Ürdün: İsrailli casusun yargılanması başladı

İsrail'den Ürdün'e sızan Konstantin Kotov dün Amman'daki duruşmasında tercümanıyla birlikte (AFP)
İsrail'den Ürdün'e sızan Konstantin Kotov dün Amman'daki duruşmasında tercümanıyla birlikte (AFP)
TT

Ürdün: İsrailli casusun yargılanması başladı

İsrail'den Ürdün'e sızan Konstantin Kotov dün Amman'daki duruşmasında tercümanıyla birlikte (AFP)
İsrail'den Ürdün'e sızan Konstantin Kotov dün Amman'daki duruşmasında tercümanıyla birlikte (AFP)

Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi, Pazartesi günü basına açtığı ilk oturumlarda ülke sınırına sızan bir İsraillinin duruşmalarına 29 Ekim'de başladı ve sanığı "krallığa yasadışı giriş ve kullanma niyetiyle uyuşturucu madde bulundurmak" suçlamasıyla yargıladı.
Basının sanık Konstantin Kotov'u filme alıp göstermesine izin verilen duruşmada, sanık "Ürdün'e sızma" ve sınırı yaya olarak geçme suçlarını itiraf ederken, uyuşturucu kullanımından dolayı "suçsuz" olduğunu ve uyuşturucunun "yasak" olduğunu bilmediğini söyledi.
Ürdün resmi haber ajansı Petra, mahkemenin İsrailli sanığı, 1960 yılı 16 sayılı Genel Ceza Kanunu'nun 153. Maddesine aykırı olarak Ürdün'e yasadışı giriş suçlamasına ek olarak; 2016/23 sayılı Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Kanunu'nun 9-a maddesi hükümlerine aykırı olarak esrar kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmakla suçladığını da bildirdi.
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen duruşmada türünün ilk örneği olan davaya yerli ve yabancı ilgi yoğundu. Mahkeme Başkanı Askeri Hakim Albay Ali Muhammed, yargıç Binbaşı Safvan ez-Zubi ve Yargıç Nasır es-Selamet hazır bulundu. Mahkeme sanığın suçlamalardan birini kabul etmemesi sebebiyle duruşmayı Salı gününe erteledi.
Mahkeme, Ürdün ordusunun ülkeye sızan İsrailliyle yürürlükteki angajman kurallarına uygun olarak muamele edildildiğini belirtti. Sanık, Um Sidra sınır bölgesinde (Kuzey Ürdün) gözaltına alınmıştı. Ürdün sınırına arkadaşıyla birlikte özel bir araçla geldiğini de itiraf eden sanık Ürdün-İsrail sınırı yürüyerek geçti.
Şarku'l Avsat'ın haberine göre İsrailli sanık, Ürdün Ceza Kanunu hükümleri uyarınca ülkeye yasadışı sızma suçundan 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya. Ürdün topraklarında uyuşturucu kullanımı ise uyuşturucunun kaynağına bakılmaksızın uyuşturucu kanunu uyarınca suç olarak kabul ediliyor. Ceza 1 ila 3 yıl arasında ve her iki suçlama da kanıtlanırsa en ağır ceza uygulanıyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24