Arap Birliği, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü düzenledi

Batı Şeria'nın Deir Kahal kasabasında İsrailli bir askeri bıçakladığı için tutuklanan gençlerin aileleri yıkılmış evlerini izliyor (DPA)
Batı Şeria'nın Deir Kahal kasabasında İsrailli bir askeri bıçakladığı için tutuklanan gençlerin aileleri yıkılmış evlerini izliyor (DPA)
TT

Arap Birliği, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü düzenledi

Batı Şeria'nın Deir Kahal kasabasında İsrailli bir askeri bıçakladığı için tutuklanan gençlerin aileleri yıkılmış evlerini izliyor (DPA)
Batı Şeria'nın Deir Kahal kasabasında İsrailli bir askeri bıçakladığı için tutuklanan gençlerin aileleri yıkılmış evlerini izliyor (DPA)

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Arap ulusu için Filistin davasının merkeziliğini ve Filistin halkının haklarını savunmaya ve özgürlüklerinin geri getirilmesini desteklemeye devam etmedeki kararlılığını vurguladı.
Birlik dün Kahire'deki Arap ülkelerinin büyükelçileri ve daimi temsilcilerinin, Birlik genel sekreter yardımcılarının, Mısır'dan onaylı yabancı ülkelerin büyükelçilerinin, diplomatik üyelerin ve uluslararası örgüt ve kuruluşların temsilcilerinin ve bir grup Mısırlı ve Filistinli halk figürünün katılımıyla Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nü kutladı.
Ebu Gayt, Filistin halkının davasına olan bağlılığını ve mücadele ve liderliklerine tam destek verdiğini yineledi ve mevcut ABD yönetiminin yaklaşımını ve Dışişleri bakanlığının, ülkesinin artık Batı Şeria'daki yerleşimleri uluslararası hukuka aykırı olarak görmediğini ilan etmesi gibi icraatlarını ve Filistin tarafına tek başına tek taraflı bir çözümü kabul etmeye zorlanması yönündeki baskıyı eleştirdi. Bunun adil bir barış olasılığını baltalayan ve bölgedeki şiddet dalgalarını tehdit eden bir adım olduğunu kaydetti.
Ebu Gayt, ABD'nin Filistin meselesindeki tutumundaki üzücü değişikliği kınadı. İsrailli yerleşimcilerin lejyonlarını Filistin halkına karşı daha fazla şiddet ve vahşet icra etmeye sevk edeceğini söyleyerek, uluslararası hukukun tek bir devlet değil, bir bütün olarak uluslararası toplum tarafından formüle edildiğini vurguladı. Ebu Gayt şu ifadeleri kullandı: "İsrail'in Filistin topraklarını işgali hala tüm dünya tarafından kabul edilemez ve kınanmış bir işgal olmaya devam etmektedir ve yerleşim de hala yasal olarak geçersizdir."
Genel Sekreter, ABD'nin duyurusunun, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığı ve daha sonra ABD Büyükelçiliğini taşıdığı ve daha sonra Washington'daki FKÖ ofisini kapatmaya ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA)’ya ABD desteğini dondurmaya karar verdiği bir dizi tek taraflı eylemin sonuncusu olduğunu da sözlerine ekledi.
ABD yönetiminin son zamanlarda yaptığı en tehlikeli şeyin, Filistin-İsrail ihtilafının çözümünde tek referans olarak uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuk kararlarını çiğnemek ve İsrail ve komşuları arasında barış için toprak ilkesi temelinde müzakerelerin önünü açanın bu karar olduğunu fark etmeden 242 sayılı karar hakkında şüphe ettirmek olduğunu vurguladı.
Ebu Gayt, bu tek taraflı tutumların İsrail'e başta yerleşimler olmak üzere baskı ve işgal tezahürlerini yoğunlaştırarak iki devletli çözümü ortadan kaldırma planında yeşil ışık yakacağını söyledi.
ABD'nin İsrail'e yönelik bariz yandaşlığının ve herhangi bir dengeli barış sürecinin yerleşik ilkelerinden vazgeçmesinin, Filistin'e yönelik uluslararası destek ve destek miktarından hiçbir şeyi değiştirmediğini vurgulayan Ebu Gayt, uluslararası iradenin pusulasının iki devletli çözüm gibi doğru yönde ilerlemeye devam ettiğini vurguladı.
“ABD'nin yerleşimciliği yasallaştırmayı amaçlayan tutumunu reddeden ve kınayan açık bir uluslararası fikir birliği vardır.
Önümüzdeki üç yıl boyunca Filistinli mültecilerin hizmetinde hayati çalışmalarını sürdürmek için UNRWA’ya verilen görev yenileme büyük bir çoğunluk tarafından onayladı.
Ayrıca Avrupa Adalet Divanı 1967 sınırlarıyla işgal altındaki Arap topraklarındaki İsrail yerleşimlerinden ithal edilen ürünlerin işaretlenmesi üzerine bir karar yayınladı.
Bu, yerleşim mallarını boykot etme yolunda atılmış önemli bir adımdır” diye ekledi.



Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
TT

Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Suveyda'da yerel Dürzi gruplar ile Şam'daki hükümet güçlerini destekleyen Bedevi aşiretler arasında yaşanan kanlı olaylar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, Suriye'nin güneyinde yaşananların ülkenin doğu ve kuzeyinde de tekrarlanabileceği ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarına yol açtı.

Bu olasılık, Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Suveyda'daki cephe hatlarına ulaşmasının ardından ortaya çıktı. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında SDG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.

dfrgthyu7
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2024 yılında Rakka kentindeki Arap aşiretlerinin şeyhleri ve liderleri için bir program düzenledi. (Şarku’l Avsat)

Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Suveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “SDG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullandı.

Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve doğudaki Irak sınırı boyunca Kamışlı'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan es-Sanadid güçlerine bağlıdır. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte SDG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor.

Şeyh el-Cerba sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıllar boyunca, kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz.”

SDG Ekim 2015'te yayınladığı ilk bildiride kendisini ‘Arapları, Kürtleri, Suriyelileri ve Suriye coğrafyasındaki diğer tüm bileşenleri bir araya getiren, tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç’ olarak tanımladı. SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile güçlerini ve sivil idareyi bu yılın sonuna kadar Savunma Bakanlığı ve devlet kurumlarının yapılarına entegre etmek üzere tarihi bir anlaşma imzaladı.

Raman Araştırma Merkezi'nde (Raman Center) Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, SDG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Şarku’l Avsat'a konuşan Reşid, “Suveyda'daki olaylar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyecek. Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda SDG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir” dedi.

fghyjuı
Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti el-Velde, Elbu Şaban ve el-Fedaile aşiretlerine ev sahipliği yapıyor. (Şarku’l Avsat)

Reşid, ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış sürecine dikkat çekerek mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Suveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Suveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid sözlerine şöyle devam etti: “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için SDG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir.”

Aşiret liderleri, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptı

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Cezire ve Fırat bölgeleri, başta el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban olmak üzere Arap aşiretleriyle doludur. Ancak bu aşiretler savaşın son yıllarında ciddi bölünmeler yaşadılar. Geçen yılın yaz aylarında, el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in, eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle SDG'ye karşı yerel aşiretler ve savaşçılarla ittifak kurarak askeri bir isyana öncülük etmesinin ardından kanlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda yüzlerce sivil ve silahlı unsur öldürüldü.

sdfgthy
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, ister Deyrizor'da ister Rakka'da olsun SDG ile yerel aşiretler arasında herhangi bir çatışma yaşanması ya da aşiret savaşçılarının Suveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etmesi ihtimaline ilişkin şunları söyledi: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve DEAŞ terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız”.

Ez-Zuba, SDG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, “Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz” dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, toprağın sahibinin kendileri olduğuna dikkat çekti. Ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” şeklinde konuştu.

dfrgtyu
Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac (Şarku’l Avsat)

Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da Şeyh el-Cerba ve ez-Zuba’nın sözlerine katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının SDG'ye desteğini yineledi. “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı SDG ile dayanışma içindedir” diyen Şeyh el-Ferac, aşiret mensuplarına şu çağrıda bulundu: “Yönetim bölgelerindeki istikrarı her gün baltalamaya çalışan projelere karşı durmak için herkesin birleşmesi gerekiyor. SDG terörizmi ortadan kaldırdı, bölge halkının güvenliğini koruyor ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağlıyor.”

Elbette Arap aşiretlerinin SDG yanlısı tutumları ortak değil. Zira özerk yönetim bölgelerinin dışında yaşayan aşiret üyeleri arasında SDG'nin kontrolünü açıkça reddeden ve bölgelerinin Şam'daki Ahmed eş-Şera hükümetine devredilmesini destekleyenler de var.