Mazlum Kobani'den Erdoğan'ın Suriyeli mülteciler ile ilgili planına eleştiri https://turkish.aawsat.com/home/article/2032456/mazlum-kobaniden-erdo%C4%9Fan%C4%B1n-suriyeli-m%C3%BClteciler-ile-ilgili-plan%C4%B1na-ele%C5%9Ftiri
Mazlum Kobani'den Erdoğan'ın Suriyeli mülteciler ile ilgili planına eleştiri
Mazlum Abdi ve Fransız yazar Bernard Henri Levy Fırat’ın doğusunda bir araya geldi
Kamışlı (Suriye)/Kemal Şeyhu
TT
TT
Mazlum Kobani'den Erdoğan'ın Suriyeli mülteciler ile ilgili planına eleştiri
Mazlum Abdi ve Fransız yazar Bernard Henri Levy Fırat’ın doğusunda bir araya geldi
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Kobani (Ferhat Abdi Şahin), Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeydoğusuna 1 milyon mülteci yerleştirme yönündeki açıklamasını eleştirdi. Abdi, bu planı, ‘yabancıları bu şehirlere yerleştirmeyi hedefleyen tehlikeli bir durum’ şeklinde değerlendirdi.
Abdi, ayrıca Rusya ve ABD’ye Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerinde demografik yapının değişmesini önleme çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün yaptığı konuşmada, “444 kilometre genişliğinde Tel Abyad’dan Irak sınırına kadar olan bölgede yapılacak konutlarla 1 milyona yakın insanı oralara yerleştireceğiz. Diğerleri için ise aynı şekilde ülkemizde vatandaşlığı varsa çalışanlar olacak bunlardan da o şekilde istifade etmiş olacağız” ifadelerini kullanmıştı.
Abdi, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Bu (Erdoğan’ın açıklaması) yabancıları bu şehirlere yerleştirmeyi amaçlayan tehlikeli bir durumdur. Rusya ve ABD, işgal altındaki topraklarda demografik yapının değişimini önlemekle yükümlüdür. Rusya ve ABD’ye, taahhütlerini yerine getirme ve bölge halkının dönüşü için bir mekanizma oluşturma çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Suriye'nin Rakka kentine bağlı Tel Abyad ilçesi yerel meclisi ve Kürt Ulusal Meclis’in önde gelen yetkilileri, Rusya’ya iki ay önce başlayan ‘Türk operasyonu’ sonrası 300 bin kişinin yerinden edilmesiyle yaşanan insani krizin çözümü ve Rasulayn ile Tel Abyad’da yerinden edilen vatandaşların evlerine dönüşünü sağlama güvencesi vermesini istedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı sivil yapıların sonuncusu Tel Abyad Yerel Meclisi Eş Başkanları Abdulhamid Abd ve Hevin İsmail, dün, Rusya’nın Ayn İsa’daki askeri üssünde Rus askeri komutanlarla bir araya geldi.
Abd, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Rusya hükümetine bir mektup gönderdik. 5 temel talep belirledik. Bunlar; Türk işgalinin sona ermesi, göçe zorlanan sakinlerin güvenli bir şekilde dönüşünün sağlanması, işgal altındaki bölgelerde ihlallerin son bulması, ateşkes ve uluslararası M4 Karayolu'nun açılmasıdır” dedi.
Toplantıya aynı zamanda bölgedeki aşiret liderleri ve kanaat önderlerinin katıldığı belirtildi.
Rusya’dan, Tel Abyad ve Rasulayn sakinlerinin dönüşlerinin güvenli bir şekilde sağlanmasını istediklerini söyleyen Abd, “Rus yetkililer taleplerimize destekleyerek, Türk tarafıyla imzalanan anlaşmaların uygulanacağı sözünü verdi. Bu adımlar ilk aşama niteliğindeydi. Yakın gelecekte bunu başka aşamalar takip edecek. Rusya otoyolu açma talebini uygulamaya başladı” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın ilk sözünü tutarak uluslararası M4 Karayolu'nda devriye gerçekleştirdiğini belirten Abd, “Sivil hareket, araç trafiği ve ticari trafiğe imkan sağlamak için Türk yanlısı silahlı gruplar ve Türk askerlerini yolun 3 kilometre kuzeyine çekilmeye zorladılar” dedi. Abd, rejim güçleri ile Rus askeri polislerin Ayn İsa ile Haseke’ye bağlı Tel Tamir arasında konuşlanmasıyla önümüzdeki günlerde otoyolun açılacağını ifade etti.
Diğer yandan muhalif Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ne (ENKS) bağlı bir heyet, Rus hükümetinin daveti üzerinde Rusya’nın başkenti Moskova’yı ziyaret etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ile heyet üyeleri arasında yapılan görüşmede, Suriye’nin kuzeydoğusunda politika ve sahadaki gelişmeler ele alındı. Kürt temsilciler, görüşmede, Rasulayn ve Tel Abyad’da göçe zorlanan bölge sakinlerinin güvenli bir şekilde dönüşünü kolaylaştıracak bir mekanizma geliştirilmesini talep etti.
ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5143325-abdnin-suriye-ile-ilgili-kararl%C4%B1-tutumu-i%CC%87ran%C4%B1n-b%C3%B6lgesel-yenilgisini
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
James Jeffrey
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı ve ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Trump, açıklamasında ayrıntılara yer vermezken Suriye’ye yükselmesi ve gelişmesi için yeni bir şans verme konusundaki kararlılığını vurguladı.
Ancak stratejik ağırlığına rağmen aynı ölçüde dikkat çekmeyen bir husus daha var. O da bu hamlenin ABD yönetimi içindeki derin bir anlaşmazlığı çözerken, bir tarafta ABD ve İsrail, diğer tarafta ABD’nin Arap, Türk ve Avrupalı müttefikleri arasındaki çatlağı kapatması. Daha da önemlisi, İran'ın zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi ‘Şii hilalini’ yeniden kurmak için kullanma hevesinin kursağında bıraktı.
Bu karar, İran ve vekilleri için bazı gerilemelerin doruk noktası olması ve uluslararası toplumun Ortadoğu meseleleri etrafında birleşmesine katkıda bulunması nedeniyle tarihi bir etkiye sahip.
İsrail, Suriye’nin ‘şeriatçı’ hükümetine ve onun müttefiki Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumu nedeniyle tecrit edilmiş gibi görünse de aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın son zamanlarda yaptığı daha olumlu açıklamaların yanında özellikle Azerbaycan'da yapılan ve Suriye dosyası üzerinden Ankara ile gerilimi azaltmayı amaçlayan görüşmelerde somutlaşan tutumunda değişiklik belirtileri göstermeye başladı. Ancak en önemli değişim, Trump'ın Suriye'deki İran etkisine yönelik ilmiği sıkılaştırma ve İsrail ordusunun bir cephedeki askeri varlığını azaltmasına izin verme hamlesiydi. Bu hamle, İsrail'deki güvenlik hissini arttırdı ve daha geniş bölgesel istikrara katkıda bulundu.
Ancak ABD ve Suriye dışişleri bakanları arasında bu hafta Türkiye'de yapılması planlanan görüşme ile başlayacak olan çözüme giden yol halen uzun ve meşakkatli. Şimdiye kadar yaptırımların ABD Kongresi tarafından resmi olarak ne zaman kaldırılacağına dair net bir işaret verilmedi. Çünkü bu Trump'ın hızlı bir şekilde onaylayabildiği başkanlık kararından farklı bir durum. ABD Kongresi’nin alacağı karar daha uzun bir yasama süreci gerektiriyor. ABD Kongresi'nden gelen ilk tepkiler olumlu olsa da ayrıntılar önemini koruyor.
Bu arada Washington, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya bağlı Heyet Tahriru’ş-Şam’ı halen terör örgütü olarak listelerken Suriye'yi halen terörizmin devlet sponsoru olarak görüyor ve Şera’nın liderliğindeki yeni hükümeti resmi olarak tanımıyor. Ayrıca, Brüksel'deki görüşmesi sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’ye iletilen ABD'nin talepler listesi halen görüşülmeye ve takip edilmeye devam ediyor. Şeybani'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel talepler üzerinde durulması bekleniyor.
İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.
ABD’nin taleplerini sıraladığı liste, çok çeşitli güvenlik konularını içeriyor. Şam'a kayıp ABD vatandaşlarının bulunması ve Beşşar Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar ve diğer kitle imha silahlarıyla ilgili çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iş birliği çağrısında bulunarak başlayan listedeki talepler arasında DEAŞ’a karşı hem operasyonel olarak hem de el-Hol Mülteci Kampı’nda ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili olarak koordinasyon sağlanması da yer alıyor. Washington ayrıca ABD güçlerine Suriye genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah'tan on yıllardır Suriye'de bulunan Filistinli gruplara kadar geniş bir yelpazede terörist olarak sınıflandırılan örgütlerle mücadele etme özgürlüğü verilmesini talep ediyor.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Riyad'da bir araya geldiler, 14 Mayıs 2025 (SPA)
ABD ayrıca azınlıklara karşı baskıcı uygulamalardan kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitliliğin olduğu bir hükümet kurulması ve önemli makamlardaki yabancı uyruklu cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Şera’yı ‘Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya ve İsrail'i tanımaya çağırdı. Suriye’nin Abraham Anlaşması'na katılması şu an için ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı Şera'nın Suriye ve İsrail arasındaki 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması ile ilgilendiği de ortada.
Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı çözülmeyi bekliyor. Trump yönetiminin Cumhurbaşkanı eş-Şera ve HTŞ hakkındaki kuşkuları henüz dağılmış değil. Bu da herhangi bir siyasi zafer ilan etmeden önce bir dereceye kadar ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı açıklanmayı bekliyor. Trump’ın açıklamasının yarattığı toz ve duman dağıldıkça analistler yeni Suriye hükümeti üzerinde en önde gelen müttefiki Türkiye’nin mi, Suudi Arabistan’ın mı, yoksa ABD’nin mi daha etkili olacağını merak etmeye başlayacaklar.
Lübnan'daki Hizbullah tarafından yönetilen İmam Mehdi İzcileri'nden kız öğrenciler, Lübnan'ın güneyinde, eski Suriye rejimi saflarında savaşırken öldürülen Hizbullah komutanı Ali Feyyad'ın fotoğraflarını tutarken, 6 Mart 2016 (Reuters)
Öte yandan İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.
Son olarak Rusya, Suriye denkleminde göz ardı edilemeyecek bir faktör. Beşşar Esed rejiminin düşmesi, özellikle de 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Bakan Pompeo'nun Rusya ziyareti sırasında sunduğu, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye’deki savaşı sona erdirecek uzlaşma önerisini reddetmesinin Moskova için acı verici bir jeostratejik darbe oldu. O tarihten bu yana Rusya, Lazkiye yakınlarındaki askeri üslerini korumak amacıyla Şam ile görüşmeler yürütüyor. Moskova ve yeni Suriye hükümeti arasında savaş sırasında gelişen düşmanlığa rağmen, her iki taraf da pragmatik davranıyor ve bu görüşmelerin pratik anlaşmalara yol açabileceğine inanıyor.
Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor.
Öte yan hem Ankara hem de Tel Aviv, Moskova'nın Suriye dosyasındaki dengelerde potansiyel bir rolü olduğunu düşündüklerinden Rusların Suriye'yi terk etmesine yönelik gerçek bir talepte bulunmuyorlar. Özellikle Türkiye'nin güvenlik, diplomasi ve ekonomiyle ilgili diğer çıkarlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin varlığı gibi küçük bir mesele için taviz vermeye istekli görünmüyor. Trump'ın ‘Yeni Suriye’ yaklaşımını benimsediği şu günlerde, Rusya'ya yönelik tutumu özel bir önem taşıyor. Bu da ABD'nin geniş desteğine sahip olan Ukrayna konusunda devam eden müzakerelerde etkili bir kart olarak kullanılabilir.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump'ın kararına ilişkin jeopolitik arka plan ne olursa olsun, yaptırımların kaldırılması Suriye halkı için büyük bir kazanım. Aynı zamanda ülkenin kaos ve yeniden iç savaşa sürüklenmekten kaçınmasının ardından karşılaştığı en büyük zorluk olan yeniden inşa çabaları için gerçek bir umut penceresi açıyor. Dünya Bankası on dört yıllık savaşın altyapı ve ekonomiye 400 milyar dolardan fazla zarar verdiğini tahmin ediyor. Çatışma, komşu ülkeler ve Avrupa'daki altı milyondan fazla mülteci de dahil olmak üzere Suriyelilerin neredeyse yarısını yerinden etti. ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye’ye uyguladığı katı yaptırımların devam etmesiyle birlikte, ABD’nin mevcut ya da gelecekteki yönetimleri tarafından yasal olarak soruşturmaya uğrama korkusu nedeniyle Suriye’ye yardım ulaştırma imkanları da oldukça sınırlı.
Suriye'nin başkenti Şam'ın eteklerindeki bir Captagon (uyuşturucu hap) fabrikasının içinde kimyasal madde içeren kutular, 12 Aralık 2024 (Reuters)
Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da ülkenin yeniden inşası için en önemli ve etkili yol olan uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor. Zira iş dünyası, istikrarlı ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar, ancak bu geçici muafiyetlerle sağlanamaz.
Sonuç olarak İran'ın bölgesel yenilgisinden DEAŞ’ın neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına ve Türkiye'deki PKK terör örgütünün feshedildiğinin açıklanmasına kadar son dönemde hız kazanan dramatik bölgesel gelişmelerle birlikte Suriye'nin çevresiyle yeniden bütünleşmesi, daha müreffeh, daha istikrarlı ve daha barışçıl bir Ortadoğu'ya giden yolu açabilecek yeni bir sayfa açmak için gerçek bir fırsat gibi görünüyor.