İran'ın Irak'ta ABD ile dengeleri eşitlemek için siyasi haritası

İran'ın Irak'ta ABD ile dengeleri eşitlemek için siyasi haritası
TT

İran'ın Irak'ta ABD ile dengeleri eşitlemek için siyasi haritası

İran'ın Irak'ta ABD ile dengeleri eşitlemek için siyasi haritası

Ahmed Hüseyin
Irak Parlamentosu, gösterilerin üzerinden iki ay geçtikten sonra Adil Abdulmehdi hükümetinden güvenoyunun çekilmesini onayladı.
Irak basınında, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin başkent Bağdat’a gittiğine dair haberler çıktı. Gözlemciler, Süleymani’nin Irak ziyaretinin amacını, İran yanlısı siyasi partilerin konumunu güçlendirmek şeklinde yorumlarken, İran’ın Irak’a yönelik her müdahalesinde Tahran’ın ülkedeki nüfuzunun gerileme kaydettiğine işaret ettiler.
Irak’taki protestolarda İran’ın nüfuzuna karşı sloganlar atılırken, Tahran gösterilerin ABD’nin talimatlarıyla yönlendirildiğini belirterek, kendini savunmaya çalıştı. Irak’taki gösterilerin daha çok Şii kentlerde yoğunlaştığının farkında olan İran, bu durumu ülkedeki nüfuzu için bir tehdit olarak görüyor. Dolayısıyla İran bu gösterilere karşı farklı bir strateji izleyerek, Irak’taki siyasi dengeleri yeniden gözden geçirebilir.
İran’ın endişesi ve Necef’e olan güveni
Süleymani’nin Bağdat’a ulaşmasının ardından, İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Irak'ta Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani olduğu için bu ülkedeki gelişmelerden endişeli olmadıklarını ve onun aldığı tedbirlerle sorunun çözüleceğini söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, özellikle ABD’nin 2011’de çekilmesi sonrası, 2003’ten bu yana Irak’taki siyasi dengelerin şekillenmesinde rol aldı. İran aynı şekilde DEAŞ’ın Irak’ın büyük şehirlerinde kontrolü ele geçirmesi sonrasında, kendisine bağlı silahlı gruplara ülke anayasasında meşruiyet zemini sağladı.
General’in nüfuzu
Gözlemciler, İran’ın gösterileri şiddetle bastırması nedeniyle Irak’taki bazı siyasi partileri toplumla birlikte büyük sorunlarla karşı karşıya bıraktığı görüşünde. Şöyle ki, ülkede İran yanlısı karar alıcı partiler içinde yaşanan gelişmelerden ötürü bir çatlak oluştuğu görülüyor.
Independent Arabia’ya konuşan gazeteci yazar Sermed et-Tai, “2014’ten sonra Irak Silahlı Kuvvetlerin daha çok ön plana çıkması ve partiler arası mezhep temelli söylemlerin giderek sınırlı hale gelmesi karşısında Tahran’ın Irak’taki nüfuzu gerileme kaydetti” ifadesini kullandı.
Tai, “Bu gösteriler sırasında Tahran, nüfuzunu yeniden tesis etmeye çalıştı. İran, Irak halkı ve göstericilere karşı çıkardığı krizler sebebiyle birçok siyasi partinin yanı sıra Başbakan’ı büyük bir felakete sürükledi. Şu anki savaş, acizlik ve ümitsizlik içindeki Kasım Süleymani ile hükümeti kararlılığıyla düşürdüğü için sevinen Tuk Tuk aracının sürücüsü arasında geçiyor. İran, Irak’a müdahale ettikçe ülkedeki nüfuzu daha da geriliyor” diye konuştu.
Süleymani’nin müttefikleri ve kırılma anı
Süleymani’nin Bağdat’ı ziyaret etmesine de değinen Tai, “Süleymani şuan büyük bir blok oluşturmak istemiyor. Şimdilik bundan daha azını hedefliyor. Abdulmehdi’nin gidişinden sonra müttefiklerinin sağlam durmasını sağlamak gibi. Kudüs Gücü Komutanı, ister parlamentoda yolsuzluğa bulaşan siyasilerden isterse göstericilere ateş açan keskin nişancılardan, göstericilere karşı hangi müttefikinin kararlı bir şekilde duracağını ölçmek için geldi. İranlılar, nüfuzlarını kaybetmemek adına ‘yanan bir Irak bağımsız bir Irak'tan daha iyidir’ düsturuyla Irak'ta büyük bir ateş yakmak isteyen grup ile ‘Irak egemenlik sahibi bağımsız bir ülke olsa da komşu olduğu için ticari, dini ve siyasi alanlarda ilişkilerini sürdürerek ülkeden istifade etmeye devam edilebileceği’ görüşünü savunan grup arasında kalmış durumda. Fakat ülkedeki olaylar uluslararası bir boyut kazandığı için tüm ipler Süleymani’nin elinde değil” dedi.
Siyasi kazanımları kaybını engelleme çabaları
Siyasi analist Basil Hüseyin, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Tahran, 16 yıldır Irak’ta elde ettiği siyasi kazanımları kaybettiğini düşünüyor. Dolayısıyla değişimi yönetmeye ve Irak’taki siyasi araçlarıyla çıkacak sonuçları kontrol altında tutmak istiyor. İran, siyasi uzlaşmalar aracılığıyla ülkedeki siyaseti şekillendirmeye çabalıyor. Kasım Süleymani, Bağdat’a, ister teşvik isterse gözdağı yoluyla, bir sonraki hükümeti dizayn etmek için geldi. Ancak göstericilerin dökülen kanlarının ardından, o kadar etkili ve eskisi gibi kuralları belirleyen taraf olamayacak” dedi.
Yeni siyasi dengeler
Independent Arabia’ya konuşan Casim el-Musevi, “İran Irak'ı stratejik görüyor. Şii coğrafyada meydana gelen protestolar onlar için sürpriz oldu. Bu nedenle karar alıcı mekanizmalar üzerindeki baskısını hafifletecektir. Özellikle Necef ve Nasıriye gibi Şii kentlerde yaşanan olaylardan sonra İran’ın Irak politikası protestolar öncesi gibi olamayacak. Kasım Süleymani’nin Irak’taki varlığı sadece müttefiklere güç vermek için değil, Şii siyasi partilerin aldığı kararları protesto eden Irak toplumunda yaşanan ‘çöküntüyü’ yeniden nasıl iyileştirebileceğini ele almak için burada. Tahran sükuneti sağlamak, ABD ile arasındaki dengeyi eşitlemek ve yeni dengeleri yeniden oluşturmak için yeni bir siyasi harita çizmeye çalışacaktır” ifadelerini kullandı.



Netanyahu’dan Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidi... ‘Stratejik tuzak’ uyarıları arasında yeni bir iddia

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
TT

Netanyahu’dan Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidi... ‘Stratejik tuzak’ uyarıları arasında yeni bir iddia

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)

Gazze Şeridi'ne karadan ve havadan yardım girişine izin verilmesine yönelik ani kararın ardındaki nedenlere ilişkin açıklamalar farklılık gösterse de, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kararını verdi. Netanyahu, yaklaşık iki milyon Filistinlinin hayatını tehdit eden kıtlık uyarıları üzerine, savaşı durdurmak ve daha fazla yardımın girmesine izin vermek için, Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeyi hedefleyen bir plan benimsedi.

İsrail medyası, Netanyahu'nun konuyla ilgili bir karar almak üzere bugün hükümetiyle bir toplantı yapacağını ve ayrıca ‘savaşın üç hedefini nasıl gerçekleştireceği’ konusunda orduya talimat vermek üzere güvenlik kabinesini toplayacağını bildirdi.

İsrail Başbakanı, ‘birlikte durmaya ve birlikte savaşmaya devam ederek savaşın tüm hedeflerini gerçekleştirmenin... düşmanı yenmenin, esirleri kurtarmanın ve Gazze Şeridi'nin bundan sonra İsrail için herhangi bir tehdit oluşturmamasını sağlamanın’ gerekliliğini vurguladı.

Netanyahu üzerindeki baskı artıyor

Analistler, Netanyahu'nun askeri gerginliği artırma eğiliminin, savaşın ilan edilen hedeflerine ulaşmak için belirli bir vizyonun olmadığına ve kararsızlığa işaret ettiğini düşünüyor. Bazı analistler ise Filistinli grupların son günlerde Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin görüntülerini yayınlamasının ve bu esirlerden birinin kendi mezarını kazdığını söylemesinin, özellikle de aşırı sağcı bazı bakanların Gazze Şeridi'ne yardım girişine izin verdiği için onu eleştirmelerinin ardından, Başbakan üzerindeki baskıyı artırmış olabileceğini düşünüyor. Bunların başında elbette Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich geliyor. Onlar söz konusu kararı Hamas’a bir hediye olarak nitelendirdiler ve böyle bir karar alınmaması gerektiğini ifade ettiler.

Ancak askeri gerilimin ardındaki gerçek neden ne olursa olsun, yerel medya İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in bu öneriye karşı çıktığını bildirdi. Yisrael Hayom gazetesi, ordudaki önemli bir kaynaktan, Genelkurmay Başkanı'nın Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesine karşı çıktığını ve bunu ‘stratejik bir tuzak’ olarak gördüğünü aktardı.

İsrail Yayın Kurumu da güvenlik güçlerinin, esirlerin zarar görmesinden endişe duydukları için ordunun daha önce faaliyet göstermediği bölgelerde çatışmanın genişlemesine karşı çıktıklarını belirtti. Ancak Netanyahu'nun isteği tartışmaya açık olmayan bir şekilde kesin görünüyor. Yerel basında yer alan haberlere göre Netanyahu, Zamir'e “Eğer bu sana uymuyorsa, görevinden istifa etmelisin” şeklinde kesin bir mesaj gönderdi. Bu durum, birkaç saat içinde yapılacak toplantı öncesinde siyasi ve güvenlik düzeylerinde derin anlaşmazlıklar ve bölünmeler olduğunu gösteriyor.

İsrail'in en etkili gazetecilerinden ve karar alma çevrelerine yakın isimlerden Amit Segal, Başbakanlık Ofisi’nden bir kaynağın “Karar verildi... Gazze Şeridi'ni işgal edeceğiz” dediğini aktardı.

dfrgty
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırıları sonucu yükselen dumanlar (Reuters)

Segal'ın aktardığına göre yetkili, “Hamas, tam bir teslimiyet olmadan esirleri serbest bırakmayacak. Şimdi harekete geçmezsek esirler açlıktan ölecek ve Gazze Şeridi Hamas’ın kontrolü altında kalacak” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post’tan aktardığına göre, savaşın genişlemesi, halihazırda Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 75'ini kontrol eden ordunun geri kalan bölgeleri de kontrol altına almasına ve esirlerin tutulduğu düşünülen yerlerde operasyonlar düzenlemesine yol açacak.

İsrail ordusu uyarıyor

New York Post gazetesine göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesinin, yoğun nüfuslu sivil bölgelerde ve çatışmalardan etkilenmemiş az sayıdaki şehirde askeri varlığın sürdürülmesinin, Hamas hareketinin kalan hücrelerini aramak ve yerlerini belirlemek için yıllar alacağı konusunda uyarıda bulundu.

Böyle bir adım, esirlerin hayatını tehlikeye atabilir. Çünkü son zamanlarda Hamas'ın üyelerine, ellerinde bulunan esirleri İsrail askerleri yaklaşırsa öldürme emri verdiği yönünde haberler çıktı.

Bu gelişmeler ve görüş ayrılıkları, Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştirmesiyle tanınan Başsavcı Gali Baharav-Miara'nın görevden alınması için oybirliğiyle alınan kararın ve İsrail Yüksek Mahkemesi'nin bu kararı daha sonra dondurmasının ardından, siyasi ve hukuki bir krizin ortasında geliyor.

sdfrgty
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırıları sonucu meydana gelen yıkımdan (AP)

Diğer yandan Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi, Komite Başkanı Yuli Edelstein'in görevden alınmasına ilişkin kararı onayladı. Bu karar, Netanyahu'nun hükümette kalması için bunu şart koşan Haredi (Ultra-Ortodoks Yahudi) partilerinin talebine yanıt olarak alındı. Edelstein, zorunlu askerlikle ilgili bir yasa tasarısı sunmakta ısrarcıydı ve bu partiler bunu şiddetle reddediyordu.

Netanyahu’nun son açıklamalarının, Hamas’a baskıyı artırarak hareketi yeniden müzakere sürecine çekmeye ve bazı taleplerinden vazgeçirmeye yönelik bir hamle olabileceği yorumları yapılırken, çok sayıda uzman İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde askeri operasyonlarını daha da yoğunlaştırma kapasitesini sorguluyor. Savaşın 23’üncü ayına yaklaşılmasına rağmen Netanyahu’nun hedeflerinin hâlâ hayata geçirilememiş olması, bu kapasiteye dair soru işaretlerini artırıyor.