Hadramut Konferansı, Riyad Anlaşması’nın istikrarın bir adımı olduğunu açıkladı

​Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasındaki krizi sonlandıracak Riyad Anlaşması'nın imzalanması sırasında (EPA)
​Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasındaki krizi sonlandıracak Riyad Anlaşması'nın imzalanması sırasında (EPA)
TT

Hadramut Konferansı, Riyad Anlaşması’nın istikrarın bir adımı olduğunu açıkladı

​Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasındaki krizi sonlandıracak Riyad Anlaşması'nın imzalanması sırasında (EPA)
​Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasındaki krizi sonlandıracak Riyad Anlaşması'nın imzalanması sırasında (EPA)

Yemen’deki güney bileşenlerinden bir olan Hadramut Birliği Konferansı, Riyad Anlaşması’nın güvenliğin ve istikrarın korunmasındaki rolüne dikkati çekerken, bölgenin tanık olduğu merkezileşmeye geri dönüşü kabul etmediklerini açıkladı. Konferans, en başından bu yana Suudi Arabistan liderliğindeki Arap koalisyonunun çabalarına, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin çabalarına katılımına ve güvenlik ile istikrarı koruma çabalarına destek verdiğini vurguladı.
Hadramut Birliği Konferansı Genel Sekreteri Tarık el-Kaberi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, konferansın Riyad Anlaşması’nı “istikrarı sağlamak, bölgeye kan enjekte etmek, devlet kuruluşlarını canlandırmak ve vatandaşlara hizmet etmek açısından” önemli bir adım olarak gördüğünü ifade etti. Kaberi, Hadramut Birliği Konferansı belgelerinin üzerinde uzlaşı sağlandığını belirtirken, Hadramut’un merkezileşmeye geri dönüşü kabul etmeyeceğini vurguladı.
Hadramut Birliği Konferansı ve Riyad Anlaşması’nın taraflarından biri olan Güney Geçiş Konseyi arasındaki ilişkiye de değinen Tarık el-Kaberi, konferansın Hadrami toplumunun (etnik köken) farklı siyasi ve toplumsal seslerini içeren bir kurum olduğunu ve çıktı ile belgeleri uyarınca farklı taraf ve bileşenlerle ilgilendiğini belirtti. Konferansın, Hadramut halkının siyasi, ekonomik ve toplumsal gelecekleri için “Hadrami kazanımlarının” bir parçası olarak kurulduğunu söyleyen Kaberi, konferansın tüm belgelerinin de bunu onayladığını, Hadramut’ın geleceği için vizyonlarını ortaya koyduklarını ve ‘acıları, savaşları ve çatışmalarıyla geçmişi aşma’ sorununa bir çözüm sağladıklarını kaydetti.
Güney bileşenleri ve meşru hükümet arasında güven oluşturmak için yapılan Riyad Anlaşması’nın uygulanmasından sonraki dönem hususundaki bir soruyu yanıtlayan Genel Sekreter, “Bu, farklı tarafların uygulama aşaması ve sonrasıyla nasıl ilgilendiklerine bağlı” dedi. Kaberi, konferansın Riyad Anlaşması’nın imzalanması öncesindeki görüşmelere katılımına dair de “Hadramut Birliği Konferansı, uzlaşı belgelerine ve çıktılarına göre Hadramut ve hakları hususunda uzmanlaşmış Hadrami oluşumunu içeriyor. Bunu açıkladık. Diyaloğun son zamanlarda çoğunlukla gerginlik ve çatışma alanlarına odaklandığını biliyoruz” dedi.
Tarık el-Kaberi, konferansın Sana’ya meşruiyetin yeniden kazandırılması ve Husi darbesinin sonlanması çabalarında oynadığı rol hakkında da “Hadramut Birliği Konferansı, darbenin en başından beri farklı platformlarda Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi öncülüğündeki meşruiyete ve Husi darbesinin sonlanmasına yönelik desteğini açıkladı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Yemen Cumhurbaşkanı Mansur Hadi, geçen hafta Riyad Anlaşması’nın imzalanmasından önce gerçekleştirdiği bir toplantıda “güney meselesinin Yemen’de barış ve istikrarın özü olduğunu” belirtti.
Resmi kaynaklar ise Hadi’nin, güney bileşenlerinin bazı liderleri, ortak harekat temsilcileri, güney koalisyonu temsilcileri, Güney Direniş Komutanlığı, Hadramut’taki kuruluş yetkilileri, Hadramut Birliği Konferansı yetkilisi, Devrimci Hareket ve Meşru Güney Komisyonu temsilcileriyle bir araya geldiğini açıkladı.
Yerel kaynaklara göre Yemen Cumhurbaşkanı, “Bunun için erken bir süreçten beri çalışıyoruz. Vesayet ve aşırı merkezileşmeden uzakta, herkesin haklarını koruyan, yeni bir federal Yemen inşa etmeye doğru ilerleyen gerçek bir ortaklık aracılığıyla Güney meselesine ilişkin, güney vilayetlere ve vatana hizmet eden ulusal diyalog sonuçları uyarınca genel şekilde hizmet hakkı tanıdık” ifadelerini kullandı.



Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)

İsrail'in Lübnan ile ateşkes anlaşmasını bozabilecek bir gerilime yol açabileceği endişeleri arasında, Lübnan ordusuna destek yollarını görüşmek ve Hizbullah'ı silahsızlandırma çabalarını gözden geçirmek üzere bugün Paris'te Fransa, Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Lübnan temsilcilerinin katılımıyla dörtlü bir toplantı düzenleniyor.

Fransız kaynakları, İsrail'in savaşa geri dönme yönündeki tekrarlanan ve aleni tehditleri göz önüne alındığında, Paris'in Lübnan üzerinde ciddi bir tehlike hissettiğini belirtiyor.

Paris'teki bilgili kaynaklar, bugün yapılacak toplantının üç ana öncelik çerçevesinde gerçekleştiğini söylüyor; bunlardan ilki, İsrail ve Lübnan arasındaki düşmanlıkların sona ermesini izlemekle görevli mekanizmanın gözden geçirilmesi ve geliştirilmesinin değerlendirilmesidir.

Lübnan'da İsrail'in gerilimi tırmandırmasını engellemek, toplantının ikinci önceliği olacak. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre toplantıya Lübnan Ordu Komutanı General Rudolph Heykel de katılacak ve silahların devletin elinde kalmasını sağlamaya yönelik Lübnan çabalarına dair bir genel bakış sunacak.

Üçüncü öncelik, ABD elçisi Morgan Ortagus'un ülkesinin Lübnan'daki planlarıyla ilgili olarak ne söyleyeceği ile ilgilidir.


Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.