ABD’den Iraklı milis liderlerine yaptırım kararı: Kimler neden listede?

Nasıriye kentindeki vatandaşlar, Bağdat’ta hükümet karşıtı protestolarda yaşamını yitiren göstericilerin posterlerini taşıdı (Reuters)
Nasıriye kentindeki vatandaşlar, Bağdat’ta hükümet karşıtı protestolarda yaşamını yitiren göstericilerin posterlerini taşıdı (Reuters)
TT

ABD’den Iraklı milis liderlerine yaptırım kararı: Kimler neden listede?

Nasıriye kentindeki vatandaşlar, Bağdat’ta hükümet karşıtı protestolarda yaşamını yitiren göstericilerin posterlerini taşıdı (Reuters)
Nasıriye kentindeki vatandaşlar, Bağdat’ta hükümet karşıtı protestolarda yaşamını yitiren göstericilerin posterlerini taşıdı (Reuters)

ABD, Irak’ta ‘protestocuların ölümüne yol açma ve yolsuzluk’ suçlamasıyla İran yanlısı 3 milis lideri ile 1 iş insanını yaptırım listesine aldığını duyurdu.
ABD Hazine Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İran yanlısı Asaib Ehli Hak grubu lideri Kays el-Hazeli ve erkek kardeşi Leys el-Hazeli ile Haşdi Şabi güvenlik şefi Hüseyin Falih Aziz el-Lami’nin gösterilerde işlenen ‘insan hakları ihlalleri’ gerekçesiyle yaptırım listesine alındığı belirtildi. Açıklamada ayrıca Iraklı milyoner Hamis Ferhan el- İsavi’nin (Hancer) de ‘yolsuzluk’ suçlamasıyla yaptırım listesine alındığı belirtildi.
ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, konuya ilişkin açıklamasında, “İran'ın barışçıl göstericileri katletme yoluyla Irak halkının hükümet reformu konusundaki meşru taleplerini bastırma girişimleri dehşet verici. Barışçıl kamuoyu muhalefeti ve protestoları, demokrasilerin temel unsurlarıdır. ABD, yolsuzluğu bitirmek adına Irak halkının yanında durmaktadır. Irak'ta insan hakları ihlali işleyen ve yolsuzluk yapan kişilerden hesap sormaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, karar sonrası yaptığı açıklamada, “Irak halkı ülkesini geri istiyor. Bugün, Irak'ta kamu malını çalıp barışçıl protestocuları hedef alan yozlaşmış Irak yetkililerinin cezalandırılması konusunda verdiğimiz sözü yerine getirmek için harekete geçiyoruz. Siyasi liderler ve hükümet yetkilileri, Irak'ı ilk sıraya koymalıdır” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığının Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker ise ülkesinin Irak'ta yeni hükümet oluşturulmasında İran’ın müdahalesini reddettiğini belirterek “ABD, haklının çıkarına öncelik veren herhangi bir Iraklı yetkiliyle işbirliği yapmaya hazırdır” şeklinde konuştu.
AFP’nin haberine göre, Irak’ta gösterilerin başladığı 1 Ekim’den bu yana hükümet karşıtı protestolarda 430 kişi yaşamını yitirdi. Protestoların şiddetlenmesi ve Iraklı Şiilerin en üst mercii Ali es-Sistani’nin çağrılarının baskısı altında Başbakan Adil Abdulmehdi istifa etti. Iraklı göstericilerin protesto meydanlarında en çok dillendirdiği talepler arasında yolsuzlukla mücadele ve barışçıl göstericilerin ölümünden sorumlu kişilerin yargıya teslim edilmesi geliyor.
ABD’den yapılan açıklamalarda söz konusu yaptırımlarla, hükümet karşıtı gösteriler sırasında sivillerin ölümünde rolleri bulunan, rüşvet veren ve kamu malını yağmalayan kişilerin hedef alındığı vurgulandı. ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi’nin (OFAC) açıklamasında, Iraklı iş insanı ve siyasetçi Hamis Ferhan el- İsavi’nin (Hancer) de ‘hükümet kurumlarına rüşvet vererek yolsuzluğun yaygınlaşmasına sebep olma’ suçlamasıyla yaptırım listesine alındığı kaydedildi.
Kays el-Hazeli
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, Asaib Ehli Hak grubu lideri Kays el-Hazeli için ‘İran’ın Irak’ta desteklediği milis grubu (Asaib Ehli Hak) genel sekreteri’ ibaresi kullanılıyor. Açıklamada ayrıca ‘Asaib Ehli Hak milisleri 2019 sonlarında Irak’ın çeşitli kentlerinde gerçekleşen protestolarda göstericilerin üzerine ateş açarak öldürdü’ ifadelerine yer veriliyor.
Açıklamada, Leys el-Hazeli’nin, Kays el-Hazeli’nin erkek kardeşi olduğu ve Asaib Ehli Hak grubunda yönetici pozisyonunda bulunduğu belirtildi. Aynı zamanda Kays el-Hazeli’nin daha önce İran Devrim Muhafızlarının dış operasyonlar birimi Kudüs Gücü bünyesindeki bir komitenin üyesi olduğu ifade edildi. İran Devrim Muhafızları’nın da kamuoyunda korku yaratmak amacıyla göstericilere karşı ölümcül şiddeti onayladığı belirtiliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, Asaib Ehli Hak grubu milislerinin Irak’ın Diyali kentinde Sünni nüfusa karşı ‘cinayet, adam kaçırma ve işkence’ gibi suçlar işlediği ve Leys el-Hazeli’nin 2015 sonlarında kentte Sünni halkı ortadan kaldırma ve yerinden etme yönündeki çabalara bizzat öncülük ettiği kaydedildi. Açıklamanın devamında, Hazeli kardeşlerin Ocak 2007’de Kerbela kentinde bir devlet dairesine yönelik saldırıda liderlik rolü oynadıkları aktarıldı. Söz konusu saldırıda 5 Amerikan askeri hayatını kaybetmiş, 3’ü de yaralanmıştı. Açıklamada ayrıca Hazeli kardeşlerin ağır insan hakları ihlalleri işledikleri ifade edildi.
Hüseyin Falih Aziz el-Lami
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Hüseyin Falih Aziz el-Lami hakkında ‘İran destekli milislerin lideri’, ‘2019 sonlarında Irak’ta yaşanan gösterileri bastırmak için diğer milis güçlerin liderleri tarafından görevlendirildi’ ibareleri kullanılıyor. Lami’nin Kudüs Gücü bünyesindeki bir komitenin üyesi olduğu ifade edilen açıklamada, kamuoyunda korku oluşturmak adına göstericilere karşı ölümcül şiddete başvurduğu ve Bağdat’taki birçok kaçırılma olayından sorumlu olduğu belirtildi.
Hamis Ferhan el-İsavi
Bakanlık açıklamasında, Hamis Ferhan el-İsavi için de ‘Iraklı milyoner’, ‘hem bölgesel hem de uluslararası alanda büyük bir güce sahip iş insanı’ gibi nitelemeler kullanılıyor. Açıklamada, İsavi’nin devlet içinde tanıdığı üst düzey yetkililere rüşvet vererek ihaleler aldığı ve bir defasında kendisinin önerdiği bir ismin hükümet içinde bir makama gelmesi için siyasi elitlere yüklü miktarlarda para ödediği kaydediliyor.

 


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.