İsrail’in ‘İslami Cihad’ı hedef almasının ardından gerilim arttı

İslami Cihad unsurları İsrail’in saldırısının ardından el-Ata’nın evini inceliyor (EPA)
İslami Cihad unsurları İsrail’in saldırısının ardından el-Ata’nın evini inceliyor (EPA)
TT

İsrail’in ‘İslami Cihad’ı hedef almasının ardından gerilim arttı

İslami Cihad unsurları İsrail’in saldırısının ardından el-Ata’nın evini inceliyor (EPA)
İslami Cihad unsurları İsrail’in saldırısının ardından el-Ata’nın evini inceliyor (EPA)

İsrail’in Filistin İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri komutanlarından Baha Ebu el-Ata’yı öldürmesine cevaben Gazze Şeridi’nden İsrail’e roketler fırlatılmasıyla bölgede 2014’ten bu yana en büyük gerilim yaşanıyor.
Gazze Şeridi’nde el-Ata hedef alınırken aynı zamanda İslami Cihad Örgütü Siyasi Büro üyesi Ekrem el-Acuri’nin Şam’daki evi de vuruldu.
Söz konusu saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün Komutanı Kasım Süleymani ile yakın olan ve İslami Cihad Hareketi’nin İran ile ilişkilerinin ‘koordinatörü’ olarak görülen el-Acuri kurtuldu ancak oğlu da dahil 2 kişi hayatını kaybetti.
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri, el-Ata’nın ölümüne neden olan saldırılara yanıt olarak İsrail’e yaklaşık 200 füze fırlattı. Bu da İsrail’in birçok bölgesinde sirenlerin çalmasına neden oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaşanan gelişmelerin ardından, “İsrail tırmanış peşinde değil. Ama kendimizi korumak için her şeyi yapacağız. Bu zaman alabilir. İhtiyaç duyulan şey sakinlik” dedi.
Netanyahu, gazetecilere yaptığı açıklamada, İslami Cihad ile çatışmaların uzayabileceğini dile getirdi.
Başbakan Netanyahu ve İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, bir tırmanış istemediklerini ancak gerektiğinde İsrail ordusunun buna hazır olduğunu vurguladı.
Siyasi kaynaklara göre bu yöndeki bir mesaj Mısır aracılığıyla Hamas liderlerine gönderildi ve İsrail’in suikast politikasına dönmeye karar vermediği, küçük bir operasyon yaptığı ifade edildi.
İsrail ordusu ve İsrail İstihbarat sözcüleri, suikastı haklı çıkarmak için şehit Ebu el-Ata'nın bir biyografisini paylaştı.
Söz konusu biyografide el-Ata’nın İran'ın istekleri doğrultusunda Hamas ile İsrail arasındaki ateşkese karşı savaştığı ve ateşkes ihlallerinden sorumlu ilk kişi olduğu öne sürüldü.
Ayrıca, el-Ata’nın Gazze’deki silah üretiminden, İran füzelerine benzer yerel roket üretiminden sorumlu olduğu ve İsrail’e karşı düzenlenen son operasyonlara liderlik ettiği de savunuldu.
İsrail, el-Ata’ya suikast düzenlediğini açıkça belirtirken, İslami Cihad Hareketi Siyasi Büro üyesi Ekrem el-Acuri’nin Şam’daki evinin hedef alınmasının sorumluluğunu üstlenmedi.
Söz konusu saldırıda el-Acuri kurtuldu ancak içlerinde oğlu Muaz ve İslami Cihad aktivistlerinden Abdullah Yusuf Hasan’ın da olduğu üç kişinin öldü. Acuri’nin torunu Betül ile beraber onlarca kişi de yaralandı.
İsrail tarafından gerçekleştirilen suikastin ardından Gazze Şeridi’nden beklenen yanıt da geldi.
İslami Cihad tarafından İsrail’e fırlatılan 200 roketin çoğuna İsrail’deki Demir Kubbe sistemi müdahale etti. Ancak bazı roketler sistemin radarlarından sıyrılmayı başararak Tel Aviv, Aşkelon, Aşdod ve Gazze’yi çevreleyen şehir ve kasabalara düştü.
İsrailli vatandaşlar panik içerisinde sığınaklara inmek zorunda kalırken, Tel Aviv sokakları yaklaşık iki saat boyunca boş kaldı.
Yüzlerce İsrailli, Gazze yakınlarındaki şehirlerden ve roketlerin düştüğü bölgelerden uzaklara kaçmak zorunda kaldı.
Bölgedeki kutlamalar ve düğünler iptal edilirken, bazı dükkânlar ise kapılarına kilit vurdu.
İsrailli yetkililer, Tel Aviv, Holon, Bat Yam ve Rişon LeTsiyon şehirlerini kapsayan güneydeki Guş Dan bölgesinde eğitime ara verirken, gezilerin iptal edildiğini açıkladı.
İsrail Milli Eğitim Bakanlığı, gelişmeleri takip etmek için kriz masası oluşturduklarını açıklarken, güneyden merkeze kadar olan bölgelerdeki tüm çalışmalarda askıya alındı. Ancak barınakların ya da korunmuş yerlere yakın olan sanayi atölyeleri ve mağazaların açılmasına izin verildi
Tel Aviv’deki Ben Gurion Uluslararası Havalimanı’nda da uçuş aksaklığı yaşandı.
Stadyumlar kapatılırken, bugün yapılacak olan tüm maçlar iptal edildi.
Herhangi bir acil durum beklentisiyle Kfar Saba, Ranana, Netanya ve Herzliya’yı kapsayan, Tel Aviv’in kuzeyindeki Şaron bölgesindeki barınakların açıldığı bildirildi.



ABD, Türkiye’nin ve Şera’nın çıkarına olacak şekilde SDG'yi terk eder mi?

ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
TT

ABD, Türkiye’nin ve Şera’nın çıkarına olacak şekilde SDG'yi terk eder mi?

ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, on yılı aşkın bir süredir devam eden Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslararası çabalar çerçevesinde, Suriye'nin geleceği ve siyasi geçiş sürecine ilişkin yoğun görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'yı ziyaret etti. Görüşmelerde bölgenin istikrarının sağlanması ve DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkmasının engellenmesi de dâhil olmak üzere güvenlik ve stratejik bazı konular ele alındı.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre ABD'nin Suriye'deki askeri varlığının amacının DEAŞ'ın geri dönüşünü engellemek ve bölgedeki güvenliğin istikrarını sağlamak olduğunu belirten Bass, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve çeşitli bağlantılara sahip Kürt gruplara atıfta bulunarak ABD askerlerinin Suriye’deki varlığının silahlı gruplar tarafından komşu ülkelerin güvenliğine zarar verecek şekilde istismar edilmemesini sağlamak için müttefikleriyle koordinasyon içinde çalıştığını söyledi.

Bass, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgedeki ortaklarımıza güven vermek ile varlığımızın herhangi bir düşmanca ya da tırmandırıcı faaliyet için bahane olmamasını sağlamak arasında hassas bir denge kurmanın öneminin farkındayız.”

ABD’li yetkili ayrıca, Washington’ın ABD askerlerinin Suriye'deki varlığının bölgesel gerilimleri arttırmadan siyasi geçişi destekleyici nitelikte kalmasını sağlamak için stratejilerini sürekli olarak değerlendirdiğini de sözlerine ekledi.

cdfvgthy
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Bass arasında daha önce yapılan bir görüşmeden (ABD Dışişleri Bakanlığı)

Basına sızan bilgilere göre Ankara, ABD'den Suriyeli Kürt grupları desteklemekten vazgeçmesini ve onlara özyönetim gibi istisnai ayrıcalıklar tanımadan Suriye’de kapsamlı bir çözüme dahil olmalarının sağlamasını isterken Washington, Ahmed eş-Şera liderliğindeki Şam'daki geçici yönetim ile Mazlum Abdi liderliğindeki SDG arasında bir diyaloğun başlatılmasını destekliyor.

Ülkesinin SDG'ye PKK üyeleri gibi yabancı terör örgütü üyeleri konusunda yaptığı baskıyla ilgili bir soruya Bass, “Suriye'nin ne bugün ne de gelecekte yabancı terör örgütleri ya da yabancı teröristler için güvenli bir sığınak olmaması gerektiği konusunda Türk hükümetiyle hemfikiriz” dedi.

Yaptırımlar hafifletiliyor

Körfez ülkelerinin Suriye'deki geçici hükümete yönelik desteğiyle ilgili olarak Bass, “Körfez'deki ortaklarımızla Şam'daki geçici hükümete, halka temel hizmetleri sunabilmesini sağlamak üzere nasıl yardım sağlayabileceğimiz konusunda yapıcı görüşmelerde bulunduk” ifadelerini kullandı.

Söz konusu yardımın memur maaşlarının ödenmesi ile elektrik ve enerji sağlanmasına yönelik desteği de içerdiğini belirten Bass, bu desteğin sadece Suriye halkının acılarını hafifletmeyi değil, aynı zamanda siyasi geçiş süreci çerçevesinde geçici hükümeti istikrara kavuşturmayı da amaçladığını vurguladı.

ABD’nin yaptırım rejimlerini siyasi sürece zarar vermeden insani çabaları destekleyecek şekilde uyarlamaya çalıştığını vurguladı.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın yeni yönetimi Beyaz Saray'a girmek üzereyken, Suriye dosyasına yönelik politikalarına ilişkin bir beklenti hakim. Bass, yeni yönetimin ABD'nin Suriye'deki varlığının geleceği ve Washington'ın bölgesel istikrarı desteklemedeki rolüne ilişkin kritik kararlarla karşı karşıya kalacağını belirtti.

ABD’li yetkili, sözlerine şöyle devam etti:

“Her ABD yönetimi bölgedeki stratejik çıkarları ile insani yardım çabalarına verilen destek arasında denge kurmakta zorlanır. Suriye, içinden çıkılmaz çatışmaların çözümüne yönelik uluslararası kararlılık açısından bir turnusol kâğıdı niteliğindedir.”

Bass, Trump’ın ekibinin yaptırım politikalarını yeniden değerlendirmesi, uluslararası ve bölgesel çabaların uyumlu olmasını sağlamak için komşu ülkelerle temasları artırması gerekeceğini açıkladı.

Suriye'nin bölgeyle yeniden bütünleşmesi

Bass, bazı bölge ülkelerinin Şam'daki mevcut hükümete verdiği destekle ilgili olarak “Bölgedeki ortaklarımıza her türlü desteğin istikrarı sağlamaya yönelik olmasının ve bölünmeleri güçlendirmemesinin önemini açıkça ifade ettik” dedi.

Washington'ın siyasi bir geçişe katkıda bulunacak ve Suriye halkının acılarını hafifletecek adımlar atılmasını teşvik ettiğini söyleyen Bass, “Mevcut hükümete verilecek her türlü desteğin, Suriye'deki durumu dengelemeye yardımcı olacak pratik tedbirlere yönelik bir taahhütle birlikte yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’li yetkili, Washington’daki yeni yönetimin, çabaların sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşılmasını sağlamaya yönelik olması için baskı yapmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Suriye'nin bölgesel ve uluslararası sistemlerle yeniden bütünleşmesinin, uzun vadeli istikrarın sağlanması için geniş bir iş birliği gerektirdiğini söyleyen Bass, “Washington, güvenliği arttırmak ve siyasi geçiş sürecini desteklemek arasında bir denge kuran çözümler sunmak için komşu ülkelerle birlikte çalışıyor” şeklinde konuştu.

Suriye'deki zorlukların bölgesel ve uluslararası iş birliği olmadan çözülemeyeceğini söyleyen Bass, “Bir sonraki aşamanın başarılı olması için ortaklarımızla birlikte çalışmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

El-Hol Kampı, DEAŞ’lı mahkumlar ve İsrail

Suriye'nin ve bölgenin karşı karşıya olduğu önemli güvenlik sorunlarından biri de el-Hol Kampı ve DEAŞ’lı mahkûmlar. el-Hol Kampı’nın on binlerce kadının ve çocuğun feci koşullarda yaşadığı bir yer olması nedeniyle bu konunun en önemli önceliklerden biri olduğunu belirten Bass, bu kampın aynı zamanda terör örgütlerine üye kazandırma kaynağı olarak istismar edilme riski taşıdığını söyledi. ABD’li yetkili, uluslararası toplumun, buradaki mahkumların topluma kazandırılması ve ailelerin toplumlarıyla yeniden bütünleşmeleri de dahil olmak üzere uzun vadeli çözümler sağlamak için birlikte çalışması ve gelecekteki tehditleri önlemek için sıkı güvenlik adımları atması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Suriye'de bulunan tüm yabancı teröristlerin ülkeyi terk etmesi gerektiğini vurgulayan Bass, “Bu insanların büyük bir kısmı geldikleri ya da vatandaşı oldukları ülkelere geri dönmeli. Bu geri dönüş ise söz konusu hükümetlerin, bu kişilerin eylemlerinden dolayı kanun önüne çıkarılmalarını sağlayacak süreçleri başlatmalarıyla gerçekleşmeli” diye konuştu. Bass, sadece DEAŞ’lı mahkûmları değil, SDG saflarındaki yabancı unsurları da bu kapsamda görüyor.

Ancak SDG ile ilgili sorun, yabancı unsurların ötesinde, siyasi kolunun ABD’nin arkasına saklandığı ve Şam’daki yeni yönetimin bu karmaşık dosyayı yönetemeyeceği ya da güvenliğini sağlayamayacağı varsayımıyla DEAŞ’lı mahkumları koz olarak kullandığı ayrıcalık taleplerine kadar uzanıyor.

Öte yandan Suriye ile İsrail arasındaki ilişkilere değinen Bass, “İki taraf arasında süregelen gerilimin ele alınmasının öneminin farkındayız. Gerginliğin azaltılmasının bölgede kapsamlı bir istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir adım olduğuna inanıyoruz” dedi.

Washington'ın Suriye'nin vekâlet savaşları için bir arena haline gelmesini önleme çabalarını desteklediğini açıklayan Bass, “Bölgeyi daha fazla tehlikeye maruz bırakmadan güvenliğini sağlayacak bir denge için bölgedeki ortaklarımızla birlikte çalışmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.

Suriye'nin istikrara kavuşturulmasının uluslararası iradeyle birlikte çaba da gerektirdiğini ifade eden Bass, Kaosun yeniden başlamaması ve aşırılık yanlısı grupların hedeflerine ulaşmak için bu durumdan faydalanmaması için hep birlikte çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.