Çocuklar neden yalan söyler?

Çocuklar neden yalan söyler?
TT

Çocuklar neden yalan söyler?

Çocuklar neden yalan söyler?

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, yaşamın ilk 5 yılında çocukların gerçek ile gerçek dışını ayıramadığını ve hayali hikâyeler uydurduğunu belirterek, “Örneğin; her sabah çantasını takıp okula giden abisini gören 3 yaşındaki bir çocuk teyzesine ben de okula gidiyorum diyebilir hatta bunu en ufak ayrıntılarıyla süsleyerek okulda öğretmeninin kendisine verdiği ödevlerden de bahsedebilir. Bunlar 6 yaş öncesi görülen, hayali içeriği olan ve gerçek anlamda yalan özelliği taşımayan sözde yalanlardır” dedi.
Çocuk, 6 yaşını doldurmasına rağmen hala yalan söylemeye devam ediyorsa, bu durumda alışkanlıktan söz edilebileceğini anlatan Psikolog Müjde Yahşi, “Örneğin; 8 yaşındaki bir çocuğun ödevi olduğu halde ödevini yapmamak için ebeveynine sürekli ödevini yaptığını söylemesi, derslerden kaçmak için öğretmenine her defasında kitaplarını evde unuttuğunu söylemesi ya da arkadaşlarından kopya çekerek başarı elde etmeye çalışması, yalanın alışkanlık haline geldiğini bize gösterir” diye konuştu.
Yalanı alışkanlık haline getirmiş çocukların 2 özelliği olduğunu dile getiren Psikolog Müjde Yahşi, “Biri; kendilerini kontrol edememeleri diğeri ise aşırı bencillikleridir. Bu 2 kişilik özelliğine neden olan şey ailenin ve çevrenin çocuk ile olan olumsuz ilişkileridir, yani aile çocuk ile yeteri kadar sağlıklı sosyal ilişkiler kuramamışsa ve çocuğun ihtiyacı olan eğitimsel koşulları sağlamamışsa çocuk kendini kontrol edemez ve aşırı bencil davranışlarda bulunarak yalan söylemeye devam eder.
Yalan söylemeyi ortaya çıkaran 4 etken vardır bunlar; aşağılık duygusu, suçluluk duygusu, saldırganlık ve kıskançlıktır.
Örneğin ebeveynin; çocuğu sürekli başkaları ile mukayese ederek aşağılaması, onu yaptığı hatalardan dolayı sürekli suçlaması, çocuk bir şeyleri merak edip kurcalamak isterken onu sürekli engelleyerek saldırganlaştırması ve doğuştan getirdiğimiz kıskançlık duygusunu yanlış tutumlar ile beslemesi, yalan söylemeyi ortaya çıkaran etkenlerdir” diye konuştu.
Ergenlik dönemine uzanan yalanların bu defa türü ve içeriğinin değiştiğini ifade eden Psikolog Müjde Yahşi, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Örneğin; arkadaşının beğendiği fakat kendisinin beğenmediği bir film için kendi fikrinin aksine nezaket adına iyi yorumlar yapması ya da kalbini kırdığı bir arkadaşının sırf gönlünü almak için ona beyaz yalanlar söylemesi ergenin bilinçli bir davranışla yalana başvurması diyebiliriz. Ergende görülen bu tür yalanlar sosyal yalanlardır.
Çocuklar 2 nedenden dolayı yalan söyler. Birincisi; korku ve baskıdır. İkincisi de taklit ve model almadır.
Örneğin; anahtarını kaybeden anne, 5 yaşındaki kızını suçlayarak “sen aldın biliyorum, itiraf edersen sana oyuncak alacağım”diyerek baskı yapması ve bunun neticesinde çocuğun da anahtarı almadığı halde “evet ben aldım ama sakladığım yeri bulamıyorum” demesi baskının neden olduğu yalandır.
Ya da bir babanın 10 yaşındaki çocuğuna “söyle çabuk bu vazoyu sen mi kırdın” şeklinde hiddetle sorduğu soru, çocuğun vazoyu kırmasına rağmen cezalandırılacağım korkusuyla “hayır ben kırmadım” dediği korkunun neden olduğu yalandır.
Anne 6 yaşındaki çocuğuyla alışverişe gittikleri halde alışverişe gitmedikleri konusunda çocuğunu sıkı sıkı tembihleyerek “alışveriş yaptığımızı sakın babana söyleme” demesi çocuğun anneyi model almasına ve benzer şekilde yalan söylemesine neden olabilir.
Ya da baba araç kullanırken telefondaki arkadaşına evde dinleniyorum biraz hastayım demesi 4 yaşındaki çocuğun babayı taklit etmesine ve çocuğun benzer şekilde yalan söylemesine neden olabilir.
Tüm bu örnekler duygusal ihtiyaçları ve eğitimsel koşulları yeteri kadar karşılanmış bir çocukta aslında pek rastlanmaz.
Benlik algısı olumlu, değersizlik, yetersizlik ve suçluluk gibi olumsuz duygular barındırmayan, yeterince ilgi, sevgi, şefkat gösterilen, güven temelli bir ilişki kurulan, başkalarının haklarına değer vererek yetiştirilen çocuk yalan söylemez. Zira yalan söylemeyen çocuk özgüvenlidir, çevresiyle uyum içindedir, milli, manevi ve ahlaki değerleri yaşamına geçirerek kişiliği ile bütünleştirmiştir.
Ebeveynlere önerilerim; anne ya da baba olarak öncelikle kendi davranış ve tutumlarını gözden geçirmeliler. Doğru söylemenin yararlarını çocuğun yaşına ve gelişime uygun yöntemle çocuğa aktarmalılar. Gerçeği söyletmek için ödül ya da ceza yöntemine asla başvurmamalılar. Çocuğun sosyalleşmesini sağlamalılar. Arkadaşlık, grup, kurul ve kurum gibi bağlılıkların önemini vurgulamalılar. Vatan ve millet kavramlarını özümsetmeliler. Manevi ve ahlaki değerlerimizi yaşamalı ve yaşatmalılar.”



Stephen King evrenindeki 40 yıllık gizem nihayet çözüldü

It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
TT

Stephen King evrenindeki 40 yıllık gizem nihayet çözüldü

It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)

Stephen King'in O (It) romanının yayımlanmasının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen, "Bob Gray" adının kökeni hayranlar arasında bitmeyen bir tartışma konusuydu. Kötücül varlığın zaman zaman kullandığı bu adın nereden geldiği hep merak edilmişti. 

Artık cevap net: Bob Gray gerçekten yaşamış biriymiş ve ardında epey hüzünlü bir hikaye var.

Bob Gray ve Pennywise isimleri nereden geliyor?

Pek çok hayran, Bob Gray'in Derry sokaklarında daha rahat dolaşmak için şekil değiştiren O'nun benimsediği bir kimlik olduğunu düşünüyordu. 

Why does It call itself "Bob Gray?"
byu/Wolf_Tactics inMovieIt

Beverly Marsh karakterinin çocukluk evine yaptığı ziyarette O'nun farklı bir formu olan Bayan Kersh'le karşılaştığı ve onun Bob Gray'in babası olduğunu söylediği sahne de bu teoriyi destekliyordu.

*Bundan sonrası It: Welcome to Derry'nin 7. bölümüne dair sürprizleri bozabilir, bizden uyarması*

It: Welcome to Derry'nin son bölümünde tanıştığımız Bob Gray, aslında 1900'lerin başında küçük gezici panayırlarda "Dans Eden Palyaço Pennywise" adıyla sahne alan sıradan bir adam. 

Dizi, Bob'un trajik hikayesine de değiniyor: Eşini kaybetmiş yalnız palyaço, artık küçük kızları Ingrid'e tek başına bakıyor.

Bir sahnede Bob'u karavanının arkasında içki içerken görüyoruz; kırmızı peruğu da çit direğinin üzerinde duruyor. Tam o sırada ormanın içinden tuhaf bir çocuk beliriyor.

Gizemli karakter gölgelerin içinden "Çocuklar seni seviyor gibi" diyor.

Çocuk, Bob'dan ailesini bulmasına yardım etmesini istiyor; Bob önce meşgul olduğunu söylese de uzaklardan bir kadının yardım çığlığını duyunca fikrini değiştiriyor. Çocuk onun elini tutup karanlığa doğru götürüyor. 

1962'de Pennywise formundaki O, Ingrid'e aslında babası olmadığını, Bob'u yediğini ve onun kimliğine büründüğünü söylüyor. Böylece 40 yıllık gizem de çözülmüş oluyor.

"İkinci ve üçüncü sezonda pek çok soru cevap bulacak"

Dizinin yaratıcısı ve yönetmeni Andy Muschietti, ekimde SFX dergisine yaptığı açıklamada, izleyicilerin O evrenine dair daha geniş bir mitoloji göreceğini söylemişti:

Kitabı ya da filmleri sevenler için daha büyük bir mitolojiye kapı açıyoruz. İlk sezonda attığımız tüm tohumlar, ikinci ve üçüncü sezonda karşılığını bulacak. O'nun ne istediği, neden burada olduğu gibi yıllardır gizemini koruyan pek çok sorunun cevabını göstereceğiz.

It: Welcome to Derry, HBO Max'te izlenebiliyor.

Independent Türkçe, GamesRadar, Reddit, Comic Book Club Live, SFX


Ünlü oyuncu Oscar'dan beri yeni projelere kapıyı kapattı

The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
TT

Ünlü oyuncu Oscar'dan beri yeni projelere kapıyı kapattı

The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)

Çifte Oscarlı Adrien Brody, martta The Brutalist'teki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü kazanmasından bu yana henüz yeni bir proje kabul etmediğini açıkladı.

Deadline, martta Brody'nin Damien Chazelle'in yeni projesi Evel Knievel on Tour için görüşmeler yürüttüğünü yazmıştı. Ancak ünlü oyuncu, şimdilik hiçbir teklif için imza atmadığını doğruladı.

Suudi Arabistan'daki Kızıldeniz Film Festivali'nde sahneye çıkan Brody, şöyle konuştu:

The Brutalist'ten bu yana hiçbir teklifi kabul etmedim. İlginç fırsatlar çıkmadı değil ama doğru gelmedi. Çalışmayı seviyorum, insanlarla birlikte üretmeyi seviyorum, yaratım sürecine tamamen dalmayı seviyorum. Sorun çözmekten keyif alıyorum. O yoğunluğun içinde olmak bana iyi geliyor.

"Gençken her fırsatı değerlendirin"

Yaklaşık 40 yıllık kariyerinden edindiği deneyimleri genç oyuncu ve sinemacılarla paylaşan Brody, henüz kariyerlerinin başındaki gençlere mümkün olduğunca çok şey denemelerini tavsiye etti:

Gençken ya da kariyerinizin başındayken, sizi geliştirebilecek her olasılığı değerlendirmelisiniz; maddi karşılığı ya da başka bir getirisi olmasa bile. Profesyonel deneyimin kendisi en büyük derstir... Bir projede başarısız olmak ya da baskının üstesinden gelmek, ileride yaşayacağınız zorluklar için sizi güçlendirir.

Kendi kariyerine değinen Brody, özellikle 2003'te Piyanist'le (The Pianist) kazandığı ilk Oscar'dan sonra daha seçici davranmaya başladığını söyledi:

O dönem kendimi kanıtlamam gerektiğini daha az hissediyordum. İyi bir oyuncu olduğumu biliyordum ve yalnızca ilgimi çeken işleri seçebileceğimi sanıyordum. Ama kariyerin bir yönü olduğunu ve bunun sorumluluk gerektirdiğini anlamak zaman aldı.

The Brutalist’in zorlu çekimleri

Brody, The Brutalist'in çekim sürecini de anlattı. Film için "yıpratıcı" kelimesini kullanan Brody, şunları söyledi:

The Brutalist'i çok kısıtlı imkanlarla çektik... Üç buçuk saatlik bir epik film ve VistaVision kamerayla çekildi. Bu sistem 1960'lardan beri kullanılmıyor; ağır ve gürültülü olsa da olağanüstü bir görüntü sunuyor.

Çekimlerin yalnızca 23 günde tamamlandığını belirten Brody, bu sürecin fiziksel olarak çok yıpratıcı olduğunu ekledi:

23 günde çekmek demek neredeyse hiç dinlenmemek anlamına geliyordu. 5 hafta boyunca haftada 6 gün çalışıyorsunuz ve sonunda tükeniyorsunuz.

Oyuncu, bir performansı her zaman aynı seviyede tutmanın mümkün olmadığını da ekledi:

Bu bilim değil, sonuçta kimse makine değil. Bazı günler iyi olmayabilirsiniz. O yüzden zihninizi toparlayacak yollar bulmanız gerekiyor; kişisel dikkat dağınıklıklarını ya da setteki karmaşayı aşmanız şart.

Independent Türkçe, Deadline, Tribune


Uzmanlardan zayıflama iğneleriyle ilgili 10 yıl yaşlanma uyarısı

Uzmanlar haftada 150 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapmayı öneriyor (Unsplash)
Uzmanlar haftada 150 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapmayı öneriyor (Unsplash)
TT

Uzmanlardan zayıflama iğneleriyle ilgili 10 yıl yaşlanma uyarısı

Uzmanlar haftada 150 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapmayı öneriyor (Unsplash)
Uzmanlar haftada 150 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapmayı öneriyor (Unsplash)

Araştırmacılar, zayıflama iğnesi kullananların kuvvet antrenmanı yapmaması durumunda "10 yıllık yaşlanmaya" eşdeğer kas kaybı yaşayabileceği uyarısında bulunuyor.

Mounjaro ve Wegovy gibi ilaçlar yalnızca hızlı yağ kaybına değil, aynı zamanda bariatrik ameliyat sonrası, kanser tedavisi sırasında veya yaklaşık 10 yıllık yaşlanma sırasında görülen düzeylere benzer yağsız kas kaybına da yol açıyor.

Zayıflama ilaçlarıyla ilişkili kas ve kemik kütlesi kaybı, yaşlı yetişkinlerde bedensel zayıflık ve düşme riskini de artırabilir; bu Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'ne (NHS) yılda 2,3 milyar sterline (yaklaşık 131 milyar TL) mal oluyor.

Ancak egzersizin, özellikle kuvvet antrenmanının, ciddi kilo kaybına eşlik eden kas kütlesi kaybını sınırladığı görülüyor.

Birleşik Krallık'ta (BK) 2,5 milyon kişinin zayıflama ilaçları kullandığı tahmin ediliyor. Kâr amacı gütmeyen fitness kuruluşu UKActive'in Araştırma Direktörü Dr. Matthew Wade, tedavi sırasında egzersiz yapmamanın risklerine dikkat çekiyor.

Dr. Wade, "GLP-1'in hızla yaygınlaşması hastalarda çarpıcı sonuçlar gösterdi ancak vücudun güçsüzleşmesini önlemek ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmek için hayati önem taşıyan basit ve etkili kuvvet egzersizleri mevcut" diyor.

Sağlık ve fitness sektörü, zayıflama ilaçları kullanan kişileri destekleyebilir ancak hükümetin daha ileri gidip fitness, beslenme ve ilaç endüstrileriyle birlikte çalışarak hastaların ihtiyaç duyduğu kritik, kapsamlı desteği sağlamasını istiyoruz.

Les Mills ve UKActive'in bir raporunda BK'deki spor salonlarının hükümetle birlikte çalışarak zayıflama ilaçları kullananlara özel programlar hazırlama çağrısı yapılıyor.

GLP-1 reseptör agonistleri diye de bilinen zayıflama iğneleri; kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ederek kalori alımının azalmasına ve nihayetinde kilo kaybına yol açıyor.

NHS ve BK Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmellik Enstitüsü de kilo verme ilaçlarının beslenme değişiklikleri ve egzersizle birlikte alınması gerektiğini belirtiyor.

Les Mills'in araştırma başkanı Bryce Hastings, "Düzenli güç antrenmanı hayatın her aşamasında sağlığımız için hayati önem taşıyor ancak araştırmalar, bunun özellikle zayıflama ilaçları kullanan kişiler için geçerli olduğunu gösteriyor" diyor.

Zayıflama ilaçları kullanan kişilerin haftada iki ila üç kez kuvvet antrenmanına ek olarak haftada 150 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapması önerilir. Çalışmalar bunun, tedavinin kilo koruma aşamasında yağ kütlesi kaybının devam etmesine ve tedavi bittikten sonra kilo alımını azaltmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.

Hastings, zayıflama ilaçları ve kuvvet antrenmanı arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ancak rapordaki önerilerin, zayıflama ilaçları kullanan, artan sayıda kişiye daha iyi destek sunmak için atılabilecek pratik adımları vurguladığını da ekliyor.

Independent Türkçe