Cezayir: Sendikalar grevlerle günlük hayatı felç edebilir

Cezayir: Sendikalar grevlerle günlük hayatı felç edebilir
TT

Cezayir: Sendikalar grevlerle günlük hayatı felç edebilir

Cezayir: Sendikalar grevlerle günlük hayatı felç edebilir

Atıf Kadadre 
Cezayir'de sendikalar, Kasım ayı boyunca düzenleyecekleri grev ve protesto eylemlerinin takvimini açıkladı. Söz konusu sektörlerin arasında, başta kamu bankaları ve sigortacılık sektörü de olmak üzere geçmiş yıllarda hiçbir toplumsal tırmanışa dahil olmayan sektörlerdeki sendikalar da bulunuyor.
Kamu Bankaları Birliği, “toplumsal dışlanma ve marjinalleşme” ile başa çıkmak için 10 Kasım Pazar günü faaliyetleri durdurma kararı aldıklarını belirtti. Cezayir Genel İşçi Sendikaları (UGTA), yaptıkları yazılı bir açıklamada, “İşçilerimizin maruz kaldığı acıların küçük bir kısmını temsil eden taleplere yanıt verilmiyor. Genel sekreterler, bu durumun, tüm olumsuzluklardan kaçınmak için her zaman benimsemiş oldukları diyalog ve istişare üslubunu, nezaket ve sorumluluk duygusunu kesintiye uğrattığına inanıyor” ifadelerine yer verdi.
Grev bildirisine imza atan kamu bankaları, ülkede bankacılık sektörünün en büyük bankaları olarak nitelendiriliyor. Yapılacak grev ise başta yatırım ve hizmet alanları olmak üzere birçok alanda felç yaşanmasına yol açabilir.
Sigortacılık sektörü
Bankacılık sektörü, ucu açık bir şekilde grev ilan ederken sigortacılık sektörü de geçen cumartesi günü, 10 gün içerisinde dile getirdikleri endişelerine yanıt alamamaları halinde greve başlayacaklarını açıkladı.
Sektördeki mevcut sendikaların sözcüleri, sigortacılık alanında faaliyet gösteren kamu şirketlerine ve tüm çalışanlara greve dahil olma çağrısında bulunurken, sektörün yaşadığı sorunlardan da Maliye Bakanlığını sorumlu tuttu. Sözcüler, talep listelerinin hazırlanması sürecinde koordinasyon üyeleri tarafından toplantılar düzenlendiğini ve ilgili sigortacılık şirketlerinin genel müdürlerinin de bu toplantılar ve işçilerin ana endişeleri hakkında bilgilendirildiğini vurguladı.
Seçimlerden bir ay önce
Tarihi boyunca protesto hareketlerine dahil olmayan bazı sektörlerdeki grevlerin, daha sonra ise bankacılık ve sigortacılık sektörlerindeki grevlerin ardından bazı kesimler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir ay önce gelen bu grevler için tercih edilen tarihe şüpheci bir şekilde yaklaşıyor. Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih de bu kesim arasında yer alıyor.
Bu çerçevede Adalet Bakanı Belkasım Zağmati, geçen cuma akşamı başkent Cezayir’deki Halk Sarayı’nda üst düzey yetkililere hitaben “mümkün olduğunca ilerlemek zorunda” olduklarını belirtti.
Bu gelişmenin, Hakimler Sendikası’nı da harekete geçirmesi muhtemel. Sendika, Adalet Bakanlığı’na geçen cumartesi günü “hakimlerin ve yargı kurumlarının saygınlıklarına doğrudan provokasyon teşkil etmeleri dolayısıyla polisin krize yönelik uygulamalarını durdurması” çağrısı yapmıştı. Aynı şekilde sendika krizine bir çözüm bulunmaması halinde, protestoların daha sıkı bir şekilde devam edeceğini ilan ederek, “Durum ne olursa olsun herhangi bir hakimi hedef almak herkesin öfkesine yol açar. Sendikanın tutumu, sonuçları ne olursa olsun fırtınalı olacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Eski bir milletvekili olan İdde Fallahi, yaptığı açıklamada “Bu hareketler, derin devletin mevcut olduğunu ve birkaç kolu bulunduğunu gösteriyor. Seçimleri engellemek için her yöne hareket edilebileceği anlamına geliyor. Bu kollar, asıl amacı seçim sürecini aksatmak olduğu için seçimlerden önce müzakere için çabalıyor” dedi.
İşçi Sendikası
Cezayir Genel İşçi Sendikaları (UGTA) Genel Sekreteri Selim Labatşa, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, bankacılık ve sigortacılık sektörleri açısından durumun ele alındığını belirtti. Labatşa, “Şu an yalnızca bu iki sektördeki durum çözüme kavuştu. Bir birlik olarak biz, önceki aşamadan devraldığımız ağır bir mirası gözden geçirme sürecindeyiz” dedi.
Labatşa, yaklaşık çeyrek yüzyıldır UGTA Genel Sekreteri olan Abdulmecid Sidi es-Said’in yerine atandı. UGTA, Cezayir’deki en büyük sendikalardan biri. Sendika ayrıca, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika döneminde iş adamı Ali Haddad’a bağlı Kurumlar Forumu’nun da ortağıydı.
Aynı şekilde Selim Labatşa, “Durum gerçekten çok karmaşık. Sendikanın imajını ve Cezayir’in yurt içindeki ve yurt dışındaki görüntüsünü iyileştirmek için yoğun bir çabaya ihtiyaç var. Sendikanın yurt dışındaki ortaklarıyla ilişkilerden devralınan miras, gerçekten kötü” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki zamanlama
Çok sayıda sendika, meşru olsun ya da olmasın taleplerine ulaşmak için cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki dönemden yararlanıyor. Nureddin Bedevi hükümetinin, hassas sektörlere büyük zararlar vermeden gelecek seçimlerin gündem geçişini belirleyecek bir “seçim merdiveni” elde etmek için çaba sarf ettiği biliniyor.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Bedevi hükümeti, seçimler öncesinde öncelikli olarak gerçek kalkınma eksiklikleri olan güney bölgelere odaklandı. Aynı zamanda güçlü ortaklıkla tanınan seçim ayrıcalıklarına sahip olan bu hükümet ayrıca, bazıları tarafından “popülist” olarak tanımlanan bazı önlemler ortaya koydu. Finansal maliyetleri göz önüne alındığında bunların tamamı, toplumsal talepleri, daha da kötüye giden siyasi manzaradan izole etmek için ortaya koyulan kapsamlı ve sakinleştirici tedbirler çerçevesinde gelişti.



Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan özel uçağın Ankara yakınlarında düşmeden önce elektrik arızası bildirdiğini ve acil iniş talebinde bulunduğunu söyledi.

Açıklamada ayrıca, Dassault Falcon 50 tipi uçağın dün TSİ 17:17'de Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru havalandığı ve TSİ 17:33'te elektrik arızası nedeniyle hava trafik kontrolüne acil durum bildirdiği belirtildi.

Libya ve Türk yetkililer, kazada üç mürettebat da dahil olmak üzere 8 kişinin öldüğünü açıkladı.

Duran, hava trafik kontrolünün uçağı Esenboğa Havalimanı'na yönlendirdiğini ve acil durum prosedürlerinin uygulandığını, ancak uçağın iniş sırasında 17:36'da radar ekranlarından kaybolduğunu ve iletişimin kesildiğini söyledi.

gthyu
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, dün Ankara'da Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Haddad ile görüşmesi sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı- X)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya daha önce yaptığı açıklamada, uçağın Ankara'nın Haymana ilçesi üzerinde uçarken acil iniş talebinde bulunduğunu ve enkazın daha sonra aynı ilçenin Kesik Kavak köyü yakınlarında bulunduğunu belirtmişti.

Duran, İçişleri Bakanlığı'nın operasyonu başlatmasının ardından arama kurtarma ekiplerinin kaza yerine ulaştığını ve kazanın nedenine ilişkin soruşturmanın tüm ilgili makamların katılımıyla devam ettiğini kaydetti.

Uluslararası alanda tanınan Libya hükümeti, ölenler arasında Ordu Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Askeri Üretim Otoritesi Direktörü, Libya Ordusu Genelkurmay Başkanının danışmanı ve Genelkurmay Başkanının medya ofisinden bir fotoğrafçının bulunduğunu açıkladı.

Libyalı yetkililer, uçağın Malta'dan kiralandığını ve orada kayıtlı olduğunu belirterek, olayla ilgili soruşturma kapsamında uçağın sahipliği, önceki sorun kayıtları ve teknik özellikleri gibi bilgilerin inceleneceğini ifade etti.


Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

TT

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Birleşmiş Milletler’in (BM) ‘tarif edilemez ölçüde büyük insani acı’ uyarıları yaptığı bir dönemde, Sudan’da geçiş hükümetinin başbakanı Kâmil İdris, ülkesinde bin gündür süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan kapsamlı bir barış girişimini BM Güvenlik Konseyi üyelerine sundu. Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’yu (Hamideti) derhal insani ateşkesi kabul etmeye çağırdı.

Burhan ile Hamideti’nin bu önerileri kabul edip etmeyeceği henüz netlik kazanmazken, HDK’nin geçtiğimiz kasım ayı başında bir insani ateşkesi kabul ettiği hatırlatıldı.

İdris, pazartesi akşamı New York’ta düzenlenen BM Güvenlik Konseyi oturumunda yaptığı konuşmada, “Sudan, savaş nedeniyle varoluşsal bir krizle karşı karşıya” dedi. Söz konusu girişimin ‘bir yanılsamadan değil, bir zorunluluktan; bir zaferden değil, bir sorumluluktan’ doğduğunu ifade eden İdris, planın BM, Afrika Birliği (AfB) ve Arap Birliği gözetiminde ateşkes ilan edilmesini, HDK’nin kontrol ettiği tüm bölgelerden çekilmesini, kamplara taşınmasını ve silahsızlandırılmasını öngördüğünü belirtti.

Zorunlu değil

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’dan oluşan Uluslararası Dörtlü’nün desteklediği ateşkese dolaylı bir gönderme yapan Kâmil İdris, hükümetin önerisinin ‘yerel olarak hazırlandığını ve dışarıdan dayatılmadığını’ vurguladı. HDK’nin kamplarla sınırlandırılmaması halinde ateşkesin ‘başarı şansının olmadığını’ belirten İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesine girişimine destek çağrısında bulundu. İdris, “Bu girişim, Sudan’ın uçurumun kenarından geri döndüğü ve uluslararası toplumun tarihin doğru tarafında yer aldığı bir an olabilir” dedi. İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘çöküşün tanığı olarak değil, toparlanmanın ortağı olarak anılması gerektiğini’ ifade etti.

frgt
New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumundan (BM)

Öte yandan, İdris’ten önce BM Güvenlik Konseyi üyelerine hitap eden ABD’nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Jeffrey Bartos, Trump yönetiminin ilerlemenin yolu olarak insani ateşkes önerdiğini söyledi. Bartos, “Savaşan iki tarafı bu planı ön koşulsuz ve derhal kabul etmeye çağırıyoruz” dedi. Bartos, Trump yönetiminin Darfur ve Kordofan bölgelerindeki dehşet verici şiddeti ve Sudan ordusu ile HDK tarafından işlenen, hesap sorulması gereken vahşetleri şiddetle kınadığını belirtti.

Bu açıklamalar, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçtiğimiz cuma günü yaptığı değerlendirmeleri de hatırlattı. Rubio, yeni yılın Sudan’da insani ateşkes için bir fırsat sunduğunu belirterek, “Odaklanmamızın yüzde 99’u bu insani ateşkese ve ona mümkün olan en kısa sürede ulaşmaya yönelik” dedi. Yeni yılın iki taraf için de anlaşmaya varmak adına büyük bir fırsat oluşturduğunu ifade eden Rubio, bu yönde azami çaba gösterdiklerini söyledi. Rubio, “Orada yaşananlar dehşet verici, gerçekten korkunç” diye konuştu.

sxdcfg
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Washington'da düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Silah tedariki konusunda Rubio, “Bu konuda bazı ilerlemeler kaydedebileceğimizi umuyoruz, ancak ilerleme kaydetmek için dış aktörlerin nüfuzlarını kullanmaları gerektiğini biliyoruz” dedi.

Silah tedariki

BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Halid Hıyari, gelişmiş silahların kesintisiz sevkiyatıyla körüklenen Sudan’daki savaşa ilişkin artan endişelerini dile getirdi. Hıyari, silah tedarikini durdurmayı reddeden ülkeleri eleştirirken, uzlaşmaya yanaşmayan ve gerilimi düşürme iradesi göstermeyen hükümet güçleri ile yarı askerî unsurları da hedef aldı.

Hıyari, “Bu ülkeler petrol gelirlerini korumak için çatışmaları durdurmayı başarabildi, ancak kendi halklarını korumak söz konusu olduğunda bunu yapmayı başaramadı” dedi. Her iki tarafın destekçilerine nüfuzlarını ‘katliamı durdurmaya yardımcı olmak için kullanmaları’ çağrısında bulundu.

Son gelişmelerin, ‘çatışmanın giderek daha karmaşık bir nitelik kazandığını ve bölgesel boyutlarının genişlediğini’ gösterdiği uyarısında bulunan Hıyari, bu eğilimlere müdahale edilmemesi halinde Sudan’ın komşularının ülke içinde ve çevresinde bölgesel bir çatışmaya sürüklenebileceğini söyledi. Çatışmanın özellikle kaygı verici yönlerinden birinin, her iki tarafın da insansız hava araçlarını (İHA) yoğun şekilde kullanarak rastgele saldırılar düzenlemesi olduğunu belirten Hıyari, bunun çok sayıda sivil can kaybına yol açtığını ifade etti. Silah akışının, daha gelişmiş ve daha ölümcül hâle gelerek sürmesinin çatışmanın temel itici gücü olmaya devam ettiğini vurgulayan Hıyari, “Bu akışın durdurulması yönündeki çağrılar görmezden gelindi ve kimse hesap vermedi” dedi.

Hıyari, durumun daha fazla kötüleşmesini önlemek, Sudan’ın birliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için ‘hızlı ve eşgüdümlü bir hareketin’ gerekli olduğunu kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra’nın, şiddeti azaltmaya ve sivillerin korunmasını güçlendirmeye yönelik somut ve uygulanabilir tedbirler üzerinde görüşmeler yapılması için çatışmanın taraflarıyla temas hâlinde olduğunu bildiren Hıyari, odağın şu anda AfB öncülüğünde yürütülecek kapsamlı bir Sudan diyaloğuna destek vermek olduğunu söyledi. Bu sürecin, sivil liderliğinde güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişin önünü açmasının hedeflendiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Operasyonlar ve Savunuculuk Bölümü Direktörü Edem Wosornu ise “Bu çatışmanın vahşeti sınır tanımıyor” diyerek, Kordofan eyaletinin şiddet ve acının yeni merkezi hâline geldiğine dikkat çekti. Wosornu, BM’nin, HDK’nin el-Faşir’i ele geçirmesi sırasında ve sonrasında uluslararası insancıl hukukun ağır ihlallerine ilişkin yeni raporlar almaya devam ettiğini, bunlar arasında toplu katliamlar ve cinsel şiddet vakalarının da bulunduğunu söyledi.

BAE'nin pozisyonu

BAE'nin BM Daimî Temsilcisi Muhammed Ebu Şihab, insani ateşkesin derhal hayata geçirilmesi ve buna en acil şekilde ihtiyaç duyan Sudanlı sivillere yardımların ulaştırılması için acil bir fırsat bulunduğunu söyledi. Tarihten çıkarılan dersler ile mevcut gerçeklerin, savaşan taraflardan herhangi birinin tek başına yürüteceği çabaların sürdürülebilir olmadığını ve yalnızca savaşın uzamasına yol açacağını ortaya koyduğunu vurguladı. Ebu Şihab, insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkes sağlanması ve ‘çatışan taraflardan bağımsız, sivil yönetime giden bir sürecin’ başlatılması gerektiğini ifade etti.


Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
TT

Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)

AFP'nin bugün gördüğü bir mektuba göre, Ukrayna'da esir tutulan iki Kuzey Koreli savaş esiri, Güney Kore'de "yeni bir hayata" başlama arzusunu dile getirdi.

İki asker, ekim ayı sonlarında Seul merkezli bir insan hakları örgütüne yazdıkları mektupta, "Güney Kore halkının desteği sayesinde yeni hayaller ve özlemler yeşermeye başlıyor" ifadelerine yer verdi.

Güney Kore ve Batı istihbarat teşkilatları, Kuzey Kore'nin, Rusya'nın yaklaşık dört yıldır süren Ukrayna işgalini desteklemek için binlerce asker gönderdiğini bildiriyor. Daha önceki haberler, ocak ayında Kiev tarafından savaşta yaralandıktan sonra gözaltına alınan iki kişinin Güney Kore'den sığınma talebinde bulunduğunu belirtmişti.

Mektupta, iki adam kendileri adına çalışanlara "bizi cesaretlendirdikleri ve bu durumu bir trajedi olarak değil, yeni bir hayatın başlangıcı olarak gördükleri için" teşekkür ettiler. "Yalnız olmadığımıza inanıyoruz ve Güney Kore'dekileri babalarımız ve kardeşlerimiz olarak görüyoruz ve onlara yönelmeye karar verdik" ifadelerini kullandılar.

Mektup, güvenlikleri için isimleri açıklanmayan iki asker tarafından imzalanmıştı.