Lübnan özel sektörü tehlikede

Beyrut şehir merkezinde kısmi şekilde tahrip olmuş bir ATM (AP)
Beyrut şehir merkezinde kısmi şekilde tahrip olmuş bir ATM (AP)
TT

Lübnan özel sektörü tehlikede

Beyrut şehir merkezinde kısmi şekilde tahrip olmuş bir ATM (AP)
Beyrut şehir merkezinde kısmi şekilde tahrip olmuş bir ATM (AP)

Jessy Trad 
Lübnan’da yaşanan anlaşmazlıklar ekonomiyi tüketirken, kotalar ise israf ve yolsuzluğun ortaya çıkmasına yol açtı. İç savaşın sona ermesinden yaklaşık 30 yıl sonra borçlar, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 1,5 katına çıktı ve ülkedeki temel hizmetler gerilemeye başladı. Borcun yarısına denk gelen 87 milyar dolar, Lübnan’da elektrik krizi çerçevesinde elektrik kuruluşunun neden olduğu israftan kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra Lübnan’da sosyal hizmet, alt yapı ve uygun yaşamsal koşullarda da bir çöküş mevcut.
Lübnan halkının üçte biri, birkaç aydır güçlü şekilde ses yükseltmeye yetecek düzeyde yoksulluk sınırında yaşıyordu. Bankacılık sektörünün yanı sıra, Lübnan ekonomisinin bel kemiği olan özel sektör tehdit altında, yönetim yok ve kazanımlar ise kayıp. Lübnan, risk hattına ulaştı. Bu çerçevede bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi, Lübnan’daki mali ve ekonomik durumun kritik seviyede olduğunu ve hükümetin, artık çok fazla beklemesinin mümkün olmadığını açıkladı.
Özel sektör güven kaybının kurbanı
Lübnan ve Dünya İş Adamları Topluluğu Başkanı Fuad Zamkahal, özel sektörün bugün beklenenden daha hızlı şekilde ortaya çıkan finansal ve parasal krizin kurbanı olduğunu ifade etti. Zamkahal, “Piyasadaki dolar kıtlığı ve mal satın almak için para tedavülünün yapılamaması, her türlü kurumu ve şirketi tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.
Zamkahal’a göre belki de en büyük sorun güven kaybından kaynaklanıyor. Zira yetkili, “Güven azaldığında çalışmak da zorlaşır. Lübnan pazarının tüketiminin yüzde 80’i dışarıdan. Kolaylıkların ve tedavülün durması hareketliliği de durdurdu. Bankacılık kolaylıklarının sonlandırılma riskinin yanına bir de şirketler arasındaki kolaylıkların durdurulma riski eklendi” değerlendirmesinde bulundu.
Fuad Zamkahal, güven kaybının yanı sıra günlük çalışma faaliyetlerinde yaşanan 150 milyon dolarlık kesintilerle birlikte Lübnan’a yapılan 3,5 milyar dolarlık ödemelerin yarısında da kesinti yaşanmasının muhtemel olduğunu söyledi. Bu çerçevede iş adamı, “Şirketler harcamalarını azaltmaya başlıyor ve ilk olarak da çalışanları işten çıkarmaya yöneldi. Önümüzdeki birkaç hafta içinde şirketler, faaliyetlerini tamamen durdurma ve bankalara borçlarını ödeme ikilemiyle karşı karşıya kalacaklar” dedi.
Zamkahal, orta ve küçük ölçekli şirketlerin de likidite engeliyle karşılaşacağını vurguladı.
Likidite eksikliği, sorunun temelini oluşturuyor
Fuad Zamkahal, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Bugün kurumlar, şirketler ya da bireyler tarafından yaşanan sıkıntı, likidite eksikliğinden kaynaklanıyor. 17 Kasım ayaklanması öncesinde bile yurtdışına havaleler başladı. Güvensizlik, mevduat sahiplerinin paralarının Lübnan dışına çıkarılmasına neden oldu. Ayrıca Lübnanlıları, yaklaşık 3 milyar dolar civarında nakit çekerek bunları evlerinde saklamaya itti” değerlendirmesinde bulundu.
Bu yıl Lübnan’dan çıkarılan mevduatın değerini yaklaşık 5 milyar dolar olarak tahmin eden Zamkahal, “Geçmiş havaleleri de dahil edersek, toplam tutar yaklaşık 8,5 milyon dolar. Bu, yabancı para cinsinden GSYİH’nin yüzde 15’i demek” dedi.
Krizin çözümü amacıyla uluslararası yardım
Lübnan  ve Dünya İş Adamları Derneği Başkanı, “Lübnan’daki krizin, piyasaya likidite enjekte etmek dışında başka bir çözümü bulunmuyor. Bu çerçevede Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame, bankalara, ilk olarak derecelendirmedeki düşüşle mücadele etme, ikinci olarak da likiditeyi artırma çağrısı yaptı. Bunun yeterli olmaması halinde Dünya Bankası’ndan veya Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yardım almak acil bir ihtiyaçtır” dedi. Yetkili, Lübnan’a likidite sağlayacak bileşenlerle bir fon oluşturmak ve kaçınılmaz bir gerçeklik haline gelen borçların yeniden yapılandırılmasını takip etmek amacıyla iş adamları topluluğunun, uluslararası denetim firmaları olarak bağışçı tarafların, dost ülkelerin ve Lübnan özel sektörünün de dahil olacağı stratejik bir komite oluşturmak istediğini belirtti.
Esnaflar, tehlike çanını çalıyor
Beyrut Esnaf Odaları Birliği’nin bir üyesi olan Basim el-Bavvab, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, iş hacminin Ekim ayı öncesindeki son aya kıyasla yüzde 20 düştüğünü belirtti. Bu durumun, esnafların ayaklanma ve sonrasındaki olaylar sırasında çalışma faaliyetlerinde yüzde 80 oranında kayıp yaşamasına yol açtığını söyleyen Bavvab, yolların kapatılmasından dolar krizine ve güven kaybına kadar birçok faktörün harcamaları en asgari düzeye indirdiğini vurguladı.
Basim el-Bavvab, iş dünyasında yaşanan gerilimin, şirketleri harcama limitlerini düşürmeye ittiğini belirterek, ilk olarak da bazı işçilerin işten çıkarıldığına dikkati çekti. Bavvab, şirketlerin günümüzde işgüçlerinin yüzde 20’sini kaybettiklerini söylerken, Ekim ayından bu yana işçilerin maaşlarının yarısının masraflar dahil olmadan ödendiğini ifade etti.
İşsizlik oranı korkutucu düzeyde
Basim el-Bavvab, krizin ekonomiyi koruyan siyasi çözümler olmaksızın devam etmesi halinde bir milyon özel sektör çalışanından 300 bin ila 400 bininin işsiz kalacağını ve bu durumun da işsizlik oranını yüzde 50’nin üzerine çıkaracağını açıkladı. 700 bin çalışanın, maaşlarını almaya devam edeceğini, ancak ekonominin hızla küçüleceğini belirten Bavvab, ithalatın tamamen durmasının ise yalnızca kurumsal varlığı tehdit etmekle kalmayıp, Lübnan pazarındaki ürünlerin de bu yıl sonuna kadar tükenme başlayacağını vurguladı.
Şirketlerin bankalara olan borçlarının faizini düşürmeye yöneleceklerini, bunun da bankacılık alanında riske yol açacağını söyleyen Bavvab, kurumsal borçlanma sorununun maaş probleminin ötesinde bir sorun olduğunu belirtti.
Beyrut Esnaf Odaları Birliği üyesi, bankaların kapatılmasının da özel sektör açısından önemli bir engel olduğunu gizlemezken, Lübnanlı şirketlerin uluslararası tedarikçilerinin de ilişkilerini destekleyen kredilerin kesilmesinden sonra, şirketlere yönelik güvenlerini kaybettiğini belirtti. Bavvab, bu durumun ise uluslararası şirketleri mal gönderiminden 60 ila 90 gün sonra ödeme yapan Lübnan şirketlerine sağlanan kolayları askıya almaya zorlayacağını vurguladı.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre sokakların öfkesi ve meydanlardaki ayaklanma karşısında özel sektör, siyasi yönetimin, derinleşen finansal ve ekonomik krizden bir çıkış yolu bulamaması halinde kurumlarına bu hafta sonu düzenlenecek açık greve katılma çağrısında bulundu.



Husiler, Kızıldeniz'i kasıp kavuruyor: Tamamen yalnızsınız

Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
TT

Husiler, Kızıldeniz'i kasıp kavuruyor: Tamamen yalnızsınız

Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)
Husiler, Magic Seas'in batırılma görüntülerini de paylaşmıştı (Reuters)

İran destekli Husilerin, Kızıldeniz'deki iki ticari gemiyi batırmasının yankıları sürüyor. 

Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri, 7 Temmuz'da yaptığı açıklamada Magic Seas isimli gemiyi, iki insansız deniz aracının yanı sıra üç drone ve 5 balistik füzeyle vurduklarını duyurmuştu. 

Sözcü, 9 Temmuz’daki açıklamasında da Eternity C adlı geminin vurulduğunu söylemişti. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberinde, Liberya bandıralı iki geminin de Yunan şirketlerine ait olduğu belirtiliyor.

Haberde yardım çağrısı yapılmasına rağmen ABD ya da müttefiklerinin bölgedeki hiçbir gemisinin olaya müdahale etmediği aktarılıyor.

Pazar günü düzenlenen saldırıda Magic Seas mürettebatının gemiyi terk ettiği belirtiliyor. 

Ancak pazartesi gecesi düzenlenen ikinci saldırıda Eternity C mürettebatının Husilerle çatışmaya girdiği, bazı kişilerin Şii örgüt tarafından rehin alındığı aktarılıyor. En az üç kişinin gemide ölü bulunduğu, 15 kişinin kayıp olduğu, 10 kişininse kurtarıldığı yazılıyor. 

Britanyalı denizcilik teknolojisi firması VanguardTech’ten Ellie Shafik, "Bu, Husilerin 48 saat içinde yarattığı en ciddi hasar" diyor. 

Eski Birleşik Krallık Donanması Subayı Christopher Long da Husi militanlarının kontrolündeki bölgelerde askeri varlığın çok zayıf olduğunu, bunun da ticari gemileri savunmasız bıraktığını söylüyor. Long, "Oradaysanız, tamamen yalnızsınız" ifadelerini kullanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla Husilere ait hedeflere 15 Mart’ta saldırı başlatılmıştı. 6 Mayıs’ta örgütle ateşkes yapıldığı ve operasyonun sonlandırıldığı duyurulmuştu. 

WSJ’nin aktardığına göre ABD, Husiler Amerikan gemilerine saldırmadıkça ateşkesi geçerli sayıyor. Pentagon’un bölgedeki askeri duruşunu değiştirmediği aktarılıyor. 

Diğer yandan Husilerin saldırıları, Gazze’de yeni bir ateşkes anlaşması için görüşmelerin yoğunlaştığı bir dönemde meydana geldi. 

Katar’ın başkenti Doha’da süren müzakerelerde Tel Aviv yönetimi ve Hamas arasındaki anlaşmazlıkların büyük ölçüde çözüldüğü fakat İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığı kaydedilmişti.

Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı operasyonuna destek olarak başlatmıştı.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, AP