Yırtık kot moda mı isyan mı?

Yırtık kot ne modaydı ne de lükstü (pixabay)
Yırtık kot ne modaydı ne de lükstü (pixabay)
TT

Yırtık kot moda mı isyan mı?

Yırtık kot ne modaydı ne de lükstü (pixabay)
Yırtık kot ne modaydı ne de lükstü (pixabay)

Hala Kureyyem*
Yıllar önce kişisel defterime kıyafet, saç ve aksesuar zevkimle ilgili bir şeyler yazmıştım. Yazıklarımda şu cümleler geçiyordu;

“Basit kıyafetler giymekten hoşlanmıyorum… Mesela belimden yere kadar uzun etekleri seviyorum. Benim için topraklı hikâyeler topluyor.
Yırtık kot, son zamanlarda yeniden moda oldu. Bir anlığına, bu modayı çıkartan kişinin bunu yaparken benim kişiliğimi kastettiğini düşündüm.
Yırtık kot giyiyorum, çünkü beni temsil ediyor.
Baştan aşağı yırtılmış bir pantolon, resmen benim duygusal durumumu ifade ediyor. İplikler pantolona bağlı kalmakla özgürleşmek arasında gelip gidiyor gibi. Yırtık kot, sanki gizlemekle açığa vurmak arasındaki ince bir çizgi. Bir elin ya da bir bıçağın yırttığı ya da komik bir hikayede yırtılan.
Bu tür kot pantolon, en kaliteli kıyafetlerdense tavrını aykırılığıyla ortaya koyar. Benim de bana benzemeyen dünyalara yaptığım gibi. Bazen bir yırtık kot pantolonun ikizim olduğunu hissediyorum. Hatta bana benden daha çok benzediği de oluyor!
Eteklerim, yırtık kot pantolonlarım ve halhallarım: İşte ben…”
Yazdığım bu metni okurken çok şaşırdım. Neden bir kıyafet parçası benim için bu derece çok şey ifade ediyor? 
Bol, rahat ve yırtık kıyafetler giyen insanlar niçin rahat eder?
Yoksa bu bir isyan arzusu mu?
Geçen sene Moskova'daki Demografik Güvenlik Sosyal Enstitüsü Müdürü Irina Medvedeva’nın bir yazısını okumuştum. Eski püskü kıyafetlerin gençlerin memnuniyetsizliğini yansıttığını düşünüyordu. Bunların aynı zamanda yozlaşmaya sebep olduğunu ifade eden Medvedeva, bu kıyafetlerin ciddi sosyal ve psikolojik sorunların kanıtı olduğunu da yazmıştı.
Yırtık kot konusunda biraz geçmişe gidince 70’lerdeki punk kültürüyle karşılaştım. Tüketim mallarını imha etmeye çağıran bu kültür, kotları yırtıp giyerek özgürleşmeye ve isyan etmeye davet ediyordu.
Ben de bu fikri beğendim ve benimsedim.
Yırtık kotun hikayesi
Kot pantolonun ilk ortaya çıkışı, 19. yüzyılın sonlarındaydı. Dayanıklılığı ve sertliğiyle altın madencileri için Alman kökenli Amerikalı Levi Strauss tarafından üretilmişti. Strauss, daha önce ise çuval bezinden kahverengi bir pantolon tasarlamıştı.
Elbette, kot pantolonu yırtmak ne modaydı ne de lükstü. Ağır bir işte çalışırken sürekli bu pantolonu giyince, haliyle yırtılıyordu. Terzi Jacob Davis ise cep ağızlarına, fermuar uçlarına ve en çok yırtılan noktalara zımba basarak bu yırtılmalara bir çözüm buldu. Kot pantolonlarının 1879’daki fiyatları, işçilerin satın alma gücüyle orantılıydı. Daha sonra da kovboyların tercihi haline geldi. 1919’da ise kadınlar Porto Riko’da halka açık yerlerde kot pantolon giymeye başladı. Yazar ve aktivist Louisa Capitello, pantolon giydiği için hapsedilmiş, aynı yıl serbest bırakılmıştı. Louisa’nın, kot pantolonun on yıllar sonra kadınların çok giydiği bir parça olacağını düşündüğünü sanmıyorum. Öyle ki, şuan çoğu kadının dolabında mutlaka bir kot pantolon bulunuyordur.
Moda evlerindeki kot pantolon
İlk olarak normal kot pantolon, daha sonra da yırtılmış olan halinin günlük hayatın ya da sahnelerin yıldızı olacağı pek de akla gelmezdi. Özellikle de dantel, nakış, boncuk, tüy ya da renklerle süslenerek… Yüksek ya da düşük bel kot pantolonlar, dar ya da geniş olanları, dar paçalı ya da bol paçalılar veya renkli olanlar artık modanın bir parçası sayılıyor. Ancak orijinal mavi renkli kot pantolonların yeri her zaman başka. Ardından ise siyah ve beyaz olanları geliyor.
Meşhur moda sitelerine şöyle bir baktığımızda kotların uluslararası podyumlardaki yeriyle karşılaştık. 19. yüzyılın başında 1 buçuk dolardan daha az bir ücrete satılan bir kot pantolon, şuan yüzlerce dolara hatta daha fazlasına bile satılıyor. Ancak daha makul fiyatlara da bulunuyor.
Moda için yırtın
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia’da çevirdiği habere göre Moda tasarımcısı Nancy Mattar Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, bu sene yalnızca alt kısmından yırtılmış kot pantolonların moda olduğunu belirtiyor. Asıl revaçta olanlar ise yüksek bel kot pantolonlar, belinden büzgülü olanlar ya da paçalarından katlanmış olanlar.
Mattar, yırtık kotların gençlere çok yakıştığını, özellikle de kadınların çok tercih ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda günlük giyimde çok pratik bir şekilde kombinlendiğini; beyaz bir tişörtle, basit bir gömlekle ya da deri bir ceketle çok uyduğunu ifade ediyor.
Mattar’ın açıklamalarına göre, bu yırtıklar fabrikalarda bazen özel lazerle kesiliyor bazen de elle rastgele bir şekilde yırtılıyor. Hatta bazen insanlar evlerinde kendileri de yırtabiliyor. Tekrar dikmek gerekmediği için, paçalarından yırtmak daha kolay oluyor.
“Bunu mu giymen gerekiyordu?”
Mattar, çok fazla yırtığı olan kot pantolonlardansa yalnızca dizlerinde yırtığı olan pantolonları tercih ediyor. Ailesi de diğer ailelerin aksine bu durumdan pek rahatsız olmuyor. Benim babam da bana takılarak “Kızım kıyafetini giymemişsin” der. Annemse “Terziye git de şu kıyafetini düzelttir” diyerek giyimimin düzgün olmadığını belirtir.
Birkaç kadına bu konuda ailelerinin tepkilerini sorduğumda, Mai Cebeliy, kot pantolon giymesine babasının izin vermediğini söyledi. Hatta düzgün bir kot pantolon almak için parası olup olmadığını soruyormuş. Annesiyle kocası ise bu konuda ona karışmıyor.
Raba Ed-Dayga ise ne annesi ne babası ne de eşinin kot pantolon giymesine izin vermediklerini söylüyor. Giydiği zaman babasının yüzünün renginin değiştiğini, annesinin ise “Bunu mu giymen gerekiyordu?” diye sorduğunu belirtiyor. Ancak Raba, yırtık kot giymeyi seviyor ve rahat buluyor. Modaya ayak uydurmayı ise umursamıyor. Leya Abdunnur ise yırtık kot pantolon giydiğinde babasının “Kot pantolonun nerede” diye sorduğunu söylüyor. Diğer yandan, nişanlısının da yırtık kot pantolon giydiğini belirtiyor.
 



Oscarlı yıldız korkutucu Broadway diyetini anlattı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Oscarlı yıldız korkutucu Broadway diyetini anlattı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Kieran Culkin artık Oscar ödüllü bir oyuncu olabilir ancak yakın zamanda verdiği bir röportajda hâlâ öğrenci gibi beslendiğini açıkladı.

42 yaşındaki oyuncu, Gerçek Acı'daki (A Real Pain) rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü'nü geçen ay kazanmıştı.

Halihazırda Broadway'deki Palace Theatre'da Bob Odenkirk, Bill Burr ve Michael McKean'le birlikte David Mamet'ın Glengarry Glen Ross'unun yeni bir yapımında rol alıyor.

Succession'daki eski rol arkadaşı Sarah Snook da Oscar Wilde'ın Dorian Gray'in Portresi (The Picture of Dorian Gray) adlı eserinin tek bir kadın oyuncu içeren versiyonuyla Broadway'de sahne alıyor.

Variety için birbirleriyle konuşan ikili, tiyatroda sahne alırken uyguladıkları sağlık rejimlerini anlattı. Snook, alkol ve kahveyi bıraktığını söyleyerek, "Kahveyi çok geç içersem, gösteriden sonra uyuyamıyorum" dedi.

Culkin ise Broadway'deki diyetinin "5 bardak kahve, gösteriden sonra iki viski ve 02.00'da yediği bir çizburgerden" oluştuğunu açıkladı.

Şoke olan Snook uyuyup uyumadığını sorduğunda Culkin "üç saat" cevabını verdi ve uyku apnesi sorunu olduğunu açıkladı.

Snook, meslektaşının beyin sağlığıyla ilgili endişelerini dile getirince, Culkin başını işaret ederek şaka yaptı:

Oh, hayır, bu gitti. Bunun ne zaman biteceği belli. Yakında beni tekerlekli sandalyeyle bir köşeye götürüp kendi kendime konuşmamı izleyeceksin.

Culkin martta Oscar ödülünü alırken yaptığı konuşma sırasında eşinden daha fazla çocuk isteyerek onu dehşete düşürmüştü.

Britanyalı reklam uzmanı eşi Jazz Charton'a iki çocuk daha istediğini söylemişti.

Oyuncu, geçen yılki Emmy ödül töreninin ardından yaşananları hatırlatmıştı; o zaman sahnede, Charton'ın ödülü kazanırsa ona üçüncü bir çocuk sözü verdiğini espriyle anlatmıştı.

Culkin daha sonra izleyicilere bir hikaye anlatmak istediğini söylemiş ve sahne arkası ekibinden onu kesmemesini rica etmişti. Ardından, eşinin Oscar kazanırsa ona bir çocuk daha vaat ettiğini açıklamıştı.

Culkin "Gösteriden sonra otoparkta yürüyorduk... Ve o, 'Aman Tanrım, bunu söylemiştim!' dedi" diye anlatmıştı. 

'Sanırım sana üçüncü bir çocuk borçluyum' dedi. Ben de ona döndüm ve 'Gerçekten mi, ben 4 tane istiyorum' dedim. O da bana döndü ve (yemin ederim, bu olay bir yıldan biraz fazla bir süre önce oldu) 'Oscar kazandığında sana 4. çocuğu vereceğim' dedi.

Aktör, kalabalığın içindeki eşine bakarak "Baskı yok" diye eklemişti.

Ama şu çocukları yapmaya başlayalım, ne dersin?

Sevinç ve şaşkınlık karışımı bir duyguyla nefesi kesilen Charton, eşinin anlattığı hikayenin çeşitli noktalarında gülerek başını sallamıştı.

2012'de New York'taki bir barda tanışan çiftin Kinsey Sioux ve Wilder Wolfe adında iki çocuğu var.

Independent Türkçe