​Iraklı protestocular Direniş Cuması’na hazırlanıyor

Iraklı göstericiler güvenlik güçleriyle çatıştığı esnada kurdukları barikatların arkasına sığındı (AFP)
Iraklı göstericiler güvenlik güçleriyle çatıştığı esnada kurdukları barikatların arkasına sığındı (AFP)
TT

​Iraklı protestocular Direniş Cuması’na hazırlanıyor

Iraklı göstericiler güvenlik güçleriyle çatıştığı esnada kurdukları barikatların arkasına sığındı (AFP)
Iraklı göstericiler güvenlik güçleriyle çatıştığı esnada kurdukları barikatların arkasına sığındı (AFP)

Irak’ın başkenti Bağdat ile güney ve orta kesimlerdeki kentlerde sayıları yüz binleri aşan göstericiler, Başbakan Adil Abdulmehdi’nin görevinden istifa etmemesini protesto etmek için dün de sahadaydı. Ülke genelinde okul ve üniversite öğrencilerinin de protestolara katılması gösterici sayısını ikiye katlarken, çoğu okul ve üniversitede genel greve gidildi.
Iraklı Şiilerin en büyük dini mercii Ali es-Sistani’nin ‘göstericiler bütün talepleri karşılanmadan evlerine dönmeyecek’ açıklamasının yankıları halen devam ederken, Başbakan Abdulmehdi’nin Salı günü anayasadaki gösteri kanununa ilişkin ifadeleri eylemcilerin öfkesine neden oldu. Abdulmehdi, söz konusu açıklamasında, 2004’te ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer döneminde kabul edilen gösteri kanununda ‘belli bir bölgede 4 saatten fazla gösteri yapılmaması ve eylemcilerin gösteriler sırasında kask veya maske takmasının yasaklanmasını’ öngördüğünü belirtti.
“Hakkımı almak için indim” adlı grubun önde gelen aktivistlerinden Muhammed Mudil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bugün (dün) çıkan göstericilerin sayısı beklentileri aştı ve 25 Ekim’de çıkanların sayılarıyla eşitti. Cuma günü göstericilerin sayısının iktidardakileri ürküteceğini umuyorum” dedi.
Mudil, gösterileri yöneten bir liderliğin olmamasının eylemlerin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı sorusuna, “Göstericiler şu an 5 temel talebin karşılanmasına odaklanmışlar ve liderlik meselesiyle ilgilenmiyorlar. Bu talepler ise, hükümetin düşmesi, parlamentonun feshedilmesi, uluslararası toplumun ve siyasi partilerin müdahalesinden uzak bir Seçim Komisyonun gözetiminde erken seçimlerin yapılması, son olarak yeni ve adil bir seçim yasasının kabul edilmesidir” diye yanıt verdi.
Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda oturma eylemi düzenleyen göstericilerin önceki gün Cuma günü için milyonluk gösteri çağrısında bulunduğu açıklamada, “Vatan dönmedikçe eve dönmek yok” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Şehit kardeşlerimizin zaferi için, keskin nişancı hükümetin düşürülmesi hususundaki ilk talebimizi defalarca vurgulamıştık. Bu hükümet, Sinek Köprüsü’nde, Reşid Caddesi’nde ve Hıllani Meydanı’nda onlarca göstericinin şehit olmasına, yüzlercesinin yaralanmasına neden olan baskıcı önlemleriyle, protestocuları bastırmak ve halkın sesini susturmak için şiddet ve suç işleme seçeneğinde ısrar ettiğini doğruluyor.”
Açıklamanın devamında, hükümetin söz konusu ısrarının, devleti yönetme ve masum vatandaşları korumadaki başarısızlığının bir kanıtı olduğu, Ekim ayının başından bu yana yaptıklarıyla güvene ve Irak halkını yönetmeye layık olmadığını gösterdiği ifade edildi. Göstericileri hedef alan keskin nişancıların kimliklerinin henüz tespit edilememesinin de eleştirildiği açıklamada, hükümet tarafından sunulan çözümleri reddetmek ve adına tüm fedakârlıkların verildiği talepleri vurgulamak için Cuma günü (yarın) milyonluk gösterilere çağrı yapılıyor.
Irak basınına bilgi veren avukatlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi Ön Dava Dairesi’nin, 100 Iraklı yetkili hakkında ‘insan hakları ihlali ve soykırım’ suçlamasıyla yapılan şikâyeti kabul ettiğini açıkladı. Söz konusu yetkililerin gösterilerin güç kullanılarak bastırılmasında rol aldıkları belirtilirken, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Yerel ve uluslararası örgütlerin verilerine göre, 1 Ekim’den bu yana gösterilerde, aralarında az sayıda güvenlik güçlerinin de bulunduğu yaklaşık 350 kişi hayatını kaybetti, 15 bin kişi yaralandı.
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, dünkü açıklamasında, memurlara bir günlüğüne de olsa greve katılmaları çağrısında bulundu. Sadr, Bakanlar Kurulu’nun açıkladığı reformları ‘yalan ve hayali’ diye niteleyerek, bu adımın ‘devrimcileri’ susturmayı hedeflediğini söyledi.
Sadr, açıklamasında, Devrimciler, işgalci olmayan ülkelerin temsilciliklerine sloganlarla dahi olsa dokunmasın. Bunun bizim ahlakımızda yeri yoktur”            ifadelerini kullandı.
Sadr’ın desteklediği Sairun Koalisyonu ise Salı günü bakanlar kurulunun onayladığı yeni seçim yasasıyla ilgili kanun tasarısını reddetti. Sairun Koalisyonu Meclis Grup Başkanı Nebil Tarfi, önceki gün parlamentoda düzenlenen basın toplantısında, “Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan Parlamento seçimine ilişkin yasa tasarısını reddettiğimizi açıkça ilan ediyoruz. Önerilen yasa taslağı, halkın iradesine aykırı olarak güçlü partilerin egemenliğini ve diğerlerinin dışlanmasını kalıcılaştıran eski seçim sistemini (kota sistemi) korunmasını öngörüyor.
Irak Hükümeti tarafından yapılan açıklamada, yetkililerin mal varlıklarının sorgulanması amacıyla ‘Bunu nereden getirdin?’ isimli yasa taslağını hazırlamak için çalışmaların başladığı aktarıldı. Irak Hükümet Sözcüsü Sad el-Hadisi, açıklamasında, Bakanlar Kurulu’nun ‘Bunu nereden getirdin?’ yasa taslağını onaylamak için çabaladığını ve bu tasarının hükümetin son olarak ilan ettiği reform paketi kapsamında yer aldığını söyledi.
Öte yandan Irak Yüksek Yargı Konseyi, 377 üst düzey yetkili hakkında mahkeme kararı çıkarıldığını bildirdi. Açıklamaya göre, karar kapsamında 83 yetkili için tutuklama emri verildi.
Açıklamada, 2003’ten bu yana İstinaf Mahkemesi’nde üst düzey yetkililerle ilgili 377 davanın karara bağlandığı, 627 dava ile ilgili karar verilmediği ve 83 kişi hakkındaki tutuklama emrinin henüz uygulanmadığı belirtildi.
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi önceki gün Irak'taki Avrupa Birliği Misyonu temsilcileri ile bir araya geldi.
Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre Abdulmehdi, görüşme sırasında ‘hükümetin barış gösteri hakkına saygı duyduğunu, göstericilerin ve kamu düzenin korunması gerektiğini, güvenlik güçlerine göstericilere karşı aşırı şiddet kullanmamaları yönünde sıkı talimatlar verdiğini, gösterilerde yaşanan olayları incelemek amacıyla bir komite kuracaklarını, komitenin hazırladığı dosyaların yargıya taşınacağını ve olayları şeffaf bir şekilde halka, Meclis’e ve tüm taraflara sunacağını’ söyledi.
Açıklamanın devamında, Avrupa Birliği Misyonu temsilcilerinin, gösterilerle ilgili görüş alışverişinde bulunduğu, protestoların Irak Anayasası ve uluslararası anlaşmalarca meşru bir hak olarak kabul edildiğini anımsattıklarını, gösterilere karşı barışçıl yollarla yanıt verilmesi ve ülkenin istikrarı ile Iraklıların çıkarlarını koruyacak reformların hayata geçmesinin önemine vurgu yaptıkları aktarıldı.



İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)

İsrail Kabine Sekreteri Yossi Fuchs dün yaptığı açıklamada, iktidardaki Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısıyla ilgili başarısızlıkları soruşturmakla görevli tartışmalı hükümet komisyonunun yetki alanını belirlemek üzere bir bakanlar komisyonuna başkanlık edeceğini duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalifleri tarafından sert şekilde eleştirildi.

Fuchs, hükümet üyelerine gönderdiği mektupta, komisyonda Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yanı sıra Smotrich’in lideri olduğu Dini Siyonizm Partisi’nden Yerleşim ve Ulusal Görevler Bakanı Orit Strook ve Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nden Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun yer alacağını belirtti.

Komisyon, Adalet Bakanı Levin’in Likud Partisi’nden meslektaşları da dahil olacak. Bunlar arasında Tarım Bakanı Avi Dichter, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel, Diaspora İşleri Bakanı Amichai Shikli ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar liderliğindeki Yeni Umut partisinden Maliye Bakanı Ze'ev Elkin yer alıyor.

İsrail gazetesi The Times of Israel'e göre bakanlar komisyonuna, 7 Ekim’i soruşturan komisyonun görev tanımı, araştırılacak konular ve zaman çerçevesi dahil olmak üzere tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verilecek.

Elkin dışında komisyondaki tüm bakanlar, Hamas liderliğinde binlerce unsurun Gazze çevresindeki yerleşim yerlerine saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 251 kişiyi rehin aldığı 7 Ekim saldırısı sırasında görevdeydiler.

Başbakan Binyamin Netanyahu'ye eleştirenler, Hamas saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de dahil olmak üzere, saldırı öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan siyasi ve istihbarat alanlarındaki başarısızlıkları araştırmak üzere resmi bir komisyon kurulmasını talep ediyorlar. Kamuoyu yoklamaları, İsraillilerin büyük çoğunluğunun saldırıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonu kurulmasını desteklediğini gösteriyor, ancak Netanyahu, komisyonun kurulmasının yargı tarafından belirleneceği gerekçesiyle bunu reddediyor. Netanyahu liderliğindeki mevcut hükümeti, yargı reformu yoluyla yargıyı zayıflatmaya çalışıyor.

İsrail hükümeti geçtiğimiz pazar günü ‘mümkün olan en geniş halk desteğiyle2 kendi özel soruşturma komisyonunu kurmak için oylama yaptı.

Fuchs’un açıklamasına yanıt olarak, diğer muhalefet yetkilileriyle birlikte hükümetin soruşturmasını reddeden ana muhalefet lideri Yair Lapid, bakanların ‘soruşturmayı yürütmek için ahlaki veya yasal yetkiye sahip olmadıklarını’ söyledi.

Bazı komisyon üyelerini de eleştiren Lapid, önce komisyon başkanı Levin'e, 7 Ekim'den önce ‘güvenliğin ihmal edilmesinin’ nedeninin onun yargı reformu olduğunu söylediğini hatırlattı, ardından ‘Gazze'ye nükleer bomba atılmasını öneren’ Miras Bakanı Eliyahu'ya eleştirilerde bulunan Lapid, Strook’u “İsrail ordusunu, rehinelerin bulunduğu bölgelerde, bu onların hayatını tehlikeye atsa bile savaşmaya çağırdı” diyerek eleştirdi. Son olarak Smotrich'e değinen Lapid, “(Smotrich) çocukları aç bırakmanın haklı ve etik olduğunu açıkladı” dedi ve Ben Gvir'in, ‘rehinelerin istismara uğramasına neden olduğunu’ söyledi.

Tüm bu kişilerin Netanyahu'nun kendisini aklamak ve 7 Ekim olayının sorumluluğundan kurtulmak için atadığı bakanlar olduğunu söyleyen Lapid, “Bu işe yaramayacak” diye ekledi.


Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik barış planını onaylaması, bölgeye uluslararası istikrar güçlerinin gönderilmesinin önünü açtı. Karar, Arap ve resmi Filistin makamları tarafından desteklenirken, Hamas başta olmak üzere bazı Filistinli gruplar çekincelerini korudu.

Hamas ve diğer Filistinli grupların çekinceleri, söz konusu güçlerin rolü ve özellikle Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma görevini üstlenme olasılığıyla ilgili. İsrail ise bu sürecin hızla uygulanmasını talep ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, güçlerin rolünün, ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığında kurulacak Barış Konseyi ile netleşeceğini, bu süreçte BM’nin herhangi bir denetiminin bulunmayacağını belirtti. Uzmanlar, “Silahsızlandırma krizi öncelikle siyasi uzlaşı ve bölgesel katılım gerektiriyor; böylece güçlerin gelecekteki rolüne dair herhangi bir kararın güvenilirliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Güçlerin rolü

BM Güvenlik Konseyi, 13 üyenin onayı ve Rusya ile Çin’in çekimser kalmasıyla, ABD tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ne ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ gönderilmesine izin veren karar tasarısını kabul etti.

gt
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (Arşiv – AFP)

BM Güvenlik Konseyi, Barış Konseyi’nin kurulmasını da memnuniyetle karşıladı. Konsey, ‘uluslararası hukuki kişiliğe sahip geçici bir idari organ’ olarak tanımlandı ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik kapsamlı plan çerçevesinde çalışma yapacak, finansmanı koordine edecek bir yapı olarak öngörüldü. Konseyin, Filistin Yönetimi reform programını tatmin edici biçimde tamamlamasının ardından Gazze Şeridi’nde kontrolü yeniden sağlayabilmesi hedefleniyor.

Karar, Barış Konseyi ile iş birliği yapan üye devletlere ve Barış Konseyi’ne, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak üzere ‘Barış Konseyi tarafından kabul edilen geçici uluslararası bir güç oluşturma’ yetkisi veriyor. Bu güç, katılımcı ülkeler tarafından sağlanan askerlerden oluşacak, Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği ve danışma içinde faaliyet gösterecek. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde gerekli tüm tedbirleri alma yetkisine sahip olacak.

Karara göre uluslararası güç, Barış Konseyi’ne ateşkesin uygulanmasını izleme ve kapsamlı planın hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeleri yapmada destek sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP ve Reuters’tan aktardığı son karar tasarısı, istikrar gücünün İsrail, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisi ile iş birliği içinde sınır bölgelerini güvence altına almak ve Gazze’de silahsızlandırmayı sağlamakla görevlendirileceğini; bunun içinde silahların imha edilmesi ve askeri altyapının yok edilmesi gibi görevlerin de bulunduğunu ortaya koyuyor.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Deyr el-Balah'ın batısındaki yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Mısırlı askeri uzman Semir Ragıb, BM kararının onaylandığını ancak güçlerin rolünü detaylı biçimde açıklamadığını söyledi. Ragıb, bunun, gücün BM tarafından doğrudan denetlenmeyeceği anlamına geldiğini belirterek, ilerleyen dönemde bu önemli detayların açıklanmasının tüm endişeleri netleştireceğini ifade etti.

Amerikalı strateji uzmanı Irina Tsukerman ise Gazze’de görevlendirilen istikrar güçlerinin, geçici bir güvenlik mekanizması olarak tasarlandığını söyledi. Tsukerman’a göre bu güçlerin rolü sadece devriye gezmek veya düzeni sağlamakla sınırlı değil; aynı zamanda insani yardım, yeniden inşa ve yönetim reformlarının uygulanabilmesi için gerekli koşulları hazırlamak.

Tsukerman, bu gücün amacının ‘silahlı grupların hemen müdahale edemeyeceği bir ortamda teknokrat bir yönetimin çalışabilmesi için zaman ve alan sağlamak’ olduğunu vurguladı.

Çelişkiler

Güçlerin silahsızlandırma konusundaki rolüne ilişkin tartışmalar devam ederken, Hamas, karar tasarısının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Karar, Gazze Şeridi üzerinde uluslararası vesayet mekanizması dayatmaktadır; bu, halkımız ve güçlerimiz ile gruplarımız tarafından reddedilmektedir” ifadelerini kullandı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Uluslararası gücün Gazze’deki görevleri, özellikle direnişin silahsızlandırılması, gücün tarafsızlığını ortadan kaldırmakta ve onu işgal lehine çatışmanın bir tarafı haline getirmektedir” denildi.

Aynı şekilde, İslami Cihad Hareketi de dün ABD kararını reddettiğini duyurdu. Hareket, uluslararası bir gücün Filistinli grupları silahsızlandırma görevini üstlenmesinin, onu tarafsızlıktan çıkarıp İsrail’in gündemini uygulayan bir ortak haline getireceğini belirtti. Ayrıca, Filistinlilerin ‘işgale karşı her türlü meşru direniş hakkının’ uluslararası hukuk tarafından garanti edildiğini ve grupların silahlarının bu hakkı güvence altına aldığını vurguladı.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, Trump’ın Gazze planını memnuniyetle karşıladı ve planın bölgeye ‘barış ve refah’ getireceğini belirtti. Ofis, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan, silahsızlandırmayı, Gazze’nin askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasını ve bölgede aşırılıkların kökünün kazınmasını öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Semir Ragıb, İsrail’in karara karşı çıkmasına rağmen özellikle istikrar güçleri maddesine odaklandığını belirterek, bunun temel yükümlülüklerden kaçış niteliği taşıdığını ve en başta Gazze’den tam çekilmenin ertelendiğini ifade etti. Ragıb, Hamas ve İslami Cihad’ın itirazının ise anlaşmayı tamamen reddetmekten değil, silahsızlandırma konusuna karşı durmaktan kaynaklandığını ve silahsızlandırmanın önceden sağlanacak uzlaşılarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı; aksi takdirde güçlerin rolü Filistinlilerle çatışmaya dönüşebilir.

Tsukerman ise gücün rolünü iki yönlü olarak değerlendiriyor: “Güç, güvenilir, kapsayıcı ve bölgesel destekle birlikte çalışırsa yeniden inşa ve siyasi normalleşme için bir nefes alanı sağlayabilir.”

Çözümün bölgesel katılımda yattığını belirten Tsukerman, “Bölgesel katılım yoksa, gücün meşruiyeti çöker, uygulanması aksar ve Hamas’ın etkisi güçlenir. Böylece görev, Filistin egemenliğine köprü olmak yerine dış kontrolün simgesi haline gelir. Bölgesel katılım bir lüks değil, zorunluluktur. Yoksa görev hedeflerine ulaşmakta zorlanır ve anlaşmanın özü zayıflar” dedi.


Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
TT

Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)

Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanı General Rudolf Heykel, İsrail ve ABD Kongresi'ndeki yetkililerin orduya karşı iki operasyon başlatması ve programındaki birçok toplantının iptal edilmesinin ardından dün planlanan ABD ziyaretini erteledi.

Lübnan askeri kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, "Ordu komutanlığı son iki haftada İsrail'in orduya ve Lübnan ordusunun ulusal rolüne yönelik saldırısını gözlemledi. Bu saldırı önyargısız ve Lübnan ordusunu hedef alıyordu" dedi. Harekatın ABD Senatörleri Lindsey Graham ve Joni Ernst tarafından başlatılan "bir başka sürpriz harekatla" eş zamanlı olarak geldiği de ifade edildi.

Heykel, Beyaz Saray, Kongre ve Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşmek üzere yola çıkmadan önce, Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Washington ziyareti için planlanan birkaç toplantının iptal edildiğini doğruladı. Kaynaklar, "Bu nedenle Kara Kuvvetleri Komutanı, ziyaretin başarısını güvence altına almak için durum netleşene kadar ziyareti ertelemeye karar verdi" dedi.