Lübnan Cumhurbaşkanı Avn'dan eylemcilere: Halk hareketini bitirin

​Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir TV kanalına röportaj veriyor (AP)
​Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir TV kanalına röportaj veriyor (AP)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn'dan eylemcilere: Halk hareketini bitirin

​Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir TV kanalına röportaj veriyor (AP)
​Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir TV kanalına röportaj veriyor (AP)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, sokaklardaki eylemcilere “felaketin yaşanmaması için evlerine dönmeleri ve yolları kapatmamaları” çağrısı yaptı.
Mişel Avn, “Vatandaşların normal hayata geri dönüş için evlerine dönmeleri gerekiyor. Hükümet sorumluluk alıyor ve karanlık için değil aydınlık için çalışıyor. Aksi takdirde hepimiz birbirimize güvenimizi kaybedeceğiz” açıklamasında bulundu.
Lübnanlılardan olumsuz adımlar atmamalarını isteyen Avn, çünkü olumsuzlukların başka olumsuzluklara yol açacağını, bunun da Lübnanlılar arasında bir çatışmaya neden olacağını belirterek, herkesin hareketin taleplerini desteklediğini ileri sürdü. Lübnan Cumhurbaşkanı ayrıca, “Yaptıklarını sürdürürseniz, ülkeye, sizin ve bizim çıkarlarımıza darbe vuracaksınız. Eğer bunlar devam ederse bir felaket ortaya çıkacak ve ülke, inşa ve mücadele istesek bile ölecek” dedi.
Mişel Avn, “İsyancılara, sorunlarını ve taleplerini anladığımızı, hatayı düzeltmeye hazır olduğumuzu söylüyorum. Ancak davranışlarınızla ülkeyi tahrip etmeyin. Lübnan’ı yok etmeyin, resmi makamları kuşatmaya devam etmeyin” ifadelerini kullandı.
Eylemcilerin yolları kapatmasını de eleştiren Lübnan Cumhurbaşkanı, “Tüm Lübnan halkının seyahat özgürlüğü hakkını ihlal ettikleri için Uluslararası Yolları Kapatma Sözleşmesi’nin dışına çıktılar. Şiddet kullanılmış olabilirdi ancak güvenlik güçleri yol kenarlarında bekledi. Fakat şimdi de vatandaşlar arasında çatışma başladı” dedi. Eylemcileri, kendisine güvenmeye çağıran Cumhurbaşkanı Avn, “Eğer sözlerime güvenmiyorlarsa ben de onlara güvenmeyeceğim. Bu aynısıyla karşılık verme ilkesidir” şeklinde konuştu.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı: Avn'ın eylemcilerle ilgili sözleri çarpıtılıyor
Lübnan Cumhurbaşkanlığı Ofisi, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın eylemcilere yönelik ifadelerinin çarpıtıldığını iddia etti.
Ofis'ten yapılan yazılı basın açıklamasında, “Medya organlarında ve sosyal paylaşım sitelerinde, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın halk hareketine ilişkin açıklamasından bazı çarpıtılmış ifadeler yayınlanıyor" denildi.
Açıklamada çarptılan ifadelere örnek olarak "Yönetimi ele almayacaklarsa beğenmeyenler çekip gitsinler” cümleleri gösterildi.
Şarku'l Avsat'ın Lübnan resmi haber ajansı NNA'dan aktardığı habere göre açıklamada, “Cumhurbaşkanı Avn’ın hareketten diyaloğa katılacak kimsenin olmaması halinde çekip gidebileceklerini, ülkeden göç edebileceklerini çünkü iktidara geçemeyeceklerini söylediği ise doğru” ifadeleri kullanıldı.



Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi
TT

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

İbrahim Hamidi

Suriye hükümetindeki yeni bakanlardan biri, bakanlığının kayıtlarını incelediğinde ‘İran dosyalarının’ büyüklüğü ve ciddiyeti karşısında şaşırdığını söyledi. Söz konusu bakanlıktaki bu durum, Suriye'deki diğer birçok bakanlıktaki ve kuruluştaki durumla aynı. Dosyalar, sözleşmeler, anlaşmalar, bilgiler, müdahaleler ve bazen Tahran'a ulaşan uzantılar... İran’ın ‘rejimin derinliklerine’ nüfuz etmiş olması, yeni hükümetin Beşşar Esed rejiminin mirasından kurtulmasını yavaşlatıp zorlaştırıyor.

Geçtiğimiz on yıllar boyunca Suriye-İran ilişkileri, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nden sonra çeşitli aşamalardan geçti. Her kriz ve sınav karşısında dikey olarak derinleşirken, yatay olarak genişledi. Hafız Esed, 1980 yılında patlak veren İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin’e karşı Ayetullah Humeyni'nin yanında yer aldı. Esed, İsrail'in 1982 yılında Lübnan'ı işgali sırasında, Hizbullah'ın kurulması için topraklarını İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) açtı.

Hafız Esed, 1990 Körfez Savaşı sırasında Bağdat'taki ‘Baasçı’ yoldaşının (Saddam) karşısında yer aldı ve bir yıl sonra Kuveyt'i kurtarmak için yapılan savaşa katıldı. Esed, 1990'lı yıllarda ABD’nin himayesi altında İsraillilerle müzakere ederken bile İran’ın yanında olmaya ve 1993 tarihli Oslo Anlaşmalarına karşı çıkan Filistinli gruplardaki müttefikleriyle koordinasyona devam etti.

Hafız Esed bir yandan (Sovyetler Birliği sonrası) Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile askeri ve güvenlik iş birliğini, diğer yandan Arap ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkileri sürdürdü. İran ile ise askeri, güvenlik ve füze alanlarında gizli bilimsel iş birliği programlarına devam etti.

Oğlu Beşşar Esed'in 2000 yılında iktidara gelmesiyle Şam'ın Tahran'la ilişkisi ittifak ve dengeden İran’ın dini liderinin (rehber) görüşüyle özdeşleşmeye dönüştü. Suriye ordusunun 2005 yılında Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesinin ardından Lübnan'dan çıkması ve 2006 İsrail-Hizbullah savaşı ile Suriye rejimi ‘İran'ın koynunda’ uyuyup uyanır oldu.

Suriye'de İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, tesisler ve anlaşmalar gibi çok daha fazlası var.

En büyük değişim son on yılda, 2011 yılında Suriye’deki devrimin patlak vermesi ve Beşşar Esed rejiminin İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e ve Hizbullah'a boyun eğerek İran'ın Suriye'deki araçlarından biri haline gelmesiyle yaşandı. Kararlar Tahran'da ve güney banliyölerinde alınmaya ve İran'ın bölgedeki silahları tarafından uygulanmaya başladı. Suriye nüfuz savaşı için kullanılan bir arenaya ve Tahran'dan Irak'a, Lübnan'a, Filistin davasına ve Ortadoğu'nun geri kalanına silah, mühimmat ve ideoloji transferi için kullanılan bir koridora dönüştü. Suriye'de koalisyon şemsiyesi altında, İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, askeri, ekonomik, sosyal ve dini tesisler, ekonomik anlaşmalar, sanayi bölgeleri, güvenlik koordinasyonu ve son on yılda rejimin kabiliyetleri azaldıkça ülkede gelişen siber programlar ve gizli hücrelerden oluşan bütün bir altyapı gibi çok daha fazlası var.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Yeni hükümetin gizli görevlerinden biri de gizli programlardan kurtulmak.

İran, Suriye’de askeri, ekonomik, güvenlik ve sosyal örgütlenmeleriyle bir gölge devlet inşa etmeye çalıştı. Açılan her devlet dosyası, İran'ın Suriye'deki nüfuzunun boyutları ortaya koyuyor. Gayrimenkul alanında birçok mülk İranlı kurumlar adına kayıtlı. Güvenlik kurumlarında ve orduda çok sayıda koordinasyon komitesi var. Casusluk ve dinleme altyapısı da İran'a ait.

Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta çökmesi 'İran’ın Suriye’deki varlığının' açık olan kısmını sona erdirdi. İran destekli milisler ve İranlı danışmanlar geri çekildi. İnsansız hava araçları (İHA) ve uçaklar imha edildi. Ancak en tehlikeli olanı bunun görünmeyen kısmı. Bu kısım için silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının çökertilmesi, Suriye'den Irak, Lübnan ve Ürdün sınırlarına uzanan gizli koridorların kapatılması, Suriye rejiminin yapısındaki hücrelerin ve programların lağvedilmesi gerekiyor.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Devrik Esed rejimi sonrası kurulan yeni hükümetin gizli görevlerinden birinin de gizli programlardan kurtulmak olduğuna şüphe yok. Arap ve Avrupa ülkelerinin yeni Suriye hükümetinin kurulmasını memnuniyetle karşılamasının, İran’ın aldığı bölgesel darbenin tamamlanması ve ‘Şii Hilali’nin Suriye ve Ortadoğu'daki gerilemelerinin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için destek vermeye hazır olmalarını gerektirdiği de tartışmasız bir gerçek.