İslami Cihad yönetimindeki anlaşmazlıklar ateşkesin ihlal edilmesine neden oldu

Dün Batı Şeria'nın El-Halil kenti yakınlarında gerçekleşen protesto. (AFP)
Dün Batı Şeria'nın El-Halil kenti yakınlarında gerçekleşen protesto. (AFP)
TT

İslami Cihad yönetimindeki anlaşmazlıklar ateşkesin ihlal edilmesine neden oldu

Dün Batı Şeria'nın El-Halil kenti yakınlarında gerçekleşen protesto. (AFP)
Dün Batı Şeria'nın El-Halil kenti yakınlarında gerçekleşen protesto. (AFP)

Filistin Yüksek Ulusal Komitesi, 30 Mart 2018'den bu yana ilk kez, haftalık olarak düzenlenen “Büyük Geri Dönüş ve Kuşatmayı Kırma Yürüyüşleri”nin bu cuma günü yapılması planlanan eylemini erteledi. Bunun nedeni İsrail ile İslami Cihad arasındaki ateşkes anlaşmasının ihlali olarak gösterildi. Batı Şeria'da çatışmalar yaşandı. Tel Aviv’deki güvenlik kaynakları, ateşkes ihlali durumunun, İslami Cihad saflarındaki yoğun anlaşmazlıklar sebebiyle yaşandığını duyurdu. İslami Cihad içerisindeki ateşkes karşıtları Hamas'ı bu çatlaktan sorumlu olmakla suçladı. İsrail ordusu, hükümete Gazze’ye yeni olanaklar sağlanması ve Hamas'ı İsrail'e roket atma operasyonlarına katılmadığı için ödüllendirme çağrısı yaptı.
Ateşkes ihlali, Gazze Şeridi'nden beş roket atılmasının ardından yaşandı. Roketlerin üçü açık alana düştü, ikisi ise “Demir Kubbe” tarafından havada imha edildi. İsrail kaynakları, İslami Cihad içerisinde İsrail ile hızlı bir ateşkes anlaşmasını desteklemeyen güçlü bir akım olduğunu aktardı. Bu akım, Mısırlılara ateşkes için arabuluculuk yapma talebinde bulunması sebebiyle İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale'ye yüklendi. Söz konusu akımın sembollerinden bazıları Hamas’a yönelik “Hamas’ın İsrail saldırıları karşısındaki tutumu saldırılara seyirci kalmaktır” eleştirisinde bulundu. İslami Cihad’ın içerisinde meydana gelen çatlağın sorumlusu olarak Hamas’ı gösterildi.
İsrail dün şafak vakti İslami Cihad hareketinin mevkilerine düzenlediği şiddetli bombardımanla ateşkes ihlaline cevap verdi. Bu durum “Büyük Geri Dönüş ve Kuşatmayı Kırma Yürüyüşleri”nin ertelenmesine neden oldu. Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC) Siyasi Büro üyesi Talal Ebu Zarifa basına yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Gerginliğin tırmanması ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarının devam etmesi nedeniyle Yüksek Ulusal Komitesi, dün, cuma günkü etkinliklerini ‘UNRWA'nın görev süresinin yenilenmesi cuması’ başlığı altında bir sonraki haftaya ertelemeye karar verdi. İsrail'in kuşatılmış Gazze Şeridi'ne karşı saldırısı, Filistin halkının kanının dökülmesi çerçevesinde düzenleniyor.”
Filistin Dışişleri ve Göçmenler Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada, İsrailli yetkililerin Filistinlilerin “yataklarında olsalar bile” öldürülmelerini talep eden açıklamaları çok sert bir dille kınandı. Bakanlık yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İsrail suikast politikasına bağlılığını ifade ediyor ve Filistinli vatandaşların yaşamını ve kanını hiçe sayıyor. Bir İsraillinin bir Filistinliye suikast düzenlemesi İsrail, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin propagandasını yaptığı orman kanunlarına göre meşrudur. İsrail bir Filistinliye suikast düzenlediğinde ya da öldürdüğünde bu meşru müdafaa kavramı içine giriyor. Ancak konu Filistin’e gelince meşru müdafaa hakkı diye bir şey kalmıyor ve bu eylem mükemmel bir terör eylemi oluyor. Filistin hükümeti veya hükümet dışı görevlilerden biri İsraillilerin konuştuğu tonda konuşmaya cesaret etse veya İsrail yetkililerinin söylediği aynı sözleri tekrarlamaya kalkışsa, dünya ayağa kalkardı. Sadece İsrailli siyasetçiler veya askeri yetkililer ya da İsrail medyası değil, İsrailliler olmayanlar da... Özellikle ABD’li Siyonist üçlüsü, Kushner, Greenblatt ve Friedman, ABD yönetimi ve diplomatik piramidinin başı… Demokrasi, etik ve birtakım ilkeleri savunan bazı Avrupa ülkeleri de ayağa kalkardı.”
Diğer yandan İsrail medyası, İsrail ordusunun ve İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in (Şabak) İsrail ile İslami Cihad arasındaki ateşkes anlaşmasından istifade etmek için siyasi düzleme yöneldiğini belirtti. Aynı şekilde İsrail, Mısır arabuluculuğu ile Hamas'a karşı ateşkes anlaşması yapmak için son ve nispeten başarılı bir şekilde gerçekleştirdiği savaş raundunu lehine kullanma yoluna gidiyor. Haaretz gazetesi, İsrail güvenlik yetkililerinin Filistin halkına yöneltilen eleştirileri engellemek için bu savaş raunduna katılmayan Hamas’a siyasi düzlemde ekonomik ve medeni haklar verilmesini tavsiye etti. Haaretz gazetesi son günlerdeki güvenlik görüşmelerine katılan kaynaklardan aktardığı haberinde İsrail Savunma Bakanı Naftali Bennett’in aşırı sağa ait olmasına rağmen teklifle olumlu olarak ilgileniyor. Güvenlik yetkilileri, Hamas'ın İsrail ile iş birliği içinde tasvir edilmemesi için bu konunun temkinli bir şekilde ele alınması çağrısında bulundu.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İsrail'in bazı durumlarda kendisini Hamas'la çıkar toplantısı içinde bulduğunu, İsrailli liderlerin Hamas'ın tutumu sebebiyle şaşırdığını ve bundan da memnuniyet duyduğunu açıkladı. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen kapalı görüşmelere katılan İsrail güvenlik servisinin temsilcileri de şunları ifade etti:
“Hamas’ın bu şekilde hareket etmesinin nedeni sadece İsrail'le yüzleşmekten kaçınmak değil, iç politik hesaplardır. Ancak Hamas uzun süre tarafsız tutumu sebebiyle zorluk çekecek.”
Haaretz gazetesinde yer alan habere göre güvenlik servisinin temsilcileri siyasetçilere Hamas'a yönelik tehdit veya alay içerikli sözler söylemekten kaçınmaları gerektiğini söyledi. Çünkü bu durum Hamas’ı çarpışma çemberinin içine sokabilir. Arap işleri uzmanı İsrailli analist Avi Yeshakov duruma dair şunları söylüyor:
“İsrail ve Gazze arasında yaşanan son gerilim, önceki savaş rauntlarına göre sınırlı. Bu sebeple İsrail kısa bir süre yaşanan son gerilim sebebiyle hiçbir zayiat vermeyecek. Fakat göze çarpan iki özellik neredeyse benzersiz ve tarihi: Birincisi, İsrail ve güvenlik servisi, Hamas ve İslami Cihadı ilk kez açıkça ayırıyor. Şimdiye kadar İslami Cihad tarafından yapılan her saldırıda İsrail, Hamas hedeflerine misilleme yapıyordu. Netanyahu hükümeti İsmail Haniye ve Yahya es-Sinvar'ı Gazze Şeridi'nde gerilimin tırmanmasından ve güvenlik gelişmelerinden sorumlu tuttu. Hamas, 2007'de Gazze’de iktidara geldiğinden beri ilk kez tam tersi bir çizgi benimsedi. Savunma Bakanı Bennett, Başbakan Netanyahu, tüm Likud ve radikal sağ liderleri, ilk kez Sinvar ve Haniye’yi Gazze Şeridi’ndeki güvenlik durumunu korumada ortak sorumlu olarak gördüler. İkinci göze çarpan ve nerdeyse benzersiz ve tarihi nitelikte olan özellike Hamas’ın savaşa katılmayı reddetmesidir. Bu, İsrail ile Hamas arasındaki ve Gazze Şeridi'ndeki örgütler arasındaki ilişkide hem dramatik hem de tarihi bir olay. Batı Şeria'daki Filistin Otoritesi ile karşılaştırılması Hamas’ı öfkelendiriyor. Ancak bu karşılaştırmayı yapmamak da oldukça zor. İkinci İntifada’nın başlarında, Hamas İsrail hedeflerine saldırırken, İsrail’in buna karşılık Gazze Şeridi’ndeki durumdan ‘sorumlu’ tuttuğu Filistin Otoritesi’ne saldırı düzenlediğini hatırlıyorum. Filistin Otoritesi, Hamas'a rağmen çalışmakta zorlanıyordu."



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.