​Avrupa Adalet Divanı: İsrail, Filistin topraklarında ürettiği malları etiketlemeli

Avrupa Adalet Divanı (Arşiv-Reuters)
Avrupa Adalet Divanı (Arşiv-Reuters)
TT

​Avrupa Adalet Divanı: İsrail, Filistin topraklarında ürettiği malları etiketlemeli

Avrupa Adalet Divanı (Arşiv-Reuters)
Avrupa Adalet Divanı (Arşiv-Reuters)

Avrupa Adalet Divanı, bugün, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında üretilen malların, yerleşimciler tarafından üretilip üretilmediği konusunun açıkça belirtilmesi gerektiğine hükmetti.
Avrupa Adalet Divanı, İsrail işgali altındaki topraklarda üretilen malların etiketlerinde menşe belirtilmesi gerektiğine hükmetti.
Alınan bu kararın, Fransa Ekonomi Bakanlığı’nın Kasım 2016’da, İsrail tarafından işgal altındaki bölgelerden getirilen ürünlerin üzerine farklı bir işaret konulması gerektiğini öne süren kararın devamı olarak geldiği ifade edildi. Bakanlık bu kararı, 2011 yılında kabul edilen ve tüketicilerin gıda konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini öngören Avrupa yasalarına uygun olarak aldı.
Avrupa Komisyonu, 2015 yılında, Haziran 1967’den bu yana işgal edilen bölgelerden gelen malların menşeinin belirtilmesi için belge hazırladı ve karar büyük tartışmaların ardından onaylandı.
Avrupa Adalet Divanı, ürünlerinin çıkış noktalarının açık ve yanlış yönlendirici olmadan belirtilmesinin gerektiğini, “İsrail'in ilgili bölgelerde egemen bir oluşum olarak değil, işgalci güç olarak bulunduğunun” belirtilmesini hükmetti.
Fransa’daki Yahudi kurumları, bakanlığın “ayrımcı” olarak verdiği kararını, İsrail’e karşı nefretten kaynaklanan boykot hareketini güçlendireceği gerekçesi ile kınadı.
Avrupa Adalet Divanı savcısı, ürünlerin sağlık ve çevre standartlarının yanı sıra tüketicilerin ahlaki düşüncelerinin ürünlerin kullanımında etkili olduğunu belirtti.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Saeb Ureykat, Avrupa Adalet Divanı’nın kararını memnuniyetle karşılarken, bütün Avrupa ülkelerini bu kararı uygulamaya koyma çağrısında bulundu. Ureykat açıklamasında, taleplerinin yasadışı sömürge alanlarında üretilen ürünlerin menşeinin doğru bir şekilde işaretlenmesi ile sınırlı olmadığını, bu ürünlerin tamamının uluslararası pazarlarda yasaklanmasını içerdiğini söyledi. Bu kararın uluslararası topluma hatırlatılması gerektiğini belirten Ureykat, İsrail’in uluslararası insancıl hukuk ve Birleşmiş Milletler kararlarının sistematik ihlallerinden sorumlu tutulması gerektiğini belirtti.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe