Lübnan’da halk hareketi sonrası Avn uzlaşısı sallantıda

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
TT

Lübnan’da halk hareketi sonrası Avn uzlaşısı sallantıda

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Reuters)

Mişel Avn’ın 2016 yılında cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan uzlaşı sonrası ülkede yaşanan protestoların hiçbiri Başbakan Saad Hariri’nin istifasına yol açan halk hareketi kadar sert olmamıştı.
Şarku'l Avsat'a konuşan Değişim ve Reform Bloğu üyesi Milletvekili Esed Dergam, “8 Mart ve 14 Mart bloklarının saflarını yeniden canlandırmak gerekli. Çözümün kaderi, hükümetin kurulma sürecinin takip ettiği rotanın etkisiyle belirlenir” dedi. (Sünni) Müstakbel Hareketi üyesi Muhammed el-Hacar da “Cumhurbaşkanlığı çözümü, aslında ülkenin çıkarlarını güvence altına alan bir ana hedefe dayalı. Bu çıkar, General Mişel Avn’ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle sağlandı. Ancak bunun, son zamanlarda Başbakan Hariri’nin istifasıyla ve yaşananlarla bağlantılı olduğuna tanık olduk” ifadelerini kullandı.
Hacar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Müstakbel, diğer taraf kendisine bağlı kaldığı sürece Lübnan’ın yüksek çıkarlarını güvence altına alan temel hedefe hizmet ederek, Cumhurbaşkanı Avn ve Hariri arasındaki ilişkileri devam ettirmeyi ve korumayı sürdürüyor” dedi. Muhammed el-Hacar, “Ancak özellikle de son günlerdeki halk ayaklanmasıyla yeni bir rotaya giren yeni gelişmeler ve unsurların ardından 8 Mart ve 14 Mart’ın saflarını iki karşıt kamp olarak, yeniden canlandırmaya yol açacak” şeklinde konuştu.
Esed Dergam ise, “Hariri, gelecek dönemin tüm özellikleri ve aşamaları hususunda bir uzlaşının ardından yeniden atanırsa, çözümü yeniden canlandırmaktan konuşmak mümkün olacak. Böylece siyasi düzenlemeler de bozulmadan kalacaktır. Ama Hariri, Başbakan olmazsa, şüphesiz bu da üzerinden çok suların aktığına inandığımız safları yeniden canlandırmaya yarayacak” değerlendirmesinde bulundu.
Dergam yaptığı açıklamada, “Son günlerde Cumhurbaşkanına, ÖYH'ye ve liderine yönelik sokaklarda tanık olduklarımız, uzlaşı dönemini başarısızlığa uğratmaya çalışan eski-yeni planlar çerçevesinde yer alıyor” dedi. Cumhurbaşkanının muhaliflerinin bu alandaki çabalarını birleştirmek üzere her durumda bir araya geldiğini söyleyen Milletvekiline göre, bununla birlikte son birkaç haftadır yaşananlar da tüm yönetici tabakalarda başarılı işler çıkarıldığını kanıtlıyor. Esed Dergam ayrıca, bu dönemin başarısızlığının herkesin başarısızlığı olacağının altını çizdi.
Lübnan Kuvvetleri’nden önde gelen kaynaklar, toplumsal ve yaşamsal sorunlar yaşandığını göz önünde bulundurarak, mevcut aşamanın 8 Mart ve 14 Mart arasındaki geleneksel siyasi bölünmeyi canlandırma aşaması olmadığını savundu. Kaynaklar, “Mevcut siyasi kopukluk, (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri, (Sünni) Müstakbel ve (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti arasındaki karşıtlığın doğal bir sonucudur. Ancak bu, yaşamsal sorunlar hakkındaki bölünme sahnesinde ikinci bir meseledir” dedi.
Avn Uzlaşısı nedir?
Lübnan’da 2,5 yıl boyunca kördüğüme dönen Cumhurbaşkanlığı seçimi Hizbullah ve ÖYH'nin uzlaşısı ile çözülmüştü. Böylelikle asker kökenli General Mişel Avn Kasım 2016'da Lübnan’ın 13. cumhurbaşkanı oldu.
Hristiyan Maruni siyasetçi Avn, 128 sandalyeli mecliste görev süresi Mayıs 2014’te dolan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın yerine seçildi.
Lübnan’da kota rejimi
Etnik ve dini yapısından dolayı istikrarın sürekli bıçak sırtında olduğu ülkede, topluluklar arasındaki güç paylaşımı sistemine göre Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyanlardan, Başbakan Sünni ve Meclis Başkanı Şii olmak zorunda.
Avn kimdir?
Beyrut’ta Maruni Hristiyan bir aileye mensup, fakir bir kasabın oğlu olarak 1935’te dünyaya gelen Avn, orduya girerek Fransa ve ABD’de eğitim aldı. 1980’de Tuğgeneral olarak ülkesine döndükten sonra, 1986 yılında genelkurmay başkanlığına kadar yükseldi.



Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.


Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Sudan'daki Sumud İttifakı’nın siyasi ve sivil güçleri, Sudan'daki savaşı sona erdirmek ve İslamcıların rejimini siyaset sahnesinden kalıcı olarak silmek için dün Kenya'nın başkenti Nairobi'de Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/A) ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile ortak bir ‘İlkeler Bildirgesi’ imzaladı. Savaşa karşı çıkan Sudanlı tarafların çoğunluğunu bir araya getiren bu ilk yakınlaşma aylar süren istişarelerin ve görüşmelerin ardından gerçekleşti.

Savaşın derhal sona erdirilmesinin ‘ulusal öncelik olduğu’ vurgulanan bildirgede, savaşan taraflar olan Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçtiğimiz ağustos ayında Uluslararası Dörtlü (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından önerilen yol haritasına uymaları için daha fazla baskı uygulanmasının önemine işaret edildi.

İlkeler Bildirgesi’nde savaşan taraflara önerilen üç aylık insani ateşkesin hızla uygulanması, koşulsuz olarak derhal ateşkesin sağlanması ve bunun kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çalışılması çağrısı yer aldı.