Erdoğan, Serrac ile imzaladığı mutabakatı 'egemenlik hakkı' olarak niteledi

(Reuters-arşiv)
(Reuters-arşiv)
TT

Erdoğan, Serrac ile imzaladığı mutabakatı 'egemenlik hakkı' olarak niteledi

(Reuters-arşiv)
(Reuters-arşiv)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile geçen çarşamba günü İstanbul’da imzalanan deniz yetki alanı ile güvenlik ve askeri alanlarda iş birliği anlaşmalarını ‘egemenlik hakkı’ olarak niteledi. Bu konunun kimseyle tartışmaya açık olmadığını vurguladı. Mısır ise mutabakat zaptının ‘Libyalılar arasındaki anlaşmazlığı derinleştireceği ve siyasi süreci istikrarsızlaştıracağı’ konusunda uyardı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri dün ülkesinin UMH Başkanı Serrac ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında imzalanan mutabakat zaptına yönelik eleştirisini yineledi. Serrac’ın mutabakat zaptını imzalamak için gerekli yetkilere sahip olmadığına dikkati çeken Şukri, söz konusu mutabakatların Libyalılar arasındaki anlaşmazlığı derinleştireceği ve ardından siyasi süreci istikrarsızlaştıracağını öne sürdü. Şukri, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Salame ile dün yaptığı telefon görüşmesinde bir sonraki adımda siyasi süreci engelleyecek her türlü girişimi önlemenin önemini vurguladı.
Şukri ayrıca dün UMH Başkanlık Konseyi üyesi Fethi el-Mecberi ile Kahire'de bir araya geldi. Görüşmede Libya’daki son durum, UMH içerisindeki mevcut bölünme ve UMH Başkanı’nın Suheyrat Anlaşması’na yönelik ihlalleri gündeme geldi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız’ın yaptığı açıklamaya göre Şukri, ülkesinin Libya'nın birliğini ve toprak bütünlüğünü koruma konusundaki kararlılığını vurguladı.
Erdoğan'dan Libya açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün NATO liderleri zirvesine katılmak üzere Londra’ya gitmeden önce Ankara’da düzenlenen basın toplantısında Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rus Yönetimi’nin (GKRY) Türkiye-Libya anlaşmasına karşı çıkmalarının ‘iki ülke arasındaki anlaşmayı asla etkilemeyeceğini’ söyledi.
Erdoğan açıklamasına şöyle devam etti;
“Şu anda Fransa'yı Doğu Akdeniz olayı ciddi manada rahatsız ediyor olabilir. Libya ile yaptığımız anlaşma rahatsız ediyor olabilir. Gündeme getirdikleri halde bu, Libya ve Türkiye'nin egemenlik haklarıdır. Bunu sizinle tartışmayacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Fransa’nın Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmayla ilgili memnuniyetsizliğini dile getirmesi halinde kendilerine, egemenlik hakkını tartışmayacaklarını ve bu konuda pazarlık etmeyeceklerini söyleyeceklerini de belirtti.
Libya’nın anlaşma nedeniyle Yunanistan’daki büyükelçisini geri çekebileceğini belirten Erdoğan, Yunanistan Başbakanı'nın NATO zirvesi oturum aralarında görüşmek istediğine dair haberler aldığını aktardı. Bununla birlikte Erdoğan, Türkiye-Libya anlaşmasının, milletvekilleri tarafından büyük destek göreceğinden ve meclisin onaylanmasının ardından yürürlüğe gireceğinden emin olduğunun da altını çizdi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias pazartesi günü yaptığı açıklamada, Libya’nın Atina Büyükelçisi'nin Türkiye ile yapılan iki anlaşmanın ayrıntılarını cuma gününe kadar açıklamaması halinde sınır dışı edileceğini söyledi.
Alman hükümeti ise Uluslararası Libya Konferansı'na ev sahipliği yapacağı tarihi henüz belirleyemedi. Gözlemciler, konferansın aralık ayında gerçekleştirilmesinin de güç olduğu görüşünde.
Her ne kadar Berlin, Libya dosyasıyla ilgilenen ülkeler ile BM arasında bir dizi hazırlık toplantısına ev sahipliği yapsa da toplantıların hiç birinde konferansın yapılacağı tarihle ilgili uzlaşı sağlanamadı. Berlin önümüzdeki birkaç gün içinde yeni bir hazırlık toplantısına ev sahipliği yapacak. Ancak konferansın yakın bir tarihte yapılabileceğine dair umutlar oldukça azalmış durumda. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Rainer Breul, yakında yapılması planlanan hazırlık toplantısının Uluslararası Libya Konferansı’nın düzenleneceği tarih konusunda bir anlaşmaya varılıp varılamayacağını belirleyemeyeceğini söyledi. Breul, devam eden görüşmelerde ‘konferans tarihinin’ uzmanlar ve yetkililer tarafından kaydedilen ilerlemeye bağlı olduğunu da sözlerine ekledi.
Almanya, BM’nin yanında arabuluculuk yapmak için Libya dosyasındaki ‘tarafsızlığından’ yararlanmaya çalışırken Fransa, Halife Hafter güçlerini, İtalya ise Serrac güçlerini destekleyerek tam tersi yönde bir tutum sergiliyorlar. Berlin, Avrupalı müttefikleriyle Libya dosyasında ortak bir pozisyona ulaşmak için sürekli iletişim halinde olduğunu açıkladı. Ancak İtalyan yaklaşımından çok farklı olan Fransız yaklaşımı, Almanya’nın Libya dosyasında ortak bir Avrupa pozisyonu oluşturma konusundaki çabalarını zorlaştırıyor. Paris, Halife Hafter’i Libya’daki aşırılık yanlılarının önünde aşılmaz bir duvar olarak görürken İtalya, Serrac’ın daha fazla düzensiz göçmenin gelişini engelleyecek bir ortak olduğu görüşünde.
Gözlemciler, Alman arabuluculuğunun İtalyan yaklaşımından çok farklı hedefleri olmadığını düşünüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği Afrika turu sırasında Sahel ülkeleri (Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso) Libya’daki kaosa son verilmesini istediler. Libya’nın terörün yayılması ve ülkelerine silah kaçakçılığı yapılması konusunda büyük bir kaynak haline geldiğini vurguladılar. Merkel'in Afrika turu, Hafter güçlerinin Trablus'u aşırılık yanlılarından kurtarmak için başlattığı geniş çaplı askeri operasyonla aynı döneme denk geldi. Merkel Berlin’e döndüğünde BM ve BM’nin Libya Özel Temsilcisi Salame’nin Libya’daki çatışmaları durdurmak için 5 yıldır gösterdikleri çabaları desteklemek üzere bir Alman girişimi başlatılmasına karar verdi. Avrupa, Libya’da devam eden kaosun yol açtığı göç dalgasına son vermek istiyor.
Berlin’in Libya dosyasında tarafsız kalmakta ısrar etmesine rağmen Türkiye’nin UMH ile Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama hakkını güvence altına alan son anlaşmasının Almanya’yı tarafsız konumundan uzaklaştırabileceği belirtiliyor. Özellikle anlaşmanın Türkiye'nin deniz sınırlarını tanımadığı GKRY’de büyük bir öfke yaratmış olmasının Almanya’nın bu konumunu etkileyebileceği belirtiliyor. Türkiye aylar önce Akdeniz’de Kıbrıs kıyılarında doğalgaz arama çalışmalarına başladı. Bu durum Avrupa Birliği (AB) yaptırımlarını da beraberinde getirdi. Bununla birlikte Ankara’nın Libya ile geçtiğimiz günlerde imzaladığı anlaşmaların Ankara'nın daha da izole olmasına neden olabileceği belirtiliyor. Bu durumun aynı zamanda AB ve Avrupa ülkelerini, özellikle Türkiye’ye karşı artan öfkeleri nedeniyle daha net bir pozisyon almak için Serrac hükümetine karşı ortak bir tutum sergilemeye zorlayabileceği kaydediliyor.



Üç Senaryo… Pakistan Hindistan'ın savaş uçaklarını nasıl düşürdü?

Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait Rafale uçağının bir hava gösterisi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Reuters)
Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait Rafale uçağının bir hava gösterisi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Reuters)
TT

Üç Senaryo… Pakistan Hindistan'ın savaş uçaklarını nasıl düşürdü?

Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait Rafale uçağının bir hava gösterisi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Reuters)
Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait Rafale uçağının bir hava gösterisi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Reuters)

Hindistan'ın kuzeyindeki Akalia Kalan köyü sakinleri 7 Mayıs günü erken saatlerde art arda gelen patlama sesleri üzerine yataklarından fırladılar. Dışarı çıktıklarında bir alev topunun başlarının üzerinden geçerek yakındaki bir tarlaya düştüğünü gördüler. Enkazın bir savaş uçağı olduğu açıkça görülebiliyordu. İki Hintli pilot daha önce uçaktan fırlatılmış ve yakındaki tarlalarda yaralı olarak bulunmuşlardı.

Şarku’l Avsat’ın The Economist'ten aktardığına göre Hindistan henüz resmi olarak doğrulamadı ama bu uçak mayıs ayında Pakistan'la dört gün süren çatışmalar sırasında kaybolan savaş uçaklarından biriydi.

Hindistan hükümeti Pakistan'ın, üçü yeni Fransız Rafale jetleri olmak üzere altı savaş uçağını düşürdüğü iddiasına şüpheyle yaklaşıyor. Ancak yabancı askeri yetkililer, en az biri Rafale olmak üzere beş Hint uçağının imha edildiğine inanıyor. Hintli askeri yetkililer rakamları doğrulamayı reddederken, bazı uçakların kaybolduğunu kabul ediyorlar.

Söz konusu itiraflar, Çin'in Pakistan'ın en büyük silah tedarikçisi olması nedeniyle önemli. Bu, gelişmiş Çin savaş uçakları ve füzelerinin Batılı ve Rus muadillerine karşı kullanıldığı ilk çatışmaydı. ABD ve müttefikleri, Çin'in Tayvan'a karşı olası bir savaşta aynı silahların birçoğunu kullanabileceği için bu konuyla yakından ilgileniyor.

İlk raporlar belirleyici faktörün Pakistan-Çin yapımı J-10 savaş uçakları ve PL-15 havadan havaya füzelerinin üstünlüğü olduğunu gösteriyordu. Hindistan onları hafife almış gibi görünüyor.

Ayrıca Çin, Pakistan'a gerçek zamanlı erken uyarı ve hedefleme verileri sağlayarak dengeyi değiştirmiş olabilir.

Ancak savaşın ilerleyen safhalarında Hindistan'ın elde ettiği başarı göz önüne alındığında, belki de en büyük sorun Hindistan'ın o ilk gece savaş uçaklarını nasıl kullandığıdır. En son ve en tartışmalı değişimlerden biri haziran ayında, Hindistan medyasının Hindistan'ın Cakarta'daki Savunma Ataşesi Yüzbaşı Shiv Kumar'ın ay başında bir seminerde yaptığı konuşmanın kaydını yayınlamasıyla yaşandı.

Kumar, Hindistan'ın bazı uçaklarını kaybettiğini, çünkü siyasi liderliğinin hava kuvvetlerine Pakistan'ın hava savunma sistemlerini vurmamalarını emrettiğini söyledi. Bunun yerine ilk gün sadece militan mevzilerini hedef aldılar. Kumar, “Kayıptan sonra taktiklerimizi değiştirdik ve askeri tesislerine yöneldik” dedi.

Bu gelişme, Hindistan Genelkurmay Başkanı Anil Chauhan'ın mayıs ayı sonunda bir televizyon röportajında Hindistan'ın çatışmanın ilk gecesinde ‘taktiksel hatalar’ nedeniyle bazı uçaklarını kaybettiğini itiraf etmesinin ardından geldi.

Chauhan, Hindistan'ın iki gün sonra hatalarını düzelttiğini ve tüm savaş uçaklarının yeniden uçmasına izin vererek Pakistan'daki hedefleri uzaktan vurduğunu kaydetti. Hindistan çatışmanın ilerleyen safhalarında füzelerinin Pakistan'ın hava savunmasını aşması ve bazı askeri üslerini vurmasıyla daha büyük başarılar elde etti.

Yabancı yetkililer arasındaki bir teoriye göre Hindistan ilk gün Rafale savaş uçaklarını uzun menzilli Meteor havadan havaya füzelerle donatmadı. Muhtemelen Pakistan savaş uçaklarının ulaşamayacağını ya da Pakistan'ın ilk tepkisinin daha az şiddetli olacağını düşündü.

Bir başka neden de Hindistan'ın savaş uçaklarının Pakistan'ın yeni silahlarından korunmak için uygun elektronik karıştırma ekipmanına, güncellenmiş yazılıma ya da ilgili verilere sahip olmamasıdır.

Üçüncü ve daha geniş bir açıklama ise Hindistan'ın, Pakistan'ın Hint planlarını nasıl tespit edebileceğini, verileri savaş uçaklarına nasıl aktarabileceğini ve füzeleri hedeflerine nasıl yönlendirebileceğini anlamak için gereken ‘görev verilerinden’ yoksun olmasıdır.

Ancak Yüzbaşı Kumar'ın öne sürdüğü gibi savaş uçakları siyasi liderlerin sadece militanları vurma emri nedeniyle tehlikeye girdiyse, sorumluluk daha çok Narendra Modi hükümetine aittir.

Rafale'nin Fransız üreticisi Dassault, İsveçli Saab, Boeing ve Lockheed Martin ile birlikte Hindistan'ın silah anlaşmalarındaki başlıca rakibi. Ancak bazı Hintli askeri figürler Rafale'nin son çatışmada iyi performans göstermediğine dikkat çekti. Diğerleri ise Dassault'nun Rafale'nin kaynak kodunu paylaşmakta isteksiz davranarak Hindistan'ın uçağı kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirmesini engellediğinden şikayetçi.

Anlaşmazlıktan bu yana Çinli diplomatların Rafale'yi diğer potansiyel alıcılara küçümsediği ve onları bunun yerine Çinli savaş uçakları almaya çağırdığı bildiriliyor.

Dassault yöneticileri, Mısır, Endonezya, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de dahil olmak üzere Rafale uçağı satın alan ülkelerin yanı sıra gelecekteki potansiyel müşterilere güven vermek istiyor.

Dassault Aviation Yönetim Kurulu Başkanı Eric Trappier, Pakistan'ın üç Rafale jetini düşürdüğü iddialarını “Kesinlikle doğru değil” diyerek reddetti.

Trappier, bir Fransız dergisine verdiği ve 11 Haziran'da yayınlanan röportajda, “Tüm ayrıntılar bilindiğinde, gerçek birçok kişiyi şaşırtabilir” ifadesini kullandı. Trappier ayrıca, Rafale'in ‘Çin'in şu anda sunduğu her şeyden çok daha iyi’ olduğunu söyledi.

Fransız hükümeti de bir Rafale'in savaşta ilk kez kaybedilmesi konusunda açıklama yapması için baskı altında. Fransız parlamentosunun bir üyesi olan Marc Chavanne, mayıs ayı sonunda hükümete yazılı bir soru önergesi sunarak Hint Rafale jetlerindeki Spectra elektronik harp sisteminin Pakistan yapımı PL-15 havadan havaya füzeleri tespit edemediği ya da karıştıramadığı yönündeki endişelerini dile getirmişti.