Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz sahili, milyonlarca turist için hazırlanıyor

Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz sahili, milyonlarca turist için hazırlanıyor
TT

Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz sahili, milyonlarca turist için hazırlanıyor

Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz sahili, milyonlarca turist için hazırlanıyor

Anud en-Nuhayt
Maldivler ve Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz kıyısındaki takımadaları arasında bir seçim yapsaydınız, hangisini seçerdiniz?
10 yıl sonra bu soru, turistler için bir ikilem oluşturmayacak. Suudi Arabistan, 2030 vizyonu çerçevesinde dünya turizm haritasına cazip, geniş ve umut verici bir turizm alanı eklemeyi planlıyor. Kızıldeniz Kalkınma Şirketi Yürütme Başkanı John Pagano, Kızıldeniz sahilini küresel bir turizm hedefi haline dönüştürme hususunda, projenin Suudi Arabistan’ın ekonomisine 22 milyar dolar gelir kazandıracağını açıkladı.
Kızıldeniz projesi, Suudi Arabistan’ın batı kıyısındaki Cidde şehrinde ortaya koyulacak. Projenin arkasında olan Kalkınma Şirketi, çöl ve dağ manzarasına açık 90’dan fazla adadan oluşan bir takımadanın oluşturulmasını umuyor. Bu çerçevede 2020 yılı sonuna kadar 10 milyar riyal (2,7 milyar dolar) değerinde harcama yapılacağı belirtildi.
Independent Arabia'ya açıklamada bulunan John Pagano, “Projenin amacı, yerel çevrenin, ekosistemlerin ve kültürün özelliklerini dikkate alan lüks turist destinasyonları inşa etmektir.
Medain Salih ve El-Ula kültürel şehirlerine oldukça yakınız ve onları birbirlerine bağlayacağız. Sürdürülebilir kalkınmada yeni standartlar ortaya koymak istiyoruz. Süreklilik, yaptığımız her şeyin kilit unsurlarından biridir” ifadelerini kullandı.
Pagano, “Suudi Arabistan’ı, dünya turizm haritasına yerleştirmek istiyoruz. Ama nasıl? Başkalarının yaptığı hatalardan ders çıkararak. Aşırı şekilde gelişmek ve bölgeyi çok sayıda turiste açmak istemiyoruz. Öncelikli hedefimiz, çevreyi ve doğal kaynakları korumaktır. Şirket, yıllık turist sayısı için bir standart belirledi” değerlendirmesinde bulundu. Yılda bir milyon ziyaretçinin gelmesinin beklendiğini söyleyen Pagano, “Bu, fiyat kontrolüyle yapılacak” dedi.
Sürekliliğin önemi
Yetkili, “Ziyaretçileri sınırlamak istiyoruz ve bunu yapmak için de fiyatı, kontrollü şekilde belirlemek zorundayız. Manzaranın lüks kısmına odaklandık. Bu durum, ziyaretçi sayısının yaklaşık 800 bin olacağına inanmamızı sağlıyor” dedi.
John Pagano, sözlerinin devamında ise şunları söyledi;
“Projenin Suudi Arabistan’ın ekonomisini ve turizm sektörünü önemli düzeyde etkilemesi bekleniyor. Ülkenin yıllık 20 milyon ziyaretçi almasına rağmen bu sektör, şu ana kadar ekonomik döngünün dışında sayılıyordu. Bunların çoğunu, Mekke ve Medine’yi ziyaret eden hacılar oluşturuyor ve ekonomiye katkıları yüzde 3,4’ü geçmiyor.”
İlginç bir şekilde Suud halkı, dış turizm için yaklaşık 62 milyar riyal (16,5 milyar dolar) harcama yapıyor. Bu çerçevede Pagano, “Suud halkı, Dubai, Bahreyn ve diğer turizm bölgelerine gidiyor. İç turizmi arttırmak için, diğer ülkelerdeki turizm düzeyine eşit olarak kayda değer bir alanız mevcut. Suudi Arabistan hükümeti, 2030 yılına kadar yılda 100 milyon ziyaretçinin ülkeye gelişini kolaylaştırmak için e-vize sistemini uygulamaya koydu. Bu nedenle 2030 Vizyonu çerçevesinde onu, ekonomiyi çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçası haline getirmek amacıyla turizm üzerine odaklanıldı” şeklinde konuştu.
Peki Kızıldeniz Kalkınma Projesi bu stratejiye nasıl bir katkıda bulunacak? Şirketin Yürütme Başkanı bu soruyu ise şu ifadelerle yanıtladı:
“Kızıldeniz projesi 70 bin iş olanağı ortaya koyacak. Bu rakamın yarısı proje personellerini, yarısı da projeden kaynaklanan dolaylı işleri kapsıyor”.
Pagano, proje kapsamında çalışan personellerin konaklaması için tahsis edilmiş bir köy inşa etmeyi düşündüklerine de dikkati çekti.
Yenilenebilir enerji kullanımı
Projede, 24 saat boyunca güneş ve rüzgar enerjisinin bir karışımıyla ortaya çıkacak, tamamen yenilenebilir bir enerji kullanılacağını söyleyen John Pagano’ya göre, yenilenebilir enerji dünyanın diğer bölgelerinde hiçbir zaman bu şekilde kullanılmadı.
Söz konusu kapının, gelecek Ocak ayında proje için özel ihalelere açılması ve ilk çeyrekte sonuçlanması bekleniyor. Bu bağlamda Pagano, plastik kullanılmayacağı için kullanılan karbonun yüzde 100 zararsız olacağını vurguladı.
Yetkili, projenin, yabancı turistleri çekmenin yanı sıra dış turizmi iç turizme dönüştürecek şekilde Suudi Arabistan ekonomisine 22 milyar dolar enjekte edeceğini belirterek, turizm hacminin yabancı ve Körfez turistleri arasında eşit olarak dağılacağı tahmininde bulundu. Bu durumun, Basra Körfezi’nin çevresindeki iklimi de etkileyeceğini söyledi.
Özetle Kızıldeniz projesinin, deniz ortamını çöl ortamı ve dağlık alanlarla ile birleştiren doğal destinasyonlar sunacağını ifade eden Pagano, kürek çekme, dalgıçlık yapma, atlama ve mangrov ağaçları arasında dolaşma imkanlarına da dikkati çekerek, bir ziyaretçinin bu sayede tek bir ziyaret sırasında birçok şeyi tecrübe edebileceğini vurguladı.
Üst düzey bir ulaşım ağının, Medain Salih ve El-Ula ile karaterize edilen tarihi ve kültürel anıtlar arasında ziyaretçilerin bölge genelinde dolaşımını kolaylaştıracağı belirtildi.
Şarku'l Avsat'ın Independenet Arabia'dan aktardığı habere göre Kızıldeniz Kalkınma Şirketi, yüzde 10’u lüks sınıfı içerecek şekilde, bölgeyi ziyaret etmek isteyenler için çeşitli uygun fiyatlar belirledi. Yüzde 90’lık kısım ise 4 ila 5 yıldız arasında değişen oteller ve tatil köylerini kapsayacak. Fiyatlar, Suud toplumun geniş bir kesimi için cezbedici olacak. Pagano, “İnsanlar bu projenin çok sayıda oteli içereceğini söylüyorlar. Maldivler’de kaç otel odası bulunduğunu biliyor musunuz? 22 bin oda var. Maldivler eşsiz ve muhteşem bir bölge olmasına karşı oldukça küçük” dedi.
Bu umut verici proje üzerinde çalışmalar başlandı. Foster + Partners, yeni Kızıldeniz Havalimanı için hazırladığı tasarımı açıkladı. Havalimanının, 2030 yılına kadar bir milyon ziyaretçi alması bekleniyor.
Birkaç yıl sonra, bu diyaloğun gerçekleştiği sahneden oldukça farklı bir Kızıldeniz’e bakıyor olacağız. Bugün hayal kuruyoruz ve o gün geldiğinde ise bu hayali gerçekten yaşayacağız.



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology