Ezidi kadın, kendisine tecavüz eden DEAŞ militanıyla ikinci kez yüzleşti: Sana kim yardım edecek, Melek Tavus mu diyordun

Ezidi kadın, kendisine tecavüz eden DEAŞ militanıyla ikinci kez yüzleşti: Sana kim yardım edecek, Melek Tavus mu diyordun
TT

Ezidi kadın, kendisine tecavüz eden DEAŞ militanıyla ikinci kez yüzleşti: Sana kim yardım edecek, Melek Tavus mu diyordun

Ezidi kadın, kendisine tecavüz eden DEAŞ militanıyla ikinci kez yüzleşti: Sana kim yardım edecek, Melek Tavus mu diyordun

Irak’ta DEAŞ tarafından kaçırılarak yıllarca işkence ve tecavüze maruz kalan binlerce Ezidi kızdan biri olan Aşvak Hacı Hamid, kendisini kaçıran Ebu Hamam lakaplı DEAŞ’lıyla ikinci kez yüzleşti.
Al Arabiya tarafından yayınlanan görüntülerde, Irak’taki bir hapishanede tutulan Ebu Hamam ve kaçırdığı Ezidi kadın Aşvak, bir odada karşı karşıya geliyor.
Aşvak, kendisini kaçırıp tecavüz eden DEAŞ'lıya, “Bana her gün ‘Sana kim yardım edecek, Melek Tavus mu, yoksa Irak hükümeti mi’ diyordun” şeklinde konuşuyor.
Melek Tavus, Ezidilerin inancında kutsal olarak kabul ediliyor.
Kardeşlerini arıyor
“Bunları hayatım boyunca unutmayacağım” diyen Ezidi kadın, DEAŞ'lıya kaçırılan kardeşlerinin fotoğraflarını göstererek “Bunlara iyi bak, kim bunlar” diyor. Ancak DEAŞ'lı, tanımadığını öne sürüyor. Bunun üzerine Avşak, “Kardeşlerimi benden iyi tanıyorsun, nereye götürdünüz, sadece ailemi değil, 3 bin Ezidi’yi nereye götürdünüz” ifadelerini kullanıyor.

Almanya’da karşılaşmıştı
DEAŞ'ın 2014 yılında Irak'ın kuzeyinda Ezidilere yönelik katliamından sonra ailesi ile birlikte Almanya'ya sığınan Aşvak Hacı Hamid'in, kendisini Musul'da uzun süre esir tutan DEAŞ üyesi ile Almanya'da yaşadığı kentte karşılaşması, 2018 yılında Almanya'da geniş yankı buldu.
2014 yılında DEAŞ'ın Şengal'de Ezidilere yönelik katliamı sırasında 18 yaşın altında olan genç kadın yaptığı açıklamada, Musul'da bir köle pazarında bir DEAŞ üyesi tarafından 100 dolara satın alınarak 10 ay boyunca esir tutulduğunu ve cinsel istismara uğradığını açıklamıştı.
10 ayın sonunda kaçmayı başararak ailesiyle birlikte 2015 yılında Almanya'ya sığındığını söyleyen Hacı Hamid, 2016 yılında yaşadığı Schwäbisch Gmünd kentinde kendisini esir alarak istismar eden DEAŞ üyesi ile sokak ortasında karşılaştığını belirtmişti.
Hacı Hamid, InfoMigrants adlı internet portalına yaptığı açıklamada, bu karşılaşmayı, "Irak'tan, beni kaçıran adamın o çirkin yüzünü artık görmek zorunda olmamak ve bana onu hatırlatan he rşeyi unutmak için kaçtım. Onunla Almanya'da karşılaştığımda şoke oldum. Onu ilk kez 2016'da gördüm. İkinci kez karşılaştığımızda bana yaklaşarak, 'hakkındaki her şeyi biliyorum' dedi. Korkudan konuşamadım" sözleriyle anlatmıştı.

"O sokakta özgürce dolaştığı sürece kendimi Almanya'da güvende hissetmiyordum" diyen genç kadın, "Onunla karşılaşmasaydım. Almanya'da kalırdım. Meslek eğitimimi tamamlayarak Almanya'da normal bir hayat sürdürmek istiyordum" diye konuşmuştu.
Olayla ilgili soruşturma devam ederken genç kadın Almanya'yı terk ederek Irak'a dönmüştü.



İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)

Londra merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana İsrail askerleri tarafından işlenen savaş suçları ya da suiistimallerle ilgili olarak İsrail ordusu tarafından açılan her 10 soruşturmadan yaklaşık 9'unun herhangi bir suçlama yöneltilmeden kapatıldığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre AOAV, Ekim 2023 ile Haziran 2025 sonu arasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi veya Batı Şeria'daki güçleri tarafından sivillere zarar verildiği iddiaları üzerine bir soruşturma yürüttüğünü veya yürüteceğini söylediği 52 vakaya ilişkin İngilizce medyada haberler bulduğunu bildirdi. Söz konusu vakalar bin 303 Filistinlinin öldürülmesi ve bin 880 kişinin yaralanmasını içeriyor.

frgty
Yardım dağıtım noktasında vurularak öldürülen oğlu için gözyaşı döken Filistinli bir anne (EPA)

AOAV, soruşturmaların yüzde 88'inin çözülemediğini ve herhangi bir suçlama getirilmediğini kaydetti. Bunlar arasında Şubat 2024'te Gazze Şeridi'nde un kuyruğunda bekleyen en az 112 Filistinlinin öldürülmesi ve Mayıs 2024'te Refah'taki bir kampta 45 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı da yer alıyor.

Refah'taki bir dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 31 Filistinlinin 1 Haziran'da İsrail güçlerinin ateş açması sonucu öldürülmesiyle ilgili soruşturma ise halen sonuçlanmadı.

AOAV ekibinden Iain Overton ve Lucas Tsantzouris, “İstatistikler, İsrail'in, güçlerinin savaşla ilgili ihlal suçlamalarını içeren davaların büyük çoğunluğunda sonuca ulaşamayarak ya da suçsuz olduğunu kanıtlayamayarak bir ‘cezasızlık modeli’ yaratmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.

cvdfgt
Gazze Şeridi'ndeki bir yardım dağıtım noktasında yaşanan ölüm vakasının ardından Şifa Hastanesi’nin önünde kanlar içindeki bir ambulans sedyesini taşıyan Filistinliler (EPA)

İsrail ordusu, ‘askeri polis tarafından onlarca soruşturma açıldığını ve bu soruşturmaların çoğunun halen devam ettiğini’ bildirdi.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Kuvvetlerimizin görevi kötüye kullandığına dair her türlü ihbar, şikâyet ya da iddia, kaynağı ne olursa olsun bir ön inceleme sürecinden geçer. Bazı durumlarda kanıtlar askeri polis tarafından cezai soruşturma başlatılması için yeterli olurken, diğer durumlarda sadece bir ön soruşturma yürütülür” ifadeleri yer aldı.

Açıklama şöyle devam etti: “Bu vakalar, İsrail Genelkurmay Başkanlığı Gerçekleri Araştırma ve Değerlendirme Mekanizması olarak bilinen bir mekanizma tarafından, kuvvetlerin suç teşkil eden bir suiistimalde bulunduğuna dair makul bir şüphe olup olmadığının belirlenmesi için değerlendirmeye sevk edilir.”

İnsan hakları örgütleri bu sistemi eleştirerek soruşturmaların yıllar sürebileceğini söylüyor.