Eski rejimin unsurları hala Sudan basınına hükmetmeye devam ediyor

Sudanlılar, Hamduk’un Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’deki mülteci kamplarını ziyaretini memnuniyetle karşıladılar (Reuters)
Sudanlılar, Hamduk’un Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’deki mülteci kamplarını ziyaretini memnuniyetle karşıladılar (Reuters)
TT

Eski rejimin unsurları hala Sudan basınına hükmetmeye devam ediyor

Sudanlılar, Hamduk’un Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’deki mülteci kamplarını ziyaretini memnuniyetle karşıladılar (Reuters)
Sudanlılar, Hamduk’un Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’deki mülteci kamplarını ziyaretini memnuniyetle karşıladılar (Reuters)

Sudan basını ve özellikle de resmi televizyon kanalları, geçtiğimiz Aralık ayında Sudan'ı sarsan halk devrimi olaylarını görmezden geldikleri için halkın büyük öfkesiyle karşı karşıya kaldı. Aralık devrimi sırasında yaşanan olaylar, güvenlik güçlerinin başvurduğu aşırı şiddet karşısında gösterilerin barışçıl niteliğinin korunmasının yanı sıra yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi ve binlerce kişinin yaralanması dolayısıyla dünyanın dikkatini çekti. Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejiminin 11 Nisan’da alaşağı edilmesine rağmen basın, hiçbir şey olmamış gibi yaklaşımını sürdürmeye devam etti. Bu durum, basın organlarının eski rejimin unsurlarından temizlenmesini talep eden Sudan sokaklarında bir dizi soruyu gündeme getirdi.
Sudan'daki eski rejim, güvenlik güçlerini kullanarak gazeteleri kapatarak ve basını kontrol altına almak amacıyla hayali kırmızı çizgiler çizerek ağızlara gem vurdu. Bu durum, yerel basının halk devriminin getirdiği siyasi değişime ve yeni gerçekliğe ayak uydurmasını zorlaştırdı. Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, düzenlediği her basın toplantısında güvenlik görevlileri tarafından darp edilmek, tutuklanmak ve kötü muamele görmek gibi gazetecilerin dile getirdiği şikayetlerle karşı karşıya kaldı. Başbakan bu olanlar karşısında gazetecilerden resmen özür diledi ve bu suiistimallerin soruşturulacağına ilişkin söz verdi. Ayrıca uzun süredir farklı bir iklimde çalışmalarını sürdüren organların bir gecede değişmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Sokağın maskarası
Sudan medyası, devrim süresince ve hatta yakın zamana kadar dünyanın dikkatini üzerine çeken olayları kasıtlı olarak görmezden gelmesi, göstericiler tarafından alaya alındı. Yerel toplum basın organlarını rejimin borazanları olarak nitelendirdi. Basının, Sudan halkının iradesi doğrultusunda yeniden yapılandırılması çağrısında bulunan geçiş hükümetinin kurulmasından sonra basın sendikalarının sesleri yükselmeye başladı. Bu tutum doğrultusunda pek çok gazeteci, çeşitli basın kuruluşlarını kontrol etmeye devam eden eski rejimin unsurlarının bu kurumlardan temizlenmesi çağrısında bulunarak yürüyüşler ve oturma eylemleri gerçekleştirdiler.
Kurumların tasfiyesi
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Enformasyon Bakanı Faysal Muhammed Salih, önümüzdeki dönemde bu sektörde radikal değişiklikler yapılacağı açıklamasında bulundu. Salih, bu bağlamda feshedilen Ulusal Kongre Partisi’nin ve İslami Hareket’in çıkarları doğrultusunda çalışan fakat devlet tarafından finanse edilen 9 medya kuruluşunun yanı sıra güvenlik makamlarına ait olan basın kuruluşlarının tasfiye edilmesiyle ilgili olarak çalışmalara başlandığını söyledi. Bu tasfiyelerin gelirlerinin devlet hazinesine aktarılabileceğini belirten Salih, bu konuda henüz bir karar alınmadığını da belirtti. Hartum'da yayınlanan gazetelerin yüzde 90'ının devrime düşman olduğunu ve devrim kazanımları için ciddi bir tehdit oluşturduğunu kaydeden bakan, devrimin kendi basın organlarını oluşturmasının oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı.
Devrime destek
Bakan Salih bu gazetelerle yüzleşmek için birtakım önerilerde bulunduğunu fakat bazılarının bunun bir kaçış olduğunu ve bununla alay ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendilerinden birtakım önerilerde bulunmalarını istediğimiz zaman devrim karşıtı yazarların isimlerini söylüyorlar. Sanki benden güvenli yetkilileriyle iletişime geçmemi ve bu kişilerin yazmayı bırakmaları için talepte bulunmamı istiyorlar. Bu tür davranışlar, devrimimizle ve çağrısında bulunduğumuz ifade özgürlüğü ile çelişir.”
Bu gazetelerin içerisinde devrimle birlikte olan bir basın üssünün bulunduğunu belirten, fakat devrimci çizgiyi benimseyen hiçbir gazete veya basın kuruluşunun yayın yapmamasından dolayı üzgün olduğunu dile getiren bakan, “Devrimin kendi basın organlarını oluşturması oldukça mühimdir. Mevcut gazeteler bünyesinde çalışan gençler devrimci bir çizgi ortaya koymak için harekete geçmelidirler” dedi.
Resmi devlet organları içerisindeki esas sorunların 30 yıl boyunca radyo ve televizyonda yaygın olan otoriter zihniyet ve kamu yararı için profesyonel işler yapabilen kadroların ortadan kaldırılması olduğu değerlendirmesinde bulunan bakan, halihazırdaki değişim adımlarının basın politikalarını kapsayan kısmında üç aşamada adım atılacağını söyledi. Bakan bu değişimler kapsamında, tüm üst düzey idarelerin değiştirileceğini, radyo ve televizyonun yeniden yapılandırılacağını ve yeni yüzleşmelerin söz konusu olacağını belirti.
Radyo, televizyon ve Sudan Haber Ajansı ile ilgili olarak izlenecek siyasi ve yayıncılık planı hakkında açıklamalarda bulunan bakan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Barışın sağlanması ve bu sürece ilişkin düğümler başta olmak üzere devrimci hükümetin karşı karşıya olduğu birtakım sorunlar var. Bununla birlikte bir yandan demokratikleşme süreci devam ediyor ve öte yandan ülkede kültürel ve dini çeşitliliğin bulunduğunu kabul etmek gerekir. Yeni liderler, onlardan ne istendiğinin farkında olmakla birlikte bunu başaracak uzmanlığa sahipler. Sudan hükümeti, yurtdışında faaliyet gösteren ve Sudan ile ilgilenen medya kuruluşları karşısında duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Artık güvenlik kısıtlamaları gibi bir durum söz konusu değil. Sadece birtakım teknik önlemler var. Genel yönelimimiz, hiçbir şeyi saklamamızı gerektiriyor. Yerel ve yabancı medya kuruluşlarının Sudan'da çalışmalarını yürütmelerinden memnuniyet duyarız. Onların çalışmalarını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapacağız.”



İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
TT

İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)

Arap siyasi liderlere, muhalefetteki Yahudi siyasi aktivistlere ve eleştirilerde bulunan gazetecilere yönelik devam eden saldırıların ardından, milislerin İsrail’de muhalefeti susturmak için aktif ve ısrarlı bir şekilde çalıştığı, bu aktivistlerin hayatları için gerçek bir tehdit oluşturduğu ve birçoğunu sıkı güvenlik önlemleri altında yaşamaya zorladığı ortaya çıktı.

Bu milis gücü, İsrail parlamentosu Knesset'in Arap üyelerine karşı harekete geçti ve son iki hafta içinde Arap Değişim Hareketi Ortak Listesi Başkanı Milletvekili Eymen Udeh’e kanlı bir saldırı düzenlemeye çalıştı.

Milisler, Udeh’in Pardes Hanna-Karkur beldesinde solcu siyasi aktivistlerle katıldığı bir toplantıya ve Nes Tziona şehrinde düzenlenen başka bir toplantıya saldırdı, arabasının camlarını kırdı ve ona taş attı. Polisin her iki olayda da kendisine saldırı düzenleneceğini bildiği ve bunu kendisine bildirerek toplantılara katılmaması konusunda uyardığı ortaya çıktı. Ancak Udeh, “Faşist teröristlere boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir koşulda halkla toplantılarımızı iptal etmeyeceğiz ve onların amacının Yahudilerle Araplar arasında herhangi bir toplantının yapılmasını engellemek olduğunu biliyoruz” diyerek toplantılara katılmaktan geri durmadı.

g
Knesset'in Arap üyesi Eymen Udeh, 9 Mayıs'ta Kudüs'te düzenlenen Halk Barışı Zirvesi etkinliğinde konuşma yaparken (AFP)

Udeh ile aynı bloktan bir başka milletvekili olan Ofer Cassif de Kudüs'te bazı polis memurlarının katılımıyla benzer bir saldırıya maruz kaldı.

Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Şas Partisi’nden iki Yahudi milletvekili de saldırıya uğradı ve bunun sonucunda yaralandı. Saldırı, dindar gençleri askerlik hizmetinden kısmen muaf tutacak bir yasa konusunda hükümetle müzakere etmeyi kabul ettikleri için onlardan intikam almak isteyen ultra-Ortodoks Yahudi unsurlar tarafından gerçekleştirildi.

Güvenlik önlemleri artırıldı

Eleştirilerini dile getiren gazetecilerden Guy Belz, Dana Weiss, Yonit Levi ve Rina Matsliah'a yönelik ölüm tehditleri nedeniyle bu gazetecilerin çevresinde ve çalıştıkları Kanal 12 televizyonu stüdyolarının kapılarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.

Gazeteci Belz’in Hayfa'da vereceği konferans iptal edildi. Her cumartesi hükümetin politikalarını protesto etmek için düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörlerinden biri olan üniversite öğretim üyesi Shikma Bressler’in Tivon'da vereceği konferans da iptal edildi.

Temiz Yönetim Derneği, bu olayları hükümetin ve bakanlarının, politikalarını reddeden ve kararlarını ve uygulamalarını eleştiren herkese karşı yürüttüğü kampanyanın doğal bir sonucu olarak değerlendirdi.

srt
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın el-Halil şehrinde oyuncak silah taşıyan İsrailli bir çocuk, Mart 2024 (AFP)

Adalah Hukuk Merkezi ise İsrail kolluk kuvvetlerine, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında açıkça terör eylemi niteliğinde olan bu şiddet olaylarına ilişkin kapsamlı ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Merkez, saldırganların ve kışkırtıcıların kimliklerini ortaya çıkardığını iddia ettiği düzinelerce video ve tanık ifadesini polise sundu.

Paris'teki Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu'nda araştırma direktörü olan Fransız-İsrailli sosyolog Eva Illouz, yaşananların İsrail'de Yahudi faşizminin muazzam bir büyüme gösterdiğinin işareti olduğunu söyledi ve bu faşistlerin Başbakan Binyamin Netanyahu, partisi ve müttefiklerinin ‘doğal ortakları’ olduğunu vurguladı.

Illouz, Haaretz gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi:

“Netanyahu, yirmi yıldır Yahudiler ve Araplar arasında nefret tohumları ekmeye ve yargının meşruiyetini sorgulamaya devam ediyor ve milli kimliği dine dayandırıyor.”

Illouz, 1980'den önce Yahudi terörizminin İsrail'de marjinal bir fenomen olduğunu, ancak o yıldan itibaren HaMakhteret HaYehudit, Kah, Teror Negid Teror, Bet Ayin ve LeHava gibi Yahudi grupların terörist saldırılar düzenlediğini ve bunların çoğunun polis tarafından engellendiğini belirtti. Bu grupların bazıları aşırı milliyetçiydi. Diğerleri ise Siyonizme karşı olduklarını ilan ettiler ve İsrail Devleti'ni yıkıp yerine Yahuda Krallığı'nı kurmak istediler.


Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
TT

Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)

Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yönelik açıklamalarını kınayarak, bunların kendisine ve diğer liderlere zarar verme yönünde açık bir çağrı olduğunu belirtti.

Filistin Haber Ajansı (WAFA) tarafından dün yayınlanan açıklamada, Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in sözlerinin, yerleşimcileri Filistin halkına, topraklarına ve kutsal mekanlarına karşı daha fazla terör eylemi gerçekleştirmeye teşvik ettiğini belirtti.

zdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, "ABD yönetimini ve uluslararası toplumu, İsrail hükümetine baskı yaparak Filistin halkına ve liderlerine karşı kışkırtma kampanyasını durdurmaya çağırıyoruz" denildi. Açıklamada, bu kampanyanın "sadece daha fazla şiddete ve gerginliğe yol açacağı ve mevcut barış sürecinin başarı şansını baltalayacağı" kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı dün, Netanyahu'dan Filistin Devlet Başkanı'nın dokunulmazlığını dikkate almayarak onu tutuklamasını ve Filistin Yönetimi'nin üst düzey yöneticilerine suikast düzenlemesini talep etti.


İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
TT

İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)

İsrail güvenlik güçleri dün, Batı Şeria'nın güneyindeki Beytüllahim ve el Halil arasında bulunan devasa Guşh Etzion yerleşim bloğu içindeki yasadışı bir yerleşim birimini, yerleşimciler ile güvenlik güçleri arasında yaşanan şiddet ve çatışmalar nedeniyle boşalttı.

İsrail güvenlik güçleri, ordunun emri üzerine, yaklaşık 25 Yahudi ailenin bir yıldan uzun süredir yaşadığı izinsiz Givat Tzur Misgavi karakolunu boşalttı. Bu durum, yerleşimciler ve güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre çatışmalar sırasında iki sınır polisi yaralandı, birinin gözüne taş isabet ettiği, diğerinin ise dişlerinde kırıklar oluştuğu bildirildi. Tahliye sırasında dört kişi gözaltına alındı.

"Tepe Gençliği" grubundan onlarca aşırılıkçı yerleşimci, sağcı aktivistlerin ve önde gelen şahsiyetlerin karakolun sökülmesini engelleme çağrıları üzerine bölgeye geldi. Tahliyenin ardından, güney el Halil Tepeleri'nde ve el Halil'in kuzeyindeki Vadi Sa'ir bölgesinde yerleşimciler tarafından kundaklama ve isyan gibi saldırılar bildirildi.

Son haftalarda İsrailli yerleşimcilerin Filistinlileri, İsrailli ve yabancı aktivistleri ve bazen de İsrail askerlerini hedef alan saldırılarında artış görüldü ve bu durum yerelde ve Amerikalıların eleştirilerine yol açtı.