Kış ayında eve kapanmak kilo almaya davetiye çıkartıyor

Kış ayında eve kapanmak kilo almaya davetiye çıkartıyor
TT

Kış ayında eve kapanmak kilo almaya davetiye çıkartıyor

Kış ayında eve kapanmak kilo almaya davetiye çıkartıyor

Havaların soğuması ile insanların kapalı ortamda zaman geçirmeye başlamasının düzensiz kilo alımına neden olabileceğini söyleyen Diyetisyen Gözde Ağca, bu dönemde düzenli beslenmenin önemine vurgu yaparak, “Bu dönemde kilo almamak için kısıtlanmış, kalorisi düşük diyetler yerine sağlıklı, yeterli, çeşitli beslenmelere odaklanılması gerekiyor” dedi.
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Gözde Ağca, kış döneminde sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. Ağca, havaların soğuması ile insanların kapalı ortamda, televizyon, bilgisayar ve telefon başında daha çok zaman geçirdiğini ve düzensiz beslendiğini söyledi. Bu nedenle kış döneminde sağlıklı beslenme, su tüketimi ve egzersizin çok önemli olduğunun altını çizdi.
“Günlük 8-10 bardak su içmeye özen gösterin”
Günde 8 bardaktan fazla su içilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Ağca, “Bu dönemde özellikle kapalı mekânlarda oturarak vakit geçirmek, ağır akşam yemekleri ve akşam yemeğinin erken yenmesiyle uyku vaktine kadar olan sürede televizyon karşısında atıştırılan kalorili, sağlıksız yiyecekler ‘kışın alınan kilolar’ olarak geri dönebiliyor. Bu dönemde kilo almamak için kısıtlanmış, kalorisi düşük diyetler yerine sağlıklı, yeterli, çeşitli beslenmelere odaklanılması gerekiyor. Havaların soğumasıyla birlikte susama hissiniz azalabilir, fakat yine de bedeninizin ihtiyacını unutmayın. Kendinize gün içinde hedefler koyarak 8-10 bardak su içmeye özen gösterin. Örneğin iş yerinde masanıza koyduğunuz bir şişe suyu bitirerek eve dönme hedefi bile günlük su tüketiminizde fark oluşturacaktır” dedi.
“Egzersiz yapamıyorsanız bile günlük adımlarınızı takip edin”
Diyetisyen Gözde Ağca bu dönemde egzersiz yapmanın önemli olacağını ifade ederek “Kas kütlenizi arttırmak metabolizmanızı hızlandırır. Bu dönemde egzersiz yapamıyor olsanız bile günlük adımlarınızı takip edin. Telefonunuzda kullanacağınız bir adım sayar programı bu konuda size yardımcı olacaktır. Hareketsiz bir birey, günlük olarak ortama 3 bin adım atıyor. Haftalık olarak 5000 adım arttırma hedefi dahi bir süre sonra aktif birey olarak gününüzü geçirmenizi sağlayabilir. Sebze ve meyve tüketiminizi arttırın. Şeker ve işlenmiş gıdalar yerine tatlı ihtiyacınızı mevsim meyveleriyle karşılamak formunuzu korurken aynı zamanda antioksidan etkileriyle sizi bu dönemde hastalıklardan da koruyacak. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise taze sıkılmış meyve suları yerine meyvenin kendisini tercih etmek olacak. Çünkü her sabah içtiğiniz 1 bardak portakal suyu posasız olduğu için sizi uzun süre tok tutmayabilir ve fark etmeden bir anda kullandığınız 3-4 portakal, fazla kalori alımınıza neden olabilir” diye konuştu.
İçecek tercihinin de kışın çok önemli olduğunu dile getiren Diyetisyen Gözde Ağca, “Kahvedeki kafein, yeşil çaydaki kateşin metabolizmanızı hızlandırmak için gün içerisinde tercih edebileceğiniz etkili içecekler olabilir. Özellikle kış aylarında bağışıklık sisteminizi de ayakta tutmak için düzenli kefir tüketebilir, fermente ürünlerden faydalanabilirsiniz. Soğan, sarımsak gibi doğal antibiyotikleri kış aylarında yemeklerinizde sıklıkla kullanın. Baharatlardan ise zerdeçalı, karabiberi, acı biberi çorbanıza, yoğurdunuza ekleyebilir, bitki çaylarınızı taze zencefil, tarçın ile daha lezzetli ve sağlıklı hale getirebilirsiniz” diyerek önerilerde bulundu.

 


İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature