Türkiye ile UMH arasında yapılan mutabakata yönelik eleştiriler sürüyor

Mısır Dışişleri Bakanı dün Yunan mevkidaşı ile Kahire’de bir araya geldi (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı dün Yunan mevkidaşı ile Kahire’de bir araya geldi (EPA)
TT

Türkiye ile UMH arasında yapılan mutabakata yönelik eleştiriler sürüyor

Mısır Dışişleri Bakanı dün Yunan mevkidaşı ile Kahire’de bir araya geldi (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı dün Yunan mevkidaşı ile Kahire’de bir araya geldi (EPA)

Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Türkiye ile deniz yetki alanı, güvenlik ve askeri alanlarda iş birliği için imzalanan mutabakat zaptına yönelik eleştiriler artıyor. Mısır ve Yunanistan dışişleri bakanları, dün Kahire’de gerçekleştirdikleri görüşme sonunda yaptıkları ortak açıklamada, Ankara ile Serrac başkanlığındaki UMH (Trablus) arasında imzalanan mutabakat zaptının ‘yasadışı olduğunu’ öne sürerek tepki gösterdi.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, dün, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Kahire’de önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bakanların görüşmesi sonrası yayınlanan ortak bildiride görüşme sırasında tüm bölgesel meselelerle ve özellikle Libya arenasında ardı ardına yaşananlar başta olmak üzere bölgedeki gelişmelerle başa çıkmanın yollarının ele alındığı belirtildi. Libya arenasında yaşanan son gelişme, Ankara ile Trablus arasında bir mutabakat zaptı imzalanması oldu. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre iki bakan, UMH Başkanı Serrac’ın Suheyrat Anlaşması uyarınca verilen yetkilerinin dışına çıkarak diğer ülkelerle mutabakat imzaladığından Ankara ile yapılan anlaşmanın yasadışı olduğu konusunda hemfikirler. İki bakan mutabakat zaptını ‘Türkiye’nin Libya'daki genel siyasi çözüm çabalarına ters düşen olumsuz müdahalesi’ olarak değerlendirdi.
Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Türkiye ile UMH arasında deniz yetki alanı, güvenlik ve askeri alanlarda iş birliği için imzalanan mutabakat zaptına tepki gösterdi. Mısır, Yunanistan ve GKRY dışişleri bakanları geçtiğimiz Perşembe günü yayınladıkları ortak açıklamada, Suheyrat Anlaşması uyarınca UMH Başkanı Serrac’ın yetkilerini aşan mutabakat zaptının dikkate alınmayacağını ve hiçbir yasal geçerliliğinin olmadığını söyledi. Üç bakan söz konusu mutabakat zaptının Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin haklarını hiçbir şekilde etkilemeyeceğini vurguladı.
Serrac’a bir tepkide UMH üyesinden
UMH Başkanlık Konseyi üyesi Fethi el-Mecberi de Türkiye ile yapılan mutabakata karşı çıkan isimler arasında yerini aldı. Mecberi açıklamasında, Serrac’ın ‘uluslararası camia tarafından tanınmasını suiistimal ettiğini’ öne sürdü. UMH Başkanı Serrac’ı tek taraflı karar almakla suçlayan Mecberi, mutabakatın imzalanmasını 2015 yılı sonlarında UMH Başkanlık Konseyi’ne anlaşma ve sözleşmelerle ilgili görüşmelerde bulunma yetkisi veren Fas’ın Suheyrat kentinde imzalanan anlaşmanın ihlali olarak niteledi.
UMH Başkanı’nın anayasal, yasal veya siyasi olarak Libya'yı temsil edemediğini düşünen Mecberi, “Berlin Konferansı öncesinde ortaya koyduğu bu yaklaşım onun yerel ve uluslararası düzeyde var olma veya muhtemel herhangi bir siyasi çözümü temsil etme konusundaki yeteneksizliğini gösteriyor” diye konuştu.
Serrac’ı Libya'yı ve halkını hayati ve stratejik krizlere sokmak ve sözleşmeler yapmaya çalışmakla suçlayan Mecberi, bu şekilde Libya’nın çıkarlarının ülkede kutuplaşmaların yaşanması pahasına feda edildiğinin altını çizdi. Mecberi ayrıca Türkiye’nin ‘resmi yollarla’ Libya’ya müdahale ettiğini öne sürerek bunu reddettiğini vurguladı.
Öte yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ‘bölgedeki uluslararası yasaları en çok ihlal edenlerden biri’ olarak niteledi. GKRY Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu ise yaptığı açıklamada, “Türkiye ile UMH arasında imzalanan mutabakat zaptı, coğrafyayı istikrarsızlaştırıyor, uluslararası hukuku ihlal ediyor ve bölgede gerginlik yaratıyor” diye konuştu. Bir televizyon kanalına verdiği demeçte Prodromu, “Mutabakat zaptı, Türkiye ile Libya arasında deniz yetki alanıyla ilgili ayrıcalıklar verdiği için uluslararası hukuku yanlış yönlendiriyor. Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin haklarını ihlal ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde tanınan ilkeyi de ihlal ediyor” ifadelerini kullandı. Mutabakat zaptının yasal bağlayıcılığı olmadığını vurgulayan Prodromu, GKRY Başbakanı ve hükümetinin yasal haklarını korumak için diğer ülkelerle tam bir koordinasyon içinde olduğuna dikkati çekti.
Huveyj, iddiaları reddetti
Bir diğer gelişmede ise Libya'nın doğusundaki Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) tarafından kurulan geçici hükümetin Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Abdulhadi Huveyj, İsrail merkezli bir gazeteye İsrail’le ilişkilerin normalleşmesini umduğu şeklinde açıklamalar yaptığı iddialarını reddetti. Huveyj bu iddiaların Fayiz Serrac başkanlığındaki ‘yasadışı’ UMH tarafından ortaya atıldığını öne sürerek, ülkesinin Filistin meselesiyle ilgili ilkelerinden vazgeçmeyeceğini vurguladı.
Çatışmalar devam ediyor
Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) bağlı 155’inci Piyade Taburu’ndan yapılan açıklamada, dün Trablus'un güneyindeki Es-Saidiyye bölgesinin çevresindeki “düşman hedeflerinin” tahrip edilerek bölgenin kontrol altına alındığı ve tarafları arasındaki çatışmaların halen sürdüğü bildirildi. Açıklamada ez-Zehra Köprüsü'nden el-Aziziye'ye giden otoyol boyunca ‘paralı askerlerin’ konuşlu olduğu noktaların hedef alındığı aktarıldı. Açıklamaya göre LUO birlikleri, söz konusu paralı askerlerin savunmasını zayıflatmayı ve Kasr bin Gaşir bölgesinde sivilleri hedef alan araçlarını ve roketatarlarını imha etmeyi başardı. Ayrıca LUO birliklerinin ilerleme kaydettiği bildirilen açıklamada, LUO’ya ait savaş uçaklarının cephe hattı boyunca bombardımanlarını sürdürdüğü de eklendi.
Buna karşın UMH’ye yakın haber ajansları, Ayn Zara ekseninde Serrac güçleri komutanı Yusuf el-Emin’in yaptığı açıklamayı aktardı. Emin açıklamasında, Cumartesi akşamı başlayan sert saldırılara karşılık verdiklerini söyledi. UMH’ye bağlı güçlerin savaş uçaklarıyla el-Hire ekseninde LUO birliklerinin konuşlu olduğu noktaları hedef aldığını belirten Emin’in açıklamalarına göre bombardımanlar sonucu karşı tarafa büyük zayiatlar verdirildi.
205 göçmen denizden kurtarıldı
UMH’ye sadık Libya Deniz Kuvvetleri, Avrupa'ya gitmeye çalışan 205 göçmenin denizden kurtarıldığını duyurdu. Deniz Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, 158’i erkek, 33’ü kadın ve 14’ü çocuk olmak üzere toplam 205 düzensiz göçmenin Libya Sahil Güvenlik Güçleri ve uluslararası kuruluşların işbirliğiyle Tacura bölgesindeki el-Hamidiye limanına getirildikleri kaydedildi. Açıklamada, göçmenlerin çoğunun Mali, Fildişi Sahili ve Gine gibi Afrika ülkelerinden oldukları bildirilirken, Libya’daki göçmen kampları, ülke içinde yakalanan veya denizden kurtarılan düzensiz göçmenler nedeniyle iyice kalabalıklaştı.



Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)

Müzakereler hakkında bilgi sahibi bir Hamas kaynağı dün Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ateşkes müzakerelerinde şu anda önerilen gerçekçi yaklaşımlar var, ancak anlaşma esas olarak İsrail'e baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı” dedi.

Kaynak, “İsrail tarafından sunulan ve Morag Koridoru’yla ilgili önceki haritalardan geri adım atılmasını içeren yeni haritaların olumlu bir adım olduğunu ve bir anlaşmaya varmak için siyasi ortamın hazırlanmasına katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Ancak halen birçok ayrıntı ve koşulun öne sürüldüğü hassas bir müzakere aşamasında olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Hamas saldırganlığı sona erdirmek ve soykırımı durdurmakla ilgileniyor. Bu aşamada on kişiyle başlayabilecek bir takas anlaşmasında bir dizi esirin serbest bırakılmasını içeren kapsamlı bir anlaşmaya doğru giden net bir vizyona sahip ve bu anlaşmanın başarılı olması için çok çalışıyor… Herhangi bir gerçek ilerleme İsrail'in Gazze Şeridi'nden net bir şekilde çekilmesine dayanmalıdır ve bu atlanamayacak bir ön koşuldur. Gerçekçi yaklaşımlar var ve bir anlaşmaya yakın olabiliriz, ancak bu esas olarak İsrail işgaline baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı.”

Doha bir haftadan uzun bir süredir, üçüncü bir ateşkes anlaşmasına (ilki Aralık 2023, ikincisi Ocak 2025) varmak üzere Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda Hamas ve İsrail arasında dolaylı görüşmelere sahne oluyor.

Kahire el-İhbariyye televizyon kanalının salı günü bildirdiğine göre, insani yardımların Gazze Şeridi'ne girişi, hastaların çıkışı ve mahsur kalanların geri dönüşüyle ilgili ayrıntıları görüşmek üzere Kahire'de yapılan Mısır-Katar-İsrail görüşmelerinde ilerleme kaydedildi. Kanal, Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Mahmud Reşad'ın Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Filistin ve İsrail taraflarından heyetlerle anlaşmanın önündeki ‘engellerin aşılması’ için görüşmeler yaptığını bildirdi.

İsrail daha önce kuvvetlerinin Refah kenti yakınlarındaki Mısır sınırı boyunca uzanan üç kilometre genişliğindeki tampon bölge ve Refah'ı Gazze Şeridi'nin ikinci büyük kenti olan Han Yunus'tan ayıran Morag Koridoru da dâhil olmak üzere nispeten geniş bir alanda kalmasında ısrar etmişti.

Filistin ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Hamas, İsrail güçlerinin Mart ayındaki son ateşkesin çökmesinden önce konuşlandıkları mevzilere geri çekilmesini talep ediyor. Bu mevziler, İsrail’in son dönemde kontrol ettiği yeni bölgeleri ve ‘insani yardım şehri’ olarak bilinen, Gazze Şeridi’nin yaklaşık 365 kilometrekarelik toplam alanının yüzde 40’ını kapsayan izole edilmiş bölgeyi kapsamıyor. Söz konusu bölgenin yaklaşık 600 bin Gazzeliyi barındırması öngörülüyor, ayrıca ileride daha fazla kişiyi yerinden etmeye uygun şekilde planlanmış. Bu şehir, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki coğrafi bağlantıyı da ortadan kaldırıyor.