Kış tatili için en güzel kayak rotaları

Kış tatili için en güzel kayak rotaları
TT

Kış tatili için en güzel kayak rotaları

Kış tatili için en güzel kayak rotaları

Kış sporlarıyla dolu hareketli bir tatilin ve bembeyaz olmuş dağlarda nefes kesen manzaraların hayalini kuranların heyecanla beklediği aylar en sonunda geldi. obilet.com, hem yurt içinde hem de yurt dışında keyifli bir kış tatili geçirebileceğiniz kayak merkezlerini öneriyor.
Kış aylarında planlayacağınız tatille hem mevsimin tadını sonuna kadar çıkarabilir hem de yoğunlaşan iş temponuz arasında ihtiyacınız olan molayı verebilirsiniz. Kayak, snowboard gibi kış sporu tutkunlarının akınına uğrayan kayak merkezleri, soğuğu sevenler ve karla kaplı doğa manzarası eşliğinde sevdikleriyle huzurlu ve eğlenceli vakit geçirmek isteyenler için de birbirinden güzel alternatifler sunuyor. obilet.com web sitesi de bu kış tatili için gidilebilecek Türkiye ve Avrupa’daki kayak merkezlerinin listesini hazırladı.
Yaz tatili sevenleri her seferinde sürpriz koylarla karşılayan Türkiye, kayak tatili rotaları bakımından da tam bir cennet. Ilıman iklimden sert kışa uzanan bir coğrafyada ülkemizdeki en güzel kayak merkezleri arasında Bursa'daki Uludağ, Bolu'daki Kartalkaya, Erzurum'daki Palandöken, Isparta'daki Davraz, İzmir'deki Bozdağ, Gümüşhane'deki Zigana, Ardahan'daki Yalnızçam kayak merkezleri yer alıyor.
Uludağ
Kayak denilince akla gelen ilk merkezlerden biri olan Uludağ’ da aralık ayında başlayan kış sezonu mart sonuna kadar sürüyor. Uludağ konforlu otelleri, kaliteli pistleriyle yüksek hizmet standartlarından dolayı kayakseverlerin tercih ettiği yerlerin başında yer alıyor. 15 özel tesisin yanı sıra 12 adet kamuya ait konaklama tesisinin olduğu Uludağ’ı tercih ederseniz fiyat avantajı nedeniyle Bursa şehir merkezinde konaklayarak günübirlik Uludağ ziyareti de yapabilirsiniz.
Kartalkaya
Kartalkaya Kayak Merkezi, Bolu şehir merkezinden 38 kilometre uzaklıkta yer alıyor. İstanbul ve Ankara’nın tam ortasında yer alması nedeniyle de metropol hayatından kaçmak isteyenler için ideal bir kış turizmi adresi. 5 konaklama tesisi ve 1600 yatak kapasitesinin bulunduğu Kartalkaya; farklı zorluk derecelerine sahip olan 25 pistten oluşuyor. Tüm sezon boyunca açık olan Kartalkaya, kayak ve snowboard yapanların yanı sıra etkileyici manzaralarıyla da kış aylarının en sevilen adreslerinden biri.
Palandöken
Erzurum şehir merkezine yalnızca 10 kilometre mesafede bulunan Palandöken, yılın neredeyse yarısı boyunca kayak yapmaya elverişli kayak merkezleri arasında yer alıyor. Palandöken Kayak Merkezi’nde pistlerin toplam uzunluğunun 30 kilometreyi buluyor. Burada yeni başlayanlara uygun eğitim ve ekipman imkanları olduğu gibi profesyonel kayak sporcularına ve dağcılara uygun son derece dik ve zorlu pistler de mevcut. Palandöken’de kamp yapabileceğiniz ya da oteller mevki'inde kalabileceğiniz gibi; konaklama için Erzurum şehir merkezini de tercih edebilirsiniz.
Davraz
Isparta Ovası’nı kuşatan Davraz Dağı, kayak tatiline de son derece uygun coğrafi özelliklere ve iklim özelliklerine sahip. Kayak merkezinin zirvelerinde, Eğirdir Gölü’nün muhteşem manzarası kayak tutkunlarını karşılıyor. Isparta şehir merkezine 26 kilometre mesafede yer alan dağ için, kış mevsimi boyunca ulaşımın hiç aksamaması sağlanıyor. Dağdaki mekanik tesisler; 3 adet telesiyej, 1 adet teleski ve 2 adet de baby lift olmak üzere oldukça zengin. İster amatör ister profesyonel olun Davraz’da kendinize göre mutlaka bir pist bulabilirsiniz.
Bozdağ
İzmir’i yaz tatiliyle bağdaştıran seyahatseverler için sürpriz bir adres olan Bozdağ Kayak Merkezi, Ege’nin ılıman iklimine rağmen her kış mevsiminde ortaya çıkan bir doğal cennet. Sezon geç başlayıp erken bittiği için mümkünse ocak ayı ortalarında Bozdağ’ı tercih edebilir; hem konaklama tesisleri hem de kayak yapılabilen alanların oldukça mütevazı olduğu yerde son derece uygun fiyatlarla tatil yapabilirsiniz. Ödemiş merkeze 26 kilometre olan Bozdağ’a giderseniz Tire ve Ödemiş’teki küçük otel ve pansiyonları da değerlendirebilirsiniz.
Zigana
Kar kalınlığı 150 santimetreyi bulan ve sezon boyunca bembeyaz manzaralarıyla nefes kesen dev bir ormanlık alan olan Zigana Kayak Merkezi, Karadeniz’in en popüler kayak merkezlerinden biri. Kayak merkezinde 1900 ve 2500 metre arasında değişen pistler, 1 adet teleski ve 1 adet baby lift bulunuyor. Kayak dersi alma ve kayak ekipmanı kiralama fırsatlarının bulunduğunu merkezde kış sezonunu kaçıranlar, Zigana’nın muhteşem manzaralarını yazın da ziyarete edebilirler.
Yalnızçam
Türkiye’deki yeni kayak merkezlerinden biri olan Yalnızçam, “kristal kar” adı verilen kar dokusuna sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Kar kalınlığı ve sezon uzunluğu açısından da komşu şehirler olan Erzurum ve Erzincan gibi avantajlar sağlayan merkezde aynı zamanda son sistem bir telesiyej hattı bulunuyor. İl merkezine 15 kilometre mesafede konumlanan kayak merkezi için dağdaki tesiste kalabileceğiniz gibi Ardahan şehir merkezinde konaklayabilirsiniz.
Avrupa’nın en iyi kayak merkezleri
Avrupa, dünyanın en iyi kayak merkezlerini arayan kayakçıların bir numaralı adresidir. Hemen hemen her kalite standardında kayak merkezi bulmanın mümkün olduğu Avrupa’da işte obilet.com’un önerdiği adresler şöyle:
Bansko, Bulgaristan
Bansko, etkileyici doğası, sakinlerinin nazik tavrı ve kayak merkezlerinin kalitesi sayesinde büyüyen bir turizm ülkesi olan Bulgaristan’ın gözde mekanları arasında bulunuyor. 50 km’lik pist ve 14 asansör bulunan Bansko, UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Pirin Milli Parkı’nın sınırlarında yer alıyor. Pist çeşitliliği anlamında tatmin edici olan kayak merkezi, uygun fiyatlarıyla da Avrupa’daki popülerliğini gün geçtikçe artırıyor.
Vogel-Bohinj, Slovenya
Kış sporları için rüya gibi bir doğa sunan Slovenya’da bulunan Vogel-Bohinj tesisleri, çevreye duyarlı tavrından dolayı Avrupa Komisyonu tarafından “mükemmellik” ödülüne layık görülmüş. Julian Alpleri’nin muhteşem manzarasında, ülkedeki en iyi kar koşullarında kaymak için ideal olan bu bölgede, ünlü Bohinj Gölü etrafına yerleşen Kobla ve Vogel, Bohinj adında farklı kayak merkezleri bulunuyor. Sevdiklerinizle birlikte hem kaliteli hem de uygun fiyata sıra dışı bir kar tatili yapmak isterseniz Vogel-Bohinj tesislerini tercih edebilirsiniz.
Courchevel, Fransa
Courchevel, Avrupa’nın en büyük kayak alanını oluşturan Les Trois Vallées (Üç Vadi) bölgesinde yer alıyor. Dünyaca ünlü tesislere ev sahipliği yapan bölgenin tamamı 2500 metrelik rakıma ulaşan 10 zirveye yayılıyor. Hem yeni başlayanlar hem orta düzeyde olanlar hem de profesyonel kayakçılar için ayrı alanlara sahip olan tesis, snowboard meraklıları için de araziler bulunduruyor. Courchevel, lüks konaklama seçeneklerinin yanı sıra gurme restoranlarıyla da kaliteli bir tatil arayanların adresi.
Zermatt, İsviçre
Alpler’in bir uçtan diğer uca uzandığı İsviçre’de yer alan Zermatt, 3900 metreye ulaşan rakımıyla dünyanın en etkileyici kayak merkezlerinden biri olarak amatör ya da profesyonel tüm kayakçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Her seviyeye uygun pistleri ve nefes kesen manzaralarıyla öne çıkan tesiste, profesyonel kayakçılar Matterhorn Dağı’nda yer alan Theodul Geçidi üzerinden kayarak İtalya’ya geçebiliyor. Kasım ayında başlayan ve mayıs ayına kadar süren sezon boyunca Zermatt dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini bekliyor.
Cortina d’Ampezzo, İtalya
1956 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptıktan sonra üne kavuşan Cortina d’Ampezzo, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Kilometrelerce doğal kayak pistleri, kızak pisti ve buz patencileri için bir olimpik pist sunan Cortina, favori Avrupa kayak merkezlerinden bekleyebileceğiniz şık mağazaları ve eğlence mekanlarıyla da gelenleri cezbediyor. Etkileyici olimpik pistlerde kayak sporunu öğrenmek ya da becerilerinizi geliştirmek için Cortina d’Ampezzo’yu seçebilirsiniz.
St. Anton, Avusturya
Kayak sporunda iddialı olanlar ve macerayı sevenler için en iyi adreslerden biri olan St. Anton’da 200 civarı off-pist seçeneği bulunuyor. Bunlardan birçoğuna ise bir rehber eşliğinde gidilmesi gerekiyor. Son yıllarda inşa edilen asansörlerle birbirine bağlanan bölgeler sonucu 340 kilometrelik bir pist alanına sahip St. Anton, adrenalin dolu tatilinize tarihi gezintileri de katabileceğiniz bir coğrafyada bulunuyor. Avusturya’nın meşhur dağ köyleri de kayak tatilinizi zenginleştirecek deneyimler sunuyor.
Saas-Fee, İsviçre
Saas-Fee Avrupa’daki kayak merkezleri arasında “aile yeri” olarak gösterilen tesisler arasında bulunuyor. Onlarca iç ve dış mekân aktivitesinin yer aldığı Saas-Fee tesisinde her yaş için özel kayak dersleri bulunuyor. Günün tamamını kara doyarak geçirebilir, gecenizi ise tematik eğlencelerle süsleyebilirsiniz. İsviçre Alplerinde benzersiz bir kış tatili yaparken ailenizle birlikte gönlünüzce eğlenmek istiyorsanız Saas-Fee’i tercih edebilirsiniz.

 


Kızamık geçirenlerde on yıl sonra ölümcül bir beyin hastalığı gelişebilir

Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
TT

Kızamık geçirenlerde on yıl sonra ölümcül bir beyin hastalığı gelişebilir

Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)

ABD merkezli gazete New York Post, ABD'nin Los Angeles kentinde bir çocuğun kızamık geçirdikten yıllar sonra nadir görülen bir nörolojik hastalığa yakalanarak hayatını kaybettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın New York Post gazetesinden aktardığına göre yetkililer, çocuğun aşı olmaya hak kazanmadan önce bebeklik döneminde kızamık geçirdiğini söylediler, ancak vakayla ilgili daha fazla detay açıklamadılar.

İnsandan insana kolayca bulaşan bir solunum yolu hastalığı olan kızamığın yanı sıra kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşısının ilk dozu genellikle 12 ila 15 aylık çocuklara yapılır. İkinci doz ise anaokulu veya birinci sınıfa başlamadan önceolur.

Kızamık vakalarında sıkça enfeksiyonlu versiyonu görülebiliyor. Enfeksiyon ayrıca bronşit, larenjit ve Los Angeles'taki çocuk gibi çok nadir, ancak ciddi vakalarda olduğu gibi kızamık atağından aylar hatta yıllar sonra ortaya çıkan, ilerleyici ve genellikle ölümcül bir beyin hastalığı olan subakut sklerozan panensefalit (SSPE) hastalığına da yol açabilir.

İlk enfeksiyondan sonra, kızamık virüsü vücutta kalabilir ve yıllar sonra beyin iltihabına (ensefalit) neden olan belirli mutasyonlara uğrayabilir. Böylece her 100 bin kızamık vakasından 4 ila 11 hastada genellikle SSPE geliştirir.

gtyh
Kızamık aşısı hazırlayan bir sağlık çalışanı (AFP)

Hastalık, ruh hali değişimlerinden istemsiz kas spazmlarına, ciddi beyin hasarına ve ölüme kadar ilerleyebilir.

Semptomlar genellikle ilk enfeksiyondan 6 ila 10 yıl sonra ortaya çıkar.

ABD’de SSPE vakaları genellikle yılda dört veya beş vakayı geçmez, ancak kızamık vakalarının artmasıyla bu sayının yükselmesi bekleniyor.

ABD’de bu yıl yaklaşık bin 300 vaka kaydedildi. Bu rakam, vakaların son otuz yılın en yüksek seviyesine ulaştığını gösteriyor.

SSPE vakalarında ölüm oranı yüzde 95, zira hastalığın bilinen bir tedavisi yok. Yalnızca Antiviral ve antienflamatuar ilaçlarla hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Los Angeles'taki vaka, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından bu yıl bildirilen üç kızamık kaynaklı ölümden biri olarak kayıtlara geçti.

Los Angeles İlçe Sağlık Müdür Dr. Muntu Davis geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada “Bu vaka, özellikle toplumumuzun en savunmasız üyeleri için kızamığın ciddiyetini açıkça hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.

Dr. Davis, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küçücük çocuklar, sürü bağışıklığı yoluyla onları korumak için bize güveniyorlar. Aşılar sadece kendinizi korumakla kalmaz, aynı zamanda ailenizi ve komşularınızı, özellikle de henüz aşı olacak yaşta olmayan çocukları da korur.”

ABD’de koronavirüs (Kovid-19) pandemisiyle birlikte MMR ve diğer rutin çocukluk çağı aşılarının yapılma oranında düşüş gözlemlendi.

Son raporlara göre 2024-2025 öğretim yılında anaokulu çocuklarının yüzde 92,5'i MMR aşısı oldu. Bu oran, 2019-2020 öğretim yılında yüzde 95’di.

Birleşik Krallık Liverpool Üniversitesi Enfeksiyonlu Sinirbilim Profesörü Benedict Michael, bu hafta kaleme aldığı bir makalede şunları yazdı:

Aşı oranlarındaki düşüş, kısmen MMR aşısını otizmle ilişkilendirmeye çalışan sahte araştırmalardan kaynaklanıyor. Bu iddialar, itibarını yitirmiş bir doktor tarafından ortaya atılmış ve tamamen çürütülmüştür.

Sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin Kovid-19 salgını nedeniyle aşılara karşı artan şüphecilikle daha da şiddetlenen bu endişeleri körüklediğini belirten Prof. Michael, “Los Angeles'taki vaka, kızamığın iyi huylu bir çocukluk hastalığı olmadığını hatırlatan önemli bir uyarıdır. Kızamık, zatürre gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir ve bu vakanın da gösterdiği gibi, yıllar sonra gecikmiş ancak ölümcül beyin hasarına yol açabilir” diye ekledi.


Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP
TT

Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP

Portekiz açıklarında bir turist yatı, bir grup orkanın (katil balina) çarpması sonucu battı.

5 kişiyi taşıyan tekne, cumartesi günü gerçekleşen saldırının ardından Fonte da Telha plajı yakınlarında sulara gömüldü.

Yelkencilik şirketi Mercedes-Benz Oceanic Lounge'ın paylaştığı görüntülerde, bir orka yatın yan tarafına defalarca vurduktan sonra yatın sallanıp batmaya başladığı görülürken, bir tanığın "Aman Tanrım" dediği duyuluyor.

Nautic Squad kulübüne ait gemideki 5 mürettebat üyesi de yat batmadan kısa süre önce botlarla kurtarıldı.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Cascais Körfezi açıklarında bu sürüyle ikinci bir karşılaşma yaşandı ve 4 kişi yaralanmadan tekneden çıkarıldı.

Portekiz Ulusal Denizcilik Otoritesi, "orkalarla yaşanan bir etkileşim nedeniyle" 12.30'da bir uyarı aldığını açıkladı.

Kurum "Cascais cankurtaran istasyonu ve Lizbon Limanı Kaptanlığı ekipleri hemen harekete geçti" diye ekledi.

Olay yerine vardıklarında mürettebatın fiziksel açıdan iyi olduğu ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymadığı, yakındaki bir deniz turizmi teknesinin yardımıyla kurtarıldığı tespit edildi.  

The Telegraph'a göre bazı tanıklar 4 orka gördüklerini söylerken bir kaptan, sadece bir balinanın teknenin dümenine çarptığını bildirdi.

Araştırmacılar, Mayıs 2020'den bu yana İber Yarımadası yakınlarında orkaların teknelere çarptığı yüzlerce olayı belgelerken, bu davranış eğiliminin artmasına dair çeşitli teoriler ve araştırmalar ortaya çıktı.  

Bu olay, önceki haftalarda İspanya açıklarında iki teknenin bir çift katil balina tarafından saldırıya uğramasının ardından yeni bir uyarı yayımlanmasından sonra meydana geldi.

Orkaların, Galiçya sularındaki teknelere sadece birkaç dakika arayla çarpmasının ardından bir İspanyol deniz kurtarma gemisi çağrılmıştı. 

Kurtarma ekipleri, orkaların hasar verdiği gemiyi limana çektikten sonra başka bir saldırı uyarısı almıştı.

Bir mürettebat üyesi, "Gerçek şu ki çok korktuk; katil balinaların tekneye vurduğunu fark ettiğimizde gerçekten çok 'korktuk'" demişti.

Independent Türkçe


Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
TT

Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)

Asteroit Ryugu'nun koptuğu göktaşının, sanılandan çok daha uzun süre sıvı suya ev sahipliği yaptığı bulundu. Yeni çalışma, Dünya'daki suyun kökenine ışık tutuyor.

Ryugu gibi karbon zengini asteroitlerin, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce Güneş ve çevresindeki gezegenler oluşurken, dış Güneş Sistemi'ndeki buz ve tozdan meydana geldiği uzun zamandır biliniyor. 

Diğer yandan bilim insanları, bu gökcisimlerindeki su aktivitesinin Güneş Sistemi'nin ilk dönemleriyle sınırlı olduğunu düşünüyordu.

Ancak Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın (JAXA) Hayabusa 2 aracının Ryugu'dan toplayarak 2020'de Dünya'ya getirdiği örnekler bu düşünceye meydan okudu. 

Tokyo Üniversitesi'nden Tsuyoshi Iizuka ve ekibi, Ryugu kaya örneklerindeki lutesyum (Lu) ve hafniyum (Hf) elementlerinin radyoaktif izotoplarını inceledi. Bu sayede radyoaktif bozunmaya bakarak örneklerin geçirdiği jeolojik süreçlere ışık tutabiliyorlar.

Bulguları hakemli dergi Nature'da 10 Eylül Çarşamba günü yayımlanan çalışmada incelenen örnekler, lutesyuma kıyasla çok daha yüksek oranda hafniyum içeriyordu. 

Araştırmacılar bu duruma, bazı sıvıların asteroitteki kayalardan lutesyumu alıp götürmesinin yol açtığını düşünüyor.

Iizuka, "Ryugu'nun kimyasal kayıtlarının, Dünya'da daha önce incelenen bazı meteoritlere benzeyeceğini düşünmüştük. Ancak sonuçlar tamamen farklıydı" ifadelerini kullanıyor. 

Dikkatli analizlerle diğer ihtimalleri eleyen ekip, gökcisminin oluşumundan 1 milyar yıl sonraya kadar sıvı su barındırdığını öne sürüyor.

Iizuka "En olası tetikleyici, Ryugu'nun ana asteroidine başka bir cismin çarpması. Bu çarpışma, kayayı kırarak içeride gömülü olan buzu eritti, böylece sıvı su yüzeye sızdı" diyerek ekliyor: 

Bu gerçekten sürpriz oldu! Bu çarpışma, ana cismin parçalanmasına ve ardından Ryugu'nun oluşmasına yol açmış olabilir.

Ryugu'nun bir zamanlar parçası olduğu asteroidin 1 milyar yıl boyunca sıvı su içermesi, karbon zengini diğer göktaşlarının da uzun süre sıvı suya ev sahipliği yapmış olma ihtimalini gündeme getiriyor.

 Dolayısıyla genç Dünya'ya çarpan asteroitler, sanılandan çok daha fazla su getirmiş olabilir. Araştırmacılar bunun, Dünya'nın ilk okyanusları ve atmosferi üzerinde önemli bir etki yaratmış olabileceğini söylüyor.

Dünya'daki suyun kökenine dair kesin bir fikir birliği sağlanmasa da genellikle göktaşları ve kuyrukluyıldızların gezegene çarpması sonucu geldiği tahmin ediliyor.

Iizuka, "Ryugu benzeri cisimlerin bu kadar uzun süre buz tuttuğu fikri dikkate değer" diyerek ekliyor: 

Bu, Dünya'nın yapıtaşlarının hayal ettiğimizden çok daha ıslak olduğunu gösteriyor. Bu da gezegenimizdeki suyun kökenine dair başlangıç koşullarını yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Araştırmacılar Ryugu örneklerini detaylıca inceleyerek ana cisimde akan suyun geçmişini daha iyi anlamayı umuyor. Ayrıca son verileri, NASA'nın OSIRIS-REx göreviyle Bennu asteroidinden alınan örneklerle kıyaslamayı planlıyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Cosmos Magazine, Nature