Tunuslu kadınlar, şiddete karşı ayakta

Kadın yürüyüşü, Sfaks kentinde başladı (Getty)
Kadın yürüyüşü, Sfaks kentinde başladı (Getty)
TT

Tunuslu kadınlar, şiddete karşı ayakta

Kadın yürüyüşü, Sfaks kentinde başladı (Getty)
Kadın yürüyüşü, Sfaks kentinde başladı (Getty)

Huda el-Trablisi
Kadına karşı şiddete karşı, mağdurlarla dayanışma içerisinde olmak ve tüm makamların kadınların korunmasından sorumlu olmasını sağlamak amacıyla, Tunus’taki sivil, toplumsal, siyasi ve kültürel güçler, birçok vilayette şiddete karşı ulusal bir yürüyüş çağrısında bulundu.
Sessiz yürüyüş, 26 Kasım akşamı ülkenin orta kesimindeki sahil kenti Sfaks'ta yapıldı. Çok sayıda insan hakları örgütü ve kadın dernekleri, 25 Kasım ve 10 Aralık arasında yürütülecek uluslararası kampanyanın bir parçası olarak kadına yönelik şiddeti kınama çağrısı yaptı.
Sfaks'ta düzenlenen feminist yürüyüş kapsamında kadınların seslerini iktidara ulaştırmak amacıyla tencerelere vurulacağı ve süpürgeler taşınacağı belirtildi.
Yürüyüş sırasında, “Kadınlara ve kurumlara eşitlik”, “Gericiliğe ve bastırılmışlığa karşı bizim sesimiz” ve “Gericiliğe karşı sivil devlet” sloganları atıldı.
Tunus’taki insan hakları örgütleri, yaptıkları açıklamada Tunuslu kadınlara yönelik şiddetin artması ve tekrarlı cinayetlerin acı verici boyutlara ulaşması karşısında ataerkil şiddetin “yok edilmesi” gerektiğini vurguladı. Cinsel saldırıların arttığına, kadınlara karşı nefret söylemlerinin çoğaldığına, bu söylemlerin yetkililer ve medya organları arasında normalleştiğine dikkat çekilen bildiride, kadınların bedenlerine ve onurlarına saygısızlık yapıldığı ifade edildi. 
Acının sesi
Tunus Demokratik Kadınlar Birliği Başkanı Yusra Fraous, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “53 sivil ve insan hakları örgütü, birçok vilayette bir araya gelecek” ifadelerini kullandı. Fraous, ‘Halk Temsilcileri Meclisi’nde tam eşitliğe ve kadın milletvekillerine’ inanan siyasi güçler ve partilere de, kadına yönelik şiddete karşı Ağustos 2017’de onaylanan 58 sayılı yasayı aktif şekilde uygulama çağrısı yaptı.
Yusra Fraous, bu protestolara katılımın siyah elbiselerle olacağını ve katılımcıların ellerinde mutfak gereçleri ve süpürgeler taşıyacağını ifade etti. Fraous, “Ataerkil şiddeti yok edelim. Tencerelere vuralım. Yetkililerin duyması için seslerimizi yükseltelim” dedi.
Birlik Başkanı, Tunus’taki hükümetlerin kadınların acılarına yönelik ilgisizliğinden acı duyduğunu da gizlemedi.
İstatistikler
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun yürürlüğe girdiği Şubat 2018’den Aralık 2018’e kadar geçen sürede kadınlara ve çocuklara yönelik 40 binden fazla şiddet vakası kaydedildi.
Ağustos 2017’de Tunus Parlamentosu, kadına yönelik şiddet suçları işleyenlere karşı hapis ve para cezaları verilmesini kapsayan bir yasa yürürlüğe koymuştu.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Kanun, ilk bölümünde “eşitliğin sağlanması ve insanlık onuruna saygı duyulması amacıyla kadına yönelik toplumsal cinsiyet ayrımına dayalı her türlü şiddeti ortadan kaldırmak için çeşitli önlemler, faillerin takibine, cezalandırılmasına ve mağdurların korunmasına dayalı kapsamlı bir yaklaşım” ortaya koyuluyor.
Vakit geldi
Uluslararası Ağlar Federasyonu’nda sosyal medya uzmanı Leyla Şadli Hazm, sendikalara ve hükümete “dünyadaki milyonlarca ve Tunus’taki binlerce kadının, çalışma koşullarını iyileştirmeyi hedefleyen 190 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesini” onaylamak için hızlı şekilde harekete geçme çağrısı yaptı.
Öte yandan Sfaks kentinde başlayan yürüyüş, cumartesi günü halkın katıldığı özgürlük mücadelesine tanık olan Habib Burgiba caddesinde sona erecek.
Örgüt ve dernekler, Tunus’taki şiddet ve korkutma kültürüne karşı toplumun tüm kesimleriyle tek bir ses olmayı amaçlarken, tüm herkese de “kadınlara karşı şiddeti yok etmenin bir sembolü olarak siyah kıyafetlerini giyip, ellerine de süpürgeler alıp yürüyüşe katılma” çağrısı yaptı.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.