Vatikan'ın ekonomik krizi, Papa'yı köşeye sıkıştırdı

Papa I. Franciscus, Apostolik Sarayı balkonunda Vatikan’daki kalabalığı selamlıyor (AFP)
Papa I. Franciscus, Apostolik Sarayı balkonunda Vatikan’daki kalabalığı selamlıyor (AFP)
TT

Vatikan'ın ekonomik krizi, Papa'yı köşeye sıkıştırdı

Papa I. Franciscus, Apostolik Sarayı balkonunda Vatikan’daki kalabalığı selamlıyor (AFP)
Papa I. Franciscus, Apostolik Sarayı balkonunda Vatikan’daki kalabalığı selamlıyor (AFP)

Papa I. Franciscus, dünyanın en köklü, en çok sır saklayan dini ve siyasi kurumları olan Vatikan'ı yönetmekte hala zorlanıyor. Kilise içindeki sıkıntılar ve birçok ülkedeki rahip ve hahamlarla ilgili cinsel skandalların yanı sıra Papa bugün, Vatikan’da yıllardır yaşanmayan mali bir krizle karşı karşıya.
Papa Franciscus’un mali işleri yöneten birimi ıslah etme acil çabalarına rağmen, kilise hala daha bütçe açığı sıkıntısı yaşıyor. Eski bakan Kardinal Bell’in çocuk istismarı suçundan hapse atılması ve utanç verici olarak nitelendirilen gayrimenkul yatırım skandalının ardından, henüz bir ekonomi bakanı atanamadı.
Kilise yakın kaynaklara göre, Vatikan içinde yıllardır süren savaş, Domenico Giani’nin istifa etmesine ve birkaç hahamın uzaklaştırılmasına yol açmıştı.
Papa I. Franciscus, önce ekonomik reform için çaba harcayacağını açıkladı. Ardından ekonomi bakanlığı kurulacak.
Vatikan dışişleri bakanı ve eski yardımcısı arasındaki karşılıklı suçlamalara yol açan son patlamanın ana noktası, dünyadaki tüm Katoliklerden Vatikan için bağış toplayan kurumdu.
1870 yılında Papa’nın kontrolü kaybetmesiyle kurulan bu kurum, 2006’da 115 milyon dolar yardım toplamıştı. Ancak Kilise takipçilerinin sayısındaki gerileme ve cinsel skandallar nedeniyle bu rakam geçen yıl yarı yarıya düşmüştü.
Bu yüzden Kilise, yatırım risklerini arttırmaya ve kısa bir süre önce İngiltere’deki Chelsea mahallesinde lüks bir mülk satın alarak yatırım fonu sermayesine girmeye karar verdi. 150 milyon dolarlık bu yatırım anlaşmasına, görevine başlamadan önce İtalya Başbakanı Giuseppe Conte de katıldı.
Vatikan Dışişleri Bakanlığı’nın işlemi tamamlamak için tüm tutarın geri çekilmesini talep etmesiyle kilise başsavcılığı, Merkez Bankası’ndaki bazı yetkililer arasındaki bozgunculuğa yol açan bir soruşturma başlatmak zorunda kaldı. Savcılık, Dışişleri Bakanlığı’nda çalışanlardan bazılarını denetleme emri verdi ve bu kişilerin isimleri basına sızdı. Bunların arasında kara para aklamayla mücadele birimi sorumlusu da vardı.
Gazeteci yazar Gian Luis Notzi, binlerce belgeye dayanan “Yargı Günü” kitabında, Vatikan’ın tarihte ilk kez iflas tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Ancak, Vatikan'ın mali idaresinin yıllardır yanlış yürütüldüğüne dair kanıtlar ortaya koyan kitap, İtalya’daki kilisenin sahip oldu yaklaşık 3 milyar dolar değerindeki gayrimenkul varlıklarına değinmiyor. Vatikan’ın emlak usul idaresini denetleyen kurum da tarihte ilk defa geçen yıl 25 milyon dolar zarara uğradı.
Vatikan'ı rahatsız eden mali krizin ekonomik alanın ötesine geçtiğine dair henüz şüphe yok. Papa Franciscus ise vaat ettiği reformları gerçekleştirmede bu tür zorluklarla karşılaşıyor.



Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenleme ihtimali Ortadoğu'da topyekun savaş endişelerini artırıyor. 

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in İran'daki nükleer tesislere saldırmasını desteklemeyeceklerini söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Tel Aviv'in tesisleri vurmayacağına dair herhangi bir güvence vermediğini belirtiyor. 

Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen yetkili, Amerikan medya kuruluşu CNN'e şunları söylüyor: 

Güç gösterisinin yanı sıra biraz da akıllıca davranılmasını bekliyoruz fakat buna dair herhangi bir garanti yok.

Yetkili, ayrıca İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının yıldönümünü misilleme için kullanıp kullanmayacağını kestirmenin "gerçekten zor" olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: 

Sanırım 7 Ekim gününü kullanmaktan kaçınacaklar, tahminime göre misilleme olacaksa muhtemelen bu tarihten önce veya sonra gerçekleşecek.

Biden, cuma günkü açıklamasında Washington'ın Tel Aviv'le günde 12 saat iletişim halinde olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini söylemişti. Başkan, İsrail'in nükleer tesislere saldırmak yerine başka bir misilleme planı yapması gerektiğini belirtmişti.

İsrail ordusunun Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı da Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran, aylardır beklenen misillemeyi 1 Ekim'de yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylemişti.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), gerginliğin tırmandığı Ortadoğu'da Biden yönetiminin İsrail üzerindeki etkisini kaybettiğini yazıyor. 

Beyaz Saray yetkilileri, misilleme planlarında İran'daki muhtemel hedeflere karşı Tel Aviv'le koordinasyon halinde olduklarını fakat Netanyahu yönetimi tarafından "gafil avlandıklarını" söylüyor.

Donald Trump yönetiminde Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenke, Aksa Tufanı'nın her şeyi değiştirdiğini belirtiyor: 

7 Ekim her şeyi değiştirdi. ABD'nin hassasiyetlerini daha az dikkate alan ve kendi güvenlik hedeflerini ısrarla kovalayan yeni bir İsrail'le karşı karşıyayız.

Diğer yandan sadece ABD değil Avrupa Birliği (AB) de İsrail üzerindeki etkisinin zayıfladığından endişeleniyor. 

Britanya gazetesi Financial Times'a konuşan Avrupalı bir diplomat, Tel Aviv yönetiminden İran'daki nükleer tesislere saldırı düzenlememesini istediklerini fakat net bir yanıt alamadıklarını belirtiyor. Bir başka Avrupa diplomat da şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu olaylar üzerinde ne kadar az etkimiz olduğunu görmek iç karartıcı. Tartışmalarımızı daha karamsar, daha kaderci bir hale getiriyor.

Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal, Financial Times, Times of Israel