Çin Komünist Partisi’nin Uygur belgeleri basına sızdı: Asla merhamet etmeyin

Pekin yönetimi, "yeniden eğitim kampı" olduğunu iddia ettiği toplama kamplarında yüz binlerce kişiyi tutuyor (Reuters)
Pekin yönetimi, "yeniden eğitim kampı" olduğunu iddia ettiği toplama kamplarında yüz binlerce kişiyi tutuyor (Reuters)
TT

Çin Komünist Partisi’nin Uygur belgeleri basına sızdı: Asla merhamet etmeyin

Pekin yönetimi, "yeniden eğitim kampı" olduğunu iddia ettiği toplama kamplarında yüz binlerce kişiyi tutuyor (Reuters)
Pekin yönetimi, "yeniden eğitim kampı" olduğunu iddia ettiği toplama kamplarında yüz binlerce kişiyi tutuyor (Reuters)

Amerikan New York Times (NYT) gazetesinin yayımladığı belgeler, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ülkenin doğusundaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kurduğu ve uluslararası kamuoyunca tepki çeken toplama kamplarının mahiyetini ve Pekin yönetiminin bu coğrafyada uyguladığı sistematik baskıyı gözler önüne seriyor.
Çin Komünist Partisi’nden (ÇKP) son yıllarda sızdırılmış en önemli hükümet belgeleri olduğu belirtilen 403 sayfalık yönerge metinleri, Devlet Başkanı Şi Cinping’in iktidar koltuğuna oturması sonrası Sincan idaresi için getirilen direktifleri ve Müslüman Uygur halkına “göz açtırmayan” sert politikaları ortaya koyuyor.
Belgeler, sayısı bir milyonu bulan Uygurlar, Kazaklar ve diğer etnik gruplardan kişilerin son 3 yılı aşkın sürede sayıları artan toplama kamplarına gönderilmesine değiniyor.
ÇKP yönetimiyse uluslararası kamuoyundan yükselen tepkileri, bu merkezleri, “aşırılıkla mücadelede mesleki eğitim sahaları” diye lanse ederek savuşturuyor.
“Bu merkezlerde bedava ‘eğitim’ hizmeti için minnettar olun”
Raporlarda aileleri toplama kamplarına gönderilen öğrencilerin, eğitim masraflarının karşılanması ve insan gücü isteyen işlerin nasıl yapılacağına dair kaygılar taşıdığı aktarılırken, yerel yetkililerden bu durumdan şikayet eden Uygurlara, “ÇKP’nin yardımı için minnettar olmaları ve sakin kalmaları” gerektiği tavsiyesinde bulunmaları isteniyor.
Ailelerinin akıbetini sorgulayan öğrencilere verilecek cevapta, “Parti ve hükümetin yanlış fikirleri tamamen ortadan kaldırmanın yanı sıra Çince ve meslek becerileri öğrenme açısından sunduğu bedava eğitim fırsatı bir hazinedir. Bu, ailenize mutlu bir yaşam için mükemmel bir temel sunuyor” ifadeleri kullanılıyor.
Yönerge metinlerinde, hükümetin Sincan’daki parlak Uygur öğrencilerini “bölgenin yeni neslini inşa etmek ve partiye sadık memurlarla öğretmenler olarak yetiştirmek üzere” Çin’in dört bir yanındaki üniversitelere gönderdiği bilgisi de paylaşılıyor.
ÇKP belgelerinde ayrıca, “Çin’in diğer bölgelerinden dönen öğrenciler, ülkenin tümüyle toplumsal bağlar kuruyor. WeChat, Weibo ve diğer sosyal medya platformlarında yayacakları yalan fikirlerin etkisi büyük olur ve bunları kökünden söküp atmak da güçtür” uyarıları yer alıyor.
Şi: Halkın demokratik diktatörlüğünün araçlarını kullanın
Öte yandan Devlet Başkanı ve ÇKP lideri Şi’nin Aralık 2014’te Sincan’a yaptığı ziyaret sırasında bölge yetkililerine hitaben yaptığı gizli konuşmalarda, “terör ve aşırılık yanlıları” olarak nitelediği kişilere karşı “halkın demokratik diktatörlüğünün araçlarının kullanılmasını” ve “asla merhamet gösterilmemesini” istediği görülüyor.

Çin Devlet Başkanı Şi'nin göreve gelişi sonrası Sincan'daki baskının arttığı belirtiliyor (AP)
Yayımlanan metinlerde, dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan terör saldırıları ve ABD’nin Afganistan’daki asker sayısını azaltmasının parti liderliğinde korkuya yol açtığı ve Uygur halkına karşı uygulanan baskının şekillenmesinde bu durumdan istifade edildiği belirtiliyor.
Belgelere göre parti yetkilileri Britanya’da gerçekleşen terör saldırılarının “insan haklarını, güvenliğin üstünde tutmanın bir sonucu” olduğu yorumunu yaparken, Şi ise ÇKP’nin 11 Eylül sonrası ABD’nin “terörle savaş” stratejisine özenmesi gerektiğini söylüyor.
“Yakalanması gereken herkesi yakalayın”
İnsan hakları grupları yakın zamanda yaptıkları açıklamada Müslüman Uygurların alıkonduğundan şüphelenilen kamp sayısının çok daha fazla olduğunu belirtirken, NYT’nin yeni paylaştığı belgelerde Sincan’daki toplama kampı sayısının hızla artmasında Chen Quanguo’nun Ağustos 2016’da partinin bölge yetkilisi olarak görevlendirilmesinin etkili olduğu anlaşılıyor.
Chen’in bölgede yürüttüğü baskı kampanyasını, Devlet Başkanı Şi’nin yaptığı konuşmalarla meşruiyet kazandırmaya çalıştığı ve yetkisi altındaki görevlileri “yakalanması gereken herkesi yakalayın” gibi bir bakış açısıyla cesaretlendirdiği ifade ediliyor.

Parti içi hoşnutsuzluk: Kitlesel gözaltıların hesabı verilmeli
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, İslam’ın Çin’in diğer bölgelerinde de kısıtlanmasına dair planlara yer verilen kayıtlarda, baskıcı uygulamalara karşı parti içindeki hoşnutsuzluğun arttığı kaydedilirken, isimlerini gizli tutmak kaydıyla NYT’nin bu belgelere erişmesini sağlayan kaynaklarınsa “bu ifşaatların, Şi dahil parti liderlerini kitlesel gözaltılar karşısındaki sorumluluktan kaçmaktan alıkoymayı umduğu” belirtiliyor.
Amerikan gazetesi, Çin’in siyasi kararlarını gizlilikle yürüttüğünü ve bu durumun bilhassa Pakistan, Afganistan ve Orta Asya’ya komşu, zengin yeraltı kaynakları açısından zengin, 25 milyonluk nüfusunun yarısından fazlasını Müslümanla etnik grupların oluştuğu Sincan’a uygulandığını aktarıyor; söz konusu gruplar içinde en büyüğünün Türkçenin bir lehçesini konuşan, kültürlerine ve dini hareketlerine karşı uzun süredir ayrımcılığa ve kısıtlamaya maruz kalan Uygular olduğunu vurguluyor.
“Beyin yıkayarak seküler kimlik ve parti sadakati kazandırma”
Sincan’daki yetkililerin 2017’den bu yana yüz binlerce Uygur, Kazak ve diğer etnik gruptan kişileri toplama kamplarına gönderdiğini belirten gazete, tutukluların seküler bir kimlik kazanmaları ve partiye sadık destekçiler haline gelmeleri için bu merkezlerde aylarca hatta bazen yıllarca “beyin yıkama” ve “sorgulamaya” maruz kaldığını da aktarıyor.



Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
TT

Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, 1,6 milyar dolarlık dolandırıcılıkla binlerce yatırımcıyı aldatmaktan hüküm giyen özel sermaye yöneticisi David Gentile'ın hapis cezasını kısmen kaldırdı.

The New York Times'a göre, GPB Capital Holdings'in eski CEO'su ve kurucu ortağı, çarşamba günü hapisten çıktığında 7 yıllık cezasının iki haftasından azını çekmişti.

59 yaşındaki Gentile ve diğer sanık Jeffry Schneider, Ağustos 2024'te menkul kıymetler ve elektronik dolandırıcılık suçlarından hüküm giymiş ve bu yıl mayısta cezalarını almışlardı. Anlaşılan o ki, Trump 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Schneider'ı affetmedi.

Trump'ın "af çarı" Alice Marie Johnson, Şükran Günü'nde sosyal medyada yaptığı paylaşımda Gentile'ın evine, çocuklarının yanına döndüğünü görmekten "çok memnun" olduğunu söyledi.

Savcılar, mahkeme dosyalarında Gentile ve Schneider'ın yatırımcı fonlarını kullanarak otomotiv ve perakende sektörlerindeki şirketlerin hisselerini satın aldığını belirtti. Bu varlıkların getirilerinden yatırımcılara düzenli yıllık ödemeler yapıldı.

Eski Başkan Joe Biden yönetiminin Adalet Bakanlığı, geçen yıl GPB'nin mevcut faaliyetlerinden elde ettiği fonları kullanmak yerine yatırımcılara ödeme yapmak için yatırımcı fonlarını kullanmasının bir saadet zinciri oluşturduğunu saptamıştı.

Ancak bir Beyaz Saray yetkilisi, savcıların işletmeyi yanlış bir şekilde saadet zinciri diye nitelendirdiğini savunarak, Reuters'a yaptığı açıklamada, iddianın "GPB'nin yatırımcılara ne olacağını açıkça söylemesi nedeniyle ciddi şekilde zayıflatıldığını" söyledi.

Adı açıklanmayan Beyaz Saray yetkilisi Reuters'a, "Duruşmada hükümet, düzmece olduğu iddia edilen beyanları Gentile'a bağlayamadı" dedi.

Kaynak, "Gentile ayrıca hükümetin sahte ifadeler aldığı ve bu ifadeleri düzeltmediği konusunda ciddi endişelerini dile getirdi" diye ekledi.

Cumartesi günü itibarıyla, Gentile'ın ceza indirimi metni henüz Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yayımlanmamıştı. Ceza indiriminin herhangi bir mali cezayı etkileyip etkilemeyeceğiyse belirsizdi.

Haziranda savcılar, davadaki hakimden Gentile'ın 15,5 milyon dolardan fazla parasına el konmasını talep ederken, Schneider'ın 12 milyon dolardan fazla parasına el konmasını istemişti.

The New York Times'a göre eylülde savcılar hakime yazdıkları mektupta, mahkeme tarafından atanan bir kayyumun 700 milyon dolardan fazla paraya erişimi olduğunu ve bunun muhtemelen yatırımcılara dağıtılacağını belirtmişti.

Associated Press'ten de yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

TT

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun pazar günü sunduğu af talebini “devletin ve İsrail toplumunun çıkarlarını esas alarak” değerlendireceğini açıkladı. Tartışma hem siyaseti hem yargıyı hem de kamuoyunu ikiye bölerken, olası şartlı af senaryoları gündemin merkezine yerleşti. Herzog’un bu ilk açıklaması, ülkede siyasi, hukuki ve toplumsal kutuplaşmanın en yüksek seviyeye ulaştığı bir döneme denk geldi.

Af talebinin kamuoyunda büyük bir kaygı ve tartışma yarattığını belirten Herzog, “Şiddet dili beni etkilemez. Saygılı söylem tartışmayı teşvik eder. İsrail halkını görüşlerini Cumhurbaşkanlığı sitesinden iletmeye davet ediyorum” dedi.

Trump’tan gelen mesaj tartışmayı büyüttü

Yediot Aharonot gazetesinin haberine göre Herzog’un açıklaması, bazı hükümet yetkililerinin yönelttiği örtülü tehditlere yanıt niteliği taşıdı. Çevre Bakanı Idit Silman, af talebinin reddedilmesi halinde ABD Başkanı Donald Trump’ın yargı sistemindeki üst düzey isimlere yaptırım uygulayabileceğini öne sürdü. Trump’ın iki hafta önce Herzog’a gönderdiği bir mektup ile Netanyahu için af istediği de doğrulandı.

Netanyahu, talebini “ulusal çıkar” ve “toplumsal bölünmenin sona ermesi” gerekçesiyle savundu ancak herhangi bir suç itirafında bulunmadı.

Birlik vaadi yeni bölünme yarattı

Netanyahu’nun af talebi, hükümet kanadında destek görse de muhalefet lideri Yair Lapid ve diğer isimler, ancak suçun kabulü ve siyasetten çekilme şartıyla af verilmesi gerektiğini savundu. İsrail basını, Herzog’un da şartlı bir af formülüne sıcak baktığını yazdı.

rtg
Geçtiğimiz Ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Binyamin Netanyahu ABD Başkanı Donald Trump’ı karşıladı (AP)

Kanal 12, Herzog’un “evet ama şartlı” seçeneğini değerlendirdiğini; Netanyahu’dan ya suçlamaları kabul etmesini, ya da siyasi faaliyetlerinde kısıtlama getirilmesini talep edebileceğini aktardı. KAN televizyonu ise Herzog’un, “itiraf anlaşması” seçeneğini yeniden gündeme getirmeyi planladığını bildirdi.

dcfvg
Aralık 2024'te Tel Aviv Adliyesi'nin dışında, Netanyahu'yu temsil eden bir maske takan, hapishane kıyafetleri giyen ve elleri kelepçeli bir muhalif (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kanal 13’ten aktardığı haberlere göre olası şartlar arasında erken seçim çağrısı yapılması, siyasetten geçici çekilme veya tartışmalı yargı reformlarının durdurulması da bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı ve Netanyahu cephesi bu iddiaları reddetti.

Hukuki tartışma büyüyor

Netanyahu’nun dört ayrı dosyada rüşvet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılandığı süreçte af talebi, ülkenin hukuk çevrelerinde geniş bir tartışma başlattı.
Baro yetkilisi Guy Şinar, bunun “devam eden bir cezai süreci af yetkisiyle sonlandırma girişimi” olduğunu savundu.

erg
Netanyahu, Yargı Atamaları Komitesi'ni seçmek için Knesset'te yapılan oylamada oyunu kullanıyor - Haziran 2023 (Reuters)

Öte yandan Netanyahu’nun eski avukatlarından Mika Feitman, “Af, suçunu kabul eden kişiye verilir. Kanun bunu söylüyor” diyerek suç itirafı olmadan af verilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Feitman, 1984’teki “300 Numaralı Otobüs” olayında bile affın ancak suç itirafından sonra verildiğini hatırlattı.

Uzmanlar arasında, cumhurbaşkanının af yetkisinin yargı denetimine tabi olup olmayacağı konusunda da derin görüş ayrılıkları bulunuyor.

Sokağa da yansıyan kutuplaşma

Cumhurbaşkanlığı konutu önünde toplanan göstericiler, Herzog’a af talebini reddetmesi çağrısında bulundu. i24News için yapılan ankette halkın yüzde 54’ü affı desteklerken, yüzde 45’i karşı çıktı.

Affın suç itirafı şartına bağlanmasını destekleyenler yüzde 48, karşı çıkanlar yüzde 49 oldu. Netanyahu’nun siyaseti bırakması şartı gündeme geldiğinde ise kamuoyu yine ortadan ikiye bölündü.

Mavi-Beyaz lideri Benny Gantz, “Bu sürecin iyi bir şekilde sonuçlanmasını diliyorum; iç savaşla değil” diyerek tansiyonun yüksekliğine dikkat çekti.


Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
TT

Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)

ABD merkezli CNN televizyonu, Başkan Donald Trump’ın bugün akşam saatlerinde Beyaz Saray’da Venezuela konusunda izlenecek yol haritasını değerlendirmek üzere bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Toplantı, Washington yönetiminin Karakas üzerindeki baskıyı artırdığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Habere göre toplantıya, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles ve Başkan Yardımcısı Özel Kalem Müdürü Stephen Miller gibi yönetimin kilit isimleri katılacak.

ABD son haftalarda, uyuşturucu kaçakçılığı yapan gemilere yönelik operasyonlar düzenleyerek ve Karayipler’deki askeri varlığını güçlendirerek Venezuela üzerindeki baskısını tırmandırdı.

Trump, cumartesi günü Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Venezuela’nın üzerindeki ve çevresindeki hava sahasının “tamamen kapalı” kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan New York Times gazetesi, Trump’ın geçen hafta Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro ile telefon görüşmesi yaptığını ve tarafların olası bir buluşmayı değerlendirdiğini aktardı. Gazete, Trump’ın Maduro’ya ABD’de bir görüşme teklif ettiğini ancak şu anda böyle bir plan bulunmadığını kaydetti.