörizmle mücadele edilmesi ve askerleri korumak için çeşitli yöntemler geliştirilmesini talep ediyor.
Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso’yu içeren Sahel bölgesinde terörle mücadele stratejilerinin geliştirilmesi çağrısında bulunan gösterilerde, Mali’deki yabancı askerlerin varlığına da tepki gösterildi.
Göstericiler, Fransa ve Birleşmiş Milletler (BM) askerleri bölgede bulunduğundan beri saldırıların arttığı, terörle mücadelede başarısız olunduğunu ifade etti. Terörist gruplar orduya saldırmaya devam ettikçe, Mali hükümeti üzerindeki baskı artıyor.
Fransız kuvvetlerine ek olarak BM Barış Gücü’nün Mali’de 15 bin askeri bulunuyor. Sahel ortak askeri kuvvetleri ise burada 5 bin askerini bulunduruyor. Buna karşılık terörist gruplar, tekniklerini geliştirip genişletmeye devam ediyor.
G5 Sahel Ülkeleri Güvenlik ve Savunma Komiteleri’nin dokuzuncu toplantısı geçtiğimiz Ekim ayında Novakşot’ta yapmıştı. Fransa Genelkurmay Başkanı General Francois Lecointre aynı zamanda Fransız “Barkhane” kuvvetlerine de komutanlık ediyor.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”